islamilminfazileti
  Ecel Saatİ
 

ECEL  SAATİ ECEL  SAATİ
Biz  saate,
saat demiştik sebebi, bu saat dediğimiz zaman bölümü mesafeleri ve zamanları geçerek bize doğru gelmeye çalışır.
Bunun bize yaklaşmasının bir gayesi var oda nefeslerimizi kesmek içindir.

Kendisine saati ulaşan ise derhal ölür nefisler saati olan büyük saatte de insanın kıyameti kopmuş olur.

O büyük saat dört mevsimin günlerinin toplamı olan sene gibidir. İşte bu saat meselesi dünyada bir insan için göz kırpmadan daha süratlidir çünkü bu saat, insana vardığı an ,hükmünü anında icra eder.
Bu hakim tarafından verilen hükmün mahkum üzerinde kuvvet ve nüfusunu göstermiş olur.
Bu takdir keyfiyeti de, insanın iki mesken arasındaki yaptığı tercihin ne olduğunu ve ne olacağını belirtir.

Bu sonucun cennete mi, ateşe mi yakın olduğunu ancak, tabii alemde hayalin mevcudiyetini ve h.z. ALLAHIN kudretini bilenler bilir.
Düşünce ve hayal yolu ile bu iz görünür. Bir çok senelerin kısa olan dünyadaki hayat zamanı içine girdiğini ve bu yakınlığı bu hayal yolu ile öğrenmiş olur.

Buna misal olarak , cevherin acayip olan bir hikayesini gösterebiliriz. Kendisinin anlattığına göre, bir gün evinin ekmeklik hamurunu alarak fırına gider.

Kendisi o anda cunuptur hamuru fırına bırakarak nil nehrine yıkanmaya gider yıkanmak için suya girer bu esnada uyuyan ve rüya gören bir insan gibi kendini bağdatta görür.

Orada hayatını sürdürür bir kadınla evlenerek altı sene birlikte yaşar ondan sayısını bilmediği birkaç çocuğu olur tam bu yaşam sürerken kendini suyun içinde yıkanır bulur kurulanır daha evvel ekmeklik hamur verdiği fırına gider.
 
Henüz yeni pişmiş olan ekmeklerini alarak evine gider. Ailesine başından geçen olayları anlatır. Çünkü yaşadıklarına kendi de inanmamakta şaşkınlık geçirmektedir.

Bir ay sonra dalgınlık anında suda yıkanırken gördüğü kadın gelir evini sorar ve onunla buluşur. Kadını ve çocukları inkar etmeden tanır.

Karısı ve ailesi gelen kadına , bu adamla ne vakit evlendin diye sorunca oda altı sene evvel evlendim ve beraber yaşadık işte bunlar da benden olan çocuklarıdır der.
İşte bu hakikat olmuş hikayede, ve hayalde bir olay histe yaşanıyor ve çıkmış oluyor. ALLAH yönünden akılları hayrette bırakan zinnun misrinin altı probleminden biridir.hak, teala evliyalarını bu hüküm gibi güçlere sahip etmiştir .
Mirac ve buna benzer olayları ve, bir anda kat edilen bu muazzam mesafeleri ancak cahiller inkar eder..futuhatı mekkiye sahife 256, 257. bu kıssayı h.z. ALLAHIN selamı onun ve cümlemizin üzerine olsun geçmiş büyük evliyalardan olan muhyiddin ibni arabi hazretleri anlatıyor.bu yaşanmış olayda h.z. ALLAHIN sonsuz kudretiyle neler yaptığını öğreniyoruz. H.z. ALLAH c.c. Ayeti kerimesinde, bizim emrimiz sadece bir göz kırpması gibidir ol deriz oda oluverir buyruğunu bu olayı yaşayanlardan dinlemiş oluyoruz.

Konumuz ecel saati göz açıp kapamaktan daha mı yakındır idi. Hakikaten düşünsek ki, istesekte istemesekte, saat durmadan ilerliyor ve bizim için hazırlanan bir zamanı bize ulaştırıyor yani biz ne kadar kaçsak kurtuluş yok devamlı peşimizde.

Onun bir gayesi var vakti ulaştırmak, zamanı bize ulaştırdığı anda nefesimiz kesilecek. Birde şu var ki, h.z. ALLAH c.c. Ayeti kerimelerinde bizlere hitaben yaptığı ikazlarında, BİZ SİZE BİTMEYEN ÖLÜMSÜZ AHİRET HAYATINI HAZIRLADIK SİZ İSE ÇOK KISA OLAN DÜNYA HAYATINI TERCİH EDİYORSUNUZ BUYURUYOR.

Bir dünya hayatı ki, içine yüz sene veya yüz elli sene de girse o yaşı yaşayıp bitirene, ne kadar ömür yaşadın diye sorsalar, onun vereceği cevap, çocukluğum dünkü gün gibi gözümün önünde, ömür su gibi aktı geçti, sanki hiç yaşamamış gibiyim olacaktır.

İşte dört elle sarılıp peşine koştuğumuz dünya bizi ecelimize götürüyor, İnsanları ecelllerine kavuşturmak için geceyi gündüze devamlı ekleyerek dönüyor ve eceline erdirdiği insanları durmadan yutuyor.
Garip bir benzetme fakat doğruya yakın,her canlı yaşamını sürdürmesi için,dünyanın kendisine sunduğu hazır olan rızkını yerken, dünya da üzerinde doyurup büyüttüğü canlıları ecellerine yetiştirerek durmadan yutmaya devam ediyor.
Bu yutma işi kıyamete kadar devam edecek şimdi biz düşünmeliyiz dünya bizi yutmadan ne yapabiliriz.

Her geçen gün eskimeye yüz tutmuş ve bir gün dünyanın yutacağı vücudumuzu şeytana teslim ederek günah mı işletelim, yoksa ecel vakti gelince onu dünyaya rızık yapacak olan gerçek sahibine ibadet mi ettirelim hangisi daha doğru.

Hepimiz biliyoruz ki, yürüyen ayaklarımızı, tutan ellerimizi, gören gözlerimizi, iç ve dış bütün organlarımızı, hepsini hazır bulduk. Ve bir gün gelecek bunları veren,vücudumuzu ne işlerle eskittiğimizi mutlaka bize soracaktır.

Vijdanımızı harekete geçirerek düşünelim birisine emanet olarak atımızı versek al bunu kullan, fakat bir şartım var, filan kişi benim düşmanımdır, kesinlikle sana verdiğim bu emaneti o kişiye kullandırma,eğer verirsen sana darılırım dese, o kişi bu kadar tembihe rağmen kalkıp senin verdiğin emaneti düşmanına kullandırır ise ona kızmazmısın.
 
Hele atına zararlı yem vermiş ise,onu hasta etmiş ise, ona tazminat davası açarsın ve gerekirse hapse attırırsın. İşte bizler de,H.z. ALLAHIN yarattığı vücudlara koyduğu birer ruhlarız vucudlarımız ise bineklerimizdir. H.z. ALLAH c.c. Bu vücud bineklerimizi emanet olarak verdi kim ki, ruhunun taşıyıcısı olan vücuduna şeytanı bindirirse idareyi ona verdi demektir.
 
Şeytan ona haram yedirir zina yaptırır küfür ettirir daha fırsat bulursa dinden çıkarır kendi yakınları ile cehenneme sokar.
Ve mahşer gününde h.z. ALLAH, emanete ihanet ederek vücuduna haram dolduran yasak yerlerde gezdiren ruhlarımızı hesaba çekecektir. Ve buyuracak ki,
EY ADEM OĞULLARI BEN SİZE ŞEYTANA UYMAYIN O SİZİN DÜŞMANINIZDIR DEMEDİM Mİ? (yasin 60.)
 Bu ilahi hitaba muhatap olmamak için, h.z. ALLAHA ve bütün insanlık alemine düşman olan şeytanı bizde düşman bilelim.
Ve bize verilen vücud bineğimizi helal rızıklar ile besliyelim ona ibadet yaptıralım.
Kimsenin kötülüğünü istemeyelim. Kimsenin başarısını kıskanmayalım.

Devletimizin milli beraberliği için çalışalım bölücü olmayalım eğer içimizde sayılan kötü huylardan birtanesinin varlığını dahi hissedersek, bilelim ki şeytan bizi yoldan çıkarmaya çalışmaktadır.
Kötü niyetimizden dolayı derhal tevbe edelim secdeye kapanalım ki, şeytan vücudumuzu terk etsin.aksi şekilde şeytanın askeri oluruz da haberimiz olmaz.
O zaman da, sahibimiz olan h,z, ALLAH ,mahşer gününde bizden davacı olur. H.z. ALLAH c.c.bizleri nefsimiz ve şeytan ile imtihan ediyor onun için ruhumuzun gaflete dalmaması için, H.z. ALLAH ile irtibatlı olalım ki, şeytan bize musallat olamasın.

İrtibat ise ona samimi kalpten iman ile bağlanıp ibadet yapmakla olur. Samimiyetsiz yapılan ibadetlerin hiçbir faydası olmaz.
Kendini sofu gösteren öyle kişiler var ki, şeytanın yönetimine girmiş onun emrinde çalışıyor da kendisi farkında değil.
Zamanımızın hatem sultanının, nefsini şeytana kaptıran, sahte mücahitlere çok derin bir ikazı var. Şöyle buyurıyor,

EY, MÜCAHİT KUŞANMIŞ CİHATA GİDİYORSUN ,FAKAT İÇİNDEN KUŞATILMIŞSIN HABERİN YOK.

VELHAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ALEMİN.

Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina muhammedin ve ala ali
muhammed…

Kalpten inan ey müslüman
---------------------------------------- 0

 
  Bugünkü Ziyaretçi Sayısı 40 ziyaretçi (116 klik) Hoşgeldiniz  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol