islamilminfazileti
  4000
 

4000

hadis_no konu konu_detay hadis kaynak


3001 namaz RAMAZANDA GECE KALKIŞI TERAVİH NAMAZI "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) 'nin anlattığna göre: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onları, kesin bir emirde bulunmaksızın ramazan gecelerini ihyaya teşvik ederdi. (Bu maksadla) derdi ki: "Kim ramazan gecesini, sevabına inanarak ve bunu elde etmek niyetiyle namazla ihya ederse geçmiş günahları affedilir."

Resulullah (aleyhissalatu vesselam) -bu tavsiyesi herhangi bir değişikliğe uğramadan- vefat etti. Bu durum (teravihin ferden kılınması) Hz. Ebu Bekir'in hilafeti zamanında böylece devam etti, Hz. Ömer'in hilafetinin başında da böyle devam etti.''"

3002 namaz RAMAZANDA GECE KALKIŞI TERAVİH NAMAZI "Bir rivayette şöyle gelmiştir:"Kadir gecesinin, kim sevabına inanıp onu kazanmak ümüidiyle ihya ederse geçmiş günahları affedilir.''

Buhari, Ramazan kıyamı ile, Kadir gecesi kıyamı üzerine ondan merfu rivayet kaydeder." Buhari Teravih 1, Müslim, Müsafirin174 (759); Ebu Davud, Salat 318, (1371); Tirmizi, Savm 83, (808) ; Nesai, Siyam 39, (4,154,155) ; Muvatta, Salat fi Ramazan 2, (1,119).

3003 namaz RAMAZANDA GECE KALKIŞI TERAVİH NAMAZI "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ramazan ayında, diğer aylarda görülmeyen bir gayrete girerdi. Ramazanın son on gününde ise çok daha şiddetli bir gayrete geçerdi. Son on günde. geceyi ihya eder, ailesini de (gecenin ihyası için) uyandırırdı, izarını da bağlardı." Buhari, Fadlu Leyleti'l-Kadir 5, Müslim, i'tikaf 8, (1175); Ebu Davud, Salat 318; (1376); Tirmizi, Savm 73, (796) ; Nesai, Kıyamu ' 1-leyl 17, (3, 218).

3004 namaz RAMAZANDA GECE KALKIŞI TERAVİH NAMAZI "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor:"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ramazanda geceleyin namaz kılardı. (Bir gece) gelip yanında ben de namaza uydum. Sonra bir erkek daha geldi, o da namaza uydu, derken (sayımız arttı ve) bir cemaat olduk. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bizim arkasında olduğumuzu hissedince namazı hızlandırdı. Sonra (selam verip) ayrıldı ve evine girdi. Orada bizim yanımızda kılmadığı bir namaz kıldı. Sabah olunca kendisine:

"Bizim arkanıza durduğumuzu geceleyin farketmiş miydiniz?" diye sordum. Bana:

"Evet. Ve işte bu, beni o yaptığıma sevkeden şeydir. (Yani sizi arkamda hissedince namazı hızlı kılarak yanınızdan ayrıldım)" buyurdu.''" Müslim Siyam 59, (1104).

3005 namaz RAMAZANDA GECE KALKIŞI TERAVİH NAMAZI "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhisalatu vessalam) (bir gece) mescidde (nafile) namazı kılmıştı. Bir çok kimsede (on iktida ederek) namaz kıldı. (Sabah olunca "Resulullah gecleyin mescidde namaz kıldı" diye konuştular.) Ertesi gece de Efendimiz namaz kıldı. (Halk yine onları konuştu,katılacakların) sayısı iyice arttı. Üçüncü (veya dördüncü) gece halk yine toplandı.(Öyle ki mescid, insanları alamayacak hale gelmişti.) Ancak aleyhissalatu vessalam (bu dördüncü gecede) yanlarına çıkmadı. Sabah olunca Efendimiz:

"Yaptığınızı gördüm. Size çıkmamdan beni alıkoyan şey, namazın sizlere farz oluvermesinden korkmamdır" dedi. İşte bu hadise ramazanda ceryan etmişti." Buhari Salatu't-Teravih 1, Cum'a 29, 5; Müslim, Müsafirin, 177, (761); Muvatta; Salat-fi'r Ramazan 1, (1, 113); Ebu Davud, Salat 318, (1373, 1374); Nesai, Kıyamu'l-Leyl: 4, (3, 202).

3006 namaz RAMAZANDA GECE KALKIŞI TERAVİH NAMAZI "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) buyurdular ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ramazan'da, mescidin bir kenarında namaz kılan bir guruba uğramıştı.

"Bunlar ne yapıyor?" diye sordu. "Bunlar, yanlarında (ezberlenmiş fazla) Kur 'an bulunmayan kimselerdir, Übeyy İbnu Ka'b (radıyallahu anh) bunlara namaz kıldırıyor! '' dediler. Efendimiz aleyhissalatu vesselam: "İsabet etmişler, bu davranış ne kadar iyi! '' buyurdular.''" Ebu Davud, Salat 318, ( 1377)

3007 namaz RAMAZANDA GECE KALKIŞI TERAVİH NAMAZI "Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile (bir ramazan) ayında beraber oruç tuttuk. Ay boyunca bize son yedi güne kadar hiç (ziyade) namaz kıldırmadı. Ayın son yedinci gününde gecenin üçte biri geçinceye kadar bize namaz kıldırdı. Altıncı gününde yine bir şey kıldırmadı. Beşinci gününde gecenin yarısı geçinceye kadar namaz kıldırdı: Kendisine: "Bu gecemizin geri kalan kısmında da bize nafile kıldırsanız! ''dedik. Talebimize karşı:

"Kim imamla namaza başlar, sonuna kadar devam ederse, kendisine gecenin tamamını namazla geçirmiş (sevabı) yazılır '' buyurdular. Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam), aydan son üç gece kalıncaya kadar başka namaz kıldırmadılar. Üçüncü gece bize namaz kıldırdılar. Ehline ve kadınlarına dua ettiler. Bize (o kadar uzun) namaz kıldırdılarki "Felah''ı kaçırmaktan korktuk. (Ebu Zerr 'e:) "Felah '' nedir? diye soruldu:

"Sahur!'' cevabını verdi. (Sonra ayın geri kalan kısmında bize namaz kıldırmadı.)" Ebu Davud, Salat 318, (1375); Tirmizı, Savm 81, (805); Nesai, Sehv 103, (3, 83, 84), Kıyamu'l-Leyl 4, (3, 202).

3008 namaz RAMAZANDA GECE KALKIŞI TERAVİH NAMAZI "Abdullah İbnu Ebi Bekir anlatıyor: "Ubeyy (radıyallahu anh)'i dinledim, diyordu ki:

"Ramazanda (teravih) namazından ayrılıp, hizmetçilerden alel acele sahuryemeği getirmelerini isterdik, çünkü vaktin çıkmasından korkardık.''" Muvatta, es-Salat fi'r-Ramazan 7, (1, 116).

3009 namaz BAYRAM NAMAZLARI "İbnu Abbas (radıyaIlahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bayram günü - çıkıp iki rek'at namaz kıldırdı. Ne bunlardan önce ne de bunlardan sonra başka namaz kıldırdı.''" (Buhari, Iydeyn 8, 16, 18, 26, 32, Ezan 161, Zekat 21, 33, Tefsir, Mümtahine 1, Nikah 124, Libas 56, 57, 59, İ'tisam 16; Müslim, Iydeyn 13, (884); Ebu Davud, Salat 256, (1159); Tirmizi, Salat 387, (537); Nesai, Iydeyn 29, (3, 193).

3010 namaz BAYRAM NAMAZLARI "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), fıtr (ramazan) ve kurban bayramlarının namazlarında, birinci rek'atte yedi (ziyade) tekbir getirirdi, ikinci rek'atte ise, iki rüku tekbirinden başka beş (ziyade) tekbir getirirdi." Ebu Davud, Salat 252, (1149, 1150.

3011 namaz BAYRAM NAMAZLARI "Kesir İbnu Abdillah an ebihi an ceddihi anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bayramlarda birinci rek'atte kıraatten önce yedi kere tekbir getiriyordu. İkinci rek'atte de kıraatten önce beş kere tekbir getiriyordu.''" Tirmizi, Salat 386, (536).

3012 namaz BAYRAM NAMAZLARI "Cabir İbnu Semüre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte, birçok kereler bayram namazını ezansız ve ikametsiz kıldım.''" Müslim, Iydeyn 7, (887); Ebu Davud, Salat 250, (1148); Tirmizi, Salat 384, (532).

3013 namaz BAYRAM NAMAZLARI "Nafi rahimehullah anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) dedi ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ömer ve Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anhüma), bayram namazlarını hutbeden önce kılarlardı." Buhari, Iydeyn 7, 8; Müslim, Iydeyn 8, (888); Tirmizi, Salat 383; (531) Nesai, Iydeyn 9, (3, 183).

3014 namaz BAYRAM NAMAZLARI "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte bayrama katıldım. Efendimiz hutbeden önce, ezansız ve ikametsiz namaz kıldırdı. Sonra Bilal (radıyallahu anh)'e dayanarak kalktı. AIlah'tan korkmayı emretti ve O'na itaate teşvik etti. İnsanlara vaaz edip (ölümü, ahireti, cenneti, cehennemi) hatırlattı.

Sonra kadınlar bölümüne geçti. Onlara da aynı şekilde vaaz etti, hatırlatmalarda bulundu. Ve:

"Allah için tasadduk edin, zira sizin ekseriyetiniz cehennem odunusunuz!'' buyurdu. Yanakları kararmış itibarlı kadınlardan biri kalkarak:

"Niçin ey Allah'ın Resülü? dedi (niye cehennem odunlarıyız?)'' Resulullah açıkladı:

"Zira siz kadınlar çok şikayette bulunuyor, kocalarınıza nankörlük ediyorsunuz."

"Bunun üzerine kadınlar takılarından tasadduk etmeye başladılar. Hz. Bilal'in eteğine atıyorlardı." Buhari, Iydeyn 7; Müslim, Iydeyn 4, (885); Ebu Davud, Salat 248, (1141); Nesai, Iydeyn 19, (3, 186, 187).

3015 namaz BAYRAM NAMAZLARI "Ubeydullah İbnu Abdillah lbni Utbe İbni Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu anh), Ebu Vakid el-Leysi (radıyallahu anhüma)'ye sordu:

"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kurban ve ramazan bayramlarında ne kıraat buyururdu?"

"Resulullah bu namazlarda Kaf ve'l-Kur'ani'I-Mecid, İkterebeti's-saatu ve'n-Şakka'l-Kameru surelerini okurdu" diye cevap verdi." Müslim, Iydeyn 14, (891); Muvatta, Iydeyn 8, (1, 180); Ebu Davud, Salat 252, (1154), Tirmizi, Salat 385, (534); Nesai, Iydeyn 12, (3, 183, 184).

3016 namaz BAYRAM NAMAZLARI "Nu'man İbnu Beşir (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam); bayramlarda ve cum'ada Sebbihi'sme. Rabbike'l- A'!a, Hel etake hadisu'l ğaşiye okurdu. Bazan cuma ve bayram bir günde birleşirlerdi. Resulullah bu surelerin her ikisini de (cuma ve bayram) namazlarında birlikte okurdu." Müslim, Cum'a 62, (878); Muvatta, Cum'a 19, (1, 111); Ebu Davud, Salat 242, (1122, 1123); Tirmizi, Salat 385, (533); Nesai, Iydeyn 13, (3, 184).

3017 namaz CUMA VE BAYRAMIN AYNI GÜNE RASTLAMASI "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Şu gününüzde iki bayram bir araya geldi. Dileyene (bayram ) cum'a için de yeterlidir. Biz her ikisini birleştiriyoruz." Ebu Davud, Salat 217, (1074); İbnu Mace, İkamet 166, (1311).

3018 namaz CUMA VE BAYRAMIN AYNI GÜNE RASTLAMASI "Ebu Ubeyd Sa'id İbnu Ubeyd'in anlattığına göre, Hz. Ömer (radıyallahu anh) ile bir bayramda beraber olmuştur. Hz. Ömer önce namaz kıldırmış, sonra hutbe okuyup halka şöyle hitab etmiştir:

"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sizleri bu iki bayram gününde oruç tutmaktan men etti. Bu iki bayramdan biri oruç tuttuğunuz aydaki ramazan bayramınızdır. Diğeri de kurbanlarınızdan yediğiniz günün bayramıdır!''

Ebu Ubeyd der ki: "Ben Hz. Osman (radıyallahu anh) ile de bayram geçirdim. O da hutbeden önce namaz kıldırdı. Hatta bu bir cum'a günüydü. Avali halkına şöyle dediler:

"Kim cumayı beklemek isterse beklesin, kim de ailesine dönmek isterse dönsün, kendisine izin verdik.''" Buhari, Edahi 16, Savm 66, 67; Müslim; Siyam 138, (1137).

3019 namaz CUMA VE BAYRAMIN AYNI GÜNE RASTLAMASI "Ata İbnu Ebi Rebah merhum anlatıyor: "İbnu'z-Zübeyr (radıyallahu anhüma), bize bir cum'a günü gündüzün başında (bayram) namazı kıldırdı. Sonra biz (öğle vakti) cum'a namazı kılmak üzere (mescide) gittik. İbnu'z-Zübeyr, bize (namaz kıldırmak üzere mescide) gelmedi. Biz de tek başımıza (öğle namazlarımızı) kıldık. O sırada İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) Taif'te idi. Medine'ye döner dönmez durumu ona açtık.

"Sünnet'e uygun hareket etmiş!'' dedi."

3020 namaz CUMA VE BAYRAMIN AYNI GÜNE RASTLAMASI "Bir başka rivayette şöyle gelmiştir: "İbnu'z-Zübeyr zamanında ramazan bayramı cum'a gününne rastIamıştı."

"İki bayram, aynı günde bir araya geldiler"! dedi. Sonra ikisini birleştirip iki rek'at halinde sabah erkenden kıldırdı. Artık, ikindiyi kılıncaya kadar başka bir şey kılmadı.''" Ebu Davud, Salat 217, (1071, 1072); Nesai, lydeyn 32, (3, 194).

3021 namaz CUMA VE BAYRAMIN AYNI GÜNE RASTLAMASI "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Ramazan bayramında, sayıca tek olan birkaç hurma yemedikçe namaza gitmezdi." Buhari, Iydeyn 4, Tirmizi, Salat 390, (543).

3022 namaz CUMA VE BAYRAMIN AYNI GÜNE RASTLAMASI "Hz. Ali (radıyallahu anh) demiştir ki: "Bayram namazına yaya gitmen, çıkmazdan önce birşeyler yemen sünnettendir.''" Tirmizi, Salat 382; (530); İbnu Mace, İkamet 161, (1296).

3023 namaz CUMA VE BAYRAMIN AYNI GÜNE RASTLAMASI "Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ramazan bayramı namazında bir şeyler yemeden çıkmazdı. Kurban bayramında ise, namazdan dönünceye kadar bir şey yemezdi." Tirmizi, Salat 390, (542).

3024 namaz CUMA VE BAYRAMIN AYNI GÜNE RASTLAMASI "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bayram namazına giderken bir yoldan gider, dönerken başka bir yoldan dönerdi.''" Ebu Davud, Salat 254, (1156).

3025 namaz CUMA VE BAYRAMIN AYNI GÜNE RASTLAMASI "Ümmü Atiyye (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah bize, bayram namazlarına genç kızları, çadırda kalan genç bakireleri, ve hayızlı kadınları da çıkarmamızı emretti. Hayızlıların da katılmaları müslümanların cemaatlerini görmeleri, dualarında hazır bulunmaları içindi, bunlar namazgahların dışında kalacaklardı." Buhari, lydeyn 15, 20, Hayz 23, Salat 2, Hacc 81; Müslim, Iydeyn 10, (890); Ebu Davud, Salat 247, (1136-1139); Tirmizi, Salat 388, (539, 540); Nesai, Iydeyn 3, 4, (3, 180, 181).

3026 namaz CUMA VE BAYRAMIN AYNI GÜNE RASTLAMASI "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ramazan ve Kurban bayramlarında yanında bir mızrak olduğu halde musallaya çıkıyor, (namaz sırasında kıble cihetine) sütre olarak dikiyor, ona doğru namazını kılıyordu." Nesai, Iydeyn 10, (3, 183).

3027 namaz CUMA VE BAYRAMIN AYNI GÜNE RASTLAMASI "Sa'lebe İbnu Zehdem anlatıyor: "Hz. Ali (radıyallahu anh) Ebu Mes'ud (radıyallahu anh)'u paymıh başına koyup kendisi bayram günü namaza gitti ve: "Ey insanlar! dedi, imamdan önce namaz kılmak sünnette yoktur!''" Nesai; lydeyn 6, (3, 181, 182).

3028 namaz KÜSÛF NAMAZI "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamanında güneş tutulmuştu. Hemen kalkıp halka namaz kıldırdı. Namazda kıraatı uzun tuttu. Sonra rükuya gitti, rükuyu da uzun tuttu. sonra başını kaldırdı, bu sırada uzun okudu, ancak bu okuyuşu öncekinden daha kısa idi. Sonra tekrar rüku yaptı ve rükuyu uzattı, ancak önceki rükudan kısa idi. Sonra başını kaldırdı, sonra secdeye gidip gidip iki secde yaptı. Sonra kalkıp, birinci rek'atte yaptıklarını aynen yaptı. Sonra selam verdi. Artık güneşde açıldı.

Sonra kalkıp halka hitab etti. Dedi ki: "Bilesiniz, güneş ve ay bir kimsenin ölümü veya hayatı için tutulmaz. Onlar Allah'ın ayetlerinden iki ayetidir, kullarına gösterir. Bunların tutulduğunu görünce namaza koşun." Buhari, Küsüf 2, 4, 5, 13, 19, el-Amel fı's- Salat 11, Bed'ü'l-Halk 4, Tefsir, Maide 13; Müslim, Küsüf 1, 8, (901, 902, 903); Muvatta, Küsüf 1, (1, 186); Ebu Davud, 261, 263, 264, 265, (1177, 1180); Tirmizi, Salat 396, (561, 563); Nesai, Küsüf 6.

3029 namaz İSTİSKA (YAĞMUR) NAMAZI "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "İnsanlar kıtlığa maruz kaIdılar. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir cum'a günü hutbe verirken bir bedevi kalkıp:

"Ey Allah'ın Resulü, malımız helak oldu, horantamız kaldı, bizim için Allah'a dua ediver!'' dedi. Buunun üzerine aleyhissalatu vesselam ellerini kaldırdı. Biz gökte bir bulut göremiyorduk. Nefsim elinde olan Zat'a yemin olsun, daha ellerini geri çekmeden, semada dağlar gibi bulutlar peydah oldu. Derken daha minberden inmemişti bile ki, sakalından yağmur damlaları dökülmeye başladı. O gün, ertesi güne kadar yağmur yağdı. Daha sonraki günde de yağdı, onu takib eden günde de yağdı, hatta müteakıp cum'aya kadar yağış devam etti. Öyle ki, o bedevi veya bir başkası kalkıp:

"Ey Allah'ın Resulü, binalarımız yıkıldı, mallarımız suda boğuldu, bizim için Allah'a dua ediver (artık yağmur kesilsin)'' dedi. Aleyhissalatu vesselam ellerini kaldırıp:

"Allahım etrafımıza yağdır, üzerimize olmasın!'' diye dua ettiler. Eliyle bulutlara doğru hangi istikametteki buluta işaret etti ise, bulutlar orada açıldı. Bütün Medine buluttan temizlendi."

Bir rivayette de şöyle denmiştir: "Allahım, (yağmur) etrafımıza yağsın,

üzerimize değil! Allahım, dağların ve tepelerin üzerine, vadilerin içine ağaç biten yerlere olsun!'' Hz. Enes der ki: "Bulut hemen çekildi biz de çıkıp güneşte yürüdük.''" Buhari, İstiska 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 14, 24, Menakıb 25 Cum'a34, 35, Edeb 68, Da'avat 24; Müslim, İstiska 9, (897); Muvatta, İstiska 3, (1, 191); Ebu Davud, Salat 260, (1174, 1175); Nesai, İstiska 1, 9, 10, 17, 18, (3, 154, 155, 158, 160, l65, 177).

3030 namaz İSTİSKA (YAĞMUR) NAMAZI "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a yağmur kıtlığından şikayet edildi. Bunun üzerine bir minber getirilmesini söyledi. Musallaya minber kuruldu. Halka, oraya gidilecek gün tesbit edidi.''

Hz. Aişe devamla der ki: "Güneşin kızıllığı ufukta görülür görülmez yola çıktı. Musallaya varıp minbere oturdu. Tekbir getirdi. Allah'a hamdetti. Sonra:

"Sizler memleketinizin kuraklığıa uğradığından, yağmurun normal yağma zamanında gelmeyip gecikmesinden şikayetlendiniz. Allah (celle celaluhu) kendisine dua etmenizi emrediyor. Duanıza icabet edeceğini vaadetti" buyurdular ve sonra şöyle dediler.

"Hamd alemlenin Rabbine aittir. O, Rahman ve Rahim'dir, ahiret gününün sahibidir. Allah 'tan başka ilah yoktur, O dilediğini yapar. Ey Rabbimiz, sen kendisinden başka ilah olmayan Allah'sın. Sen zenginsin, biz fakiriz. Üzerimize yağmur indir. İndirdiğini bize kuvvet ve güç kıl. Ecel zamanımıza kadar yetecek kıl!"

Bunu söyledikten sonra ellerini kaldırdı. O kadar yukarı kaldırdı ki, koltuk altı beyazlığı göründü. Sonra sırtını halka dönderdi, elbisesini ters çevirdi, elleri bu sırada hep kalkmış vaziyette idi. Sonra tekrar halka yöneldi: Minberden indi ve iki rek'at namaz kıldı. Anında Allah bulut hasıl etti. Gök gürledi. Şimşek çaktı. Allah'ın izniyle yağmur başladı.

Resullullah daha mescidine dönmeden seller aktı. Aleyhissalatu vesselam, cemaatin sığınağa dönmekteki acelelerini görünce azı dişleri görününceye kadar güldü. Ve: "Şehadet ederim ki, Allah her şeye kadirdir ve ben de Allah'ın kulu ve Resulüyüm" buyurdular." Ebu Davud, Salat 260, (1173).

3031 namaz İSTİSKA (YAĞMUR) NAMAZI "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberken bize yağmur isabet etti. Efendimiz elbisesini açtı, bedenine yağmur isabet etti.

"Bunu niye yaptınız?'' diye sorduk.

"O Rabbinden yeni geliyor'' buyurdular.''" Ebu Davud, Edeb 114, (5100), Müslim, İstiska 13, (898).

3032 namaz CENAZE NAMAZI "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim üzerine namaz kılıncaya kadar cenaazede hazır bulunursa kendisi için bir kirat sevab vardır. Kim de cenaze gömülünceye kadar hazır bulunursa iki kiratlık sevab vardır. Bir kirat'ın miktarı Uhud dağı kadardır." Buhari, Cenaiz 59; Müslim, Cenaiz 57, (946); Ebu Davud, Cenaiz 45; (3168); Nesai, Cenaiz 54, 59, (4, 54-55, 76, 77); Tirmizi, Cenaiz 49, (1040); İbnu Mace, Cenaiz 34, (1539).

3033 namaz CENAZE NAMAZI "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Necaşi rahimehullah'ın vefatını, ölümünün aynı gününde haber verdi. Ashabıyla musallaya musallaya gitti, orada saf bağlatıp dört tekbir getirerek namaz kıldırdı."

3034 namaz CENAZE NAMAZI "Sahiheyn ve Nesai'de gelen bir diğer rivayette şöyle denir: "(Resulullah aleyhissalatu vesselam) Necaşi'nin ölüm haberini öldüğü günde haber verdi ve:

"Kardeşiniz için (Allah'tan) mğfiret taleb edin" dedi ve başka bir şey söylemedi." Buhari, Cenaiz 4, 55, 61, 65; Menakibu'l-Ensar 38; Müslim Cenaiz 62, 63, (951); Muvatta, Cenaiz 14, (1, 226, 227); Ebu Davud, Cenaiz 62, (3204); Tirmizi, Cenaiz 37, (1022); Nesai, Ceaiz 76, (4, 72).

3035 namaz CENAZE NAMAZI "Abdurrahman İbnu Ebi Leyla anlatıyor: "Zeyd İbnu Ebi Erkam cenazelerimiz üzerine dört tekbir getirirdi. Bir ara bir cenaze üzerine de beş tekbir getirmişti. Sebebini kendisinden sordum, dedi ki: "Resulullah o tekbirleri getirirdi." Müslim, Cenaiz 72, (957); Ebu Davud, Cenaiz 58, (3197); Tirmizi, Cenaiz 37, (1023); Nesai, Cenaiz 76, (4, 72).

3036 namaz CENAZE NAMAZI "Humeyd İbnu Abdirrahman anlatıyor: "Hz. Enes İbnu Malik (radıyallahu anh) (cenaze) namazı kıldı. Yanılıp üç-sefer tekbir getirdi ve selam verdi. Kendisine (üç sefer tekbir getirdiği) söylendi. Bunun üzerine kıbleye yönelerek dördüncü bir tekbir daha getirdi ve sonra selam verdi.''" Buhari, Cenaiz 65. (Bunu ta'lik olarak, bab başlığında zikretmiştir).

3037 namaz CENAZE NAMAZI "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'ın anlattığına göre, bir cenaze üzerine namaz kılmış ve namazda Fatiha'yı okumuştur. Bu hususta kendisine (niye onu okuduğu) sorulunca: "Bu, sünnettendir!'' diye cevap vermiştir.''" Buhari, Cenaiz 6; Ebu Davud, Cenaiz 59, (3198); Tirmizi, Cenaiz 39, (1026); Nesai, Cenaiz 77, (4, 74, 75).

3038 namaz CENAZE NAMAZI "Nafi rahimehullah anlatıyor: "İbnu Ömer, cenaze için kılınan namazda kıraata yer vermezdi." Muvatta, Cenaiz 19, (1, 255).

3039 namaz CENAZE NAMAZI "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ölü üzerine namaz kıldınız mı ona ihlasla dua edin." Ebu Davud, Cenaiz 60, (3199); İbnu Mace, Cenaiz 23, (1497).

3040 namaz CENAZE NAMAZI "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'nin anlattığına göre, kendisine: "Cenaze üzerine nasıl namaz kılarsın?" diye sorulmuştu. Dedi ki:

"Ailesinin evinden takibe başlarım, yere kondu mu tekbir getirir, Allah'a hamd, Resulüne salat eder, sonra şu duayı okurum:

"Ya Rabbi o senin abdindirr, abdinin oğludur, cariyenin oğludur. O, senden başka ilah olmayıp sadece senin ilah olduğuna, Muhammed7in senin kulun ve elçin olduğuna şehadet ederdi, sen onu (bizden) daha iyi bilirsin. Ay Allahım, eğer o muhsin ise ona yapacağın ihsanı artır. Eğer kötüllerden ise, günahlarını affet. Ey Allahım, bizi (ona kılınan namazın) ecrinden mahrum etme, ondan sonra bize fitne verme." Muvatta, Cenaiz 17, (228).

3041 namaz CENAZE NAMAZI "Avf İbnu Malik (radıyallahu anlı) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir cenazenin namazını kıldırdı. Okuduğu duadan şunları ezberledik:

"Allahım, şunu mağfıret et ve şuna rahmet eyle. Afiyet ver, affeyle, vardığı yerde ikramda bulun, girdiği yeri genişlet. Onun (günalarını) kar ve buzla yıka, hatalardan pak eyle, tıpkı elbisenin kirden pak edilmesi gibi. Onu dünyadaki evinden daha iyi bir eve, ailesinden daha hayırlı bir aileye koy, eşinden daha hayırlı bir eşe ulaştır. Onu kabir azabından, ateş azabından sakındır.''

Avf (radıyallahu anh) der ki: "(Resulullah'ın bu dualarını işitince) o ölünün yerinde kendimin olmasını temenni ettim.''" Müslim, Cenaiz 85, (963); Tirmizi, Cenaiz 38, (1025); Nesai, Cenaiz 77, (4, 73).

3042 namaz CENAZE NAMAZI "Hasan Basri (rahimehullah): "Ç'ocuk üzerine‚ Fatiha okunur'' der ve şöyle dua ederdi: "Ey Allahım; bunu bize öncü yap, karşılayıcı kıl, (ahiret) azığı ve ücret yap." Buhari, Cenaiz 66. (Bab başlığında senetsiz olarak geçmiştir.)

3043 namaz CENAZE NAMAZI "Ata (radıyallahv anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oğlu İbrahim (ölünce) üzerine namaz kıldırdı. O zaman çocuk yetmişinci gününde idi." Ebu Davud, Cenaiz 53, (3188).

3044 namaz CENAZE NAMAZI "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Çocuk (doğumunda) ağlamadan ölürse üzerine namaz kılınmaz, varis olmaz, ona da varis olunmaz." Tirmizi, Cenaiz 43, (1032); İbnu Mace, Cenaiz 26, (1508).

3045 namaz CENAZE NAMAZI "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın oğlu İbrahim onsekiz aylık iken öldü; Aleyhissalatu vesselam, üzerine namaz kılmadı.''" Ebu Davud, Cenaiz 53, (3187).

3046 namaz CENAZE NAMAZI "Nafi İbnu Ebi Galib anlatıyor: "Hz. Enes (radıyallahu anh) bir erkeğin cenaze namazını kıldırmıştı. Başının yanında durdu. Dört kere tekbir getirdi. Bir kadın üzerine de namaz kıldırdı. Kadının arka tarafında durdu, dört kere tekbir getirdi. Kendisine, Resulullah böyle mi yapardı?'' dendi. "Evet!'' cevabını verdi.''" Ebu Davud, Cenaiz 57, (3194); Tirmizi, Cenaiz 45, (1034).

3047 namaz CENAZE NAMAZI "Hz. Osman, Hz. Ebu Hüreyre, İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) hazeratı eıkek ve kadınların cenazeleri için namaz kılarlardı. Erkekleri imimamın yanına, kadınları da kıble cihetine koyarlardı." Muvatta; Cenaiz 24, (1, 230).

3048 namaz CENAZE NAMAZI "Muhammed İbnu Ebi Harmele anlatıyor: "Zeyneb Bintu Ebi Seleme ölmüştü, o sırada Medine valisi Tarık idi. Sabah namazından sonra cenazesi getirildi ve Baki mezarlığına konuldu. Tarık, sabah namazını alaca karanlıkta kılardı. İbnu Ömer radıyallahu anhüma cenazenin sahibine:

"Cenazenizi namazı ister hemen kılın, isterseniz güneşin yükselmesine kadar te'hir edin" dedi." Muvatta, Cenaiz 20, (1, 229).

3049 namaz CENAZE NAMAZI "Nafi anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma), sabah ve ikindi namazları vaktinde kılınmış ise bunlardan sonra cenaze namazı kılardı."

Buhari'nin bab başlığında, senetsiz olarak şu rivayet kaydedilmiştir: "İbnu Ömer mutlaka tahir olarak cenaze namazı kılardı. Güneş doğarken ve batarken cenaze namazı kılmazdı. Ellerini (de her tekbirde) kaldırırdı." Muvatta, Cenaiz 21, (1, 229). Buhari, Cenaiz 57.

3050 namaz CENAZE NAMAZI "Hz. Aişe (radıyallalıu anha) 'den anlatıldığına göre, Sa'd İbnu Ebi Vakkas (radıyallahu anh) vefat ettiği zaman, Hz. Aişe:

"Onu mescide sokun da ben de üzerine namaz kılayım'' dedi. Ancak onun bu teklifi yadırgandı ve hüsn-ü kabul görmedi. Bunun üzerine Hz. Aişe:

"İnsanlar ne çabuk unutuyorlar, Allah'a yemin olsun Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beyza'nın iki oğlu Süheyl ve kardeşinin namazlarını mescidin içinde kıldırdı" dedi." Müslim, Cenaiz 99, (973), Muvatta, 22, (1, 229); Ebu Davud, Cenaiz 54, (3189, 3190); Tirmizi, Cenaiz 44, (1033); Nesai, Cenaiz 70, (4, 68).

3051 namaz CENAZE NAMAZI "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "(Babam) Ömer İbnu'l Hattab'ın cenaze namazı mescidde kılındı.''" Muvatta, Cenaiz 23, (1, 230).

3052 namaz CENAZE NAMAZI "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim cenaze namazını mescidin içinde kılarsa kendisine (bir sevap) yoktur'' -bir nüshada- "aleyhinde bir şey yoktur." Ebu Davud, Cenaiz 54, (3191).

3053 namaz CENAZE NAMAZI "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Siyahi bir kadın -veya bir genç- mescidin kayyumluk hizmetini yürütüyor (süpürüp temizliyor)du. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir ara onu göremez oldu. "Kadın -veya genç- hakkında (ne oldu?'' diye) bilgi sordu.

"O öldü!'' dediler. Bunun üzerine

"Bana niye haber vermediniz?'' buyurdular. Ashab sanki kadıncağızın -veya gencin- ölümünü (mühim addetmeyip) küçümsemişlerdi. Aleyhissalatu vesselam: "Kabrini bana gösterin!" diye emrettiler. Kabir gösterildi. Resul-i Ekrem kadının kabri üzerine cenaze namazı kıldı. Sonra:

"Bu kabirler, sahiplerine karanlıkla doludur. Allah, onlar için kıldığınız namazla kabirleri onlara aydınlatır" buyurdular." Buhari, Cenaiz 67, Salat 72, 74; Müslim, Cenaiz 71, (956); Ebu Davud, Cenaiz 67, (3203).

3054 namaz CENAZE NAMAZI "Hz. Enes (radıyallahıu anh): "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir kabrin üzerinde namaz kıldı'' buyurmuştur.''" Müslim, Cenaiz 70, (955).

3055 namaz CENAZE NAMAZI "İbnu'l-Müseyyeb (rahimehullah) anlatıyor: "Ümmü Sa'd (radıyallahu anha), Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yokken vefat etti. Gelince üzerine namaz kıldı. Bu esnada bir ay geçmişti.''" Tirmizi, Cenaiz 47, (1038).

3056 namaz CENAZE NAMAZI "Ukbe İbnu Amir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Uhud şehidleri için sekiz yıl sonra, sanki dirilerle (de) ölülerle (de) vedalaşıyormuşcasına cenaze namazı kıldı..''" Ebu Davud, Cenaiz 75, (3223, 3224); Nesai, Cenaiz 61, (3, 61, 62).

3057 namaz CENAZE NAMAZI "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:

"Bugün Habeşli salih bir kimse öldü, haydi üzerine namaz kılın.''

Ravi der ki: "Hemen saf yaptık (namaza durduk), ben ikinci safta -veya üçüncüde- idim. Aleyhissalatu vessalam onun üzerine (gıyabında) namaz kıldı.''" Buhari, Cenaiz 55, 54, Menakibu'l Ensar 38; Müslim, Cenaiz 64, (952); Nesai, Cenaiz 72, (4, 69, 70).

3058 namaz CENAZE NAMAZI "Ebu Berze el-Eslemi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Maiz İbnu Malik'in cenazesine namaz kılmadı. Ancak ona namaz kılınmasını yasaklamadı da." Ebu Davud, Cenaiz 52, (3186).

3059 namaz CENAZE NAMAZI "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a üzerinde borç olan bir ölü getirildiği zaman:

"Borcunu ödeyecek bir mal bıraktı mı?'' diye sorardı. Eğer yeterli mal bıraktığı söylenirse namazını kılardı. Aksi takdirde:

"Arkadaşınızın namazını kılın!" derdi. Ancak Allahu Teala Hazretleri Resülüne fetihler müyesser ettiği zaman (her getirilenin) namazını kıldı ve (borcu var mı? diye) sormadı. Şöyle derdi:

Ben mü'minlere nefislerinden evlayım. Öyleyse, kim borç veya ağır bir yük veya horanta bırakırsa o banadır, benim üzerimedir. Kim de mal bırakırsa o da kendi varislerinedir." Buhari, Feraiz 4, 15, 25, Kefalet 5, İstikraz 11, Tefsir, Ahzab 1, Nafakat 15; Müslim, Feraiz 14, (1619); Tirmizi, Cenaiz, 69, (1070); Nesai, Cenaiz 67, (4, 66).

3060 namaz CENAZE NAMAZI "Cabir İbnu Semüre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a, kendisini öldüren bir adam getirilmişti, üzerine namaz kılmadı." Müslim; Cenaiz 107, (978); Tirmizi, Cenaiz 68, (1068); Nesai, Cenaiz 68, (4, 66).

3061 namaz CENAZE NAMAZI "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Üzerine müslümanlardan, kendisine şefaat taleb eden yüz kişinin namaz kıldığı her ölüye mutlaka şefaat edilir.''" Müslim, Cenaiz 58, (947), Tirmizi, Cenaiz 40, (1029); Nesai, Cenaiz 78, (4, 75).

3062 namaz CENAZE NAMAZI "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı işittim, diyordu ki:

"Bir müslüman ölür, cenaze namazına Allah'a şirk koşmayan kırk kişi katılırsa, Allah, bunların onun hakkındaki şefaatini mutlaka kabül eder.''" Müslim, Cenaiz 59, (948); Ebu Davud, Cenaiz 45, (3170).

3063 namaz CENAZE NAMAZI "Malik İbnu Hübeyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir müslüman ölür ve üzerine, müslümanlardan üç saf namaz kılarsa, (Allah şefaati) mutlaka vacib kılar.''

(Hadisin ravisi) Malik (radıyallahu anh), cenazeye katılanlar az olursa, bu hadis sebebiyle cemaati üç safa taksim ederdi.''" Ebu Davud, Cenaiz 43, (3166); Tirmizi, Cenaiz 40 (1028).

3064 namaz TAHİYYETÜ'L-MESCİD "Ebu Katade (radıyallalıu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz mescide girince oturmazdan önce iki rek'at kılıversin." Buhari, Salat 60, Teheccüt 25; Müslim, Müsafirin 69, (714); Muvatta, Kasdu's-Salat 57, (1, 162); Ebu Davud, Salat 19, (367; 368); Tirmizi, Salat 235, (316); Nesai, 37, (2, 53).

3065 namaz TAHİYYETÜ'L-MESCİD "Kà'b İbnu Malik (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam), bir seferden dönünce önce mescide uğrar, orada iki rek'at namaz kılar, sonra insanlar (ile görüşmek için) otururdu." Ebu Davud, Cihad 178, (2781); Buhari, Salat 59 (bab başlığında muallak olarak).

3066 namaz İSTİHARE NAMAZI "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam) bize, Kur'àn'dan -bir süre öğrettiği gibi her işte istiharede bulunmamızı öğretirdi. Derdi ki: "Biriniz bir işi yapmaya arzu duyduğu zaman, farzlar dışında iki rek'at namaz kılsın, sonra şu duayı okusun: "Allahım, senden hayır taleb ediyorum, zira sen bilirsin. Senden hayrı yapmaya kudret taleb ediyorum, zira sen vermeye kadirsin, Rabbim yüce fazlını da taleb ediyorum. Sen herşeye kadirsin, ben acizim. Sen bilirsin, ben cahilim. Sen gayıbları bilirsin.

Allahım, eğer biliyorsan ki bu işi bana dinim, bayatım ve sonum için -veya hal-i hazırda ve ileride demişti- hayırlıdır, bunu bana takdir et ve yapmamı kolay kıl. Sonra da onu hakkımda mübarek kıl. Eğer bu işin, bana dinim, hayatım ve akibetim için -veya hal-i hazırda ve ileride dedi- zararlıdır; onu benden çevir, beni de ondan çevir. Hayır ne ise bana onu takdir et, sonra da bana onu sevdir!"

Hz. Cabir dedi ki: "Bu duadan sonra yapacağı işi zikrederdi.''" Buhari, Da'avat 48; Teheccüd 25, Tevhid 10; Ebu Davud, Salat 366, (1538); Tirmizi, Salat 394, (480); Nesai, Nikah 27, (6, 80, 81); İbnu Mace, İkamet, 188, (1383).

3067 namaz HACET NAMAZI "Abdullah İbnu Ebi Evfa (radıyallatıu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kimin Allah'a veya herhangi bir insana ihtiyacı hasıl olursa önce abdest alsın, abdesti de güzel yapsın, sonra iki rek'at namaz kılsın, sonra Allah Teala Hazretlerine senada bulunsun, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a salat okusun, sonra şu duayı okusun:

"Halim, kerim olan Allah'tan başka ilah yoktur. Arş-ı Azam'ın Rabbi noksan sıfatlardan münezzehtir. Hamd alemlerin Rabbine aittir. Rahmetine vesile olacak amelleri, mağfiretini celbedecek esbabı (hakkımda yaratmanı) taleb ediyor, her çeşit günahtan koruman için yalvarıyor, her çeşit iyilikten zenginlik, her çeşit günahtan selamet diliyorum. Rabbim! Affetmediğin hiçbir günahımı, kaldırmadığın hiçbir sıkıntımı bırakma! Hangi amelden razı isen onu ver, ey rahim olan, bana en ziyade rahmet gösteren Rabbim!''" Tirmizi, Salat 348, (479); İbnu Mace, İkamet 189, (1384).

3068 namaz TESBİH NAMAZI "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) ve Ebu Rafi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Abbas İbnu Abdilmuttalib (radıyallahu anh)'e dediler ki:

"Ey Abbas, ey amcacığım! Sana bir iyilik yapmayayım mı?" Sana bağışta bulunmayayım mı? Sana ikram etmeyeyim mi? Sana on haslet(in hatırlatmasını) yapmayayım mı? Eğer sen bunu yaparsan, Allah senin bütün günahlarını önceki-sonraki, eskisi-yenisi, hataen yapılanı-kasden yapılanı, küçüğünü-büyüğünü, gizlisini-alenisini yani hepsini affeder. Bu on haslet şunlardır: Dört rek'at namaz kılarsın, her bir rek'atte, Fatiha suresi ve bir sure okursun. Birinci rek'atte kıraati tamamladın mı, ayakta olduğun halde onbeş kere "Subhanallahi velhamdülillahi ve lailahe illallahu vallahu ekber" diyeceksin. Sonra rüku yapıp, rükuda iken aynı kelimeleri on kere söyleyeceksin, sonra başını rükudan kaldıracaksın, aynı şeyleri onar kere söyleyeceksin. Sonra secde edip, secdede iken onları onar kere söyleyeceksin. Sonra başını secdeden kaldıracaksın, onları onar kere söyleyeceksin. Sonra tekrar secde edip aynı şeyleri onar kere söyleyeceksin. Sonra başını kaldırır, bunları on kere daha söylersin. Böylece her bir rek'atte bunları yetmişbeş defa söylemiş olursun.

Aynı şeyleri dört rek'atte yaparsın. Dilersen bu namazı her gün bir kere kıl. Her gün yapamazsan haftada bir kere yap, haftada yapamazsan her ayda bir kere yap. Ayda olmazsa yılda bir kere yap. Yılda da yapamazsan hiç olsun ömründe bir kere yap." Ebu Davud, Salat 303, (1297,1299); Tirmizi, Salat 350, (482); İbnu Mace; İkamet 190, (1386, 1387).

3069 namaz NAMAZLA İLGİLİ BAZI HADİSLER "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) buyurdular ki: "Hiçbirinizin, namazından şeytana bir pay kalmamalıdır. Herkes namazdan çıkarken, sağından kalkmanın üzerine bir vecibe olduğunu sanır. Halbuki ben Resulullah7ın çok kere solu üzerinden kalktığını da gördüm." Buhari, Ezan 159; Müslim, Müsafirin 59, (707); Ebu Davud, salat 204, (1042); Nesai, Sehv 100, (3, 81).

3070 namaz NAMAZLA İLGİLİ BAZI HADİSLER "Hz. Aişe radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ı ayakta ve otururken su içerken gördüm. yalınayak ve ayakkabılı olduğu halde namaz kılarken gördüm. Namazdan sağı ve solu üzerine ayrılırken de gördüm." Nesai, Sehv 100, (3, 82).

3071 namaz NAMAZLA İLGİLİ BAZI HADİSLER "İbnu Abbas (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam zamanında, farz namazlardan çıkarken insanlar yüksek sesle zikrederlerdi." Buhari, Ezan 155; Müslim, Mesacid 120, (583); Ebu Davud, Salat 191, (1002, 1003); Nesai, Sehv 79, (3, 67).

3072 namaz NAMAZLA İLGİLİ BAZI HADİSLER "Ebu Rimse (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam, namazın ilk tekbirine yetişerek Resûlullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte namaz kıldı. Aleyhissalatu vesselam önce sağına sonra soluna selam verdi. (Başını öylesine çevirdi ki, gerisinde olduğumuz halde) yanaklarının beyazlığını gördük. Sonra namazdan çıktı. Kendisiyle namazın ilk tekbire yetişen zat hemen kalkıp ilave namaza başladı. Hz. Ömer (radıyallahu anh) ona doğru fırlayarak adamı omuzlarından yakalayıp sarstı ve:

"Otur! Ehl-i kitabı helak eden şey, namazları arasına bir fasıla bırakmamalarından başka bir şey değildir!2 dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam nazarını çevirip:

"Ey İbnu'l-Hattab, Allah seni (doğruya) isabet ettirdi" buyurdu." Ebu Davud, Salat 194, (1007).

3073 namaz NAMAZLA İLGİLİ BAZI HADİSLER "Ebu Şa'sa (rahimehullah) anlatıyor: "Biz ebu Hüreyre (radıyallahu anh) ile birlikte mescidde oturuyorduk, Müezzin ezan okudu. Bir adam kalkıp yürümeye başladı. Ebu Hüreyre, adam mescidden çıkıncaya kadar gözleriyle onu takip etti ve:

"Şu adam Ebu'l-Kasım aleyhissalatu vesselam'a asi oldu!" buyurdu." Müslim, Mesacid 258, (655); Ebu Davud, salat 43, (536); Tirmizi, Salat 150, (204); Nesai, Ezan 40, (2, 29).

3074 namaz NAMAZLA İLGİLİ BAZI HADİSLER "Simak İbnu Harb anlatıyor: "Cabir İbnu Semüre (radıyallahu anh)'ye dedim ki:

"Resûlullah aleyhissalatu vesselam'la beraber oturdun mu?"

"Evet dedi, hem de çok. Sabah namazı kılınca, namaz kıldığı yerden güneş doğuncaya kadar kalkmazdı. Bu esnada (cemaat) birbirlerine cahiliye devri ile ilgili şeyler anlatırlar ve gülerlerdi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam da tebessüm buyururlardı." Müslim, Mesacid 286, (670); Ebu Davud, Salat 301, (1294); Tirmizi, salat 412, (585); Nesai, Sehv 99, (3, 80).

3075 namaz NAMAZLA İLGİLİ BAZI HADİSLER "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bedeviler, sakın namazınızın isminde size galebe çalıp değiştirmesinler. Çünkü onun Kitabullah'taki ismi "işa" (yatsı)dır. Bedeviler develerini sağarken karanlığa kalırlar da (yatsıya ateme derler)." Müslim, Mesacid 228, (644); Ebu Davud, Edeb 86, (4984); Nesai, Mevakit 23, (1, 270).

3076 namaz NAMAZLA İLGİLİ BAZI HADİSLER "Abdullah İbnu Muğaffel (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bedeviler, akşam namazınızın isminde sakın-size galebe çalmasınlar!" (Resulullah devamla) dedi ki: "Bedeviler ona (sadece) işa derler." Buhari, Mevakit 19.

3077 namaz NAMAZLA İLGİLİ BAZI HADİSLER "Ebu Berze el Eslemi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yatsıdan önce uyumayı, sonra da konuşmayı mekruh addederdi.''" Buhari, Mevakit 23; Müslim, Mesacid 237; (647); Ebu Davud, Salat 3, (398); Tirmizi, Salat 125.

3078 namaz NAMAZLA İLGİLİ BAZI HADİSLER "Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anh) ve yanlarında ben de bulunduğum halde müslümanların meselelerini (konuşmak için) gece geç vakte kadar uyanık kalırlardı." Tirmizi, Salat 126.

3079 namaz NAMAZLA İLGİLİ BAZI HADİSLER "Ashab'tan Huza'alı birinin rivayet ettiğine göre, bir gün: "Keşke (yatsı) namazımı kıIıp da istirahat etseydim'' diye temennide bulunmuştu. Kendisini bu sözü sebebiyle ayıpladılar. Onlara şu cevabı verdi:

"Ben Resulullah'ın şöyle söylediğini işittim: "Ey Bilal, ikamet oku da bizi rahatlat!''"

3080 namaz NAMAZLA İLGİLİ BAZI HADİSLER "Hz. Ali'ye ait bir başka rivayette, Hz. Ali: "Namazımı kılar istirahat ederim'' demişti. Kendisini ayıpladılar. O da şu cevabı verdi:

"Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı işittim. Şöyle demişti:

"Ey Bilal kalk, bizi namazla istirahate kavuştur." Ebu Davud, Edeb 86, (4985, 4986).

3081 namaz NAMAZLA İLGİLİ BAZI HADİSLER "Osman İbnu Ebi'l-As (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resülü dedim, şeytan benimle namazımın ve kıraatimin arasına girip kıraatimi iltibas etmeme sebep oluyor, (ne yapayım?)''

Aleyhissalatu vesselam bana şu cevabı verdi: "Bu Hınzeb denen bir şeytandır. Bunun geldiğini hissettin mi ondan Allah'a sığın. Sol tarafına üç kere tükür!''

(Osman İbnu Ebi 'I-As) der ki: "Ben bunu yaptım, Allah Teala Hazretleri onu benden giderdi." Müslim, Selam 68, (2203).

3082 oruç ORUCUN VE RAMAZAN AYININ FAZİLETİ "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ademoğlunun her ameli katlanır. (Zira Cenab-ı Hakk'ın bu husustaki sünneti şudur:) Hayır ameller en az on misliyle yazılır, bu yediyüz misline kadar çıkar. Allah Teala Hazretleri (bir hadis-i kudside) şöyle buyurmuştur: "Oruç bu kaideden hariçtir. Çünkü o sırf benim içindir, ben de onu (dilediğim gibi) mükafaatlandıracağım. Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terketti."

"Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir; diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku (halüf), Allah indinde misk kokusundan daha hoştur.''"

3083 oruç ORUCUN VE RAMAZAN AYININ FAZİLETİ "Bir rivayette de şöyle buyrulmuştur: "Oruç perdedir. Biriniz birgün oruç tutacak olursa kötü söz sarfetmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa "ben oruçluyum!'' desin (ve ona bulaşmasın).''" Buhari, Savm 2, 9, Libas 78; Müslim, Sıyam 164 (1151); Muvatta, Sıyam 58, (1, 310); Ebu Davud, Savm 25 (2363); Tirmizi, Savm 55, (764); Nesai, Sıyam 41, (2, 160-161); İbnu Mace, Sıyam 1, (1638), Edeb 58, (3823).

3084 oruç ORUCUN VE RAMAZAN AYININ FAZİLETİ "Yine Ebu Hüreyıe (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim Allah Teala yolunda bir gün oruç tutsa, Allah onunla ateş arasına, genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılar.''" Tirmizi, Cihad 3, (1624).

3085 oruç ORUCUN VE RAMAZAN AYININ FAZİLETİ "Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resülü dedim, bana öyle bir amel emret ki (yaptığım takdirde) Allah beni mükafaatlandırsın.''

"Sana dedi, orucu tavsiye ederim, zira onun bir eşi yoktur.''" Nesai, Sıyam 43, (4, 165).

3086 oruç ORUCUN VE RAMAZAN AYININ FAZİLETİ "Sehl İbnu Sa'd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. Oruçlular girdiler mi artık kapanır, kimse oradan giremez."

Tirmizi'nin rivayetinde şu ziyade var: "Oraya kim girerse ebediyyen susamaz.''" Buhari, Savm 4, Bed'ü'l- Halk 9; Müslim, Sıyam 166, (1152); Nesai, Sıyam 43, (4, 168); Tirmizi, Savm 55, (765).

3087 oruç ORUCUN VE RAMAZAN AYININ FAZİLETİ "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun seyabından hiçbir eksilme olmaz.''" Tirmizi, Savm 82, (807); İbnu Mace, Sıyam 45, (1746).

3088 oruç ORUCUN VE RAMAZAN AYININ FAZİLETİ "Yine Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "ResuluIIah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur." Buhari, Savm 5, Bed'ü'I-Halk 11, Müslim, Sıyam 2, (1079); Nesai, Sıyam 5, (4, 129).

3089 oruç ORUCUN VE RAMAZAN AYININ FAZİLETİ "Nesai 'nin bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "Bir münadi, her gece şöyle nida edip bağırır: "Ey hayır isteyen, gel! Ey şer isteyen kendini şerden tut!''" Nesai, Savm 5, (4, 130).

3090 oruç ORUCUN VE RAMAZAN AYININ FAZİLETİ "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Ramazandan sonra hangi oruç efdaldir?'' diye sorulmuştu, şu cevabı verdi:

"Ramazanı ta'zim için Şa'ban!" Tekrar soruldu:

"Hangi sadaka efdaIdir?''

"Ramazanda verilen!'' cevabını verdi.''" Tirmizi, Zekat 28, (663).

3091 oruç ORUCUN FARZLARI, SÜNNETLERİ VE AHKÂMI "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ramazanı zikrederek buyurdular ki: "Hilali görünceye kadar oruç tutmayın, yine (müteakip) hilali görünceye kadar da yemeyin. Bulut araya girerse ayı takdir edin.''

Buhari'nin bir rivayetinde: "Bulut, görmenize mani olursa sayıyı otuza tamamlayın'' denmiştir. Müslim ve Nesai'nin Ebu Hüreyre'den kaydettikleri bir rivayette: "Hava bulutlu ise otuz gün oruç tutun'' denmiştir." Buhari, Savm 11, 5, 13, TaIak 25; Müslim, Sıyam 9, (1080); Muvatta, Sıyam 1, (1, 286); Ebu Davud, Savm 4, (2320); Nesai, Savm 10, 11, (4, 134).

3092 oruç ORUCUN FARZLARI, SÜNNETLERİ VE AHKÂMI "Huzeyfe (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ramazan ayını, hilali görmedikçe veya sayıyı ikmal etmedikçe öne alıp başlatmayın. (Hilali görüp veya sayıyı tamamladıktan) sonra müteakip hilali görünceye veya sayıyı tamalayıncaya kadar orucu tutun" Ebu Davud, Savm 6, (2362); Nesai, Savm 13, (4, 135, 136).

3093 oruç ORUCUN FARZLARI, SÜNNETLERİ VE AHKÂMI "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Şaban ayının günlerini hesapladığı kadar başka bir ayın günlerini hesaplamazdı. Sonra Ramazan hilalini görünce oruca başlardı. Eğer bulut araya girer (hilaIi göremez) ise (şabanı) otuz gün olarak hesaplar, sonra ramazan orucuna başlardı." Ebu Davud, Savm 6, (2325).

3094 oruç ORUCUN FARZLARI, SÜNNETLERİ VE AHKÂMI "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: Bir Bedevi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek:

"Ben hilali -yani ramazan hilalini- gördüm!'' dedi. Aleyhissalatu vesselam:

"Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet getirir misin?" dedi. Adam buna da, "evet!" diye cevap verince, Efendimiz:

"Ey Bilal! dedi, halka yarın oruç tutmalarını ilan et!" Ebu Davud, Sıyam 14, (2340, 2341); Tirmizi, Savm 7, (691); Nesai, Savm 8, (4, 132); İbnu Mace, Sıyam 6, (1652).

3095 oruç ORUCUN FARZLARI, SÜNNETLERİ VE AHKÂMI "İbnu Ömer (radıyallalıu anh) anlatıyor: "Halk hilali görmek için gayret sarfetti. Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gördüğümü (tek başıma) söyledim. Sözüm üzerıne oruç tuttu ve halka da oruç tutmalarını emretti.''" Ebu Davud, Savm 14, (2342).

3096 oruç ORUCUN FARZLARI, SÜNNETLERİ VE AHKÂMI "Hüseyin İbnu'l-Haris el-Cedeli, Haris İbnu Hatib (radıyallahu anh)'den anlatıyor: "Haris dedi ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hiIali görünce oruç tutmamızı emretti, eğer biz göremez de iki adil şahid gördükleri hususunda şehadet ederlerse, onların şehadetlerine uyarak tutacaktık.''" Ebu Davud, Savm 13, (2338).

3097 oruç ORUCUN FARZLARI, SÜNNETLERİ VE AHKÂMI "Ebu Umayr İbnu Enes, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ashabından olan amcalarından naklettiğine göre, bir grup kimse Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a binekleriyle gelip: "Dün hilali gördük'' diye şehadette bulundular. Bunun üzerine, Efendimiz onlara oruçlarını açmalarını, sabah olunca da musallaya (bayram namazına) gelmelerini emretti." Ebu Davud, Salat 255, (1157); Nesai, Iydeyn 2, (3, 180).

3098 oruç ORUCUN FARZLARI, SÜNNETLERİ VE AHKÂMI "Küreyb (rahimehullah) anlatıyor: "Ben Şam'da iken ramazan hilali beklenmişti. Hilali bir cum'a günü ben de gördüm. Sonra ayın sonunda Medine'ye geldim. lbnu Abbas (radıyallahu anhüma):

"Hilali ne zaman görmüştünüz?'' diye sordu. Ben

"Cum'a günü!'' dedim. İbnu Abbas tekrar:

"Sen de hilali gördün mü?'' dedi. Ben:

"Evet, hem ben, hem de halk gördü ve herkes oruç tuttu. Hz. Muaviye (radıyallahu anh) de oruç tuttu!'' dedim. İbnu Abbas (radıyallahu anhüma):

"Ama biz hilali cumartesi gecesi gördük. Öyleyse otuza tamamlayıncaya veya hilali görünceye kadar tutmalıyız!'' dedi. Ben:

"Hz. Muaviye'nin görmesiyle ve onun orucuyla iktifa etmiyor musun?'' dedim. Cevaben:

"Hayır! Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize böyle emretti'' dedi.''" Müslim, Sıyam 28, (1087); Ebu Davud, Savm 9, (2332); Tirmizi, Savm 9, (693); Nesai, Savm 7, (4, 131).

3099 oruç ORUCUN FARZLARI, SÜNNETLERİ VE AHKÂMI "Hz. Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:

"(Muteber) oruç, (hep beraber) tuttuğunuz gündekidir. (Muteber) iftar, hep beraber) ettiğiniz gündekidir. (Muteber) kurban (hep beraber) kurban kestiğiniz gündekidir.''" Tirmizi, Savm 11, (697); Ebu Davud, Savm 5, (2324).

3100 oruç ORUCUN FARZLARI, SÜNNETLERİ VE AHKÂMI "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ramazan ayı şöyle, şöyle şöyledir -bu sırada iki elini bütün parmaklarıyla iki sefer çırptı, üçüncu çırpışta sağ veya sol başparmağını yumdu.-"

3101 oruç ORUCUN FARZLARI, SÜNNETLERİ VE AHKÂMI "Müslim ve Nesai'de gelen bir rivayette: "Biz ümmi bir milletiz, ne yazı ne de hesap biliriz. Ay, şöyle şöyledir" dedi. Yani bir defasında yirmidokuz, bir defasında otuz gösterdi" denmiştir." Buhari, Savm 13, 5, 11, Talak 29; Müslim, Savm 13-15, (1080); Ebu Davud, Savm 4, (2319, 2320, 2321); Nesai, Savm 17, (4, 139, 140).

3102 oruç ORUCUN FARZLARI, SÜNNETLERİ VE AHKÂMI "Ebu Bekre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "İki bayram ayı eksilmezler: Bunlar Ramazan ve Zü'l-Hicce aylarıdır." Buhari, Savm 12; Müslim, Sıyam 31, (1089); Ebu Davud, Savm 4, (2323); Tirmizi, Savm 8, (692).

3103 oruç NİYET "Hz. Hafsa (radıyallabu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim orucu fecirden önce niyetle (kesin kılmazsa) onun orucu yoktur.''" Ebu Davud, Savm 71, (2454); Tirmizi, Savm 33, (730); Nesai, Savm 68, (4, 196, 197).

3104 oruç NİYET "Hz. Aişe ve Hz. Hafsa (radıyallahu anhüma) buyurdular ki: "Sadece şafaktan önce niyet edenlerin orucu muteberdir.''" Nesai, Savm 68, (4, 197, 198); Muvatta, Sıyam 5, (1, 288).

3105 oruç NAFİLE ORUCUN NİYYETİ "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gün bana:

" Yanında (yiyecek) bir şey var mı?'' diye sordu.

"Hayır!'' demem üzerine: "Ben oruç tutacağım!'' buyurdu. Yanımdan çıkınca bize bir hediye geldi -veya bize bir grup misafir geldi.- Resulullah (aleyhissalatu vesselam) eve geri dönünce:

"Ey Allah'ın Resulü bize bir hediye geldi -veya bize ziyaretçiler geldi- sana yiyecek bir şey hazırladım!'' dedim.

"Nedir o?'' diye sordu. Ben:

"Hays! (un, yağ, hurmadan yapılan bir yemek)'' dedim.

"Getir onu!'' buyurdu. Ben de getirdim. Aleyhissalatu vesselam onu yedi, sonra:

"Oruçlu olarak sabahlamıştım'' buyurdu.''

Mücahid (rahimehullah) der ki: "Bu, malından sadaka çıkaran adam gibidir, o, dilerse çıkardığı sadakayı verir (yani kararını icra eder), isterse vermekten vazgeçer.''" Müslim, Sıyam 169, (1154); Nesai, Savm 67, (4, 193-195); Tirmizi, Savm 35, (733, 734); Ebu Davud, Savm 72, (2455).

3106 oruç NAFİLE ORUCUN NİYYETİ "Ümmü'd-Derda anlatıyor: "Ebu'd-Derda (radıyallahu anh) gündüzleyin gelir: "Yanınızda yiyecek var mı?'' diye sorardı. Şayet biz: "Hayır, yok!'' diyecek olsak: "Öyleyse bugün ben oruçluyum!'' derdi. Ebu Talha, Ebu Hüreyre, İbnu Abbas, Huzeyfe (radıyallahu anhüm) hep böyle yaptılar." Buhari, Savm 21, (Tercümede, yani bir bab başlığında zükretmiştir).

3107 oruç ORUCU BOZAN ŞEYLERDEN KAÇINMAK "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim kendiliğinden kusacak olursa, üzerine kaza gerekmez. Kim de isteyerek kusarsa orucunu kaza etsin." Ebu Davud, Savm 32, (2380); Tirmizi, Savm 25, (720); İbnu Mace, Savm 16, (1676).

3108 oruç ORUCU BOZAN ŞEYLERDEN KAÇINMAK "Ebu Sa'id (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Üç şey vardır orucu bozmaz: Hacamat olmak (kan aldırmak), kusmak, ihtilam olmak.''" Tirmizi, Savm 24, (719).

3109 oruç ORUCU BOZAN ŞEYLERDEN KAÇINMAK "Ma'dan İbnu Talha, kendisine Ebu'd-Derda (radıyallahu anh)'nın şunu anlattığını söylemiştir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kustu ve orucunu açtı. Sevban (radıyallahu anha) bu meseleyi sordu. Sevban:

"Doğru söylemiş, o zaman abdest suyunu ben döktüm'' dedi.''" Ebu Davud, Savm 32, (2381); Tirmizi, Taharet 64, (87).

3110 oruç ORUCU BOZAN ŞEYLERDEN KAÇINMAK "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihramlı olduğu halde hacamat oldu. Keza oruçlu iken de hacamat oldu." Buhari, Savm 32, Tıbb 11; Müslim, Hacc 87, (1202); Ebu Davud, Savm 29, (2372, 2373); Tirmizi, Savm 61, (775, 776, 777).

3111 oruç ORUCU BOZAN ŞEYLERDEN KAÇINMAK "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz oruçlunun hacamat olmasını, sadece bitap düşmesinden korkup terkettik." Ebu Davud, Savm 29, (2375); Buhari, Savm 32.

3112 oruç ORUCU BOZAN ŞEYLERDEN KAÇINMAK "İbnu Ebi Leyla, Sahabi bir zattan naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hacamat olmaktan, muvasaladan (üst üste bir kaç gün oruç açmamaktan) yasakladı. Ancak bunları Ashabına haram kılmadı. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü, sen sahura kadar orucu devam ettiriyorsun'' denildi de şu cevabı verdi:

"Ben sahura kadar uzatıyorum, zira Rabbim bana yedirip içirmektedir." Ebu Davud, Savm 29, (2374).

3113 oruç ORUCU BOZAN ŞEYLERDEN KAÇINMAK "Rafi' İbnu Hadic (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Şöyle buyurdulaı: "Hacamat ettiren de, hacamat eden de orucunu açmıştır." Tirmizi, Savm 60, (774); Ebu Davud, Savm 28, (2367); İbnu Mace, Savm 18, (1679, 1680, 1681).

3114 oruç ORUCU BOZAN ŞEYLERDEN KAÇINMAK "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam gelerek: "Ey Allah'ın Resulü, gözüm ağrıyor, oruçlu olduğum halde sürme çekiyorum (bu, orucumu bozar mı?)'' diye sordu. Resulullah: "Hayır (bozmaz)" dedi.''" Tirmizi, Savm 30, (726).

3115 oruç ORUCU BOZAN ŞEYLERDEN KAÇINMAK "Abdurrahman İbnu Nu'man İbni Ma'bed İbni Hevze an ebihi an ceddihi anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) uyku sırasında gözlere miskle karıştırılmış ismid (sürmesi) çekilmesini emir buyurdu ve:

"Oruçlu bundan sakınsın!" dedi." Ebu Davud, Savm 31, (2377).

3116 oruç ÖPME VE MÜBAŞERET "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oruçlu olduğu halde hanımlarından birini öperdi" (Hz. Aişe bunu söyleyip sonra güldü.)"

3117 oruç ÖPME VE MÜBAŞERET "Bir başka rivayette şöyle der: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), oruçlu iken mübaşerette bulunurdu. O, nefsine hepinizden çok hakim idi.''" Buhari, Savm 24, 23; Müslim, Sıyam 62-65, (1106); Muvatta, Sıyam 14, (1, 292); Ebu Davud, Savm 33, (2382-2386); Tirmizi, Savm 31, (727-729).

3118 oruç ÖPME VE MÜBAŞERET "Hz. Cabir anlatıyor: "Hz. Ömer İbnu'I-Hattab (radıyallahu anhüma) (bir gün telaşla gelerek):

"Ey Allah'ın Resulü! Bugün ben büyük bir hatada bulundum, oruçlu iken (hanımımı) öptüm!'' dedi. Resulullah da şöyle cevapladı:

"Sen oruçlu iken mazmaza yapmaz mısın? (Bu orucunu bozar mı?)''

(Ravilerden İsa İbnu Hammad rivayetinde) der ki: "Dedim ki: "Bunda bir beis yok!'' Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:

"Öyleyse niye (öpmeden telaşa düşüyorsun?)''" Ebu Davud, Savm 33, (2385).

3119 oruç ÖPME VE MÜBAŞERET "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a oçuçlunun hanımıyla mübaşeretinden sordu. Aleyhissalatu vessalam ruhsat verdi.

Arkadan bir başkası geldi, o da aynı şeyi sordu. Buna mübaşereti yasakladı.

Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ruhsat tanıdığı kimse yaşlı birisiydi, yasakladığı kimse de gençti.''" Ebu Davud, Savm 35, (2387).

3120 oruç ÖPME VE MÜBAŞERET "Nafi merhum anlatıyor: "Abdullah İbnu Ömer (radıyallahü anhüma) oruçluyu öpme ve mübaşeretten men ederdi." Muvatta, Sıyam 20, (1, 293).

3121 oruç UNUTARAK ORUCU BOZMA "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim oruçlu olduğu halde unutur ve yerse veya içerse orucunu tamamlasın. Çünkü ona Allah yedirip içirmiştir." Buhari, Savm 26, Eyman 15; Müslim, Sıyam 171, (1155); Tirmizi, Savm 26, (721); Ebu Davud, Savm 39, (2398).

3122 oruç ORUCUN ZAMANI "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bazan olurdu bir ay boyu oruç tutmazdı ve o aydan hiç oruç tutmayacağını zannederdik. Bazan da (öylesine ara vermeden) tutardı ki, o aydan hiç bir günü oruçsuz geçirmeyecek zannederdik. Sen onu, geceleyin namaz kılarken görmek istesen mutlaka görürdün. Geceleyin uyur görmek istesen mutlaka görürdün." Buhari, Savm 53, Teheccüd 11; Müslim, Sıyam 180, (1158); Tirmizi, Savm 57, (769).

3123 oruç ORUCUN ZAMANI "İbnu Abbas (radıyallabu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ramazan dışında hiçbir ayı tam olarak oruçlu geçirmedi." Buhari, Savm 53; Müslim, Savm 178, (1157); Nesai, Savm 70, (4, 199)

3124 oruç AŞÛRE ORUCU "Katade (rahimehullah) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Aşura orucunun önceki yılın günahlarına kefaret olacağını Allah(ın rahmetin)den umarım.''" Tirmizi, Savm 48, (752).

3125 oruç AŞÛRE ORUCU "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Ramazan (farz olmazdan) önce Aşura orucu tutuluyordu. Ramazanın farziyeti indikten sonra onu dileyen tuttu, dileyen de tutmadı." Buhari, Savm 69, Hacc 1, 47, Menakıbu'l-Ensar 26, Tefsir, Bakara 24; Müslim, Sıyam 115; Muvatta, 33, Ebu Davud, Savm 64, (2442, 2443); Tirmizi, Savm 49, (753).

3126 oruç AŞÛRE ORUCU "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Medine'ye gelince, yahudileri Aşüra günü oruç tutar gördü. Onlara:

"Bu da ne, (niçin oruç tutuyorsunuz)?" diye sordu.

"Bu, salih (hayırlı) bir gündür. Allah, o günde Beni İsrail'i düşmanlarından kurtardı. (Şükür olarak) Hz. Musa o gün oruç tuttu '' dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):

"Ben Musa'ya sizden daha layığım" buyurup o gün oruç tuttu ve müslümanlarada tutmalarını emretti." Buhari, Savm 69, Enbiya 22, Fedailul-Ashab 52, Tefsir, Yünus 1, Ta-ha 1, M üslim, Sıyam 127, (1130); Ebu Davud, Savm 64, (2444).

3127 oruç AŞÛRE ORUCU "Kays İbnu Sa'd İbnu Ubade (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Biz Aşura günü oruç tutuyor ve sadaka-ı fıtrı ödüyorduk. Ramazan orucunun farziyyeti ve zekat emri inince artık onunla emredilmedik, ondan yasaklanmadık da, biz onu yapıyorduk." Nesai, Zekat 35, (5, 49).

3128 oruç RECEB ORUCU "Abbad İbnu Hanif anlatıyor: "Sa'id İbnu Cübeyr (rahimehullah)'e Receb ayındaki oruçtan sordum. Bana şu cevabı verdi:

"İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'ı dinledim, şöyle demişti: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Receb ayında bazı yıllarda öyle oçuç tutardı ki biz, "(Galiba). hiç yemeyecek (ayın her gününde tutacak)'' derdik. (Bazı yıllarda da öyle) yerdi ki biz; "(Galiba) hiç tutmayacak'' derdik.''" Buhari, Savm 53; Müslim, Sıyam 179, (1157); Ebu Davud, Savm 55, (2430).

3129 oruç ŞABAN ORUCU "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bazan) oruca öyle devam ederdi ki, "(Bu ay) hiç yemiyecek'' derdik. Bazan da öyle devamlı yerdi ki, "(Bu ay) hiç tutmayacak'' derdik. Ben, onun ramazan dışında bir ayı tam olarak tuttuğunu görmedim. Herhangi bir ayda, şaban ayında tuttuğundan daha fazla tuttuğunu da görmedim." Buhari, Savm 52; Müslim, Sıyam 175, (1156); Muvatta, Sıyam 56, (1, 309); Ebu Davud, Savm 56, 59, (2431, 2434); Tirmizi, Savm 37, (736); Nesai, Savm 70, (4, 199, 200).

3130 oruç ŞABAN ORUCU "Ümmü Seleme (radıyallahu anha) anlatıyor: "Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın Şaban ve Ramazan dışında iki ayı peş peşe tam olarak oruçla geçirdiğini göımedim." Tirmizi, Savm 37, (736); Ebu Davud, Savm 11, (2335); Nesai, Savm 70, (4, 200).

3131 oruç ŞABAN ORUCU "Hz. Üsame (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü dedim, Şaban ayında tuttuğun kadar başka aylarda oruç tuttuğunu göremiyorum (sebebi nedir?)'' diye sordum. Şu cevabı verdi:

"Bu, Receb'le Ramazan arasında insanların gaflet ettikleri bir aydır. Halbuki O, amellerin Rabbülalemin'e yükseltildiği bir aydır. Ben, oruçlu olduğum halde amelimin yükseltilmesini istiyorum." Nesai, Savm 70, (4, 201).

3132 oruç ŞEVVAL'DEN ALTI GÜN "Eyub (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim Ramazan orucunu tutar ve ona Şevval ayından altı gün ilave ederse, sanki yıl orucu tutmuş olur." Müslim, Sıyam 204, (1164); Tirmizi, Savm 53, (759); Ebu Davud, Savm 58, (2432).

3133 oruç ZİLHİCCE'DEN ON GÜN "Hüneyde İbnu Halid hanımından, o da Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın zevcelerinden birinden anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Zilhicce'den dokuz günle Aşura günü oruç tututardı. Bir de her aydan üç gün, ayın ilk pazartesi ile perşembe günü oruç tutardı." Ebu Davud, Savm 61, (2437); Nesai, Savm 83, (4, 220).

3134 oruç ZİLHİCCE'DEN ON GÜN "Kasım İbnu Muhammed (rahimehullah) anlatıyor: "Hz. Aişe (radıyallahu anha) Arefe günü oruç tutardı. Ben Arefe akşamı imamın (hacc emirinin, Müzdelife'ye gitmek üzere) hareket ettiği sırada Hz. Aişe'nin yerinde kalarak, halkla kendi arasında bir boşluk açılana kadar bekleyip sonra içecek birşeyler isteyerek iftar yaptığını gördüm." Muvatta, Hacc 133, (1, 375).

3135 oruç ZİLHİCCE'DEN ON GÜN "Ebu Katade (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulüllah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Arafat günü tutulan orucun, geçen yılın ve gelecek yılın günahlarına kefaret olacağına Allah'ın rahmetinden ümidim var." Tirmizi, Savm 46, (749); İbnu Mace, Sıyam 40, (1730); Müslim, Sıyam 196, (1162).

3136 oruç HAFTANIN GÜNLERİ "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam pazartesi ve perşembe günlerinde oruç(la sevap) arardı." Tirmizi, Savm 44, (745); Nesai, Savm 70, (4, 202, 203); İbnu Mace, Sıyam 42, (1739).

3137 oruç HAFTANIN GÜNLERİ "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ameller Allah Teala hazretlerine pazartesi ve perşembe günleri arzedilir. Ben, amelimin oruçlu olduğum halde arzedilmesini severim." Tirmizi, Savm 44, (747).

3138 oruç EYYÂMU'L-Bİ'Z "Abdullah İbnu Katade İbni Milhan el-Kaysi, babası (radıyallahu anh)'ndan anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bize eyyam-ı bi'z'de yani ayın onüç, ondört ve onbeşinci günlerinde oruç tutmamızı emrederdi ve "Bunlar yıl orucu vaziyetindedir'' derdi.''" Ebu Davud, Savm 68, (2449); Nesai, Savm 83, (4, 220, 221).

3139 oruç EYYÂMU'L-Bİ'Z "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) eyyamu'l-bi'z'de oruç tutmayı hazerde de seferde de bırakmazdı." Nesai, Savm 70, (4, 198).

3140 oruç EYYÂMU'L-Bİ'Z "Muazetu'l Adeviyye anlatıyor: "Hz. Aişe (radıyallahu anha)'den sorduın: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) her ay üç gün oruç tutar mıydı?''

"Evet!'' diye cevap verdi. Ben tekrar:

"Ayın hangi günlerinde tutardı?'' dedim.

"Hangi günde oruç tuttuğuna ehemmiyet vermezdi'' diye cevap verdi.''" Müslim, Sıyam 194, (1160); Ebu Davud, Savm 70, (2453); Tirmizi, Savm 54; (763).

3141 oruç EYYÂMU'L-Bİ'Z "Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim ber ayda üç gün oruç tutarsa işte bu, yıl orucu olur. Allah Teala hazretleri bu hususu te'yiden kitabında şu ayeti indirdi: "Kim bir hayır işlerse o kendisinden on misliyle kabul edilir" (En'am 160). Bir gün on misliyle kabul ediliyor." Tirmizi, Savm 54, (761); Nesai, Savm 82, (4, 219).

3142 oruç EYYÂMU'L-Bİ'Z "Amir İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Zahmetsiz ganimet kışta tutulan oruçtur.''" Tirmizi; Savm 74, (797).

3143 oruç EYYÂMU'L-Bİ'Z "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Aişe (radıyallahu anha)'ye: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) herhangi bir güne ayrı bir ehemmiyet verir miydi?'' diye sordum.

"Hayır!'' dedi ve ilave etti: "O'nun ameli hafif ve devamlı yağan yağmur gibiydi. Hanginiz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın tahammül ettiği şeye dayanabilir?" Buhari, Savm 64; Rikak 18; Müslim, Salatu'l-Müsafirin 217, (783); Ebu Davud, Salat 317, (1370).

3144 oruç ORUCUN HARAM OLDUĞU GÜNLER "Ebu Sa'id (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "İki günde oruç caiz olmaz: Fıtır günü (Ramazan bayramının birinci günü) ve Nahr günü." Buhari, Savm 67, Fadlu's-Salat 6, Cezau's-Sayd 26; Müslim, Sıyam 288, (827); Ebu Davud, Savm 48, (2417); Tirmizi, Savm 58, (772).

3145 oruç ORUCUN HARAM OLDUĞU GÜNLER "Ukbe İbnu Amir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Arefe günü, kurban günü ve teşrik günleri, biz müslümanların bayramıdır. Bu günler yeme-içme günleridir." Ebu Davud, Savm 49, (2419); Tirmizi; Savm 59, (773); Nesai, Menasik 195; (5, 252); Tirmizi, hadisin sahih olduğunu söylemiştir.

3146 oruç ORUCUN HARAM OLDUĞU GÜNLER "Nübeyşe el-Hüzeli (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Teşrik günleri, yeme-içme ve Allah'ı zikretme günleridir." Müslim, Siyam 144, (1141).

3147 oruç ORUCUN HARAM OLDUĞU GÜNLER "Sıla İbnu Züfer anlatıyor: "Biz, Şabandan mı, Ramazandan mı olduğu şüphe edilen günde Ammar (radıyallahu anh)'ın yanında idik. Bize kızartılmış bir koyun getirildi. Cemaatten biri: "Ben oruçluyum'' diyerek geri çekildi. Ammar: "Kim bugün oruç tutarsa, muhakkak olarak Ebu'I Kasım aleyhissalatu vesselam'a isyan etmiştir" dedi"." Ebu Davud, Savm, 10, (2334); Tirmizi, Savm 3, (686); Nesai, Savm 37, (4, 153); İbnu Mace, Sıyam 3, (1645).

3148 oruç ORUCUN HARAM OLDUĞU GÜNLER "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim ebed orucu tutarsa, ne oruç tutmuş, ne iftar etmiştir.''" Nesai, Savm 71, (4, 205, 206).

3149 oruç ORUCUN HARAM OLDUĞU GÜNLER "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Şaban ayı yarılandı mı artık oruç tutmayın." Ebu Davud, Savm 12, (2337); Tirmizi, Savm 38, (738).

3150 oruç ORUCUN HARAM OLDUĞU GÜNLER "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden kimse, ramazanı bir veya iki gün önceden oruç tutarak karşılamasın. Eğer bir kimse, önceden oruç tutmakta idiyse, orucunu tutsun.''" Buhari, Savm 14; Müslim, Savm 21, (1082); Ebu Davud, Savm 11, (2335); Tirmizi, Savm 2, (684); Nesai, Savm 31, 32 (4, 149).

3151 oruç ORUCUN HARAM OLDUĞU GÜNLER "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Arefe günü Arafat'da oruç tutmayı yasakladı.''" Ebu Davud, Savm 63, (2440).

3152 oruç ORUCUN HARAM OLDUĞU GÜNLER "Yine Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden hiç kimse, cum'agünü oruç tutmasın. Ancak bir gün önceden veya sonradan oruç tutuyorsa bu takdirde cum'a günü de oruç tutabilir."

3153 oruç ORUCUN HARAM OLDUĞU GÜNLER "Müslim'in bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "Cum'a gecesini, diğer geceler arasında gece namazına tahsis etmeyin, cum'a gününü de diğer günler arasında oruç günü olarak tayin etmeyin, ancak birinizin tutmakta olduğu oruç arasına denk gelirse o hariç." Buhari, Savm 63; Müslim, Sıyam 147, 148; Ebu Davud, Savm 50, (2420); Tirmizi, Savm 42, (743).

3154 oruç ORUCUN HARAM OLDUĞU GÜNLER "Abdullah İbnu Büsr es-Sülemi, kızkardeşi es-Samma (radıyallahu anh)'dan naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cumartesi günü oruç tutmayın, ancak Allah'ın size farzettiği şeyde o gün oruç tutarsınız. Biriniz yiyecek nev'inden bir şey bulamaz da sadece üzüm (asması) kabuğu veya bir ağaç çöpü bulacak olsa onu ağzında çiğnesin (ve yine de cumartesi günü oruçlu olmasın).''" Ebu Davud, Savm 51, (2421); Tirmizi, Savm 43, (744); İbnu Mace, Sıyam 38, (1726); Ebu Davud hadisin mensuh olduğunu söylemiştir. Tirmizi de hasen demiştir.

3155 oruç ORUCUN SÜNNETLERİ "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sahur yemeği yiyin, zira sahurda bereket var." Buhari, Savm 20, Müslim, Sıyam 45, (1095); Tirmizi, Savm 17, (708); Nesai, Savm 18, (4, 141).

3156 oruç ORUCUN SÜNNETLERİ "Amr İbnu'I-As (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bizim orucumuzla Ehl-i Kitab'ın orucunu ayıran fark sahur yemeğidir.''" Müslim, Sıyam 46, (1096); Ebu Davud, Savm 15, (2343); Tirmizi, Savm 17, (709); Nesai, Savm 27, (4, 146).

3157 oruç ORUCUN SÜNNETLERİ "Zeyd İbnu Sabit (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'Ia birlikte sahur yemeği yedik, sonra namaza kalktık.'' Kendisine: "(Yemekle sahur) arasında ne kadar zaman geçti?'' diye sorulmuştu, şu cevabı verdi: "Elli ayet (okuyacak) kadar!" Buhari, Savm 19, Mevakitu's-Salat 27, Teheccüd 8; Müslim, Sıyam 47, (1097); Tirmizi, Savm 14, (703); Nesai, Savm 21, 22, (4, 143).

3158 oruç ORUCUN SÜNNETLERİ "Sehl İbnu Sa'd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben ailem içerisinde sahuryemeği yiyordum. Sonra ben, sabah namazını Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'Ia birlikte kılmak için sür'atli yiyordum." Buhari, Savm 19, Mevakit, 27.

3159 oruç ORUCUN SÜNNETLERİ "Zirr İbnu Hubeyş anlatıyor: "Huzeyfe (radıyallahu anh)'ye: "Sen Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte hangi vakitte sahur yedin?'' diye sorduk. Şu cevabı verdi: "Gündüzdü, ancak güneş doğmamıştı.''" Nesai, Savm 20, (4, 142).

3160 oruç ORUCUN SÜNNETLERİ "Talk İbnu Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Fecr-i kazib size mani olmasın, fecr-i sadık karşınıza çıkıncaya kadar yiyin için.''" Ebu Davud, Savm 17, (2348); Tirmizi, Savm 15, (705).

3161 oruç ORUCUN SÜNNETLERİ "Buhari ve Müslim'in İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'dan rivayetlerine göre, ResuluIlah, fecr-i sadık'ı tarif ederken: "0, enlemesine görülen aydınlıktır, uzunlamasına görülen değil" buyurdu." Buhari, Ezan 13, Talak 24, Haberu'I-Vahid 1; Müslim, Sıyam 40, (1093); Ebu Davud; Savm 17, (2347); Nesai, Savm 30, (4, 148).

3162 oruç ORUCUN SÜNNETLERİ "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biriniz ezanı işitince (yiyip-içtiği) kap elinde ise, ihtiyacını görünceye kadar onu bırakmasın.''" Ebu Davud, Savm 18, (2350).

3163 oruç İFTAR VAKTİ "Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Gece şu taraftan (doğudan) gelince, gündüz de şu taraftan (batıdan) gidince, güneş de batınca oruçlu orucunu açmıştır." Buhari, Savm 43; Müslim, Sıyam 51, (1100); Ebu Davud, Savm 19, (2351); Tirmizi, Savm 12, (698).

3164 oruç İFTAR VAKTİ "Humeyd İbnu Abdirrahman anlatıyor: "Hz. Ömer ve Hz. Osman (radıyallahu anhüma), akşam namazını, gecenin karanlığını (ufukta) görür görmez daha iftarı açmadan kılarlar, namazdan sonra da oruçlarını açarlardı. Bunu ramazanda yaparlardı." Muvatta, Sıyam 8, (1, 289).

3165 oruç İFTARDA TA'CİL "Sehl İbnu Sa'd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "İnsanlar iftarda ta'cile yer verdikleri müddetçe hayır üzere devam ederler." Buhari, Savm 45; Müslim, Sıyam 48, (1098); Muvatta, Sıyam 6, (1, 288); Tirmizi, Savm 13, (699).

3166 oruç İFTARDA TA'CİL "İmam Malik'ten anlatıldığına göre, Abdulkerim İbnu Ebi'I-Muharik'in şöyle söylediğini işitmiştir: "Nübüvvet (peygamberlik) amellerinden biri de iftarın ta'cili (öne alınması), sahurun da te'hir edilmesidir.''" Muvatta, Kasru's-Salat 46, (1, 158).

3167 oruç İFTARDA TA'CİL "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaz kılmazdan önce biçkaç taze hurma ile orucunu açardı. Eger taze hurma yoksa kuru hurma ile açardı. Eğer kuru hurma da bulamazsa birkaç yudum su yudumlardı." Ebu Davud, Savm 22, (2556); Tirmizi, Savm 10, (694).

3168 oruç İFTARDA TA'CİL "Mu'az İbnu Zühre anlatıyor: "Bana ulaştı ki, Resulullah aleyhissalatu vesselam, iftar ettiği zaman şu duayı okurdu: "Allahümme leke sumtü ve ala rızkıke eftartü. (Ey Allahım senin rızan için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu açıyorum.)" Ebu Davud, Savm 22, (2358).

3169 oruç İFTARDA TA'CİL "Mervan İbnu Salim, Hz. İbnu Ömer radıyallahu anhüma'den naklediyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam orucunu açınca şöyle derdi: "Susuzluk gitti, damarlar ıslandı, inşaallah Teala sevap kesinleşti."

"Rezin, duanın baş kısmına "Elhamdülillah" kelimesini ziyade etti.''" Ebu Davud, Savm 22, (2357).

3170 oruç İFTARDA TA'CİL "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ramazan ayının sonunda oruçları vasletti (yani hiç bozmadan birkaç gün ard arda devam ettirdi). Onunla birlikte halk da vasletti. Durum ResululIah'a ulaşınca:

Eğer Ramazan ayı bizim için uzatılsaydı biz onu öyle bir vaslederdik ki derine dalanlar (aşırılar) bundan (aşırılıklarından) vazgeçmek zorunda kalırlardı. Ben sizin gibi değilim. Ben gölgelenirim. Rabbim bana hem yedirir hem de içirir." Buhari, Savm 48; Tenmenni 9; Müslim, Savm 57-60 (1103-1105); Tirmizi; Savm 62, (778).

3171 oruç İFTARDA TA'CİL "Ebu Bekr İbnu Abdirrahman'ın anlattığına göre, babası, Mervan'a Hz. Aişe ve Ümmü Seleme (radıyallahu anhüma)'nin kendisine şunu haber verdiklerini söylemiştir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ramazan ayında, rüya sebebiyle olmaksızın cünüb olarak fecir vaktine ulaştığı olurdu da, kalkıp yıkanır ve orucunu tutardı." Buhari, Savm 22, 25; Müslim, Sıyam 76, (1109); Muvatta, Sıyam 12, (1, 291); Ebu Davud, Savm 36, (2388, 2389); Tirmizi, Savm 63, (779); Nesai, Taharet 123, (1, 108).

3172 oruç İFTARDA TA'CİL "Amir. İbnu Rebi'a (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı, oruçlu iken misvaklandığını sayamayacağım kadar çok gördüm." Buhari, Savm 27; Ebu Davud, Savm 26, (2364); Tirmizi, Savm 29, (725); (Buhari'nin rivayeti muallaktır).

3173 oruç İFTARDA TA'CİL "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) şöyle demiştir: "Oruçlu, günün başında ve sonunda misvak kullanır.''" Buhari, Savm 25 (bab başlığında (tercüme) kaydetmiştir).

3174 oruç İFTARDA TA'CİL "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah. (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim yalanı ve onunla ameli terketmezse (bilsin ki) onun yiyip içmesini bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur." Buhari, Savm 8, Edeb 51; Ebu Davud, Savm 25, (2326); Tirmizi, Savm 16, (707).

3175 oruç İFTARDA TA'CİL "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biriniz yemeğe davet: edilince, oruçlu ise: "Ben oruçluyum" desin." Müslim, Sıyam 159, (1150); Ebu Davud, Savm 76, (2461); Tirmizi, Savm 64, (780; 781); İbnu Mace, Sıyam 47, (1750).

3176 oruç İFTARDA TA'CİL "Hz. Aişe (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir kavme misafir olursa, onlar müsaade etmedikçe (nafile) oruç tutmasın." "Tirmizi Savm, 70, (789); Tirmizi, hadis için: "Münkerdir, Hişam İbnu Urve dışında sa biri tarafından rivayet edildiğini görmedik" der."

3177 oruç İFTARDA TA'CİL "Ümmü Ammare Bintu Ka'b (radıyallahu anha)'ın anlattığına göre: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanına girmiştir. Ammare yemek ikram edince, Aleyhissalatu vesselam:

"Sen de ye!" demiş, kadın: "Ben oruç tutuyorum'' deyince Resulullah şöyle buyurmuştur:

"Oruçlu kimse, başkasına ikramda bulunur ve yemeğinden başkaları yerse, onlar yedikleri müddetçe melaike aleyhimüsselam oruçluya rahmet duasında bulunurlar."

Bir başka rivayette şöyle denmiştir: "Oruçlunun yanında oruçsuzlar yemek yiyecek olursa, melekler oruçluya rahmet okurlar.''" Tirmizi, Savm 67, (784, 785, 786).

3178 oruç İFTARDA TA'CİL "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kadın, kocası varken izin almadan (nafile) oruç tutmasın."

Ebu Davud'un rivayetinde, "Ramazan dışmda" ziyadesi vardır." Buhari, Nikah 84; 86; Müslim, Zekat 84, (1026);. Ebu Davud, Savm 74, (2485); Tirmizi, Savm 65, (782);

3179 oruç ORUCU AÇMANIN MÜBAH OLMA ŞARTLARI "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) fetih yılında Mekke'ye müteveccihen Ramazan ayında yola çıkmıştı. Küra'u'l-Gamim nam mevkiye gelinceye kadar kendisi de, beraberindekiler de oruç tuttular. Sonra orada bir bardak su istedi ve bardağı kaldırdı. Herkes bardağa baktı. Sonra sudan içti. Bundan sonra bazıları kendisine: "Halkın bir kısmı oruç tuttu" diye haber verdi. Aleyhissalatu vesselam:

"Onlar asilerdir! Onlar asilerdir!" buyurdular." Müslim, Sıyam 90, (1114); Tirmizi, Savm 18, (710); Nesai, Savm 49, (4, 177).

3180 oruç ORUCU AÇMANIN MÜBAH OLMA ŞARTLARI "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz bir seferde Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberdik. Aramızda bir kısmı oruç tutuyor, bir kısmı da tutmuyordu: Sıcak bir günde bir yerde konakladık. Gölgelenenlerin çoğu elbisesi olanlardı. Bir kısmımız güneşe karşı eliyle korunuyordu. Derken oruçlular yığılıp kaldılar, oruçsuzlar kalkıp çadırları kurdular, hayvanları suladılar. Bunun üzerine, Resül-i Ekrem aleyhissalatu vessalam:

"Bugün sevabı oruçsuzlar kazandı!" buyurdular.''" Buhari, Cihad 71; Müslim, Sıyam 100; (1119); Nesai, Savm 52, (4, 182).

3181 oruç ORUCU AÇMANIN MÜBAH OLMA ŞARTLARI "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir seferdeydi. Etrafına insanların toplandığı bir adam gördü, ona gölge yapıyorlardı.

"Nesi var?" diye sordu.

"Oruçlu biri!'' dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):

"Seferde oruç birr (Allah'ı memnun edecek dindarlık) değildir!" buyurdular.''

Bir rivayette: "Seferde oruç birr'den değildir" denmiştir." Buhari, Savm 36, Müslim, Sıyam 92, (1115); Ebu Davud, Savm 43, (2407); Nesai, Savm 48 (4, 176).

3182 oruç ORUCU AÇMANIN MÜBAH OLMA ŞARTLARI "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Hamza İbnu Amr el Eslemi (radıyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan yolculuk sırasında tutulan orucu sordu. Kendisi çok oruç tutan birisi idi. Resulullah şöyle cevap verdiler:

"Dilersen tut, dilersen tutma." Buhari, Savm 33; Müslim, Sıyam 103, (1, 121); Muvatta, Siyam 24, (1, 295); Tirmizi, Savm 19, (711); Ebu Davud, Savm 42, (2402); Nesai, Savm 56, (4, 185).

3183 oruç ORUCU AÇMANIN MÜBAH OLMA ŞARTLARI "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraber (seferde) idik. Bir kısmımız oruçlu bir kısmımız oruçsuz idi. Ne oruçlu oruçsuzu ayıplıyor, ne de oruçsuz, oruçluyu kınıyordu." Buhari, Savm 37, Müslim, Sıyam 98, (1118); Muvatta, 23, (1, 295); Ebu Davud, Savm 42, (2405).

3184 oruç ORUCU AÇMANIN MÜBAH OLMA ŞARTLARI "Ebu'd-Derda (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz çok şiddetli sıcak bir mevsimde, Ramazan ayında Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte sefere çıktık. Hararetin şiddetinden herkes elini başına koyuyordu. Aramızda oıuçlu olarak sadece Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile İbnu Ravaha vardı.''" Buhari, Savm 35; Müslim, Savm 108, (1122); Ebu Davud, Savm 44, (2409).

3185 oruç ORUCU AÇMANIN MÜBAH OLMA ŞARTLARI "Amr İbnu Ümeyye ed-Damri (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir sefer dönüşü Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a uğradım. Bana: "Ey Ebu Umeyye, sabah yemeğini bekle (beraber yiyelim)" buyurdular. Ben: "Oruçluyum'' dedim:

"Öyleyse gel yaklaş, sana yolcudan haber vereyim (de dinle!" dedi ve devamla:) "Allah Teala Hazretleri yolcudan orucu ve namazın yarısını kaldırdı" buyurdu." Nesai, Savm 50, (4, 178).

3186 oruç ORUCU AÇMANIN MÜBAH OLMA ŞARTLARI "Abudullah İbnu Ka'b İbni Malikoğullarından ismi Enes İbnu Malik olan bir adamdan anlatıldığına göre, demiştir ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri, yolcudan namazın yarısını kaldırdı, oruca da yeme hususunda ruhsat tanıdı. Ayrıca çocuk emziren ve hamile kadınlara, çocukları hususunda endişe ettikleri takdirde, orucu yeme ruhsatı tanıdı." Ebu Davud, Savm 43, (2408); Tirmizi, Savm 21, (715); Nesai, Savm 51, (4, 180-182), 62, (4,190); İbnu Mace, Sıyam 12, (1668).

3187 oruç ORUCU AÇMANIN MÜBAH OLMA ŞARTLARI "Muhammed İbnu Ka'b anlatıyor: "Ramazanda Enes İbnu Malik (radıyallahu anh)in yanına geldim. Sefer hazırlığı yapıyordu. Devesi hazırlandı, yolculuk elbisesini giydi. Yemek getirtip yedi. Ben kendisine:

"(Yola çıkarken orucu bozmak) sünnet midir?" diye sordum.

"Evet!" dedi ve bineğine atlayıp yola çıktı." Tirmizi, Savm 76, (799, 800).

3188 oruç ORUCU AÇMANIN MÜBAH OLMA ŞARTLARI "İmam Malik'e ulaştığına göre, Hz. Ömer (radıyallahu anh) Ramazan ayında yolcu ise ve Medine'ye günün başında gireceğini tahmin etmişse, oruçlu olarak şehre girerdi." Muvatta, Sıyam 27, (1, 296).

3189 oruç ORUCU AÇMANIN MÜBAH OLMA ŞARTLARI "Mansür el Kelbi anlatıyor: "Dıhye İbnu Halife (radıyallahu anh), Ramazan'da Dımeşk'e bağlı köylerden (Mizze adındaki) birinden çıkıp Fustat'tan Akabe köyüne olan mesafe kadar bir yol aldı. Bu mesafe üç millik bir uzakİıktı. Dıhye ve beraberindekilerden bir kısmı (o gün) orucu yediler. Bir kısmı ise orucu yemeyi uygun görmediler. Dıhye, köyüne dönünce;

"Vallahi bugün, vuküa geleceği lıiç aklımdan geçmeyen bir hadise ile karşılaştım: Bir kısım kimseler Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ve ashabı'nın sünnetini beğenmediler" dedi. Bunu, o gün orucu açmayanlar için söylemişti. Dıhye (radıyallahu anh) bu hayıflanmasını şöyle noktaladı:

"Allahım beni yanına al!''" Ebu Davud, Savm 46, (2413).

3190 oruç ORUCU AÇMANIN MÜBAH OLMA ŞARTLARI "Ubeyd İbnu Cübeyr rahimehullah anlatıyor: "Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ashabından olan Ebu Basra el-Gıfari (radıyallahu anh) ile Fustat'tan yola çıkan bir gemide Ramazan'da beraberdik. (İskenderiye'ye gitmek istiyordu. Ebu Basra ve beraberindekiler) gemiye çıkarıldı. (Daha evleri tamamen geçmemişti ki sofra emretti.) Sabah yemeği getirildi. Bana da: "Yaklaş (beraber yiyelim!)" dedi. Ben:

"Evleri hala görmüyor musun?" dedim. Bana:

"Yoksa sen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın sünnetinden hoşlanmıyor musun?" dedi. Bunun üzerine o yedi, ben de yedim." Ebu Davud, Savm 45, (2412).

3191 oruç ORUCU AÇMANIN MÜBAH OLMA ŞARTLARI "Seleme İbnu'l- Muhabbak (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim sefer sırasında Ramazan'a erer ve beraberinde kendisini karnını doyuracak yere götürecek bir bineği varsa nerede olursa olsun orucunu tutsun." Ebu Davud, Savm 44, (2410, 2411).

3192 oruç ORUCU YEMEYİ GEREKTİREN ŞEYLER "Nafi anlatıyor: "İbnu Ömer radıyallahu anhüm diyor ki: "Ramazanı, hastalık ve sefer sebebiyle yiyenler, onu peş peşe tutarlar." Muvatta, Sıyam 45, (1, 304)

3193 oruç ORUCU YEMEYİ GEREKTİREN ŞEYLER "İbnu Şihab anlatıyor: "Ebu Hüreyre ve İbnu Abbas (radıyallahu anhüm) Ramazan orucunun kazası hususunda ihtilaf ettiler. Biri: "Araları açılabilir'' dedi. Diğeri, "açılamaz!'' dedi. Ben hangisinin "açılabilir '' dediğini, hangisinin de "açılamaz!'' dediğini bilmiyorum.''" Muvatta; Savm 46, (1, 304).

3194 oruç ORUCU YEMEYİ GEREKTİREN ŞEYLER "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Üzerimde Ramazan orucu bulunurdu da ben onları ancak Şaban ayında kaza edebilirdim. Bu, Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın mevkii sebebiyle idi." Buhari, Savm 40; Müslim, sıyam 151, (1146); Muvatta, Sıyam 54, (1, 308); Ebu Davud, Savm 40, (2399); Tirmizi, Savm 66, (783); Nesai, Savm 64, (4, 191).

3195 oruç ORUCU YEMEYİ GEREKTİREN ŞEYLER "Yine Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim üzerinde oruç borcu olduğu halde ölürse, velisi ona bedel tutar." Buhari, Savm 42; Müslim, Sıyam 153, (1174); Ebu Davud, Savm 41, (2400).

3196 oruç ORUCU YEMEYİ GEREKTİREN ŞEYLER "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir kadın Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Annem vefat etti, üzerinde de nezir orucu borcu var, kendisine bedel oruç tutabilir miyim?" dedi. Resulullah:

"Annen üzerinde borç olsaydı da sen ödeyiverseydin, bu borç onun yerine ödenmiş olur muydu?" diye sordu. Kadın:

"Evet!" deyince, Aleyhissalatu vesselam:

"Öyleyse annene bedel oruç tut!" buyurdu." Buhari, Savm 42; Müslim, Savm 156, (1148); Ebu Davud, Eyman 25, (3307, 3308); Tirmizi, Savm 22, (716).

3197 oruç ORUCU YEMEYİ GEREKTİREN ŞEYLER "İmam Malik'e ulaştığına göre İbnu Ömer radıyallahu anh, bir kimsenin diğer bir kimse yerine oruç tutmasını veya bir kimsenin başka bir kimse yerine namaz kılmasını münker addederdi." Muvatta, sıyam 43, (1, 303).

3198 oruç ORUCU YEMEYİ GEREKTİREN ŞEYLER "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ben ve Hafsa oruçlu idik. Bize yiyecek hediye edildi. Ondan yedik. Resulullah aleyhissalatu vesselam yanımıza girdi. Hafsa (cür'ette) babası gibiydi, sözde benden evvel davranıp:

"Ey Allah'ın Resulü, biz, Aişe ve ben nafile oruca niyet etmiş, bu niyetle sabaha kavuşmuştuk. Bize bir yemek hediye edildi. Biz de ondan yedik" dedi. Aleyhissalatu vesselam:

"Bunun yerine bir başka gün kaza orucu tutun!" buyurdu." Muvatta, Sıyam 50, (1, 306); Ebu Davud, Savm 73, (2457); Tirmizi, Savm 36, (735).

3199 oruç ORUCU YEMEYİ GEREKTİREN ŞEYLER "Esma Bintu Ebi Bekr radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah zamanında bulutlu bir günde orucumuzu açtık. Sonra güneş doğdu. Hişam'a: "Kaza emredildi mi?" diye soruldu. "Kazasız olur mu?" diye cevap verdi." Buhari, Savm 46; Ebu Davud, Savm 23, (2359).

3200 oruç ORUCU YEMEYİ GEREKTİREN ŞEYLER "Eslem rahimehullah anlatıyor: "Ömer bunu, yani kazayı yerine getirdi ve dedi ki: "Bu iş basittir, içtihadda bulunduk.''" Muvatta, Sıyam 44, (1, 303).

3201 oruç ORUCU YEMEYİ GEREKTİREN ŞEYLER "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ramazan ayında, hasta veya ruhsat sahibi olmaksızın kim bir günlük orucunu yerse, bütün zaman boyu oruç tutsa bu orucu kaza edemez." Buhari, Savm 29; Tirmizi, Savm 27, (723); Ebu Davud, Savm 38, (2396).

3202 oruç KEFARET "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir adam geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü, helak oldum" dedi. Aleyhissalatu vesselam:

"Seni helak eden şey nedir?" diye sorunca:

"Oruçlu iken hanımıma temas ettim" dedi. Bunun üzerine Resulullah'la aralarında şu konuşma geçti:

"Azad edecek bir köle bulabilir misin?"

"Hayır!"

"Üst üste iki ay oruç tutabilir misin?"

"Hayır!"

"Altmış fakiri doyurabilir misin?"

"Hayır!"

"Öyleyse otur!" Biz bu minval üzere beklerken, Aleyhissalatu vesselam'a içerisinde hurma bulunan bir büyük sepet getirildi.

"Soru sahibi nerede?" diyerek adamı aradı. Adam:

"Benim! Buradayım!" deyince, Aleyhissalatu vesselam:

"Şu sepeti al, tasadduk et!" dedi. Adam:

"Benden fakirine mi? Allah'a yemin ediyorum, Medine'nin şu iki kayalığı arasında benden fakiri yok!" cevabını verdi. Bunun üzerine Resulullah güldüler ve:

"Öyleyse bunu ehline yedir!" buyurdular." Buhari, Savm 29, 31, Hibe 20, Nafahat 13, Edeb 68, 95, Kefaretu'l- Eyman 3, 4, Hudud 26; Müslim, Sıyam 81, (1111); Muvatta, Sıyam 28, (1, 296, 297); Ebu Davud, Savm 37, (2390, 2391, 2392, 2393); Tirmizi, Savm 28, (724).

3203 oruç KEFARET "İmam Malik'e ulaştığına göre, Enes İbnu Malik (radıyallahu anh) yaşlanınca oruç tutamaz oldu. O zaman orucu yedi ve oruca bedel fidye ödedi." Muvatta, Sıyam 51, (1, 307).

3204 oruç KEFARET "Yine İmam Malik'e ulaştığına göre; Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhhüma)'e "Hamile kadın, karnındaki çocuk için endişeye düşecek olur ve oruç da kendisine ağır gelmeye başlarsa ne yapmalı?" diye sorulmuştu. Şu cevabı verdi:

"Orucu yer, her gün için bir fakire, Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın müddü ile bir müdd buğday verir." Muvatta, Sıyam 52, (1, 308).

3205 oruç KEFARET "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

"Kim, üzerinde Ramazan ayının orucu olduğu halde ölecek olursa, (ölünün velisi) her bir gün yerine, bir fakire yiyecek versin." Tirmizi, Savm 23, (718).

3206 oruç KEFARET "Kasım İbnu Muhammed rahimehullah'dan anlatıldığına göre şöyle diyordu: "Üzerinde Ramazan borcu olan kimse, kaza edecek güç ve kuvvette olduğu halde, müteakip Ramazan gelinceye kadaı bunu tutmamış ise, her bir gün yerine bir fakire bir müdd buğday vermeli ve orucu kaza etmelidir." Muvatta, Sıyam 53, ( 1, 308).

3207 sabır SABIR "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (ölen) çocuğu için ağlamakta olan bir kadına rastlamıştı:

"Allah'tan kork ve sabret!" buyurdu: Kadın (ızdırabından kendisine hitab edenin kim olduğuna bile bakmadan):

"Benim başıma gelenden sana ne?'' dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) uzaklaşınca, kadına:

"Bu Resulullah idi!'' dendi. Bunun üzerine, kadın çocuğun ölümü kadar da söylediği sözden dolayı (utanıp) üzüldü. (Özür dilemek için) doğru aleyhissalatu vesselamın kapısına koştu: Ama kapıda bekleyen kapıcılar görmedi, doğrudan huzuruna çıktı ve:

"Ey Allah'ın Resulü, (o yakışıksız sözü) sizi tanımadan sarfettim (bağışlayın!)" dedi. Aleyhissalatu vesselam:

"Makbul sabır, musibetle karşılaştığın ilk andakidir" buyurdu." Buhari; Cenaiz 43; 7, 32, Ahkam 11; Müslim, Cenaiz 14, (626); Ebu Davud, Cenaiz 27, (3124); Tirmizi, Cenaiz 13, (987); Nesai; Cenaiz 22, (4, 22).

3208 sabır SABIR "Ümmü Seleme (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı şunları söylerken işittim:

"Kendisine bir musibet gelen müslüman Allah'ın emrettiği: "İnna lillahi ve inna ileyhi raci'ün, allahümme ecirni fi musibeti vahluf li hayran minha. "Biz Allah'ınız ve ancak O'na döneceğiz. Bana bu musibetim için ücret ver. Ve bana bunun arkasından daha hayırlısını ver'' derse Allah o musibeti alır ve mutlaka daha hayırlısını verir."

Ümm-ü Seleme der ki: "Ebu Seleme (radıyallahu anh) vefat ettiği zaman ben: "Ebu Seleme'den daha hayırlı olan hangi müslüman var? Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ilk hicret eden hane, onun hanesiydi'' dedim. Ben bunu söyledikten sonra Allah, onun yerine bana Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı verdi. Şöyle ki: Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bana Hatib İbnu Ebi Belte'a'yı göndererek kendisi için beni istetti. Ben: "Benim (küçük) bir kız çocuğum var, ayrıca ben kıskanç bir kadınım. (Resulullah'ın ise birçok hanımı var, imtizacsızlıktan korkarım)'' diye cevap verdim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):

"Kız çocuğuna gelince, Allah'a dua ederiz, onu kendisinden müstağni kılar, kıskançlığı için de Allah'a gidermesini dua ederim'' buyurdular.''" MüsIim, Cenaiz 3, (918); Muvatta; Cenaiz 42, (1, 236); Ebu Davud, Cenaiz 22, (3119); Tirmizi, Da'avat 88; (3506).

3209 sabır SABIR "Ebu Sinan anlatıyor: "Oğlum Sinan'ı defnettiğimde kabrin kenarında Ebu Talha el-Havlani oturuyordu. Defin işinden çıkınca bana:

"Sana müjde vermeyeyim mi?'' dedi. Ben:

"Tabii, söyle!'' dedim.

"Ebu Musa el-Eş'ari (radıyallahu anh) bana anlattı'' diye söze başlayıp Resulullah'ın şu sözlerini nakletti:

"Bir kulun çocuğu ölürse, Allah meleklere şöyle söyler:

"Kulumun çocuğunu kabzettiniz mi?"

"Evet" derler.

"Yani kalbinin meyvesini elinden mi aldınız?'' Melekler yine:

"Evet" derler. Allah tekrar sorar:

"Kulum (bu esnada) ne dedi?''

"Sana hamdetti ve istircada bulundu'' derler. Bunun üzerine Allah Teala hazretleri şöyle emreder:

"Öyleyse, kulum için cennette bir köşk inşa edin ve bunu Beytu'l-hamd (hamd evi) diye isimlendirin.''" Tirmizi; Cenaiz, 36; (1021).

3210 sabır SABIR "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri şöyle demiştir: "Ben kimin iki sevdiğini almışsam ve o da sevabını umarak sabretmişse, ona cennet dışında bir mükafaat vermeye razı olmam.''

Derim ki: "Bu hadisi Buhari de tahric etti. Ondaki ibare şöyle: "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle söylediğini işittim: "Allah Teala hazretleri buyurdu ki: "Ben kulumu iki sevdiğiyle imtihan edersem o da sabır gösterir (ve sevap umarsa) onlara bedel cenneti veririm.'' (Buradaki "iki sevdiği'' ile gözlerini kastediyor.'' Doğruyu Allah bilir.")" Tirmizi, Zühd 58, (2403). Buhari, Marza 7.

3211 sabır SABIR "Abdullah İbnu Amr İbni'I-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mü'min kul, arz ahalisi içindeki has sevdiği (evladı) elinden alındığı zaman sabreder ve mükafaat umarsa Allah o kulu için cennetten aşağı bir mükafaata razı olmaz." Nesai, Cenaiz 23, (4, 23).

3212 sabır SABIR "Ata İbnu Ebi Rabah rahimehullah anlatıyor: "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) bana:

"Sana cennet ehlinden bir kadın göstermeyeyim mi?'' dedi. Ben de: "Evet göster!'' dedim.

"İşte dedi, şu siyah kadın var ya, o, Resulullah'a gelip: "Ben saralıyım, (nöbet gelince) üstümü başımı açıyorum, Allah'a benim için dua ediver (hastalıktan kurtulayım)'' dedi. Aleyhissalatu vesselam; "Dilersen sabret, sana cennet verilsin, dilersen sana şifa vermesi için Allah'a dua edivereyim'' dedi. Kadın: "Öyleyse sabredeceğim, ancak üstümü başımı açmamam için dua ediver'' dedi. Resulullah da ona öyle dua etti.''" Buhari, Marza 6; Müslim, Birr 54; (2576).

3213 sabır SABIR "Ata İbnu Yesar rahimehullah anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kul hastalandığı zaman Allah Teala hazretleri ona iki melek gönderir ve onlara: "Gidin bakın, kulum yardımcılarına ne diyor bir dinleyin!" der. Eğer O kul, melekler geldiği zaman Allah'a hamdediyor ve senalarda bulunuyor ise, onlar bunu, her şeyi en iyi bilmekte olan Allah'a yükseltirler. Allah Teala hazretleri, bunun üzerine şöyle buyurur: "Kulumun ruhunu kabzedersem; onu cennete koymam kulumun benim üzerimdeki hakkı olmuştur. Şayet şifa verirsem, onun etini daha hayırlı bir etle, kanını daha hayırlı bir kanla değiştirmem ve günahlarını da affetmem üzerimde hakkı otmuştur.''" Muvatta, Ayn 5, (2, 940).

3214 sabır SABIR "Habbab İbnu'l-Eret (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ka'be'nin gölgesinde‚ bir bürdeye yaslanmış otururken, gelip (müşriklerin yaptıklarından) şikayette bulunduk:

"Bize yardım etmiyor musun, bize dua etmiyor musun?'' dedik. Şu cevabı verdi:

"Sizden. önce öyleleri vardı ki, kişi yakalanıyor, onun için hazırlanan çukura konuyor, sonra getirilen bir testere ile başının ortasından ikiye bölünüyordu. Bazısı vardı, demir taraklarla taranıyor, vücudunda sadece et ve kemik kalıyordu. Bu yapılanlar onları dininden çeviremiyordu. Allah'a kasem olsun Allah bu dini tamamlayacaktır. Öyle ki, bir yolcu devesine bindimi San'a'dan kalkıp Hadramevt'e kadar gidecek, Allah'tan başka hiçbir şeyden korkmayacak, koyunu için de sadece kurttan korkacak. Ancak siz acele ediyorsunuz." Buhari, Menakıbu'l- Ensar 29, Menakıb 25, İkrah 1; Ebu Davud, Cihad 107, (2649); Nesai, Zinet 98, (8, 204).

3215 sabır SABIR "Üsame İbnu Zeyd (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın kızı (Zeyneb), babasına birisini göndererek "Oğlum ölmek üzere, son nefesini verirken yanında hazır ol'' diye rica etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam); adamı geri çevirirken:

"Selamımı söyle ve şunu hatırlat: Alan da Allah'tır, veren de Allah'tır. Her şeyin O'nun yanında muayyen bir eceli vardır. Sabretsin ve Allah'ın (sabredenlere vereceği) mükafaatı düşünsün!''" Buhari, Cenaiz 33, Marza 9, Kader 4, Eyman 9, Tevhid 2, 25; Müslim, Cenaiz 11, (923); Ebu Davud, Cenaiz 28, (3125); Nesai, Cenaiz 22, (4, 21, 22).

3216 sabır SABIR "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ebu Talha'nın bir oğlu hastalandı. Sonunda Ebu Talha evde yokken vefat etti. Çocuğun öldüğünü bilmiyordu. Hanımı, çocuğun öldüğünü görünce, (çocuğun defni için gerekli) hazırlığı yaptı, onu evin bir kenarına koydu. Ebu Talha (akşam olup)eve gelince: "Çocuk nasıl oldu?" diye sordu. Hanımı, "Sükûnete erdi, istirahate kavuşmuş olmasını umarım" (diye yuvarlak bir) cevapta bulundu. Ebu Talha hanımının doğru söylediğini zannetti.

Sonra hanımı, akşam yemeğini getirdi. Yatağını hazırladı. (Sonra kocası için süslendi. Ebu Talha temasta bulundu.) Sabah olunca Ebu Talha gusletti. Evden çıkacağı zaman hanımı çocuğun ölümünü haber verdi. Ebu Talha, Resulullah aleyhissalatu vesselam'la sabah namazı kıldı. Sonra kadının yaptığını bir bir anlattı. Resulullah aleyhissalatu vesselam:

"Allah gecenizi hakkınızda mübarek kılmış olsun" buyurdular. Sonra onlara (Allah Teala Hazretleri) dokuz evlat verdi, hepsi de Kur'an'ı okudular." Buhari, Cenaiz 42, Akika 1.

3244 sadaka ve nafaka TASADDUK VE İNFAKA TEŞVİK "Zeyd İbni Eslem (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dilenci at üzerinde de gelse ona sadaka verin." Muvatta, Sadaka 3, (2, 992 ).

3245 sadaka ve nafaka TASADDUK VE İNFAKA TEŞVİK "Ebu Davud'daki bir rivayette: "Dilenci için bir hak vardır, at üzerinde de gelse bile" buyurmuştur.''" Ebu Davud, Zekat 33, (1665).

3246 sadaka ve nafaka TASADDUK VE İNFAKA TEŞVİK "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:

"Mal sadaka ile eksilmez.''

"Allah affı sebebiye kulun izzetini artırır.''

"Allah için mütevazi olan bir kimseyi Allah yüceltir.''" Müslim, Birr, 69 (2588); Tirmizi, Birr 82, (2030); Muvatta, Sadaka 12, (2, 1000).

3247 sadaka ve nafaka TASADDUK VE İNFAKA TEŞVİK "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), hurma mahsülünden her on vask miktara, fakirler için, bir salkım hurmanın mescide asılmasını emretti.''" Ebu Davud, Zekat 32, (1662).

3248 sadaka ve nafaka TASADDUK VE İNFAKA TEŞVİK "Avf İbnu Malik (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), birgün elinde asası olduğu halde çıktı. Adamın biri çürüklü bir hurma salkımı asmış idi. Aleyhissalatu vesselam salkıma değneğini dürtüyor ve:

"Bu sadakanın sahibi, keşke bundan daha iyisini tasadduk etmek isteseydi. Bu sadakanın sahibi, Kıyamet günü çürük hurma yiyecek" diyordu." Ebu Davud, Zekat 16 (l608): Nesai, Zekat 27, (5, 43, 44)

3249 sadaka ve nafaka TASADDUK VE İNFAKA TEŞVİK "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a üstü başı yok, ayakları çıplak, sadece kaplan postu gibi çizgili bedei peştamalı -veya abalarına- sarınmış, kılıçları boyunlarında asılı oldukları halde hepsi de Mudarlı olan bir grup geldi. Onların bu fakir ve sefil halini görmekten Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın yüzü değişti. Odasına girdi tekrar geri geldi. Hz. Bilal'e ezan okumasını söyledi. O da ezan okudu, sonra ikamet getirdi.Namaz kılındı. Aleyhissalatu vesselam namazdan sonra cemaate hitabetti ve:

"Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratıp, ondan zevcesini halk eden ve ikisinden de pek çok erkek ve kadın var eden Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'ın ve akrabanın haklarına riayetsizlikten de sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir" (Nisa 1) ayetini okudu. Bundan sonra Haşir suresindeki şu ayeti okudu:

"Ey insanlar, Allah'tan korkun. Herkes yarına ne hazırladığına baksın. Allah'tan korkun, çünkü Allah işlediklerinizden haberdardır" (Haşr 18).

Resulullah sözüne devamla: "Kişi dinarından, dirheminden, giyeceğinden, bir sa' buğdayından, bir sa' hurmasından tasaddukta bulunsun. Hiçbir şeyi olmayan, yarım hurma da olsa mutlaka bir bağışta bulunmaya gayret etsin" buyurdu. Derken Ensar'dan bir zat, nerdeyse taşıyamayacağı kadar ağır bir bohça ile geldi. Sonra halk sökün ediverdi (herkes bir şey getirmeye başladı). Öyle ki, az sonra biri yiyecek, diğeri giyecek maddesinden müteşekkil iki yığının meydana geldiğini gördüm. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) memnun kalmıştı, yüzünün yaldızlanmış gibi parladığını gördüm. Şöyle buyurdular:

"İslam'da kim bir hayırlı yol açarsa, ona bu hayrın ecri ile, kendisinden sonra o hayrı işleyenlerin ecrinin bir misli verilir. Bu, onların ecrinden hiçbir şey eksiltmez de. Kim de İslam'da kötü bir yol açarsa, ona bunun günahı ile, kendinden sonra onu işleyenlerin günahı da verilir. Bu da onların günahından hiçbir eksilmeye sebep olmaz.''" Müslim, Zekat 69, (1017); Nesai, Zekat 64, (5, 75 - 76).

3250 sadaka ve nafaka TASADDUK VE İNFAKA TEŞVİK "Hz. Ebu Hüreyre (radıyaIlahu anh) anIatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir adam: "Bu gece mutlaka bir sadaka vereceğim!'' deyip, sadakasıyla çıktı. Fakat (farkına varmadan) onu bir hırsızın avucuna sıkıştırdı. Sabah olunca herkes:

"Bu gece bir hırsıza sadaka verilmiş!" diye dedikodu yaptı. Adam:

"Ya Rabbi bir hırsıza sadaka verdiğim için sana hamdediyorum'' dedi

ve ilave etti: "Ancak mutlaka bir sadaka daha vereceğim!''

Yine sadakasıyla çıktı. (Gece karanlığında bu sefer de) bir zaniyenin avucuna sıkıştırdı. Sabahleyin herkes:

"Bu gece bir zaniyeye sadaka verilmiş!" diye dedikodu yaptı. Adam:

"Allah'ım bir hırsız ve zaniyeye sadaka verdiğim için sana hamdolsun! yine de bir sadakada bulunacağım!'' dedi. Sadakasıyla birlikte sokağa çıktı. (Karanlıkta) bu sefer de bir zenginin eline sıkıştırdı. Sabahleyin herkes:

"Bu gece bir zengine sadaka verilmiş!'' diye dedikodu yaptı. Adam:

"Allah'ım, bir hırsız, bir zaniyeye ve bir zengine sadaka verdiğim için sana hamdediyorum!'' dedi. (Bilahare rüyasında ona gelip şöyle denildi):

"Senin sadakaların kabul edildi. Şöyle ki: (İhlasla yani Allah rızası için vermen sebebiyle) hırsızın hırsızlıktan vazgeçip iffete gelmesi, zaniyenin ziinadan vazgeçmesi, zenginin ibret alıp Allah'ın kendine verdiklerinden tasadduk etmesi umulur." Buhari, Zekat 14; Müslim, Zekat 78, (1022); Nesai Zekat 47, (5, 55-56)

3251 sadaka ve nafaka SADAKANIN AHKAMI "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sadakanın en hayırlısı zenginlik halinde verilendir. Nafakasını vermek zorunda olduklarından başla.''

Yine Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir gün sadaka (nafaka) vermeyi emretmişti. Bir adam:

"Ey Allah'ın Resülü, dedi yanımda bir dinarım var!''

"Onu kendine tasadduk et (kendi nafakan için harca)!'' buyurdu. Adam:

"Yanımda bir dinar daha var(sa)?'' dedi. Aleyhissalatu vesselam:

"Onu da çocuklarına tasadduk et" buyurdular. Adam tekrar:

"Bir başka dinarım daha var(sa)?'' deyince:

"Onu da zevcene tasadduk et" emrettiler. Adam bu sefer:

"Başka bir dinarım daha var(sa)?'' dedi. Aleyhissalatu vesselam:

"Onu da hizmetçine tasadduk et!" deyince, adam tekrar atıldı:

"Bir başka dinarım daha var(sa)?'' Aleyhissalatu vesselam:

"Onun nereye verileceğini sen daha iyi bilirsin'' cevabını verdi.''" Buhari, Zekat 18; Nafakat 2; Ebu Davud, Zekat 39, (1676); Nesai, Zekat, 53, (5,62). Ebu Davud, Zekat 45, (1691); Nesai, Zekat 54, (5, 62).

3252 sadaka ve nafaka SADAKANIN AHKAMI "Hz. Ebu Saidi'I-Hudri (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sadaka vermeyi emrettiği sırada mescide, düşük kıyafetli bir adam girdi. Halk bağışta bulundu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) adama iki parça giyecek verdi. Sonra halka tekrar:

"Sadaka verin!'' diye hitabetti. Derken o adam üzerindeki iki parçalık elbisesinin bir parçasını çıkarıp (sadaka olarak) attı. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):

"Benim kılık kıyafetini düşük görerek iki parça giyecek verdiğim şu adamı siz de görüyor musunuz? "Sadaka verin!" dediğim zaman, kendisine az önce verdiğim iki parçadan birini çıkarıp (sadaka olarak) attı.'' (Resulullah adama yönelip:) "Elbiseni al!" dedi ve adamı (niye böyle yapıyorsun? diye) azarladı." Ebu Davut, Zekat 39, (1575); Nesai, Cuma 26, (3, 106), Zekat 59, (5, 63).

3253 sadaka ve nafaka SADAKANIN AHKAMI "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Adamın biri yumurta büyüklüğünde bir altın getirip:

"Ey Allah'ın Resülü, şunu bir madende ele geçirdim, bunu alın, tasadduk ediyorum! Bundan başka birşeyim de yok'' dedi. Aleyhissalatu vesselam (memnuniyetsizliğini ifade için ondan yüzünü çevirdi. Sonra adam Resûlullah'ın sağ tarafından yaklaşıp aynı şeyleri söyledi. Efendimiz yine adamdan yüzünü çevirdi. Adam bu sefer sol tarafından yaklaştı, aynı şeyleri söyledi. Resulullah yine adamdan yüzünü çevirdi, sonra adam arka cihetinden yine yaklaşıp önceki sözlerini aynen tekrar etti. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam onu aldı ve adama attı. Eğer değseydi canını yakacaktı. Buyurdular ki:

"Biriniz bütün sahib olduğu serveti getirip: "Bunu sadaka olarak veriyorum" diyor ve sonra da oturup halka avuç açıyor! Hayır. Sadakanın hayırlısı zenginlikten sonrakidir.''" Ebu Davud, Zekat 39, (1673).

3254 sadaka ve nafaka SADAKANIN AHKAMI "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Eğer kadın, evin yiyeceğinden zarar vermeyecek şekilde infak ederse, kadın infak ettiği için, erkek de kazandığı için sevaba kavuşurlar, malı koruyan vekil harc için de aynı şekilde sevab vardır. Bunlardan birinin sevabı diğerinin sevabından hiçbir şey noksanlaştırmaz." Buhari, Zekat 26, 17, 25, Büyü' 12; Müslim, Zekat 80, (1024); Ebu Davud, Zekat 44, (1685); Tirmizi, Zekat 34, (671, 672); Nesai, Zekat 57, (5, 65).

3255 sadaka ve nafaka SADAKANIN AHKAMI "Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam):

"Kadın kocasının evinden, onun izni olmadan infak edemez!'' buyurmuştu ki sordular:

"Ey Allah'ın Resulü! Yiyecek de mi veremez?''

"Evet buyurdular, o, mallarımızın en kıymetlisidir.''" Tirmizi, Zekat 34 (670).

3256 sadaka ve nafaka SADAKANIN AHKAMI "Abdullah İbnu Amr İbni'I-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah (aIeyhissalatu vesselam):

"Kadının ihsanda bulunması, ancak kocasının izniyle caizdir!'' buyurdular. ''"

3257 sadaka ve nafaka SADAKANIN AHKAMI "Bir rivayette şöyle buyurmuştur: "Koca, kadının ismetine (nikahına) sahipse, kadının kendi malında da tasarrufu caiz olmaz.''" Ebu Davud, Büyü 86, (3546, 3547); Nesai, Zekat 58, (5, 65, 66).

3258 sadaka ve nafaka SADAKANIN AHKAMI "Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: ''Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Müslüman emin vekilharc, kendisine emredilen malı, gönül hoşluğu ile verdiği taktirde tasadduk edenlerden biri olur ve sevaba iştirak eder.''" Buhari, Zekat 25; Müslim, Zekat 79, (1023).

3259 sadaka ve nafaka SADAKANIN AHKAMI "Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben Allah yolunda bir at tasadduk etmiş idim. Ona sahip olan kişi, hayvanın bakımını ihmal etti. Bunun üzerine atı satın almak istedim. Biraz ucuza satar diye düşünüyordum. Önce Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir sorayım dedim.

"Sakın ha! buyurdu, ne onu satın al ne de sadakana dön, hatta onu sana bir dirheme verse bile. Zira sadakasına dönen, kustuğuna dönen gibidir!.'' buyurdular.''

Muvatta'nın bir rivayetinde şu ziyade vardır: ". . . (Sadakasına dönen) kusmuğuna dönen köpek gibidir." Buhari, Zekat 59, Yesaya 31, Cihad 119, 137; Müslim, Hibat 3, (1621); Muvatta, Zekat 50, (1, 282); Ebu Davud, Zekat 9, (1793); Tirmizi, Zekat 23, (668); Nesai, Zekat 100, (5, 108, 109).

3260 sadaka ve nafaka SADAKANIN AHKAMI "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor:

"Bir adam gelerek:

"Ey Allah'ın Resulü, annem vefat etti. Ben onun için tasaddukta bulunsam ona faydası olur mu?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam:

"Evet!" deyince, adam:

"Benim bir meyveliğim var. Sizi şahid kılıyorum, onu annem için tasadduk ediyorum!" dedi." Buhari, Vesaya 15, 20, 26, Ebu Davud, Vesaya 15 (2882); Tirmizi, Zekat 33, (669); Nesai, Vesaya 8, (6, 252, 253).

3261 sadaka ve nafaka SADAKANIN AHKAMI "Sa'd İbnu Übade (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü dedim, annem vefat etti, (onun adına) yapacağım sadakanın hangisi efdaldir?''

"Su!" buyurdular. Bu cevap üzerine Sa'd bir kuyu kazdı ve: "Bu kuyu Sa'd'ın annesi için" dedi." (Ebu Davud, Zekat 42, (1679, 1680, 1681); Nesai, Vesaya 9, (6, 254, 255).

3262 sıla-i rahm SILA-İ RAHM "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Rahim Arş'a asılıdır, der ki: "Kim beni sıla ederse Allah da ona sıla etsin. Kim benden koparsa Allah da ondan kopsun." "Buhari, Edeb 13; Müslim" Birr 17, (2555)."

3263 sıla-i rahm SILA-İ RAHM "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim, rızkının Allah tarafından genişletilmesini, ecelinin uzatılmasını isterse sıla-i rahim yapsın.''"

3264 sıla-i rahm SILA-İ RAHM "Tirmizi'deki rivayet şöyle: "Nesebinizden sıla-i rahm yapacaklarınızı öğrenin. Zira sıla-i rahim akrabalarda sevgi, malda bolluk, ömürde uzamadır." Buhari, Edeb 12; Tirmizi, Birr 49, (1980).

3265 sıla-i rahm SILA-İ RAHM "Meymune radıyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan izin almadan bir cariye azad ettim. Resulullah'ın benimle kalma günü gelip, beraber olduğumuz zaman:

"Ey Allah'ın Resülü, cariyemi azad ettim, farkettlnlz mi?'' dedim.

"(Sahi mi söylüyorsun), bunu yaptın mı?'' dedi. Ben, "Evet!'' deyince:

"Keşke onu dayılarına verseydin, senin için daha hayırlı olacaktı!" buyurdular." Buhari, Hibe 15; Müslim, Zekat 44, (999); Ebu Davud, Zekat 45 (1690).

3266 sıla-i rahm SILA-İ RAHM "Selman İbnu Amir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Fakirlere yapılan tasadduk bir sadakadır, ama zi-rahm'a (yani akrabaya) yapılan ikidir: Biri sıla-i rahim, diğeri sadaka." Nesai, Zekat 82, (5, 92); Tirmizi, Zekat 26, (658); İbnu Mace, Zekat 28, (1844).

3267 kocanın hanımı üzerindeki hakkı ERKEĞİN HANIMI ÜZERİNDEKİ HAKLARI "Hz. Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Şayet ben bir insanın başka bir insana secde etmesini emredecek olsaydım, kadına, kocasına secde etmesini emrederdim." Tirmizi, Rada' 10, (1159).

3268 kocanın hanımı üzerindeki hakkı ERKEĞİN HANIMI ÜZERİNDEKİ HAKLARI "Ümmü Seleme (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hangi kadın, kocası kendisinden razı olarak vefat ederse, cennete girer.''" Tirmizi, Rada 10, (1161).

3269 kocanın hanımı üzerindeki hakkı ERKEĞİN HANIMI ÜZERİNDEKİ HAKLARI "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Nefsim kudret elinde olan Zat-ı Zülcelal'e yemin ederim, bir erkek hanımını yatağa davet ettiğinde kadın imtina edip gelmezse, kocası ondan razı oluncaya kadar semada olan (melekler) ona gadab ederler.''"

3270 kocanın hanımı üzerindeki hakkı ERKEĞİN HANIMI ÜZERİNDEKİ HAKLARI "Bir başka rivayette şöyle denmiştir: "Erkek, kadınını yatağına çağırır, kadın da gelmeye yanaşmaz, erkek öfkelenmiş olarak sabahlarsa, melekler sabaha kadar -bir rivayette yatağa gelinceye kadar- kadına lanet okurlar.''"

3271 kocanın hanımı üzerindeki hakkı ERKEĞİN HANIMI ÜZERİNDEKİ HAKLARI "Bir başka rivayette: "Kadın küskünlükle kocasının yatağından ayrı olarak sabahlarsa, melekler onu lanetler" denmiştir." Buhari, Nikah 85, Bed'ü'l-Halk 6; Müslim, Nikah 120 - 122 (1436); Ebu Davud, Nikah 41, (2141).

3272 kocanın hanımı üzerindeki hakkı ERKEĞİN HANIMI ÜZERİNDEKİ HAKLARI "Yine Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü. dendi, hangi kadın daha hayırlıdır?''

"Kocası bakınca onu sürura garkeden, emredince itaat eden nefis ve malında, kocasının hoşuna gitmeyen şeyle ona muhalefet etmeyen kadın!" diye cevap verdi." Nesai, Nikah 14 (6,68).

3273 kocanın hanımı üzerindeki hakkı ERKEĞİN HANIMI ÜZERİNDEKİ HAKLARI "Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Erkeğe, hanımını ne sebeple dövdüğü sorulmaz." Ebu Davud, Nikah 43, (2147).

3274 kocanın hanımı üzerindeki hakkı ERKEĞİN HANIMI ÜZERİNDEKİ HAKLARI "Ebu Sa'id (radıyallahu anh) anlatıyor: "Safvan İbnu Muattal (radıyallahu anh)'ın hanımı, yanında Safvan da bulunduğu bir anda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek:

"Ey Allah'ın Resülü, namaz kıldığım zaman kocam beni dövüyor, oruç tuttuğum zaman da orucumu bozduruyor, güneş doğuncaya kadar da sabah namazı kılmıyor!'' dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), hanımının bu söyledikleri hakkında Safvan'a sordu. Safvan:

"Ey Allah'ın Resülü! "Namaz kıldığım zaman dövüyor '' sözüne gelince,

o zaman (bir rekatte uzun) iki sûre okuyor. Halbuki ben bunu yasakladım'' dedi. Resulullah kadına:

"İnsanlara tek surenin okunması yeterlidir '' buyurdu. Safvan devam etti:

"Oruç tuttuğum zaman bozduruyor '' sözüne gelince, "Hanımım oruç tutup duruyor. Ben gencim, hep sabredemiyorum." dedi. Aleyhissalatu vesselam:

"Bir kadın kocasının izni olmadan (nafile) oruç tutamaz!'' buyurdular.

Safvan devamla:

"Güneş doğuncaya kadar sabah namazı kılmadığım sözüne gelince, biz (gece çalışan) bir aileyiz, bunu herkes biliyor. (Sabaha yakın yatınca) güneş doğuncaya kadar uyanamıyoruz'' diye açıklama yaptı. Aleyhissalatu vesselam:

"Ey Safvan, uyanınca namazını kıl!" buyurdular." Ebu Davud, Savm 74, (2459).

3275 kocanın hanımı üzerindeki hakkı ERKEĞİN HANIMI ÜZERİNDEKİ HAKLARI "Ebu'I - Verd İbnu Sümame anlatıyor: "Hz. Ali (radıyallahu anh) İbnu Ağyed'e dedi ki: "Sana kendimden ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'ın kızı Fatıma (radıyallahu anha)'dan -ki o, babasına, ailesinin en sevgili olanı idi- bahsedeyim mi?''

"Evet, bahsedin!'' dedim. Bunun üzerine:

"Fatıma radıyallahu anha değirmen çevirirdi; elinde yaralar meydana gelirdi. Kırba ile su taşırdı. Bu da boynunda yaralar açtı. Evi süpürüyordu. Üstü başı toz-toprak oldu. (Bu sıralarda) Rasûlüllah'a bir kısım köleler getirilmişti.. Fatıma 'ya:

"Babana kadar gidip bir köle istesen!" dedim. Gitti. Aleyhisselatu vesselam'ın yanında bazılarının konuşmakta olduklarını gördü ve geri döndü. Ertesi gün Resulullah Fatıma'ya gelerek:

"Kızım ihtiyacın ne idi?" diye sordu. Fatıma süküt edip cevap vermedi. Ben araya girip:

"Ben anlatayım Ey Allah'ın Resülü!'' dedim ve açıkladım: "Fatıma'nın değirmen kullanmaktan elleri yara oldu, kırba ile su taşımaktan da omuzları incindi. Köleler gelince ben kendisine, size uğramasını, sizden bir hizmetçi istemesini ve böylece biraz rahata kavuşmasını söyledim. Bu açıklamam üzerine Resulullah:

"Ey Fatıma, Allah'tan kork, Allah'a olan farzlarını eda et, aileyin işlerini yap. Yatağına girince otuzüç kere sübhanallah, otuzüç kere elhamdülillah, otuzüç kere Allahuekber de. Böylece hepsi yüz yapar. Bu senin için hizmetçiden daha hayırlıdır.." buyurdular. Fatıma (radıyallahu anha):

"Allah'dan ve Allah'ın Resulünden razıyım" dedi. Resulullah ona hizmetçi vermedi." Buhari, Fedailul Ashab 9, Humus 6, Nafakat 6, 7, Da'avat 11; Müslim, 80, (2727); Tirmizi, Da'avat 24, (3405); Ebu Davud, Harac 20, (2988, 2989), Edeb 109, (5062, 5063).

3276 Kadının Hakkı KADININ KOCA ÜZERİNDEKİ HAKKI "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kadınlara hayırhah olun, zira kadın bir eyeği kemiğinden yaratılmıştır. Eyeği kemiğinin en eğri yeri yukarı kısmıdır. Onu doğrultmaya kalkarsan kırarsın. Kendi haline bırakırsan eğri halde kalır. Öyleyse kadınlara hayarhah olun." Buhari, Nikah 79, Enbiya 1, Edeb 31, 85, Rikak 23; Müslim, Rada 65, (1468); Tirmizi, Talak 12, (1188).

3277 Kadının Hakkı KADININ KOCA ÜZERİNDEKİ HAKKI "Amr İbnu'I-Ahvas (radıyalİahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kadınlara karşı hayırhah olun. Çünkü onlar sizin yanınızda esirler gibidirler. Onlara iyi davranmaktan başka bir hakkınız yok, yeter ki onlar açık bir çirkinlik işlemesinler. Eğer işlerlerse yatakta yalnız bırakın ve şiddetli olmayacak şekilde dövün. Size itaat ederlerse haklarında aşırı gitmeye bahane aramayın. Bilesiniz, kadınlarınız üzerinde hakkınız var, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakkı var. Onlar üzerindeki hakkınız, yatağınızı istemediklerinize çiğnetmemeleridir. İstemediklerinizi evlerinize almamalarıdır. Bilesiniz onların sizin üzerinizdeki hakları, onlara giyecek ve yiyeceklerinde iyi davranmanızdır.''" Tirmizi, Tefsir Tevbe, (3087).

3278 Kadının Hakkı KADININ KOCA ÜZERİNDEKİ HAKKI "Hakim İbnu Mu'aviye babası Mu'aviye (radıyallahu anh)'den anlatıyor: "Ey Allah'ın Resülü! dedim, bizden her biri üzerinde, zevcesinin hakkı nedir?''

"Kendin yiyince ona da yedirmen, giydiğin zaman ona da giydirmen, yüzüne vurmaman, takbih etmemen, evin içi hariç onu terk etmemen." (Ebu Davud, Nikah 42, (2142, 2143, 2144).

3279 ümmü zer' hadisi ÜMMÜ ZER' HADİSİ "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Onbir kadın oturup, kocalarının ahvalini haber vermede ve hiçbir şeyi gizlemiyecekleri hususunda birbirlerine kesin söz verip anlaştılar:

Birincisi (zemmederek): "Benim kocam (yalçın) blr dağın başındaki zayıf bir devenin eti gibidir. Kolay değil ki çıkılsın, semiz değil ki götürülsün '' dedi. (Yani kocasının sert mizaçlı, huysuz, gururlu oluşuna, ailenin kendisinden istifade etmediğine işaret etti.)

İkincisi (de zemmederek): "Ben kocamın haberini faş etmek istemem, çünkü korkarım. Eğer zikretmeye başlarsam büyük-küçük herşeyini söyleyip bırakmamam gerekir, (bu ise kolay değil) '' dedi.. (Bu sözüyle kocasının çok kötü olduğuna işaret etti).

Üçüncüsü (zemmederek): "Benim kocam uzun boyludur, konuşursam, boşanırım, konuşmazsam muallakta bırakılırım '' dedi. (Bu da kocasının akılca kıt olduğunu belirtmek istedi).

Dördüncüsü (överek): "Kocam Tihame gecesi gibidir. Ne sıcaktır, ne soğuktur. Ne korkulur, ne usanılır '' dedi.

Beşincisi: "Kocam içeri girince pars, dışarı çıkınca arslan gididir. Bana bıraktığı (ev işlerinden hesap) sormaz'' dedi.

Altıncısı: "Kocam, yedi mi (üst üste katlayıp) çokyer, içti mi sömürür, yattı mı sarınır. Benim kederimi anlamak için (elbiseme) elini sokmaz.'' (Bu da kocasının kendisiyle ilgilenmediğini, yiyip içmekten başka birşey düşünmediğini söylemek ister.)

Yedincisi: "Kocam tohumsuzdur (erlik yapmaktan acizdir). Her dert onundur (vücudunda çeşitli hastalıklar var). Başımı yarar, vücudumu yaralar, (bunları yapmak için) herşeyi toplar, (her eline geçeni kullanır, vurur) '' dedi.

Sekizincisi: "Onun (vücuduna) dokunmak tavşana dokunmak gibi (yumuşak)tır. Güzel kokulu bitki gibi hoş kokar" dedi.

Dokuzuncusu: "Kocamın direği yüksektir (evi rahattır), kılıcının kını uzundur (boylu posludur), ocağının külü çoktur, evi meclise yakın (misafırperver) bir adamdır'' dedi.

Onuncusu: "Kocam maliktir, hem de ne malik! Artık akıl ve hayalinizden geçen her hayra maliktir. Onun çok devesi vardır. Develerin çökecek yerleri çok, yaylakları azdır. Çalgı sesini duydular mı helak olacaklarını anlarlar. (Yani develer yayılmaya salınmaz, kesilmek üzere bekletilir, çalgı ve eğlence sesi duyunca kesileceklerini anlarlar demektir.)

Onbirincisi: "Kocam Ebu Zerr'dir. Amma ne Ebu Zerr'dir! Anlatayım: Kulaklarımı zinetlerle doldurdu, bazularımı yağla tombullaştırdı. Beni hoşnut kıldı, kendimi bahtiyar ve yüce bildim. O beni Şıkk denen bir dağ kenarında bir miktar davarla geçinen bir ailenin kızı olarak buldu. Beni atları kişneyen, develeri böğüren, ekinleri sürülüp daneleri harmanlanan müreffeh ve mesud bir cemiyete getirdi. Ben onun yanında söz sahibiyim, hiç azarlanmam. (Akşam) yatar sabaha kadar uyurum. Doya doya süt içerim. Ebu Zerr'in annesi de var: Ümmü Ebu Zerr. Ama o ne annedir! Onun zahire anbarları büyük, hararları iri, evi geniştir.

Ebu Zerr 'in oğlu da var. Ama ne nezaketli gençtir o. Onun yattığı yer, kılıcı çekilmiş kın gibidir. Onu dört aylık bir kuzunun tek budu doyurur, (az yer). Ebu Zerr'in bir de kızı var. Ama o ne terbiyelidir. Babasına itaatkardır. Anasına da itaatkardır. Vücudu elbisesini doldurur. Endamıyla (kuma ve akranlarını) çatlatır.

Ebu Zerr'in bir de cariyesi var. O ne sadakatli, ne iyi cariyedir. Aile sırrımızı kimseye söylemez, evimizin azığını asla ifsad ve israf etmez, evimizde çer çöp bırakmaz, temiz tutar. Namusludur, eve kir getirmez.

Bir gün Ebu Zerr evden çıktı. Her tarafta süt tulumları yağ çıkarılmak için çalkalanmakta idi. Yolda, bir kadına rastladı. Kadının, beraberinde, pars gibi çevik iki çocuğu vardı, koltuğunun altından kadının memeleriyle oynuyorlardı. (Kocam bu kadını sevmiş olacak ki) beni bıraktı, onunla evlendi. Ondan sonra ben de şeref sahibi bir adamla evlendim. O da güzel ata binerdi. Hatti mızrağını alır ve akşam üzeri deve ve sığır nev'inden birçok hayvan sürer, bana getirirdi. Getirdiği her çeşit hayvandan bana bir çift verirdi. (Bu kocam da bana:)

"Ey Ümmü Zerr! Ye, iç ve akrabalarına ihsanda bulun! '' derdi. Ümmü Zerr der ki: "Buna rağmen, ben bu ikinci kocamın bana verdiklerinin hepsini bir araya toplasam, Ebu Zerr'in en küçük kabını dolduramaz."

Bu hadisi rivayet eden Hz. Aişe der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (gönlümü almak için):

"Ey Aişe, buyurdular, ben sana Ebu Zerr'in Ümmü Zerr'e nisbeti gibiyim. (Şu farkla ki Ebu Zerr Ümmü Zerr'i boşamıştır, ben seni boşamadım. Biz beraber yaşayacağız).''" Buhari, Nikah 82 ; Müslim, Fedailü's-Sahabe 92, (2448).

3280 ümmü zer' hadisi ÜMMÜ ZER' HADİSİ "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir mü'min erkek, bir mü'minn kadına buğzetmesin. Çünkü onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir." Müslim, Rada 61, (1469).

3281 ümmü zer' hadisi ÜMMÜ ZER' HADİSİ "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam:

"(Ey kadınlar topluluğu!) Ben, akıl sahiplerine aklı ve dini nakıs olanlardan galebe çalan sizin kadarını hiç görmedim!" demişti. İçlerinden dirayetli bir kadın:

"Bizim aklımızın ve dinimizin noksanlığı nedir?" diye sordu.

"Aklınızın noksanlığı, şahidlikte, iki kadının şehadetinin bir erkek şehadetine denk olmasıdır. Dindeki noksanlık ise, ay hali sebebiyle) ramazanda oruç yemeniz ve bazı günler namaz kılmamanızdır" cevabını verdi." Ebu Davud, Sünnet 16, (4679). Bu, Sahiheyn'de geçen uzunca bir hadisten bir parçadır. Müslim, İman 132, (79); Buhari Hayz 6; İbnu Mace, Fiten 19, (4003).

3282 ümmü zer' hadisi ÜMMÜ ZER' HADİSİ "Üsame İbnu Zeyd (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Erkeklere kendimden sonra kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım." Buhari, Nikah 17; Müslim, Zikr 97, (2740); Tirmizi, Edeb 31, (2781).

3283 ümmü zer' hadisi ÜMMÜ ZER' HADİSİ "Mutarrıf İbnu Abdillah'ın anlattığına göre, bu zatın iki hanımı vardı. Bunlardan birinin yanından çıkmıştı. Geri dönünce, hanımı: "Falan hanımın yanından geliyor olmalısın!'' dedi. Mutarrıf: "Hayır, dedi İmran İbnu Husayn'ın yanından geliyorum. O bana Resulullah'ın şu sözünü nakIetti:

"Cennet sakinlerinin en azı kadınlardır.''" Müslim, Zikir 95, (2738).

3284 ümmü zer' hadisi ÜMMÜ ZER' HADİSİ "Ebu Sa'id (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Şüphesiz ki Kıyamet günü, Allah'ın en çok ehemmiyet vereceği emanet, kadın-koca arasındaki emanettir. Kadınla koca bir-biriyle içli dışlı olduktan sonra, kadının esrarını erkeğin neşretmesi, o gün en büyük ihanettir." Müslim, Nikah 123, (1437); Ebu Davud, Edeb 37, (4870).

3285 ümmü zer' hadisi ÜMMÜ ZER' HADİSİ "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bana:

"Ben senin bana kızdığın ve benden razı olduğun zamanları biliyorum'' buyurdular. Ben: "Bunu nereden anlıyorsunuz?" diye sordum.

"Benden razı oldun mu bana: "Hayır Muhammed'in Rabbine yemin olsun! '' diyorsun. Bana öfkeli olunca: "Hayır! İbrahim'in Rabbine yemin olsun!'' diyorsun'' dedi. Ben:

"Doğru, ey Allah'ın Resulü, ben sadece senin adını terkederim?" dedim.''" Buhari, Nikah 108, Edeb 63; Müslim, Fedailü's-Sahabe, 90, (2439).

3286 sohbet SOHBET ADABI "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vessalam buyurdular ki: "Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekabet etmeyin, hasedleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah'ın kulları, Allah'ın emrettiği şekilde kardeş olun.

Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona (ihanet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez.

Kişiye şer olarak, müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir. Her müsiümanın malı, kanı ve ırzı diğer müslümana haramdır.

Allah sizin suretlerinize ve kalıblarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Takva şuradadır -eliyle göğsünü işaret etti- :

Sakın ha! Birinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah'ın kulları kardeş olun. Bir müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helal olmaz." Buhari, Nikah 45, Edeb 57, 58, Feraiz 2; Müslim, Birr 28-34, (2563 - 2564); Ebu Davud, Edeb 40, 56, (4882, 4917); Tirmizi, Birr 18, (1928).

3287 sohbet SOHBET ADABI "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

"Müslümanın, müslüman üstündeki hakkı beştir: "Selamını almak, hasta ziyaretine gitmek, cenazesine katılmak, davetine icabet etmek, hapşırınca yerhamükallah demek."

Müslim'in bir rivayetinde şu ziyade vardır: "Eğer seni davet ederse icabet et, senden nasihat taleb ederse ona nasihat et." Buhari, Cenaiz 2; Müslim, Selam 4, (2162); Ebu Davud, Edeb 98, (5030); Tirmizi, Edeb 1, (2738); Nesai, Cenaiz 52, (4, 52).

3288 sohbet SOHBET ADABI "Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu: vesselam buyurdular ki: "Açı doyurun, hastayı ziyaret edin, esirleri hürriyetine kavuşturun." Buhari, Marda 4, Cihad 171, Nikah 71, Ahkam 23; Ebu Davud, Cenaiz 11, (3105).

3289 sohbet SOHBET ADABI "Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ey Ebu Zerr! Maruf'dan (iyilik) hiç bir şeyi hakir görme, hatta bir kardeşini güler bir yüzle karşılaman bile (basit bir şey değildir). Et satın aldığın veya bir tencere kaynattığın zaman suyunu artır, ondan komşuna bir avuç (kadarda olsa) ver.''" Tirmizi, Et'ime 30, (1834).

3290 sohbet MECLİS (OTURMA) ÂDÂBI "Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gün):

"Sakın yollara oturmayın!" buyurmuştu.

"Ya Resulullah dediler, oturmadan edemeyiz, oralarda (oturup) konuşuyoruz. "

"Mutlaka oturacaksanız, bari yola hakkını verin!" buyurdu. Bunun üzerine:

"Ey Allah'ın Resülü, onun hakkı nedir?" diye sordular.

"Gözlerinizi kısmak, gelip geçeni) rahatsız etmemek, selama mukabele etmek, emr- bi'l-ma'ruf nehy-i ani'l-münker yapmaktır!" dedi."

Hz. Ömer'den yapılan bir başka rivayette şu ziyade var: "Yardım isteyen mazlüma yardım edersiniz, yolunu kaybedene rehber olursunuz.''" Buhari, İstizan 2, Mezalim 22 ; Müslim, Libas 114, (2121); Ebu Davud, Edeb 13, (4815).

3291 sohbet MECLİS (OTURMA) ÂDÂBI "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Üç kişi beraberken, ikisi aralarında hususi kanuşmasınlar, bu, öbürünü üzer."

Bu manada bir rivayet İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'dan gelmiştir. Hadisi Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Tirmizi kaydetmişlerdir." Buhari, İsti'zan 45; Müslim, Selam 36, (2183); Muvatta, Kelam 13, (2, 988, 989); Ebu Davud, Edeb 29, (4852).

3292 sohbet MECLİS (OTURMA) ÂDÂBI "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ashab'a Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan daha sevgili kimse yoktu. Buna rağmen Aleyhissalatu vesselam'ı gördükleri zaman ayağa kalkmazlardı, çünkü O'nun bundan hoşlanmadığını biliyorlardı." Tirmizi, Edeb 13, (2755).

3293 sohbet MECLİS (OTURMA) ÂDÂBI "Ebu Ümame (radıyallahu anh) anlatıyor: "Birgün Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanımıza geldi, elinde de bir asa (değnek) vardı. Biz ayağa kalktık.

"Yabancıların birbirlerini büyüklemek için ayağa kalkmaları gibi ayağa kalkmayın!'' buyurdu.''" Ebu Davud, Edeb 165, (5230).

3294 sohbet MECLİS (OTURMA) ÂDÂBI "Ebu Miczel rahimehullah anlatıyor: "Hz. Muaviye radıyallahu anh, İbnu'z - Zübeyr ve İbnu Amir (radıyallahu anhüm) 'in yanlarına geldi. İbnu Amir ayağa kalktı, İbnu'z- Zübeyr oturdu (kalkmadı). Hz. Muaviye radıyallahu anh, İbnu Amir'e:

"Otur, zira Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın: "İnsanların kendisi için ayağa kalkmalarından hoşlanan kimse ateşteki yerini hazırlasın" buyurduğunu işittim'' dedi.''" Ebu Davud, Edeb 165, (5229); Tirmizi, Edeb 13, (2756).

3295 sohbet MECLİS (OTURMA) ÂDÂBI "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden kimse, bir başkasını yerinden kaldırıp sonra da oraya oturmasın. Ancak (halkayı) genişletin, yer açın, Allah da size genişlik versin.''

Birisi yerinden kalkacak olsa, Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma), oraya oturmazdı." Buhari, İsti'zan 31, Cum'a 20; Müslim, Selam 27, (2177); Tirmizi, Edeb 9, (2750, 2751); Ebu Davud, Edeb 18, (4828).

3296 sohbet MECLİS (OTURMA) ÂDÂBI "Vehb İbnu Huzeyfe (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurduIar ki: "Bir kimse ihtiyacı için çıkar, sonra geri dönerse, önceki yerine oturmaya (herkesten ziyade) hak sahibidir.''" Tirmizi, Edeb 10, (2752).

3297 sohbet MECLİS (OTURMA) ÂDÂBI "Cabir İbnu Semüre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldiğimiz zaman, (halkanın) sonuna otururduk." Ebu Davud, Edeb 16, (4825); Tirmizi, İsti'zan 29, (2753).

3298 sohbet MECLİS (OTURMA) ÂDÂBI "Amr İbnu Şuayb an ebihi an ceddihi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir kimsenin, izin almadan iki kişinin arasına oturması helal olmaz."

Tirmizi'nin rivayetinde: "İzinleri olmadan iki kişinin arasını açması kişiye helal olmaz" şeklinde gelmiştir." Ebu Davud, Edeb 24, (4844, 4845); Tirmizi, Edeb 11, (2753)

3299 sohbet MECLİS (OTURMA) ÂDÂBI "Ebu Sa'idi'l-Hurdi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Meclislerin en hayırlısı geniş olanıdır." Ebu Davud, Edeb 14, (4820).

3300 sohbet MECLİS (OTURMA) ÂDÂBI "Ebu Miclez anlatıyor: "Bir adam halkanın ortasına oturmuştu. Huzeyfetu'bnu'l-Yeman (radıyallahu anh) dedi ki: "Halkanın ortasına oturan, Muhammed aleyhissalatu vesselam'ın diliyle lanetlenmiştir." Ebu Davud, Edeb 17, (4826); Tirmizi, Edeb 12, (2754).

3301 sohbet MECLİS (OTURMA) ÂDÂBI "Cabir İbnu Semüre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam mescide girince cemaatı bir kısım halkalar halinde gördü ve: "Sizleri niye böyle dağınık gruplar halinde görüyorum?'' buyurdu.''" Müslim, Salat 119, (430); Ebu Davud, Edeb 16, (4823).

3302 sohbet MECLİS (OTURMA) ÂDÂBI "Amr İbnu 'ş-Şerid, babasından (radıyaIlahu anh) anlatıyor: "Ben oturduğum sırada, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana uğradı. O sırada sol elimi sırtımın gerisine koymuş, (sağ) elimin kabası üzerine dayanmıştım. Bana:

"Gadaba uğramışların oturuşuyla mı oturuyorsun?'' dediler.''" Ebu Davud, Edeb 26, (4848).

3303 sohbet MECLİS (OTURMA) ÂDÂBI "Ebu'd-Derda (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oturdu mu, etrafına biz de otururduk. Kalkar, (fakat geri) dönmeyi arzu ederse ayakkabılarını veya üzerinde olan (rida, sarık gibi) bir şeyi çıkarır (yerine koyar)dı. Böylece Ashabı (geri geleceğini) bilir ve yerlerinde otururlardı." Ebu Davud, Edeb 30, (4854).

3304 sohbet MECLİS (OTURMA) ÂDÂBI "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdularki: "Biriniz güneşte olunca -bir rivayette gölgede olunca- gölge ondan kalkar da, yarısı gölgede yarısı güneşte kalacak olursa oradan kalksın." Ebu Davud, Edeb 15, (4821).

3305 sohbet MECLİS (OTURMA) ÂDÂBI "Kays, babasından naklediyor: "(Bir seferinde mescide) gelmişti ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hutbe irad ediyordu. (Konuşmayı dinlemek üzere) güneşe dikildi. Ancak Resulullah aleyhissalatu vessalam, kendine gölgede durmasını emretti ve gölgeye geçti.''" Ebu Davud, Edeb 15, (4822).

3306 sohbet ARKADAŞIN VASFI HAKKINDA "Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın." Buhari, Büyü 38; Zebaih 31; Müslim, Birr 146, (2628).

3307 sohbet ARKADAŞIN VASFI HAKKINDA "Hz. Cabir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Şu üçü hariç bütün meclisler emniyettedir: Haram kan dökülen meclis, haram ferc bulunan meclis, haksız mal taksimi yapılan meclis." Ebu Davud, Edeb 37, (4869).

3308 sohbet ARKADAŞIN VASFI HAKKINDA "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni, bir ihtiyacı için göndermişti. Bu yüzden anneme dönmekte geciktim. Eve gelince annem:

"Niçin geciktin?" diye hesaba çekti.

"Resulullah (aleyhissalatu vesselam), dedim, beni bir iş için göndermişti.''

"Ne işiydi o?'' diye annem sordu.

"O sırdır söyleyemem!'' deyince, annem:

"Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın sırrını sakın kimseye açmayasın!" dedi.''" Buhari, İsti'zan 46; Müslim, Fedailu's- Sahabe 145, (2482), Metin Müslim'e aittir.

3309 sohbet KARŞILIKLI MUHABBET "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Nefsim yed-i kudretinde olan zata yemin ederim ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız! Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz şeyi haber vereyim mi? Aranızda selamı yaygınlaştırın!" Müslim, İman 93, (54); Ebu Davud, Edeb 142, (5193); Tirmizi, İsti'zan 1, (2589).

3310 sohbet KARŞILIKLI MUHABBET "Nu'man İbnu Beşir (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkatte mü'minlerin misali, bir bedenin misalidir. Ondan bir uzuv rahatsız olsa, diğer uzuvlar uykusuzluk ve hararette ona iştirak ederler." Buhari, Edeb 27; Müslim, Birr 66, (2586).

3311 sohbet KARŞILIKLI MUHABBET "Mikdam İbnu Madikerb (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz kardeşini (Allah için) seviyorsa ona sevdiğini söylesin." Ebu Davud, Edeb 122, (5124); Tirmizi, Zühd 54, (2393).

3312 sohbet KARŞILIKLI MUHABBET "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında bir adam vardı. Derken oradan birisi geçti. (Aleyhissalatu vesselam'ın yanındaki):

"Ey Allah'ın Resulü! dedi, ben şu geçeni seviyorum."

"Pekiyi kendisine haber verdin mi?" diye Aleyhissalatu vesselam sordu.

"Hayır!" deyince,

"Ona haber ver!" dedi. Adam kalkıp, gidene yetişti ve:

"Seni Allah için seviyorum!" dedi. Adam da:

"Kendisi adına beni sevdiğin Zat da seni sevsin!" diye mukabelede bulundu." Ebu Davud, Edeb 122, (5125).

3313 sohbet KARŞILIKLI MUHABBET "Yezid İbnu Nu'ame ed-Dabi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir kimse, bir başkasıyla kardeşleştiği zaman, ilk iş ismini, babasının ismini ve kimlerden olduğunu sorsun. Çünkü böyle yapmak, sevginin artmasına daha uygundur." Tirmizi, Zühd 54, (2394).

3314 sohbet KARŞILIKLI MUHABBET "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın şöyle söylediğini işittim:

"Dostunu severken ölçülü sev, günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına da buğzunu ölçülü yap, günün birinde dostun olabilir." Tirmizi, Birr 60, (1998).

3315 sohbet KARŞILIKLI MUHABBET "Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Aziz ve Celil olan Allah Teala hazretleri Kıyamet günü şöyle diyecek: "Benim celalim adına sevişenler nerede? Gölgemden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı şu günde onları gölgemde gölgelendireyim!" Müslim, Birr 37, (2566); Muvatta, Şi'r 13, (2952).

3316 sohbet KARŞILIKLI MUHABBET "Hz. Mu'az İbnu Cebel radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

"Allah Teala hazretleri buyuruyor ki: "Benim celalim adına birbirlerini sevenler var ya! Onlar için nurdan öyle minberler vardır ki, peygamberler ve şehidler bile onlara gıbta ederler." Tirmizi, Zühd 53, (2391).

3317 sohbet KARŞILIKLI MUHABBET "Ebu İdris el-Havlani, Mu'az İbnu Cebel radıyallahu anh'den naklediyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah Tebareke ve Teala Hazretleri şöyle hükmetti: "Benim rızam için birbirlerini sevenlere, benim için bir araya gelenler, benim içiin birbirlerini ziyaret edenlere ve benim için birbirlerine harcayanlara sevgim vacip olmuştur." Muvatta, Şi'r 16, (2, 953, 954).

3318 sohbet KARŞILIKLI MUHABBET "Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir." Ebu Davud, Sünnet 3, (4599).

3319 sohbet KARŞILIKLI MUHABBET "Hz. Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

"Allah'ın kulları arasında bir grup var ki, onlar ne peygamberlerdir ne şehidlerdir. Üstelik Kıyamet günü Allah indindeki makamlarının yüceliği sebebiyle peygamberler de, şehidler de onlara gıbta ederler."

Orada bulunanlar sordu:

"Ey Allah'ın Resulü! Onlar kim, bize haber ver!"

"Onlar aralarında ne kan bağı ne de birbirlerine bağışladıkları bir mal olmadığı halde, Allah'ın ruhu (Kur'an) adına birbirlerini sevenlerdir. Allah'a yemin ederim, onların yüzleri mutlaka nurdur. Onlar bir nur üzeredirler. Halk korkarken, onlar korkmazlar. İnsanlar üzülürken, onlar üzülmezler.

Ve şu ayeti okudu: "Haberiniz olsun Allah'ın dostları var ya! Onlara ne korku var ne de onlar üzülecekler" (Yunus 62)." Ebu Davud, Büyü 78, (3527).

3320 sohbet KARŞILIKLI MUHABBET "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah bir kulu sevdi mi Hz. Cebrail aleyhisselam'a:

"Allah falanı seviyor, onu sen de sev!" diye seslenir. Onu Cebrail de sever. Sonra o, sema ehline: "Allah falanı seviyor, onu siz de sevin!" diye nida eder, derken bütün sema ehli de onu sevmeye başlar. Sonra onun için arz (halkı arasına hüsn-ü kabul) konur."

Hadisin Müslim'deki rivayetinde şu ziyade var:

"Allah Celle Celaluhu, bir kula da buğzetti mi Cebrail aleyhisselam'a:

"Ben falancaya buğzettim sen de buğzet!" diye seslenir. Ona Cebrail de buğzetmeye başlar. Sonra Cibril sema ehline nida eder:

"Allah Celle Celaluhu falan kimseye buğzetti, siz de buğzedin!" Sonra yeryüzüne onun için buğz vaz'edilir." Buhari, Tevhid 33, Edeb 41; Müslim, Birr 157, Muvatta, Si'r 15; Tirmizi, Tefsir, Meryem (3160).

3321 sohbet KARŞILIKLI MUHABBET "Hz. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü! dedim. Kişi, bir kavmi sever, fakat onların amelini işleyemezse, (sonu ne olacak)?"

"Ey Ebu Zerr, buyurdu, sen sevdiğinle berabersin!"

3322 sohbet KARŞILIKLI MUHABBET "Tirmizi'nin bir rivayetinde: "Kişi sevdiğiyle beraberdir" denmiştir." Buhari, Edeb 96; Müslim, Birr 165, (2640); Ebu Davud, Edeb 122, (5126); Tirmizi, Zühd 50, (2388).

3323 sohbet KARŞILIKLI MUHABBET "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ruhlar toplanmış cemaatler (gibidir). Onlardan birbiriyle (önceden) tanışanlar kaynaşır, tanışmayanlar ayrılırlar." Buhari, Enbiya 2; Müslim, Birr 159, (2638); Ebu Davud, Edeb 19, (4834).

3324 sohbet DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. Kim, kardeşinin ihtiyacını görürse Allah da onun ihtiyacını görür. Kim bir müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple onu Kıyamet gününün sıkıntısından kurtarır. Kim bir müslümanı örterse, Allah da onu Kıyamet günü örter."

Rezin bir rivayette şunu ilave etti: "Kim, hakkı sübut buluncaya kadar mazlumla birlikte olursa, ayakların kaydığı günde Allah onun ayağını Sırat'ta sabit kılar." Ebu Davud, Edeb 46, (4893); Tirmizi, Hudud 3, (1426); Buhari, Mezalim 3, İkrah 7; Müslim, Birr 58, (2580).

3325 sohbet DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA "Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim bir mü'minin dünyevi kederlerinden birini giderirse, allah da onun Kıyamet günü kederlerinden birini giderir. Kim bir fakire kolaylık gösterirse, Allah da ona dünyada ve ahirette kolaylık gösterir. Kim bir müslümanı örterse, allah da onu dünya ve ahirette örter. Kişi kardeşinin yardımında olduğu müddetçe, Allah da onun yardımındadır. Kim ilim aramak düşüncesiyle bir yola düşerse, Allah onun cennete olan yolunu kolaylaştırır. Bir grup, allah'ın kitabını okumak ve aralarında tedris etmek üzere allah'ın evlerinden birinde toplanırsa, üzerlerine mutlaka sekine iner ve onları rahmet kaplar, melekler onları sarar. Allah da onları yanında bulunan mukarreb meleklere anar. Bir kimseyi ameli yavaşlatırsa, nesebi hızlandıramaz." Müslim, Zikr 38, (2699); Ebu Davud, Edeb 68, (4946); Tirmizi, Hudud 3, (1425), Birr 19, (1931); Kıraat 3, (2946).

3326 sohbet DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh hazretleri anlatıyor: "Resûlullah buyurdular ki: "Din nasihatten (hayırhahlıktan) ibarettir!" Yanındakiler sordu: "Kimin için ey Allah'ın Resulü?"

"Allah için, kitabı için, Resulü için, müslümanların imamları ve hepsi için! Müslüman müslümanın kerdeşidir. Ona yardımını kesmez, ona yalan söylemez, ona zulmetmez. Herbiriniz, kardeşinin ayinesidir, onra bir rahatsızlık görürse bunu ondan izale etsin." Tirmizi, Birr 17, 18, (1927, 1928, 1930); Müslim, İman 95, (55).

3327 sohbet DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA "Asım el-Ahvel merhum anlatıyor: "Hz. Enes radıyallahu anh'e: "Sana Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: "İslam'da dayanışma akdi (hılf) yoktur!" dediği ulaştı mı?" diye sordum. Şu cevabı verdi:

"Kureyşle Ensar arasında, benim evimde dayanışma antlaşması yaptı."

Ebu Davud'un rivayetinde: "Resulullah, bizim evde Ensarla Muhacir arasında iki veya üç kere dayanışma akdi yaptı" şeklindedir." Buhari, Edeb 67, Kefalet 2, İ'tisam 16; Müslim, Fedailu's-Sahabe 204, (2529); Ebu Davud, Feraiz 17, (2926).

3328 sohbet DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kardeşine zalim de olsa mazlum da olsa yardım et." "Mazlumsa yardım ederim, zalime nasıl yerdim ederim?" diye sorulmuştu.

"Onu zulümden alıkoyarsan, bu da ona yardımdır" buyurdu." Buhari, Mezalim 4, İkrah 7; Tirmizi, Fiten 68, (2256).

3329 sohbet DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA "Ebu'd-Derda radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Kim kardeşinin ırzını müdafaa ederse, Kıyamet günü allah, onun yüzünden ateşi geri çevirir." Tirmizi, Birr 20, (1932).

3330 sohbet DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA "Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bir ihtiyaç taleb eden kimse gelince arkadaşlarına yönelir ve:

"Şefaat edin, ecir kazanın! Allah da Resulünün diliyle dilediğine hükmetsin!" derdi." Buhari, Edeb 37, salat 88, Mezalim 5; Müslim, Birr 145, (2627); Ebu Davud, Edeb 126, (5131); Tirmizi, İlim 14, (2674); Nesai, Zekat 65, (5, 78).

3331 sohbet DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA "Yine Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Şu hususlar da Allah'ı büyüklemenin birer şubesidir:

-Bir müslüman yaşlıya ikramda bulunmak.

-İçindekiyle amel hususunda ölçüyü aşmayan ve ondan uzaklaşmayan Kur'an hamiline (hafızına) ikramda bulunmak.

-Adil olan iktidar sahibine ikram." Ebu Davud, Edeb 23, (4843).

3332 sohbet DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

"Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşı sebebiyle ikramda bulunursa, Allah yaşlılığında ona ikram edecek kimseleri mutlaka takdir eder." Tirmizi, Birr 75, (2023).

3333 sohbet DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

"Küçüklerimize merhamet, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir."

Bir rivayette şu ziyade gelmiştir: "...Ma'rufu emretmeyen, münkerden nehyetmeyen (de bizden değildir)." Tirmizi, Birr 15, (1920).

3334 sohbet DAYANIŞMA VE YARDIMLAŞMA "Hz. Aişe radıyallahu anha'nın anlattığına göre, "Kendisine bir dilenci uğramıştır, o da bir parça ekmek vermiştir. (Bir müddet sonra) üstü başı düzgün, kıyafeti yerinde bir dilenci daha uğramıştır. Hz. Aişe onu oturtup yemek yedirmiştir.

Kendisine bunun sebebi sorulunca şu açıklamayı yapmıştır: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "İnsanlara mevkilerine göre ikramda bulunun" buyurmuştu." Ebu Davud, Edeb 23, (4842).

3335 sohbet İSTİ'ZAN (İZİN TALEBİ) "Rıb'i İbnu Hiraş, Beni Amir'e mensub bir adamdan naklediyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir evde bulunduğu sırada, yanına girmek için:

"Girebilir miyim?" diye izin istedi. Aleyhissalatu vesselam hizmetçisine:

"Çık, şu gelene isti'zan adabını öğret, bu maksadla ona: "Esselamün aleyküm, girebilir miyim?" demesini söyle!" buyurdu. Adam bunu işitmişti, (hizmetçiyi beklemeden):

"Esselamü aleyküm, girebilir miyim?" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam da adama izin verdi, o da girdi." Ebu Davud, Edeb 137, (5177, 5178, 5179).

3336 sohbet İSTİ'ZAN (İZİN TALEBİ) "Kays İbnu Sa'd İbni Ubade radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bizi, evimizde ziyaret etti. Ve:

"Esselamü aleyküm ve rahmetullah!" dedi. Babam, çok hafif bir sesle mukabelede bulundu. Babama: "Resulullah'a izin vermiyor musun?" dedim. O:

"Bırak, bize çokça selam okusun!" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam tekrar:

"Esselamün aleyküm ve rahmetullah!" dedi. Sa'd yine hafif bir sesle mukabele etti. Sonra Resûlullah aleyhissalatu vesselam tekrar:

"Esselamün aleyküm ve rahmetullah!" dediler ve döndüler. Sa'd peşine düştü ve:

"Ey Allah'ın Resulü, ben senin selamını işitiyordum. Ancak, bize daha fazla selam vermen için alçak sesle mukabele ediyordum" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam onunla birlikte geri döndü. Ondan su isteyip gusletti. Sonra Sa'd, zaferan veya versle boyanmış bir havlu verdi, Aleyhissalatu vesselam ona sarındı. Sonra ellerini kaldırıp:

"Allah'ım, Sa'd İbnu Ubade ailesine mağfiret ve rahmet buyur!" diye dua etti. Sonra yemek yedi. Geri dönmek isteyince Sa'd, bir merkeb yaklaştırdı. Üzerine kadife bir örtü yaymıştı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam merkebe bindi. Sa'd, bana:

"Ey Kays, Resulullah'a refakat et!" dedi. Ben de refakat ettim. Yolda Aleyhissalatu vesselam bana:

"Benimle sen de bin!" dedi, ben imtina edince:

"Ya binersin, ya dönersin!" buyurdular. Ben de geri döndüm." Ebu Davud, Edeb 138, (5185).

3337 sohbet İSTİ'ZAN (İZİN TALEBİ) "Avf İbnu Malik radıyallahu anh anlatıyor: "Tebük Gazvesi sırasında Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a uğradım. Deriden yapılmış bir çadırda idi. Selam verdim. Selamıma mukabele etti ve:

"Gir!" buyurdu. Ben:

"Tam olarak mı, ey Allah'ın Resulü?" dedim.

"Tam olarak gir!" dedi. Ben de girdim."

(Ravi) der ki: "Tam olarak mı gireyim?" diye sorması, çadırın küçüklüğünden dolayı idi." Ebu Davud, Edeb 92, (5000, 5001); Buhari, Cizye 15; İbnu Mace, Fiten 25, (4042).

3338 sohbet İSTİ'ZAN (İZİN TALEBİ) "Abdullah Büsr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir kavmin kapısına gelince, yüzüyle kapıya dönmezdi. Sağ veya sol omuzunu çevirirdi. Sonra da:

"Esselamü aleyküm, esselamü aleyküm!" derdi. Böyle yapışı o sıralarda kapılarda örtü olmayışındandı." Ebu Davud, Edeb 138, (5186).

3339 sohbet İSTİ'ZAN (İZİN TALEBİ) "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Hz. Ömer radıyallahu anh bana anlatmıştı: "Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan üç sefer izin istedim ve bana izin verdi." Tirmizi, İsti'zan 3, (2692).

3340 sohbet İSTİ'ZAN (İZİN TALEBİ) "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

"Göz içeri girdi mi artık izin yok." Bir rivayette de şu ziyade gelmiştir: "İzin istemek görme sebebiyledir." Ebu Davud, Edeb 136, (5173).

3341 sohbet İSTİ'ZAN (İZİN TALEBİ) "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

"Biriniz yemeğe çağırıldığı vakit, elçi ile birlikte gelince bu onun için izin sayılır, (ayrıca izin istemeye gerek yoktur)." Ebu Davud, Edeb 140, (5189-5190).

3342 sohbet İSTİ'ZAN (İZİN TALEBİ) "Ata İbnu Yesar (rahimehullah) anlatıyor: "Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a sordu:

"Annemin yanına girerken izin isteyeyim mi?"

"Evet, iste."

"Ama ben evde onunla beraber kalıyorum."

"Annenin yanına girerken izin iste!"

"Ama ben ona hizmet ediyorum."

"Annenden izin iste! Anneni çıplak görmen hoşuna gider mi?"

"Hayır!"

"Öyleyse ondan izin iste!" Muvatta, İsti'zan 1, (2, 963).

3343 sohbet İSTİ'ZAN (İZİN TALEBİ) "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana buyurdular ki:

"Senin, yanıma girmen için iznin, perdenin kaldırılması ve benim fısıltımı işitmendir. Seni ben men edinceye kadar iznim böyle devam edecek." Müslim, Selam 16, (2169).

3344 sohbet İSTİ'ZAN (İZİN TALEBİ) "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelmiştim. Kapıyı çaldım.

"Kim o?" buyurdular.

"Benim!" dedim. (Beni almak üzere) çıktı ama:

"Ben! Ben!" diye söyleniyordu. (Belliydi ki kendimi tanıtma tarzımı) beğenmemişti." Buhari, İsti'zan 17; Müslim, Adab 38, (2155); Ebu Davud, Edeb 139, (5187); Tirmizi, İsti'zan 18, (2713).

3345 sohbet İSTİ'ZAN (İZİN TALEBİ) "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın hücrelerinden birinden içeriye bakmıştı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam elinde bir okla adama kalktı. Onu batırmak için, ihtiyatla adamın üzerine gitmesini seyreder gibiyim." Buhari, Diyat 23, 15, İsti'zan 11; Müslim, Adab 42, (2157); Ebu Davud, Edeb 136, (5171); Tirmizi, İsti'zan 17, (2709); Nesai, Kasame 44, (7, 60).

3346 sohbet İSTİ'ZAN (İZİN TALEBİ) "Nesai'nin bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir:

"Bir bedevi, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın kapısına geldi. Gözlerini kapının kırıklarına yapıştırdı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam adamı farketti. Gözünü patlatmak üzere elinde biir çubukla üzerine yürüdü. Adam hemen sırra kadem bastı. Resulullah "Eğer yerinde kalsaydın gözünü oyduydum!" buyurdular." Nesai, Kasame 44, (8, 60).

3347 sohbet SELAMLAŞMAK "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz bir meclise gelince selam versin. Kalkmak isteyince de selam versin. Birinci selam sonuncudan evla değildir (ikisi de aynı ölçüde ehemmiyetlidir.)" Tirmizi, İsti'zan 15, (2707); Ebu Davud, Edeb 150, (5208).

3348 sohbet SELAMLAŞMAK "Kelede İbnu Hanbel radıyallahu anh anlatıyor: "Safvan İbnu Ümeyye radıyallahu anh benimle, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a süt, ağız ve bir miktar salatalık gönderdi. Aleyhissalatu vesselam o sırada Mekke'nin yukarısında idi.

İzin istemeden, selam vermeden huzuruna girdim. Bana:

"Dön, esselamu aleyküm, gireyim mi? de!" buyurdu. Ben de öyle yaptım." Tirmizi, İsti'zan 18, (2711); Ebu Davud, Edeb 137, (5176).

3349 sohbet SELAMLAŞMAK "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana buyurdular ki:

"Ey oğulcuğum, ailene girdiğin zaman selam ver ki, selamın, hem senin üzerine hem de aile halkına bereket olsun!" Tirmizi, İsti'zan 10, (2699).

3350 sohbet SELAMLAŞMAK "Abdullah İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah'a: "İslam'ın hangi ameli daha hayırlı?" diye sorulmuştu.

"Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığnın herkese selam vermen" diye cevap verdi." Ebu Davud, Edeb 142, (5194).

3351 sohbet SELAMLAŞMAK "Hz. Enes radıyallahu anh'in anlattığına göre, kendisi bir grup çocuğa uğrar ve onlara selam verir. Yanındakilere de şu açıklamayı yapar. "RResûlullah aleyhissalatu vesselam böyle yapardı!" Buhari, İsti'zan 14; Müslim, selam 14, (2168); Ebu Davud, Edeb 147, (5202); Tirmizi, İsti'zan 8, (2697).

3352 sohbet SELAMLAŞMAK "Esma Bintu Yezid radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam biz bir grup kadına uğramıştı, selam verdi."

Tirmizi'nin bir rivayetinde: "Eliyle selamladı" denmiştir." Ebu Davud, Edeb 148, (5204); Tirmizi, İsti'zan 9, (2698); Buhari, İsti'zan 15.

3353 sohbet SELAMLAŞMAK "Ubeydullah İbnu Ebi Rafi, Hz. Ali radıyallahu anh'den nakletmiştir. Ebu Davud der ki: "Hasan İbnu Ali ise bunu merfu olarak yani Hz. Peygamber aleyhissalatu vesselam'dan rivayet etmiştir. Bir cemaat giderken, yeri gelince içlerinden bir kişinin selam vermesi hepsi için yeterlidir. Oturanlar adına da bir kişinin mukabelesi yeterlidir." Ebu Davud, Edeb 152, (5210).

3354 sohbet SELAMLAŞMAK "Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah'a en makbul insan, karşılaşmada selama önce davranandır." Ebu Davud, Edeb 144, (5197); Tirmizi, İsti'zan 6, (2695).

3355 sohbet SELAMLAŞMAK "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Binekte olan yürüyene, yürüyen oturana, az çok'a selam verir." Buhari, İsti'zan 4, 5, 6; Müslim, Selam 1, (2160); Ebu Davud, Edeb 145, (5198, 5199); Tirmizi, İsti'zan 4, (2704, 2705).

3356 sohbet SELAMLAŞMAK "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri, Hz. Adem aleyhissalam'ı kendi sureti üzere ve boyunu da altmış zira olarak yaratınca:

"Git, şu oturan meleklere selam ver, onların seni nasıl selamlayacaklarına da dikkat et, dinle. Zira o selam, senin ve zürriyyetinin selamı olacaktır" dedi. (Bunun üzerine Adem onlara gidip):

"Esselamü aleyküm!" diye selam verdi. Melekler: "Es-selamü aleyke verahmetullahi" dediler ve selama mukabele ederken verahmetullahi'yi ilave ettiler. Cennete her giren Hz. Adem suretinde (ve boyu da altmış arşın boyunda) olacak. Halk şu ana kadar (boyca) hep eksilmektedir." Buhari, İsti'zan 1, Enbiya 1; Müslim, Cennet 28, (2841).

3357 sohbet SELAMLAŞMAK "İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma anlatıyor: "Biz Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında iken bir adam gelerek selamı verdi ve:

"Esselamu aleyküm!" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam selamına mukabele etti. Adam da oturdu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam:

"On (sevap kazandı!)" dediler. Sonra birisi daha geldi.

"Esselamu aleyküm ve rahmetullahi!" dedi. Aleyhissalatu vesselam onun sa-elamına da mukabele etti. Adam oturdu. Aleyhissalatu vesselam:

"Yirmi!" dediler. Sonra biri daha geldi ve:

"Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu" dedi. Resulullah, selamına mukabele etti, adam da oturdu. Hz. Peygamber bu sefer:

"Otuz!" buyurdular." Ebu Davud, Edeb 143, (5195); Tirmizi, İsti'zan 2, (2690).

3358 sohbet SELAMLAŞMAK "Ebu Davud'da Muaz İbnu Enes'ten aynı manada bir rivayet vardır. Ayrıca şu ziyade yer alır:

"Sonra bir diğeri geldi ve dedi ki: "Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu ve mağfiretuhu." Resûlullah aleyhissalatu vesselam mukabelede bulundu ve:

"Kırk (sevap)" deyip ilave etti: "Böylece (ziyade edilen her kelime için) sevap artar." Ebu Davud, Edeb 143, (5196).

3359 sohbet SELAMLAŞMAK "Ebu Temime el-Hüceymi, Ebu Cüreyy el-Hüceymi'den, o da babasından (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelip:

"Aleyke's-selam ya Resulullah. (Sana olsun selam ey Allah'ın Resulü!)" dedim. Bana hemen müdahale etti:

"Aleyke's-selam deme. Çünkü aleyke's-selam diye verilen selam, ölülerin tahiyyesidir. Selam verdiğin zaman, "Esselamu aleyke" de! Sana mukabele eden de, "Ve aleykesselam!" der." Ebu Davud, Libas 28, (4048), Edeb 151, (5209); Tirmizi, İsti'zan 28, (2722, 2723).

3360 sohbet SELAMLAŞMAK "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Yahudiler size selam verince onlardan biri, "es-samu aleyküm" der, sen de ona, "Aleyke!" de." Buhari, İsti'zan 229; İstitabe 4; Müslim, Selam 8, (2164); Muvatta, Selam 3, (2, 960); Ebu Davud, Edeb 149, (5206); Tirmizi, Siyer 41, (1603).

3361 sohbet SELAMLAŞMAK "Hz. Enes radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın şu sözünü nakletmiştir:

"Ehl-i Kitap size selam verince onlara "Ve aleyküm" diye cevap verin." Buhari, İsti'zan 22; Müslim, Selam 6, (2163); Ebu Davud, Edeb 149, (5207); Tirmizi, Tefsir, Mücadele, (3296).

3362 sohbet SELAMLAŞMAK "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

"Hıristiyan ve yahudilerle karşılaşınca önce siz selam vermeyin, (onlar size versinler, siz mukabele edin). Bir yolda onlarla karşılaşınca, (kenardan geçmeleri için) yolu onlara daraltın." Müslim, Selam 13, (2167); Tirmizi, İsti'zan 12, (2701); Ebu Davud, Edeb 149, (5205).

3363 sohbet SELAMLAŞMAK "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bevl ederken bir adam ona uğradı ve selam verdi. Ancak Resûlullah aleyhissalatu vesselam, selamına mukabelede bulunmadı."

Ebu Davud'un bir rivayetinde şu ziyade var: "Sonra adama (selama mukabele etmeyişinin) özrünü beyan etti: "Ben, temiz değilken Allah'ı zikretmeyi uygun bulmadım." Müslim, Hayz 115, (370), Ebu Davud, Taharet 8, 124, (16, 330, 331); Tirmizi, Taharet 67, (90); Nesai, Taharet 33, (1, 36).

3364 sohbet MUSAFAHA (TOKALAŞMA) ÜZERİNE "Katade rahimehullah anlatıyor: "Hz. Enes radıyallahu anh'a sordum: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Ashabı arasında müsafaha var mıydı?" Bana:

"Evet!" diye cevap verdi." Buhari, İsti'zan 27; Tirmizi, İsti'zan 31, (2730).

3365 sohbet MUSAFAHA (TOKALAŞMA) ÜZERİNE "Hz. Bera radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İki müslüman karşılaşıp musafahada bulununca, ayrılmalarından önce (küçük günahları) mutlaka affedilir." Ebu Davud, edeb 153, (5211, 5212); Tirmizi, İsti'zan 31, (2729).

3366 sohbet MUSAFAHA (TOKALAŞMA) ÜZERİNE "Tirmizi'nin İbnu Mes'ud'dan kaydettiği bir diğer rivayette şöyle buyurulmuştur: "(Musafaha etmek üzere mü'min kardeşin) elinden tutulması selamlaşma cümlesindendir." Tirmizi, İsti'zan 31, (2731).

3367 sohbet MUSAFAHA (TOKALAŞMA) ÜZERİNE "Ata el-Horasani anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Musafaha edin ki, kalblerdeki kin gitsin, hediyeleşin ki birbirinize sevgi doğsun ve aradaki düşmanlık bitsin." Muvatta, Hüsnü'l-Hulk 16, (2, 908).

3368 sohbet HAPŞIRMA VE ESNEME "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında iki kişi hapşırdı. Efendimiz, bunlardan birine teşmitte bulundu (yani "yerhamukallah!" dedi), diğerine teşmitte bulunmadı. Niye böyle davrandığı sorulunca:

"Şu, Allah Teala'ya hamdetti, öbürü Allah Teala'ya hamdetmedi!" cevabını verdi." Buhari, Edeb 127; Müslim, Zühd 53, (2991); Ebu Davud, Edeb 102, (5039); Tirmizi, Edeb 4, (2743).

3369 sohbet HAPŞIRMA VE ESNEME "Müslim'in Ebû Musa'dan yaptığı bir diğer rivayette şöyle buyrulmuştur: "Biriniz hapşırır ve hamdederse, ona teşmitte bulunun, Allah'a hamdetmezse teşmitte bulunmayın." Müslim

3370 sohbet HAPŞIRMA VE ESNEME "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kardeşine üç kere teşmitte bulun, üçten fazla (hapşırırsa) artık bu nezle olmuştur." Ebu Davud, Edeb 100, (5036); Tirmizi, Edeb 5, (2745); İbnu Mace, Edeb 20, (3714).

3371 sohbet HAPŞIRMA VE ESNEME "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah hapşırmayı sever, esnemeden hoşlanmaz. öyleyse sizden biri hapşırır ve Allah'a hamdederse, bunu işiten her müslüman üzerine, yerhamukallah demesi hak (bir vazife)dir. Ancak esnemeye gelince, işte bu, şeytandandır. Biriniz namazda esneyecek olursa, imkan nisbetinde kendini tutsun ve hah diye ses çıkarmasın. Zira bu şeytandandır, şeytan kendisine gülüyor demektir." Buhari, Edeb 125, 128, Bed'ül-Halk 11; Müslim, Zühd 56, (2994); Ebu Davud, Edeb 97, (5028); Tirmizi, Salat 273, (370), Edeb 7, (2747, 2748).

3372 sohbet HAPŞIRMA VE ESNEME "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam hapşırdığı zaman, yüzünü elleriyle veya elbisesiyle örterdi ve sesini de kısardı." Ebu Davud, Edeb 98, (5029); Tirmizi, Edeb 6, (2746).

3373 sohbet HAPŞIRMA VE ESNEME "Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Yahudiler, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın huzurlarında zoraki hapşırırlar ve bununla kendileri için yerhamukallah demesini umarlardı. Resulullah ise onlara: "Allah size hidayet versin ve aklınızı ıslah etsin" derdi." Ebu Davud, Edeb 101, (5038); Tirmizi, Edeb 3, (2740).

3374 sohbet HASTA ZİYARETİ VE FAZİLETİ "Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim bir hastayı akşam vakti ziyaret ederse onunla mutlaka yetmişbin melek çıkar ve sabaha kadar onun için istiğfarda bulunur. Ona cennette bir bahçe hazırlanır. Kim de hastaya sabahleyin giderse, onunla birlikte yetmişbin melek çıkar, akşam oluncaya kadar ona istiğfarda bulunur. Ona cennette bir bahçe hazırlanır." Ebu Davud, Cenaiz 7, (3098); Tirmizi, Cenaiz 2, (969); İbnu Mace, Cenaiz 2, (1442).

3375 sohbet HASTA ZİYARETİ VE FAZİLETİ "Hz. Sevban radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hasta ziyaretinde bulunan kimse, ziyaretten dönünceye kadar cennet meyveleri arasındadır." Müslim, Birr 40, (2568); Tirmizi, Cenaiz 2, (967).

3376 sohbet HASTA ZİYARETİ VE FAZİLETİ "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim abdest alır ve abdestini mükemmel kılar, sevab ümidiyle müslüman kardeşini hasta iken ziyaret ederse, ateşten, yetmiş yıllık yürüme mesafesi kadar uzaklaştırılır." Ebu Davud, Cenaiz 7, (3097).

3377 sohbet HASTA ZİYARETİ VE FAZİLETİ "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim Allah rızası için bir arkadaşını ziyaret eder veya bir hastaya geçmiş olsun ziyaretinde bulunursa, bir münadi ona şöyle nida eder: "Dünya ve ahirette hoş yaşayışa eresin. Bu gidişin de hoş oldu. Kendine cennette bir yer hazırladın." Tirmizi, Birr 67, (2009).

3378 sohbet HASTA ZİYARETİ VE FAZİLETİ "Zeyd İbnu Erkam radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam gözümdeki bir ağrı sebebiyle beni ziyaret etti." Ebu Davud, Cenaiz 9, (3102).

3379 sohbet HASTA ZİYARETİ VE FAZİLETİ "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor. "Sa'd İbnu Mu'az, Hendek savaşı sırasında kol damarından yaralanınca, Resûlullah aleyhissalatu vesselam onun için mescide bir çadır kurdurdu. Maksadı, onu daha yakından ziyaret etmek (ve ilgilenmek)ti." Ebu Davud, Cenaiz 8, (3101); Nesai, Mesacid 18, (2, 45).

3380 sohbet HASTA ZİYARETİ VE FAZİLETİ "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim eceli gelmeyen bir hastayı ziyaret eder v yanında şu duayı yedi kere okursa, Allah ona bu hastalığından mutlaka şifa verir: Es'elullahe'l-azime Rabbe'l-Arşi'l-azimi en yeşfike. (Büyük Arş'ın Rabbi olan Allah'tan senin için şifa taleb ediyorum.)" Ebu Davud, Cenaiz 12, (3106); Tirmizi, Tıbb 32, (2084).

3381 sohbet HASTA ZİYARETİ VE FAZİLETİ "Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir hastanın yanına girince, ona sağlık ve uzun ömür temennisiyle onu rahatlatın. Zira böyle yapmak onun gönlünü hoş eder." Tirmizi, Tıbb 35, (2088).

3382 sohbet HASTA ZİYARETİ VE FAZİLETİ "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Yahudilerden bir çocuk Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a hizmet ediyordu. bir gün hastalandı. Resulullah onun ziyaretine geldi. Baş ucunda oturdu ve: "Müslüman ol!" buyurdu. Çocuk yanında durmakta olan babasına baktı. Babası da: "Ebu'l-Kasım'a itaat et!" emretti. Çocuk derhal müslüman oldu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam oradan ayrıldığı vakit şöyle diyordu:

"Onu benim vesilemle ateşten kurtaran Allah'a hamdolsun." Buhari, Cenaiz 80, Marda 11; Ebu Davud, Cenaiz 5, (3095).

3383 sohbet HASTA ZİYARETİ VE FAZİLETİ "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Hastayı ziyaret ederken az oturmak ve az gürültü yapmak sünnettendir." Rezin ilavesidir. Buhari, İlm 39, Cihad 176, Cizye 6; Megazi 83, İ'tisam 26, Marda 17.

3384 sohbet BİNME VE TERKİYE ALMA "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Mekke'ye geldiği zaman kendisini, Abdulmuttaliboğullarının çocukları karşıladılar. Resûlullah aleyhissalatu vesselam birini önüne, diğerini de arkasına bindirdi." Buhari, Umre 13, Libas 99, 100; Nesai, Menasik 121, (5, 212).

3385 sohbet BİNME VE TERKİYE ALMA "Abdullah İbnu Cafer radıyallahu anhüma, İbnu'z-Zübeyr'in, kendisine şunları söylediğini anlatmıştır: "Hatırlar mısın, hani biz Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı karşılamıştık: Ben, sen ve İbnu Abbas!"

Abdullah: "Evet hatırlıyorum," demiş ve ilave etmiştir: "Bizi bineğine almış, seni terketmişti." Buhari, Cihad 196; Müslim, Fedailu's-Sahabe 65, (2427); Ebu Davud, Cihad 60, (2566).

3386 sohbet BİNME VE TERKİYE ALMA "Hz. Muaz radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Ufeyr denen merkebinin terkkisinde idim." Ebu Davud, Cihad 53, (2559).

3387 sohbet BİNME VE TERKİYE ALMA "Ebu'l-Müleyh, bir adamdan naklen demiştir ki: "Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın terkisinde idim. Hayvanın ayağı kaydı. Ben, "Kör şeytan!" demiş bulundum. Bana:

"Böyle söyleme, zira böyle söylersen o büyür, hatta ev kadar olur ve "kendi gücümle onu yere attım!" der. Fakat sen: "Bismillah!2 de, zira böyle söylersen o küçülür ve sinek kadar olur." Ebu Davud, Edeb 85, (4982).

3388 sohbet BİNME VE TERKİYE ALMA "Abdullah İbnu Büreyde, babasından (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Beraberinde bir merkeb olan bir zat Hz. Peygamber'e gelerek:

"Ey Allah'ın Resulü! Bin!" dedi ve adam (kayarak, hayvanın) terkisine geçti. Aleyhissalatu vesselam:

"Hayır, hayvanın önüne binmeye sen benden daha çok hak sahibisin, hakkını bana bağışlarsan o başka!" buyurdu. Adam da: "Önü sana bağışladım!" dedi. Bunun üzerine hayvana bindi." Ebu Davud, Cihad 65, (2572); Tirmizi, Edeb 25, (2774).

3389 sohbet KOMŞUYU HİMAYE "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hz. Cebrail aleyhisselam bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu varis kılacağını zannettim." Buhari, Edeb 28; Müslim, Birr 140, (2624); Ebu Davud, Edeb 132, (5151); Tirmizi, Birr 28, (1943).

3390 sohbet KOMŞUYU HİMAYE "Amr İbni Şu'ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anhüma anlatıyor: "İbnu Ömer radıyallahu anhüma için bir koç kesildi. İbnu Ömer, ailesine: "Ondan yahudi komşunuza hediye ettiniz mi?" diye sordu. "Hayır!" cevabını alınca:

"Bundan ona da gönderin. Zira ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: "Cebrail bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu varis kılacağını zannettim" dediğini işittim" buyurdu." Ebu Davud, Edeb 132, (5152); Tirmizi, Birr 28, (1944).

3391 sohbet KOMŞUYU HİMAYE "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

"Komşusu, zararlarından emin olmayan kimse cennete giremez." Buhari, Edeb 29; Müslim, İman 73, (46).

3392 sohbet KOMŞUYU HİMAYE "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:; "kim allah'a ve ahirete inanıyorsa misafirine ikram etsin. Kim Allah'a ve ahirete inanıyorsa komşusuna ihsanda (iyilikte) bulunsun. Kim Allah'a ve ahirete inanıyorsa hayır söylesin veya sükût etsin." Buhari, Edeb 31, 85, Nikah 80, Rikak 23; Müslim, İman 74, (47); Ebu Davud, Edeb 132, (5154).

3393 sohbet KOMŞUYU HİMAYE "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "(Bir gün), ey Allah'ın Resulü! dedim, iki komşum var, hangisine (öncelikle) hediyede bulunayım?"

"Sana kapı itibarıyla hangisi yakınsa ona!" cevabını verdi." Buhari, Edeb 32, Şüf'a 3, Hibe 16; Ebu Davud, Edeb 132, (5155).

3394 sohbet KOMŞUYU HİMAYE "Buhari ve Müslim'in Ebu Hüreyre radıyallahu anh'tan yaptığı bir diğer rivayette şöyle denmiştir: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdu ki: "Komşu kadın, komşu kadından gelen koyun paçasını bile küçük görmesin." Buhari, Edeb 30, Hibe 1; Müslim, Zekat 90, (1030); Tirmizi, Vela 6, (2131).

3395 sohbet KOMŞUYU HİMAYE "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

"Sizden kimse, duvarına, komşusunun kiriş saplamasına mani olmasın."

Ebu Hüreyre'den hadisi rivayet eden zat der ki: "Ebu Hüreyre radıyallahu anh, sonra şunu ilave etti: "Görüyorum ki, bunu hoş karşılamadınız. Allah'a yemin olsun, onu omuzlarınız arasına uzatırım." Buhari, Mezalim 20; Müslim, Müsakat 36, (1609); Muvatta, Akdiye 32, (2, 745); Ebu Davud, Akdiye 1, (3634); Tirmizi, Akhak 18, (1353).

3396 sohbet KOMŞUYU HİMAYE "Semüre İbnu Cündeb radıyallahu anh anlatıyor: "Ensar'dan bir zatın bahçesinde benim bodur bir hurma ağacım vardı. O zat ailesiyle beraberdi. Semüre, kendi ağacına gitmek üzere bahçeye girerdi. Bu girişten bahçe sahibi rahatsız oluyordu. Kendisine o ağacı (bir başka yerdeki ağaçla) değiştirmeyi taleb etti. Ama Semüre kabul etmedi. Bunun üzerine Ensari radıyallahu anh Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelip durumu anlattı. Resûlullah Semüre'ye o ağacı satmasını taleb etti; fakat o kabül etmedi. Bu sefer (bir başka yerdeki ağaçla) değiştirmeyi teklif etti, o bunu da kabul etmedi. Resûlullah: "Ağacı ona bağışla!" dedi ve buna rağbet etmesi için "şöyle şöyle ecir var!'' buyurdu. Semüre yine, kabul etmedi. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalatu vesselam:

"Sen muzır birisin!" dedi. Sonra Ensari zata dönüp:

"Git, onun hurmasını sök!" buyurdu." Ebu Davud, Akdiye 31, (3636).

3397 sohbet KOMŞUYU HİMAYE "Ebu Sırma radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Kim (bir müslümana) zarar verirse Allah da ona zarar verir. Kim de (bir müslüman) ile, nizaya, husümete girerse Allah da onunla husumete girer.''" Ebu Davud, Akdiye 31, (3635); Tirmizi, Birr 27, (1941); İbnu Mace, Ahkam 17, (2342).

3398 sohbet KÜSÜŞMEK "Hz. Ebu Eyyüb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki : Bir müslümana, kardeşine üç günden fazla küsmesi helal değildir. Yani, bunlar karşılaşırlar da her biri diğerinden yüz çevirir. Bu ikisinden hayırlı olanı, birinci olarak selam verendir." Buhari, Edeb 62, İsti'zan 9; Müslim, Birr 25, (2560); Muvatta, Hüsnü'l- Hulk 13, (2, 906, 907); Ebu Davud, Edeb 55, (4911); Tirmizi, Birr 21, (1933).

3399 sohbet KÜSÜŞMEK "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Bir mü'minin diğer bir mü'mine üç günden fazla küsmesi helal olmaz. Üzerinden üç gün geçince, ona kavuşup selam versin. Eğer o selama mukabele ederse ecirde her ikisi de ortaktır. Mukabele etmezse günah onda kalmıştır.''

Bir diğer rivayette şöyle buyrulmuştur: Kim üç günden fazla küs kalır ve ölürse cehenneme girer.''" Ebu Davud, Edeb 55, (4912, 4914).

3400 sohbet KÜSÜŞMEK "Ebu Hıraş es-Sülemi radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Kim kardeşine bir yıl küserse, bu tıpkı kanını dökmek gibidir.''" Ebu Davud, Edeb 55, (4915).

3401 sohbet KÜSÜŞMEK "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ameller her perşembe ve pazartesi günü arzedilir. Aziz ve Celil olan Allah o gün, Allah'a hiçbir şirk koşmayan kulun günahını affeder. Bundan sadece kardeşiyle arasında düşmanlık olanı istisna eder, (onu affetmez) ve der ki: "Bu ikisini barışıncaya kadar terkedin." Müslim, Birr 36, (2565); Muvatta, Hüsnü'l- Hulk 17, (2, 908); Ebu Davud, Edeb 55, (4916); Tirmizi, Birr 76, (2024).

3402 sohbet KÜSÜŞMEK "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Safiyye Bintu Huyeyy 'in devesi hastalandı. Zeyneb Bintu Cahş'ın yanında fazla deve vardı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam ona:

"Safiyye'ye bir deve ver!" buyurdu. Zeyneb:

"Ben bu yahudi kızına deve mi verecek mişim?'' diyerek (red cevabı verdi). Resûlullah aleyhissalatu vesselam ona kızıp, Zilhicce ve Muharrem ayları ile Safer ayının bir kısmı boyunca küstü.''" Ebu Davud, Sünnet 4, (4602).

3403 sohbet İNSANLARIN KUSURLARINI ARAŞTIRMAK VEYA ÖRTMEK "Hz. Abdullah İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "(Birgün) Resûlullah aleyhissalatu vesselam minbere çıkıp yüksek sesiyle şöyle nida etti:

"Ey diliyle müslüman olup da kalbine iman nüfuz etmemiş olan (münafık)lar! Müslümanlara eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın. Zira kim, müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır. Allah kimin kusurunu araştırırsa, onu, evinin içinde (insanlardan gizli) bile olsa rüsvay eder.''

İbnu Ömer bir gün Ka'be'ye nazar etti ve:

"Şanın ne yüce, hürmetin ne yüce! Ancak mü'minin Allah yanındaki hürmeti senden de yüce!'' dedi.''" Tirmizi, Birr 85, (2033).

3404 sohbet İNSANLARIN KUSURLARINI ARAŞTIRMAK VEYA ÖRTMEK "Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim bir ayıp görür ve onu örterse, diri diri gömülmüş bir kızı ihya etmiş gibi olur.''" Ebu Davud, Edeb 45 (4891).

3405 sohbet İNSANLARIN KUSURLARINI ARAŞTIRMAK VEYA ÖRTMEK "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir kul dünyada bir kulu örterse, Allah Kıyamet günü onu mutlaka örter.''" Müslim, Birr 72, (2590).

3406 sohbet İNSANLARIN KUSURLARINI ARAŞTIRMAK VEYA ÖRTMEK "Zeyd İbnu Vehb anlatıyor: "İbnu Mes'ud radıyallahu anh'a (bir adam) getirilip: "Şu herif falancadır, sakalından şarap damlıyor'' denildi. Abdullah radıyallahu anh:

"Ben tecessüsten men edildim. Lakin bize bir şey zahir olursa onu ele alırız!" cevabını verdi." Ebu Davud, Edeb 44, (4890).

3407 sohbet KADINA BAKMA "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

"Sakın bir erkek, yanında mahremi olmadıkça yabancı bir kadınla yalnız kalmasın." Buhari, Nikah 111, Cezau's- Sayd 26, Cihad 140, 181; Müslim, Hacc 424, (1341).

3408 sohbet KADINA BAKMA "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Aklında bir şeyler olan bir kadın vardı. Bir gün Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a:

"Ey Allah'ın Resulü! Benim sana bir ihtiyacım var!'' dedi. Aleyhissalatu vesselam:

Ey ümmü fülan, yollardan hangisini dilersen bak da ihtiyacını göreyim" dedi. Kadınla birlikte bir sokağa gitti, kadın da ihtiyacını arzetti." Müslim, Fedail 76, (2326); Ebu Davud, Edeb 13, (4818, 4819).

3409 sohbet KADINA BAKMA "Hz. Cerir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a ani bakıştan sordum. Bana:

"Nazarını hemen çevir!'' buyurdu.''" Müslim, Âdab 45, (2159); Ebu Davud, Nikah 44, (2159); Tirmizi, Edeb 29, (2777).

3410 sohbet KADINA BAKMA "Hz. Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Hz. Ali radıyallahu anh'a buyurdular ki:

"Ey Ali, bakışına bakış ekleme. Zira ilk bakış sanadır, ama ikinci bakış aleyhinedir." Tirmizi, Edeb 28, (2778); Ebu Davud, Nikah 44, (2149).

3411 sohbet KADINA BAKMA "Hz. Enes radıyaIlahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Fatıma radıyallahu anha'ya, bir köle getirdi. Bunu ona hibe etmişti. Hz. Fatıma'nın üzerinde (çok uzun olmayan bir elbise vardı, elbiseyi başına çekecek olsa öbür ucu ayaklarına ulaşmıyordu. Elbisesiyle ayaklarını örtecek olsa üst ucu başına yetişmiyordu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, örtünme hususunda maruz kaldığı sıkıntıyı görünce:

"Bu kıyafette olmanın sana bir mahzuru yok, zira, karşındakiler baban ve kölendir'' buyurdu.''" Ebu Davud, Libas 35, (4106).

3412 sohbet KADINA BAKMA "Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam yanımda idi. Evde de bir muhannes vardı. Bu muhannes, Ümmü Seleme'nin kardeşi Abdullah İnu Ebi Ümeyye'ye: "Ey Abdullah, şayet yarın Allah Taif'in fethini müyesser kılarsa, ben sana Gaylan'ın kızını göstereceğim. Çünkü o, gelirken dört, giderken sekizdir" der. Bu söz üzerine Aleyhissalatu vesselam:

"Böyleleri bir daha yanınıza girmesin" buyurdu. Bu sözüyle muhannesleri kasdetmişti. Bundan sonra onu, (evlerine girmekten) men ettiler.''" Buhari Megazi 56, Nikah 113, Libas 62 ; Müslim, Selam 32, (2180); Muvatta, Vasiyyet 5, (2, 767); Ebu Davud, Edeb 61, (4929).

3413 sohbet KADINA BAKMA "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam erkeklerden kadınlaşanları, kadınlardan da erkekleşenleri lanet etti ve: "Onları evlerinizden çıkarın!" şeklinde ferman buyurdu." Buhari, Libas 62, Hudüd 33; Ebu Davud, Edeb 61, (4930); Tirmizi, Edeb 34, (2785, 2786).

3414 sohbet KADINA BAKMA "Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: "Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında idim. Yanında Meymune Bintu'I-Haris radıyallahu anha da vardı. (Bu esnada) İbnu Ümmi Mektum bize doğru geliyordu. -Bu vak'a, tesettürle emredilmemizden sonra idi- ve yanımıza girdi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam bize:

"Ona karşı örtünün!'' emretti. Biz:

"Ey Allah'ın resulü! O, ama ve bizi görmeyen (ve varlığımızı tanımayan) bir kimse değil mi?'' dedik. Bunun üzerine:

"Siz de mi körlersiniz, siz onu görmüyor musunuz?" buyurdu." Ebu Davud, Libas 37, (4112); Tirmizi, Edeb 29, (2779).

3415 sohbet KADINA BAKMA "Ebu Üseyd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, mescidden çıkıyordu. Yolda kadınlarla erkeklerin karışmış vaziyette olduklarını görünce, kadınlara:

"Sizler geride kalın. Yolun ortasından gitmeyin, kenarlarından gidin!" ferman buyurdu. Bundan sonra, kadınlar nerdeyse duvara değecek şekilde yürürdü. Bazan bu değmeler sebebiyle, elbisesinin duvara takıldığı olurdu." Ebu Davud, Edeb 180, (5272).

3416 sohbet KADINA BAKMA "İbnu Ömer radıyallahu anhüm anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, erkeğin iki kadın arasında yürümesini yasakladı.''" Ebu Davud Edeb 180, (5273).

3417 sohbet KADINA BAKMA "İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kadın avrettir, dışarı çıktı mı şeytan ona muttali olur." Tirmizi, Rada 18, (1173).

3418 sohbet KADINA BAKMA "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam kadınlarından biriyle beraber idi. Yanından bir adam geçti. Aleyhissalatu vesselam adamı çağırarak:

"Bu benim zevcemdir!" dedi. Adam:

"Ey Allah'ın Resulü! Ben herkesten şüphe etsem de sizden şüphe etmem!'' deyince, Aleyhissalatu vesselam:

"Şeytan insana kanın nüfuz ettiği gibi nüfuz eder!" buyurdular." Müslim, Selam 23, (2174).

3419 sohbet MÜTEFERRİK HADİSLER "Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana:

"Ey Ebu Zerr!" dedi. Ben:

"Ey Allah'ın Resulü, buyurun! Emrinizdeyim, canım sana feda olsun!" diye cevap verdim." Ebu Davud, Edeb 162, (5226).

3420 sohbet MÜTEFERRİK HADİSLER "Ebu Saidi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

"Sadece mü'minle arkadaşlık et. Senin yemeğini muttaki olan yesin." Ebu Davud, Edeb 19, (4832); Tirmizi, Zühd 56, (2397).

3421 sohbet MÜTEFERRİK HADİSLER "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin." Ebu Davud, edeb 19, (4833); Tirmizi, Zühd 45, (2379).

3422 sohbet MÜTEFERRİK HADİSLER "Ebu'd-derda radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Size oruç, namaz ve sadakanın derecesinden daha üstün olan şeyi haber vermeyeyim mi?"

"Evet (Ey Allah'ın Resulü, söyleyin!)" dediler.

"İnsanların arasını düzeltmektir. Çünkü insanların arasındaki bozukluk (dini) kazır."

Tirmizi'de şu ziyade gelmiştir: "Ben saçı kazır demiyorum, velakin dini kazır (diyorum)." Ebu Davud, Edeb 58, (4919); Tirmizi, Kıyamet 57, (2511).

3423 sohbet MÜTEFERRİK HADİSLER "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Hz. Ömer radıyallahu anh, el-Cabiye'de bize hitaben:

"Ey insanlar, dedi. Ben, (şu hutbeyi okumak üzere) aranızda kalkıyorum, tıpkı, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın da bizim aramızda kalktığı gibi. (O kalkıp) şöyle demişti: "Size Ashabımı, sonra da onların peşinden gelecekleri (sonra da bunların peşinden gelecekleri) tavsiye ediyorum. Daha sonra (gelenler arasında) yalan, öylesine yayılacak ki, kişi, kendisinden yemin taleb edilmediği halde yemin edecek, şahidliği istenmediği halde şehadette bulunacak. Haberiniz olsun, bir erkek bir kadınla baş başa kaldı mı onların üçüncüsü mutlaka şeytandır. Size cemaati tavsiye ederim. Ayrılıkdan sakının. Zira şeytan, tek kalanla birlikte olur. İki kişiden uzak durur. Kim cennetin ortasını dilerse, cemaatten ayrılmasın. Kimi yaptığı hayır sevindirir ve kötülüğü de üzerse, işte o, mü'mindir." İbnu Mace, Ahkam 27, (2363); Tirmizi, Fiten 7, (2166).

3424 sohbet MÜTEFERRİK HADİSLER "Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden biri bir meclis veya bir çarşıdan geçerken elinde ok bulunduğu takdirde, okun demir kısmını tutsun, onunla bir müslümanı yaralamasın." Ebu Musa radıyallahu anh derdi ki:

"Biz vallahi, onları ölmezden önce birbirimize yönelttik." Buhari, Fiten 7, Salat 67; Müslim, Birr 124, (2615); Ebu Davud, Cihad 72, (2587).

3425 sohbet MÜTEFERRİK HADİSLER "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam çıplak olarak kılınç teati edilmesini yasakladı." Ebu Davud, Cihad 73, (2588); Tirmizi, Fiten 5, (2164).

3426 mehr MEHRİN MİKTARI "Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir kadın gelerek:

"Ey Allah'ın Resülü, dedi. Sana nefsimi bağışlamaya geldim.''

Aleyhissalatu vesselam kadına şöyle bir nazar edip sonra tepeden tırnağa gözden geçirdi, bir de sabit baktı ve sonunda (hiçbir şey söylemeden) başını yere eğdi.

Kadın, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın, hakkında hiç bir hükme varmadığını görünce oturdu. Derken bir adam doğrulup:

"Ey Allah'ın Resülü! Sizin ona ihtiyacınız yoksa onu bana nikahlayın!'' dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam:

"Yanında (buna mehir olarak verecek) bir şeyler var mı?'' diye sordu. Adam:

"Vallahi yok. Ey Allah'ın Resülü!'' deyince:

"Ailene git, bir şeyler bulabilecek misin bir bak!'' dedi. Adam gitti ve

az sonra geri geldi:

"Hayır, vallahi ey Allah'ın Resulü hiç bir şey bulamadım!'' dedi. Resûlullah tekrar:

"İyi bak, demirden bir yüzük de mi yok!'' buyurdu. Adam tekrar gidip

yine geri geldi ve:

"Hayır! Vallahi ya Resûlullah, demirden bir yüzük bile yok! Ancak işte şu izarım var, yarısı onun olsun'' dedi. Sehl der ki: "Adamın ridası yoktu''

Aleyhissalatu vesselam:

"İzarın ne işe yarar? Onu sen giyecek olsan onun üzerinde bir şey olmayacak, şayet o giyecek olsa senin üzerinde bir şey kalmayacak!'' buyurdular. Bunun üzerine adam oturdu. Epey bir müddet oturduktan sonra, kalktı.

Resulullah aleyhissalatu vesselam onun döndüğünü görünce, geri çağırılmasını söyledi. Adamı çağırdılar.

"Kur'an'dan ne biliyorsun (hangi süreler ezberinde?)" diye sordu. Adam:

"Şu şu süreleri biliyorum!'' diye bildiklerini saydı.

"Yani sen bunları ezbere okuyor musun?" diye tekrar sordu. Adam:

"Evet! '' deyince, Resûlullah aleyhissalatu vesselam:

"Haydi git, ben kadını sana temlik ettim'' buyurdu.''

Bir rivayette: "Kur'an'dan bildiklerin(i öğretmen) mukabilinde onu sana nikahladım" buyurdu." Buhari, Nikah 6, 32, 35, 37, 40, 44, 50, 51, Vekale 9, Fedailu'l-Kur 'an 21, 22, Libas 49; Müslim, Nikah 76, (1425); Muvatta, Nikah 8, (2, 526); Ebu Davud, Nikah 31, (2111); Tirmizi, Nikah 22, (1114); Nesai, Nikah 62, (6, 113).

3427 mehr MEHRİN MİKTARI "Ebu Davud da kaydedilen bir Ebu Hüreyre rivayetinde: "Kalk buna yirmi ayet öğret, o senin hanımındır" denmiştir." Ebu Davud

3428 mehr MEHRİN MİKTARI "Yine Ebu Davud'un Cabir'den yaptığı bir diğer rivayette: "Resulallah: "Kim mehir olarak bir avuç kavud veya hurma verirse kadını kendine helal kılmış olur" buyurmuştur." Ebu Davud

3429 mehr MEHRİN MİKTARI "Abdullah İbnu Amir babasından naklediyor: "Beni Fezre'den bir kadın bir çift ayakkabı mehir mukabilinde evlendi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Nefsin ve malın için bir çift ayakkabıya razı mısın?" diye sordu. Kadın: "Evet!" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bu evliliğe müsaade etti.''" Ebu Davud, Nikah 30 - 31, (2110, 2112); Tirmizi, Nikah 21, (1113).

3430 mehr MEHRİN MİKTARI "Hz. Enes radıyallahu anh buyurdular ki: "Ebu Talha, Ümmü Süleym radıyallahu anh'la evlendi. Aralarındaki mehir müslüman olmaktı. Ümmü Süleym, Ebu Talha'dan önce müslüman olmuştu. Ebu Talha, Ümmü Süleym'i istetince, Ümmü Süleym: "Ben müslüman oldum, sen de müslüman olursan evlenirim'' dedi. Bunun üzerine o da müslüman oldu. Ümmü Süleym'in mehir olarak istediği şey müslüman olması idi.''" Nesai, Nikah 63, (2, 114).

3431 mehr MEHRİN MİKTARI "Ebu'l-Acfa es-Sülemi anlatıyor: "Birgün, Hz. Ömer radıyallahu anh, cuma hutbesi verdi ve hutbede şöyle söyledi: "Sakın, kadınların mehirlerini artırmayın, zira bu, eğer dünya için bir şeref, ahiret için de bir takva olsaydı buna en çok Resulullah layık idi. Halbuki O, kadınlarından veya kızlarından hiç birine oniki okiyyeden fazla mehir takdir etmemiştir''"

3432 mehr MEHRİN MİKTARI "Hz. Aişe radıyallahu anha 'ya: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın hanımlarına verdiği mehir ne idi?'' diye sorulmuştu şu cevabı verdi:

"Oniki okiyye ve bir neşş idi. Neşş nedir biliyor musunuz? Yarım okiyyedir. Bunun tamamı beşyüz dirhem eder." Müslim, Nikah 78 (1426); Ebu Davud, Nikah 29, (2105); Nesai, Nikah 66, (6, 116, 117).

3433 mehr MEHRİN MİKTARI "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatü vesselam, Safiyye radıyallahu anha'yı şad etti ve onun azadlığını mehri yaptı.''" Buhari, Nikah 68, Büyü 108, Cihad 74; Müslim, Nikah 78, (1365); Ebu Davud, Nikah 6, (2054); Tirmizi, Nikah 23, (1115); Nesai, Nikah 64, (6, 114).

3434 mehr MEHRİN MİKTARI "Yine Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Abdurrahman İbnu Avf radıyallahu anh Medine'ye gelince Resulullah aleyhissalatu vesselam onu Sa'd İbnu Rebi el-Ensari ile kardeşledi. el-Ensari (zengin birisiydi ve) iki hanımı vardı. Abdurrahman'a malını ve ehlini yarı yarıya paylaşmayı teklif etti. Abdurrahman:

"AIlah malını ve ehlini sana mubarek kılsın. Bana pazarı göster kafi!'' dedi. Pazara geldiler. O gün keş ve yağ alıp satmaktan bir miktar kazanç elde etti. Bir müddet sonra, Resulullah aleyhissalatu vesselam, onunla karşılaşınca, üzerinde sürünme maddesinin izlerini gürdü ve:

"Hayırdır! Neler oldu Ey Abdurrahman?" diye sordu.

"Ensari bir kadınla evlendim!" dedi. Resulullah:

"İyi de kadına mehir olarak ne verdin?" buyurdu. Abdurrahman:

"Bir nevat (beş dirhem) altın!" deyince. Aleyhissalatu vesselam:

"Bir de ziyafet ver, bir tek koyunla da olsa!" ferman etti."

Bir rivayette "...altın" kelimesinden sonra "Allah sana mübarek kılsın" ziyadesi vardır." Buhari, Nikah 7, 49, 54, 56, 68, Büyü 1, Kefalet 2, Edeb 67, Da'avat 53, Menakıbu'l-Ensar 3, 50; Müslim, Nikah 79, (1427); Muvatta, Nikah 47, (2, 545); Tirmizi, Nikah 10, (1094); Ebu Davud, Nikah 30, (2109); Nesai, Nikah 67, (6, 119).

3435 mehr MEHRİN MİKTARI "Ümmü Habibe radıyallahu anha'nın anlattığına göre, Ubeydullah İbnu Cahş'ın nikahı altında idi. Ubeydullah Habeşistan'da vefat etti. Necaşi rahimehullah, onu Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a nikahladı. Ve Resulullah'a bedel, Ümmü Habibe'ye dörtbin dirhem mehir verdi. Sonra onu, Aleyhissalatu vesselam'a Şürahbil İbnu Hasene ile birlikte gönderdi ve (mehir miktarını) Resulullah'a mektupla bildirdi. Resulullah aynen kabul etti." Ebu Davud, Nikah 29, (2107- 2108)

3436 mehr MEHRİN AHKÂMI "Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir adama:

"Sana falan kadını nikahlasam razı mısın?'' diye sordu. Adam, "Evet! '' deyince, bu sefer o kadına sordu: "Seni falan erkekle nikahlasam razı olur musun?"

Kadın, "Evet!" deyince bunları birbirlerine nikahladı. Erkek, kadınla gerdeğe girdi, ama kadın için bir mehir belirlemedi, herhangi bir şey de vermedi. Bu erkek, Hudeybiye gazvesine katılanlardan biriydi, Hayber'de onun da hissesi vardı. Adam öleceği zaman:

"Resûlullah falan kadını bana nikahladı ama ben ona bir mehir belirlemedim, peşin olarak da bir şey vermiş değilim. Şimdi sizleri şahid kılıyorum, kadına mehir olarak Hayber'deki hissemi veriyorum!'' dedi. Kadın onu aldı ve erkeğin vefatından sonra yüzbin (dirhem)e sattı."

3437 mehr MEHRİN AHKÂMI "Ravilerden biri, bu hadisin baş kısmına şu ilavede bulundu: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Nikahların en hayırlısı en kolayıdır." Ebu Davud, Nikah 32, (2117).

3438 mehr MEHRİN AHKÂMI "İbnu Mes'ud radıyallahu anh'ın anlattığına göre ona, kocası ölen bir kadından soruldu, kocası ona mehir tesbit etmemiş, henüz kendisiyle gerdek de yapmamış. Kadına şu cevabı verdi:

"Kadın mehrin tamamını alır (ne eksik, ne fazla ) iddet bekler ve miras'a da iştirak eder.

Ma'kıl İbnu Sinan söz alarak dedi ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı işittim, Berva' Bintu Vaşık için bunun misli bir hüküm vermişti." Bu açıklamaya İbnu Mes'ud sevindi." Ebu Davud, Nikah 32, (2114); Tirmizi, Nikah 44, (1145); İbnu Mace, Nikah 18, (1891); Nsai, Nikah 68, (6, 121).

3439 mehr MEHRİN AHKÂMI "Nafi anlatıyor: "Ubeydullah İbnu Ömer'in bir kızı vardı. Annesi de Bintu Zeyd İbni'l-Hattab idi. Bu kız, Abdullah İbnu Ömer'in bir oğlunun nikahı altında idi. Oğlan, Zeyd İbul'-Hattab'ın kızıyla gerdek yapmadan vefat etti, üstelik henüz mehir de tesbit etmemişti. Kızın annesi, Abdullah 'a gelerek kızın mehrini taleb etti. İbnu Ömer radıyallahu anh kadına: "Kızınıza mehir yoktur. Eğer mehir olsaydı onu asla tutmaz verirdim, aksi halde kıza zulmetmiş olurum'' dedi. Kadın onun hükmünü kabül etmek istemedi. Aralarında, Zeyd İbnu Sabit radıyallahu anh'ı hakem yaptılar. O, kızın mehir hakkının bulunmadığına, fakat mirasa iştirak hakkı olduğuna hükmetti." Muvatta, Nikah 10, (2, 527).

3440 mehr MEHRİN AHKÂMI "İbnu Ömer radıyallahu anhüm demiştir ki: "Boşanan her kadının bir istifade (tazminat) hakkı vardır. Bu tazminattan, kendisine mehir tayin edildiği halde, temas vaki olmadan boşanan hariçtir. Böyle bir kadın, kendisi için tesbit edilen mehrin yarısını alır." Muvatta, Talak 45, (2, 573).

3441 mehr MEHRİN AHKÂMI "İbnu'l-Müseyyeb anlatıyor: "Hz. Ömer radıyallahu anh: "Nikahda perdeler indirildi mi mehir vacib olur '' diye hükmetti.''" Muvatta, Nikah 12 (2, 5285.)

3442 mehr MEHRİN AHKÂMI "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Hz. Ali, Fatıma radıyallahu anhüma'yı nikahlayınca, hemen gerdek yapmak istedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam ise, mehir olarak bir şeyler verinceye kadar buna mani oldu. Hz. Ali radıyallahu anh: "Benim verecek bir şeyim yok!" demişti. Aleyhissalatu vesselam:

"Ona zırhını ver!" buyurdu. Hz. Ali radıyallahu anh (bu maksadla) zırhını verdi, sonra da gerdek yaptı." Ebu Davud, Nikah 36, (2125, 2126); Nesai, Nikah 76, (6, 129).

3443 mehr MEHRİN AHKÂMI "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bana, kocası kadına bir şey vermezden önce kadını kocasına göndermemi emretti." Ebu Davud, Nikah 36, (2128).

3444 mehr MEHRİN AHKÂMI "Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Yerine getirilmeye en ziyade layık olan şart, ferçleri helal kılmak üzere kabul ettiğiniz şartlardır." Buhari, Nikah 52, Şurüt 6; Müslim, Nikah 63, (1418); Ebu Davud, Nikah 63, (2139); Tirmizi, Nikah 31, (1127) ; Nesai, Nikah 42, (6, 92, 93).

3445 Av Konusu KARA AVI "Adiyy İbnu Hatım radiyallahu anh anlatıyor: "(Bir Gün): "Ey Allah 'ın Resulu! Biz, şu köpeklerle avlanıyoruz. Bunlardan bize helal olanı hangisidir?" diye sormuştum, şu açıklamayı yaptı: "Muallem (terbiye edilmiş) köpeğini besmele çekerek gönderdin mi, senin için tuttuğunu ye. Ancak köpek kendisi yemeye kalkmışsa onu yeme. Zira bu durumda ben, avı köpeğin kendisi için yakalamış olmasından korkarım. Eğer senin gönderdiğin köpeklere başka bir köpek karıştı da (hangisinin yakaladığı belli değilse) yine yeme." Buhari, Büyü 3, Zebaih 1, 2, 3, 7, 8, 9, 10, Tevhid 13; Müslim, Sayd 1, (1929); Ebu Davud, Sayd 2, (2847-2851); Tirmizi, Sayd 1- 7, (1465-1471); Nesai, Sayd 1- 8, (7,179-183),19-23, (7,193-195).

3446 Av Konusu KARA AVI "Ebu Salebe el-Huseni radiyallahu anh anlatıyor: (Bir gün Resulullah aleyhissalatu vesselam'a): "Ey Allah'ın Resulu! Biz Ehl-i Kitab'ın yaşadığı bir diyardayız. Onların kaplarından yiyebilir miyiz? Ve biz av memleketindeyiz; hem muallem (ögretilmiş) köpeğimle ve hem de yayımla avlanıyorum, muallem olmayan köpeğimle de avlandığım olur. Bunlardan hangisi benim için uygundur?" diye sordum. Buna şu cevabı verdi: "Ehl-i Kitapla ilgili sorundan başlayalım: "başka bir kap bulabilirseniz, onların kabından yemeyiniz. başka kap bulamazsanız, onları önce yıkayıp sonra içlerinden yemek yiyin. (Ava gelince), yayınla avladığın ve üzerine besmele çektiğin avını ye. Muallem köpeğinle avladığın ve üzerine besmele çekmiş bulunduğun avı da ye. Muallem olmayan köpeğinle avladığın hayvana yetişmiş, kesmiş isen onu da ye!" Buhari, Sayd 4,10,14; Müslim, Sayd 12-14, (1932); Ebu Davud, Sayd 2, (2850, 2855, 2856, 2857); Tirmizi, Sayd 1, (1464); Nesai, Sayd 4, (7,181).

3447 Av Konusu KARA AVI "Yine Ebu Sa'lebe radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Okunu attıktan sonra kaybetmiş olsan ve (üç gece) sonra (okun isabet ettiği ava) erişsen, bu av kokmadıkça onu yiyebilirsin." Müslim, Sayd 9, (1931); Ebu Davud, Sayd 4, (2861); Nesai, Sayd 20, (7, 193, 194); Buhari, Sayd 8.

3448 Av Konusu KARA AVI "Sa'd İbnu Ebi Vakkas radiyallahu anh'a öğretilmiş (muallem) bir köpek avı öldürecek olursa, yenilip yenmiyeceği sorulmuştu: "Ye dedi, ondan sadece bir parça da kalmış olsa.''" Muvatta, Sayd 7, (2, 493).

3449 Av Konusu KARA AVI "Amr İbnu Su'ayb an ebihi an ceddihi radiyallahu anhuma anlatıyor: "Bir adam dedi ki: "Ey Allah'ın Resulu, benim öğretilmiş köpeklerim var. Onlar hakkında bana fetva ver!" Aleyhissalatu vesselam: "Köpeğin senin için tuttuğu şeyi ye" buyurdular. Adam: "köpek, avı öldürmüşse?" dedi. "Öldürse de!" buyurdular. "Yayım hakkında da bana fetva ver!" dedi. "Okunun sana geri getirdiğini ye!" buyurdu. "Avı gözden kaybetmişsem?" dedim. "Avı gözden kaybetsen de! buyurdu, yeter ki, av üzerinde senin okundan başka bir ok izine rastlamamış olasın. Veya onu kokmuş bulmamış olasın." Nesai, Sayd 16, (7, 191).

3450 Av Konusu KARA AVI "Abdullah İbnu Muğaffel radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam parmakla çakıl atmayı yasakladı ve: "O, avı öldürmez, düşmanı paralamaz; ancak göz patlatır, diş kırar!" buyurdu." Buhari, Edeb 122, Tefsir, Feth 5, Zebaih 5; Müslim, Sayd 54, (1954); Ebu Davud, Edeb 178, (5270); Nesai, Kasame 37, (8, 47).

3451 Av Konusu KARA AVI "Hz. Cabir radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, mecusi köpeğinin avladığı avın etini yemeyi yasakladı." Tirmizi, Sayd 2, (1466).

3452 Av Konusu DENİZ AVI "Hz. Cabir radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bizi gazveye gönderdi. Biz üçyüz kişilik bir gruptuk, komutanımız da Ebu Ubeyde İbnu'l-Cerrah radiyallahu anh idi. Kureyş'in kervanını takip ediyorduk. Azığımız da bir dağarcık içine konmuş hurmadan ibaretti. Başka birşeyimiz yoktu. Ebu Ubeyde bundan bize (önce avuç avuç veriyordu, sonra) tane tane vermeye başladı. Kendisine: "Bununla nasıl idare ediyordunuz?'' diye soruldu. Şu cevabı verdi: "Biz hurmayı adeta emiyorduk, bebeğin emmesi gibi. Sonra da üzerine su içiyorduk. Bu bize geceye kadar yetiyordu. Tükendiği zaman yokluk içinde kaldık. İki hafta sahilde ikamet ettik. Şiddetli açlık geçirdik. Öyle ki ağaç yaprakları yedik. Ordumuza yaprak ordusu dendi. (Bu esnada) deniz bize anber (balina) denen bir hayvan attı. Ebu Ubeyde radiyallahu anh buna önce, "meytedir (yani leştir, yenmesi haramdır)'' dedi. Sonra da: "hayır, meyte değildir, bizler Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın elçileriyiz, Allah için buradayız, üstelik muzdar durumdayız'' dedi. Ondan iki hafta boyu yedik. Yağından da süründük. Hatta vücudumuz kendine geldi, eski halini aldı. Ebu Ubeyde, hayvanın kaburgalarından bir kemik alıp yere dikti. Sonra en boylu şahsı ve en boylu deveyi aradı. Adam deveye bindirildi ve kaburganın altından geçti. Hayvanın göz cukurunun içine tam dört kişi oturdu. gözünden nice kulle yağ çıkardık. Etinden kendimize azık yaptık. Medine'ye gelince durumu Resulullah aleyhissalatu vesselam'a anlattık. "Bu, Allah 'ın sizin için (denizden) çıkardığı bir rızıktır. Beraberinizde, etinden hala var mı?'' buyurdu. Biz de bir miktar gönderdik. O, bundan yedi.''" Buhari, Sayd 12, şirket 1, Cihad 124, Megazi 64; Müslim, Sayd 17, (1935); Muvatta, Sifatu'n-Nebiyy 24, (2, 930); Ebu Davud, Et'ime 47, (3840); Tirmizi, Kiyamet 35, (2477); Nesai, Sayd 35, (7, 207, 209).

3453 Av Konusu DENİZ AVI "Yine Hz. Cabir radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Denizin dışarı attığı veya yarısından çekildiği balığı yiyin. Denizin içinde ölmüş ve suyun üstüne çıkmış (tafi) balığı yemeyin.''" Ebu Davud, Et'ime 36, (3815).

3454 Av Konusu KÖPEKLER "İbnu Ömer radiyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vessselam buyurdular ki: "Av ve çoban köpeği dışında köpek besleyenin ecrinden her gün iki kıratlık eksilme olur." (Salim der ki:"Ebu Hureyre (bu hadisi rivayet ederken): "... Veya ziraat köpeği '' derdi) çünkü o ziraat sahibi idi." Buhari, Sayd 6; Müslim, Musakat 50, (1574); Muvatta, Isti'zan 12, (2, 969); Tirmizi, Ahkam 4, (1487); Nesai, Sayd 12-14 (7, 187-188).

3455 Av Konusu KÖPEKLER "Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "sürü veya av veya ziraat köpeği dışında bir köpek besleyen kimsenin ecrinden her gün bir kırat eksilir." Buhari, Hars 3, Bed'u'l- Halk 14; Müslim, Musakat 58, (1579); Ebu Davud, Sayd 1, (2844); Tirmizi, Ahkam 4, (1490); Nesai, Sayd 14, (7, 188, 189).

3456 Allah ın Sıfatları ALLAH'IN SIFATLARI "Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam aramızda ayağa kalkıp şu beş cümleyi söyledi:

Allah Teala Hazretleri uyumaz, zaten O'na uyku da yakışmaz. Kıstı (tartıyı, rızkı) indirir ve kaldırır. Geceleyin yapılan amel, gündüzleyin yapılandan önce; gündüzleyin yapılan amel de geceleyin yapılan amelden önce Allah'a yükseltilir. O'nun hicabı nurdur. Eğer o perdeyi açacak olsa, veçhinin sübuhatı, basarının ihata ettiği bütün mahlükatını yakardı." Müslim, İman 293 (179).

3457 Allah ın Sıfatları ALLAH'IN SIFATLARI "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhisalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden biri kardeşiyle dövüşünce yüze vurmaktan sakınsın."

Müslim'in rivayetinde şu ziyade var: "...zira Allah Adem'i kendi sûretinde yaratmıştır." Buhari, Itk 20; Müslim, Birr, 112, (2612).

3458 Allah ın Sıfatları ALLAH'IN SIFATLARI "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam şu duayı çok yapardı:

"Ey kalbleri çeviren Allahım! Kalbimi dinin üzerine sabit kıl!" Ben (bir gün kendisine):

"Ey Allah'ın resûlü! Biz sana ve senin getirdiklerine inandık. Sen bizim hakkımızda korkuyor musun?" dedim. Bana şöyle cevap verdi: "Evet! Kalpler, Rahman'ın iki parmağı arasındadır. Onları istediği gibi çevirir." Tirmizi, Kader 7, (2141).

3459 Allah ın Sıfatları ALLAH'IN SIFATLARI "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ı şu ayetleri okurken işittim. (Mealen): Hiç şüphesiz Allah size emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah işitir ve görür" (Nisa 58). Bu sırada Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın baş parmağını kulağına, onu takib eden (şahadet) parmağını da gözünün üzerine koyduğunu gördüm.''" Ebu Davud, Sünnet 19, (4728).

3460 misafirlik(ziyaret) MİSAFİRLİK (ZİYAFET) "Ebu Kerime radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir gece misafir olmak müslümanın hakkıdır. Kim, (bir ev sahibinin) avlusunda sabahlarsa, ağırlanma masrafı, (ev sahibi) üzerine bir borç olur. (Misafir) dilerse o hakkını alır, dilerse terkeder (almaz)." Ebu Davud, Et'ime 5, (3750).

3461 misafirlik(ziyaret) MİSAFİRLİK (ZİYAFET) "Bir başka rivayette (Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın) şöyle söylediği kaydedilmiştir: "Kim bir cemaate misafir olur ve fakat misafir, (ağırlanmaktan) mahrum kalırsa, -ona yardım, her müslüman üzerine hak (bir vazife) olması hasebiyle- bir gecelik (ağırlanma) masrafını o cemaatin ekininden ve malından alır." Ebu Davud, Et'ime 5, (3751).

3462 misafirlik(ziyaret) MİSAFİRLİK (ZİYAFET) "Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a dedim ki:

"Siz, bizi (sefere) gönderiyorsunuz. Bir yere vardığımız zaman, ahalisi ihtiyaçlarımızı görmezlerse ne yapmalıyız?" (Resûlullah bize) Şu cevabı verdiler:

Bir kavme inince, onlar misafire davranılması gereken muameleyi size de yaparlarsa ikramlarını kabül edin. Aksi takdirde, misafire yapmaları gereken ikram kadarını onlardan (zorla da olsa) alın." Buhari, Edeb 85, Mezalim 18; Müslim, Lukata 17, (1727); Ebu Davud, Et'ime 5, (3752); Tirmizi, Siyer 32, ( 1589).

3463 misafirlik(ziyaret) MİSAFİRLİK (ZİYAFET) "Avf İbnu Malik radıyalluhu anh anlatıyor:

"Ey Allah'ın Resûlü dedim, ben bir adama uğrasam, o beni ağırlamasa sonra o bana uğrasa ben ona yaptığını yapayım mı?"

"Hayır! dedi, sen onu ağırla!"

Bir gün Resûlullah aleyhissalatu vesselam beni eskimiş bir elbise içerisinde görmüştü:

"Senin malın yok mu (da böyle giyiniyorsun)?" diye sordu.

"Allah bana deve, koyun, (sığır, at, köle) her maldan verdi!" dedim.

"Öyleyse buyurdular, üzerinde görülmelidir!" Tirmizi, Birr 63, (2007).

3464 misafirlik(ziyaret) MİSAFİRLİK (ZİYAFET) "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: Misafirlik üç gündür. Bundan fazlası sadakadır.''" Ebu Davud, Et'ime 5, (3749).

3465 misafirlik(ziyaret) MİSAFİRLİK (ZİYAFET) "Ebu Şüreyh el-Adevi radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim Allah ve ahirete inanıyorsa, misafirine caize"sini ikram etsin!"

Yanındakiler sordular:

"Ey Allah'ın Resulü! Caizesi de nedir?" Aleyhissalatu vesselam açıkladı:

"Bir gecesi ve gündüzüdür. Misafırlik üç gündür. Bundan fazlası sadakadır. Misafire, ev sahibini günaha sokuncaya kadar yanında kalması hoş değildir."

Tekrar sordular:

"Misafir ev sahibini nasıl günaha sokar?" Aleyhissalatu vesselam açıkladı:

"Adamın yanında ikamet eder kalır, halbuki kendisine ikram edecek bir şeyi yoktur." Buhari, Edeb 85, 31, Rikak 23; Müslim, Lukata 77, (48); Muvatta, Sıfatu'n-Nebiyy 22, (2, 929); Ebu Davud, Et'ime 5, (3748); Tirmizi, Birr 43, (1968, 1969).

3466 Borç DAMÂN (KEFİL OLMAK) "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir adam, kendisine on dinar borcu olan kimsenin peşini bırakmadı. Ve hatta dedi ki:

"Sen bunu bana ödeyinceye veya bir kefil gösterinceye kadar peşini bırakmıyacağım." Resûlullah aleyhissalatu vesselam o borcu üzerine aldı. Bunun üzerine adam, münasip olmayan bir tarzda Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a parayı getirdi. Resûlullah, borcu adam adına ödeyiverdi ve şunu söyledi:

"Kefil, borçludur." Rezin tahric etmiştir. Ebu Davud, Büyü' 2, (3328); İbnu Mace, Sadakat 9, (2406).

3467 temizlik SULARIN AHKAMI "Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor. "Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelip: "Ey Allah'ın Resulu! Biz gemiye binip, beraberimizde az bir su alabiliyoruz. Abdestlerimizi bu su ile alsak susuz kalacağız. Deniz suyu ile abdest alabilir miyiz?" diye sordu. Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Evet, denizin suyu temizdir, meytesi de helaldır" cevabını verdi." Muvatta, Taharet 12, (1, 22); Ebu Davud, Taharet 41, (83); Tirmizi, Taharet 52, (69); Nesai, Miyah 5, (1, 176).

3468 temizlik SULARIN AHKAMI "Ebu Saidil-Hudri radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a: "Ey Allah 'ın Resulu! Biz senin için Buda'a kuyusundan su alıyoruz. Halbuki onun içerisine (ölmüş) köpeklerin leşleri, kadınların hayız bezleri, insan pislikleri atılıyor, (ne yapalım, su almaya devam edelim mi?)" diye sordular. Şu cevabı verdi: "Su temizdir, onu hiçbir şey kirletmez."

Bu, Ebu Davud'un metnidir. Ebu Davud der ki: "Kuteybe İbnu Said'i işittim. Dedi ki: "Buda'a kuyusunun kayyimine derinliğini sordum. Suyun en çok olduğu durumda kasıklara kadar çıkar" dedi. "Azaldığı zaman?" dedim, "Avret mahallinin (dizinin) altına düşer" dedi.

Ebu Davud der ki: "Buda'a kuyusunu ridam ile bizzat takdir ettim. Üzerine ridamı gerdim. Sonra ridamı ölçtüm. Kuyunun genişliği altı zira idi. Bahçenin kapısını bana açan kimseye: "kuyunun süre gelen yapısı hiç degiştirildi mi?" diye sordum. Bana "hayır!" dedi. Kuyunun içindeki suyun rengini değişmiş gördüm." Ebu Davud, Taharet 34, (66); Tirmizi, Taharet 49, (66); Nesai, Miyah 2, (1, 174).

3469 temizlik SULARIN AHKAMI "İbnu Ömer radiyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ı dinledim. Kendisine çöl bir arazide bulunan bir sudan ve ona uğrayan hayvan ve vahşilerden soruluyordu. Şöyle cevap verdi: "Eğer su iki kulle miktarında olursa pislik taşımaz!" Ebu Davud, Taharet 33, (63, 64, 65); Tirmizi, Taharet 50, (67); Nesai, Miyah 3, (1, 175); İbnu Mace, Taharet 75, (517, 518).

3470 temizlik SULARIN AHKAMI "Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyuruyorlar ki: "Sakın sizden kimse, durgun suya akıtmasın, bilahere onda yıkanır." Buhari, Vudu 68; Müslim, Taharet 95, (282); Ebu Davud, Taharet 36, (69, 70); Tirmizi, Taharet 51, (68); Nesai, Taharet 46, (1, 49), Gusl 1, (1, 197).

3471 temizlik SULARIN AHKAMI "Müslim'in bir diğer rivayetinde (yine Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir:) "Sizden hiç kimse, cünübken durgun suyun içinde yıkanmasın." Ebu Hureyre'ye sordular: "Peki nasıl yıkanacak, Ey Ebu Hureyre?" O: "Sudan alıp alıp yıkanacak!" diye cevap verdi." Müslim, Taharet 97, (283).

3472 temizlik SULARIN AHKAMI "Yahya İbnu Abdirrahman rahimehullah anlatıyor: "Hz. Ömer radiyallahu anh, içerisinde Amr İbnu'l-As'ın da bulunduğu bir grupla yola çıkmıştı. Bir havuza geldiler. Amr İbnu'l-As radiyallahu anh: "Ey havuz sahibi, havuzunda vahşi hayvan sulanıyor mu?" diye sordu. Hz. Ömer, hemen araya girip: "Ey havuz sahibi bize bunu söyleme: Zira biz, vahşinin peşinden su alacağız, o da bizim peşimizden sulanacak. Çünkü ben, Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın "Vahşinin karnına aldığı onundur, geri kalan da bize temizdir ve içeceğimizdir" dediğini işittim" dedi." Muvatta, Taharet 14, (1, 23, 24).

3473 temizlik SULARIN AHKAMI "Humeyd el-Himyeri anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a, Ebu Hureyre radiyallahu anh'ın yaptığı gibi dört yıl arkadaşlık yapmış bir zatın yanına geldim. Dedi ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, erkeğin artığıyla kadının gusletmesini veya kadının artığıyla erkeğin gusletmesini yasakladı." Bir rivayette şu cümleyi ziyade etti: "ikisi birden suya ellerini soksunlar!" Ebu Davud, Taharet 40, (81); Nesai, Taharet 147, (1, 130).

3474 temizlik SULARIN AHKAMI "İbnu Abbas radiyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın zevcelerinden biri bir tekne içerisinden su alarak yıkanmıştı. Aynı teknede yıkanmak veya abdest almak üzere Aleyhissalatu vesselam geldi. Zevcesi: "Ben cünübtüm!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Su cünüb olmaz!" buyurdular." Tirmizi, Taharet 48, (65); Ebu Davud, Taharet 35, (68); İbnu Mace, Taharet 33, (370, 371).

3475 temizlik SULARIN AHKAMI "Ebu Cuhayfe radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam öğle vakti yanımıza çıktı. Kendisine abdest suyu getirildi. Abdest aldı. Halk, onun abdest suyundan arta kalanı kapışmaya başladı. Bir parça alabilen, onu teberrüken vücuduna sürünuyor idi. Hiç alamayan, arkadaşının elindeki yaşlığa değmeye çalışıyordu." Buhari, Salat 17, Vudu 40, 93, 94, Ezan 18, 19, Libas 3, 42; Müslim, Salat 249-253 (503); Nesai, Taharet 103, (1, 87); Ebu Davud, Salat 102, (688).

3476 temizlik SULARIN AHKAMI "Nafi anlatıyor: "İbnu Ömer radiyallahu anhuma dedi ki: "kadın hayızlı veya cünüb olmadıkça artığıyla yıkanmada bir beis yoktur." Muvatta, Taharet 86, (1, 52).

3477 temizlik SULARIN AHKAMI "Hz. Aişe radiyallahu anha anlatıyor: "Ben ve Resulullah aleyhissalatu vesselam tek bir kaptan su alarak cenabetten yıkanıyorduk ve ellerimiz kabın içine beraber girip çıkıyordu." Bir başka rivayette şöyle gelmiştir: "...Farak denen bir kaptan." Süfyan der ki: "Bir farak, dört sa' hacminde (bir ölçek) dir." Buhari, Gusl 2, 9; Müslim, Hayz 40, 45, (319, 321); Ebu Davud, Taharet 39, (77), 97, (237), 102, (257); Nesai, 130, 144, 145, 146, 148, Gusl 12, (1, 203).

3478 temizlik SULARIN AHKAMI "İbnu Ömer radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam zamanında erkekler ve kadınlar beraberce bir kaptan abdest alıyor idiler." Buhari, Vudu 43; Muvatta, Taharet 15, (1, 24); Ebu Davud, Taharet 39, (79, 80); Nesai, Taharet 52, (1, 57).

3479 Abdest BÜYÜK VE KÜÇÜK ABDESTLE İLGİLİ MESELELER "İbnu Mes'ud radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Cin gecesinde bana: "Kabında ne var?" diye sordular. Ben: "Nebiz!" dedim. "Güzel bir meyve, temiz bir sudur" buyurdular. Sonra da onunla abdest aldılar." Ebu Davud, Taharet 42, (84); Tirmizi, Taharet 65, (88).

3480 taharet BÜYÜK VE KÜÇÜK ABDESTLE İLGİLİ MESELELER "Ümmü Kays Bintu Miksan radıyallahu anha anlatıyor: "Ben, henüz yemek yemeyen küçük bir oğlumla Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gitmiştim. Varınca, çocuğu kucağına oturttu. Derken çocuk elbisesine akıttı. Su getirtip elbisesine serpti, fakat yıkamadı."

Bir rivayette: "...çileti" denmiştir." Buhari, Vudü 59; Müslim, Taharet 103, (287); Muvatta, Taharet 110, (1, 64); Ebu Davud, Taharet 139, (374); Tirmizi, Taharet 54, (71); Nesai, Taharet 189, (1, 157).

3481 taharet BÜYÜK VE KÜÇÜK ABDESTLE İLGİLİ MESELELER "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Biz, Resûlullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte mescidde otururken bir bedevi çıkageldi. Durup mescidin içine akıtmaya başladı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Ashab'ı kalkıp:

"Dur! dur!" diyerek (üzerine yürümeye) kalktılar ki Resûlullah aleyhissalatu vesselam müdahale etti:

"Kestirmeyin, bırakın tamamlasın." Ashab müdahale etmedi, adam da ihtiyacını tamamladı. Sonra Resûlullah aleyhissalatu vesselam, adamı yanına çağırdı ve:

"Bu mescidler, idrar ve pislik bırakma yeri değildir. Allah'ın zikredildiği yerlerdir. Buralarda namaz kılınır. Kur'an okunur" dedi. Sonra cemaatten birine bir kova su getirmesini emretti. Kova gelince sidiğin üzerine boşalttı." Buhari, Vudü 57, 58, Edeb 35; Müslim, Taharet 99, (284); Nesai, Taharet 45, (1, 48).

3482 taharet BÜYÜK VE KÜÇÜK ABDESTLE İLGİLİ MESELELER "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, mescidde otururken, bir bedevi girip iki rek'at namaz kıldı. Sonra da şöyle dua etmeye başladı: "Allah'ım, bana da, Muhammed'e de rahmet et. Bizden başka kimseye rahmet etme!"

Resûlullah aleyhissalatu vesselam atılıp:

"Geniş alanı darattın!" dedi. Derken adam hemen kalkıp mescidin içine akıtmaya başladı. Halk da hemencecik üzerine yürüdü. Resûlullah aleyhissalatu vesselam onları yasaklayıp:

"Kolaylaştırıcılar olarak gönderildiniz, zorlaştırıcılar olarak gönderilmediniz. Üzerine bir kova su dökün!" ferman buyurdular." Buhari, Vudü 58; Ebu Davud, Taharet 138, (380); Tirmizi, Taharet 112, (147); Nesai, Taharet 45, (1, 48, 49).

3483 taharet BÜYÜK VE KÜÇÜK ABDESTLE İLGİLİ MESELELER "Ebu Davud'un diğer bir rivayetinde şöyle denmiştir: "Üzerine akıttığı toprağı alın ve onu atın, yerine su dökün!"

Ebu Davud der ki: "Bu rivayet mürseldir. Çünkü İbnu Ma'kıl, Resûlullah'la karşılaşmadı." Ebu Davud, Taharet 138, (381).

3484 taharet BÜYÜK VE KÜÇÜK ABDESTLE İLGİLİ MESELELER "Ebu Abdullah el-Cüşemi anlatıyor: "Bize Cündüp radıyallahu anh anlattı ve dedi ki: "Bir bedevi geldi. Devesini önce ıhtırdı, sonra bağladı. En sonra mescide girip Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın arkasında namaz kıldı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam selam verince, bedevi bineğinin yanına gelerek bağını çözüp, üzerine bindi. Sonra da seslice şöyle duada bulundu:

"Allahım, bana ve Muhammed'e rahmet et. Rahmetimizde bir başkasını bize ortak kılma!" Resûlullah aleyhissalatu vesselam müdahale edip:

"Bunu mu, yoksa devesini mi, hangisini daha şaşkın görüyorsunuz? Ne söylediğini duymadınız mı?" buyurdular. Oradakiler: "Evet! duyduk" dediler." Ebu Davud, Edeb 42, (4885).

3485 taharet BÜYÜK VE KÜÇÜK ABDESTLE İLGİLİ MESELELER "Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: "Bir kadın bana: "Ben eteğimin zeylini fazla uzatıyorum ve pis yerlerde de yürüyorum? (Bu hususta ne dersiniz?)" diye sordu. Ben de ona Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın:

"(Pis yerlere değen eteği) ondan sonrası temizler" dediğini söyledim." Muvatta, Taharet 16, (1, 24); Ebu Davud, Taharet 140, (383); Tirmizi, Taharet 109, (143).

3486 taharet BÜYÜK VE KÜÇÜK ABDESTLE İLGİLİ MESELELER "Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şöyle denmiştir: "Beni Abdu'l-Eşhel'den bir kadın anlatıyor:

"Ey Allah'ın Resûlü dedim. Bizim, mescide giden yolumuz pis kokulu (topraktır). Yağmur yağınca ne yapalım?"

"Sizinkinden sonra, ondan daha temiz bir yol yok mu?" diye sordu. "Evet!" deyince:

"İşte bu öbürünü telafi eder, (temizler)!" buyurdu." Ebu Davud, Taharet 140, (384).

3487 taharet BÜYÜK VE KÜÇÜK ABDESTLE İLGİLİ MESELELER "Yine Ebu Davud'da Ebu Hüreyre'den bir rivayet şöyle: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden biri, ayakkabısıyla bir pisliğe basarsa, bilesiniz, toprak onu temizler." Ebu Davud, Taharet 141, (385, 386).

3488 taharet BÜYÜK VE KÜÇÜK ABDESTLE İLGİLİ MESELELER "İbnu Abbas radıyallahu anhüma diyor ki: "Elbisen yaş bir pisliğe değdi ise veya öylesi bir necasete ayakkabınla bastı isen, o pisliği su ile yıka. Pislik kuru ise, bir beis yok." Rezin tahric etmiştir.

3489 taharet MENİ "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın elbisesine bulaşan meniyi yıkıyordum. O, elbisesinde ıslak kısım (kurumamış) olduğu halde namaza giderdi." Buhari, Vudü 64, 65; Müslim, Taharet 108, (289); Ebu Davud, Taharet 136, (371, 372, 373); Tirmizi, Taharet 85, 86, (117, 118); Nesai, Taharet 187, 188, (1, 156).

3490 taharet MENİ "Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: "Hz. Aişe radıyallahu anha'ya bir zat misafir oldu. Adam sabahleyin, elbisesini yıkamaya başladı. Hz. Aişe ona:

"Sana, (meni) bulaşan yeri (gördüysen) orasını yıkaman kafi idi, göremediğin takdirde etrafını yıkardın. Ben, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın elbisesinden (meni bulaşığını) ovalamak suretiyle çıkardığımı biliyorum. O, (bir de yıkamaksızın) onun içinde namaz kılardı."

Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "İyi biliyorum kurumuş meni bulaşığını Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın çamaşırından tırnağımla kazıyarak çıkarıyordum." Müslim, Taharet 105, 109, (288, 290).

3491 taharet MENİ "Yahya İbnu Abdirrahman İbni Hatıb'ın anlattığına göre, Hz. Ömer radıyallahu anh'la -içerisinde Amr İbnu'l-As radıyallahu anh'ın da bulunduğu bir cemaatle birlikte umre yapmıştır -sefer esnasında su kaynaklarından birine yakın olan bir yolda Hz. Ömer, sabaha doğru mola verdi. (Herkes gibi kendisi de yattı. Bu esnada) ihtilam oldu. Sabah olunca kafilede, (yıkanması için yeterli) su bulunamadı. Hayvanına binip (yakınındaki) suya kadar geldi. Derhal bu ihtilamdan kalan meni bulaşığını yıkamaya başladı. Derken ortalık ağardı. Amr İbni'l-As radıyallahu anh, Hz. Ömer'e:

"Sabah oldu. Yanımızda temiz elbise var, şu elbiseni (yıkamayı) bırak, bilahare yıkanır" dedi. Ancak Hz. Ömer kendisine:

"Ey İbnu'l-As, hayret doğrusu! Yani sen elbise buldun diye herkes elbise mi bulacak? Allah'a yemin olsun ben senin söylediğini yapsam bu bir sünnet olur. Hayır, ben gördüğüm (meniyi) yıkarım ve görmediğime de su çiler (temizlenmiş addeder)im!'' dedi.''" Muvatta, Taharet 83, (1, 50).

3492 taharet MENİ "İbnu Abbas radıyallahu anhüma buyurmuştur ki: "Meni, sümük menzilesindedir. Öyleyse bunu kendinden, izhir otuyla da olsa sil at!" Tirmizi, Taharet 86, (117).

3493 taharet HAYIZ KANI "Esma Bintu Ebi Bekr radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir kadın Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek:

"(Ey Allah'ın Resülü!) Birimizin çamaşırına hayız kanı bulaşınca ne yapmalıdır?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam:

"Önce kazır, sonra parmak ucuyla bulaşan yeri yıkar, sonra da (kan görülmeyen yere) su çiler" buyurdu." Buhari, Hayz 9, Vudü 63; Müslim, Taharet 110, (291); Muvatta, Taharet 103, (1, 60, 61); Ebu Davud, Taharet 132, (360, 361, 362); Tirmizi, Taharet 104, (138); Nesai, Taharet 185, (1, 155).

3494 taharet HAYIZ KANI "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "(Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın zevceleri olan) bizlerden her birinin, içinde hayız olduğu bir tek elbisesi vardı. Ona hayız kanı değecek olsa, onu tükrüğü iIe ıslatır, sonra onu tırnağı ile ovalar (yıkar)dı" dedi.''" Buhari, Hayz 11; Ebu Davud, Taharet 132, (352, 364).

3495 taharet HAYIZ KANI "Buhari'nin bir diğer rivayeti şöyle: "(Hz. Aişe) dedi ki: "Bizden biri hayız olur, sonra temizlenince, (bulaşma) kanı, elbisesinden kazır ve elbisenin geri kısmına su serper sonra da içinde namaz kılardı." Buhari, Hayz 9; Ebu Davud, Taharet 107, (269),132, (357),142, (388); Nesai, Taharet 179, (1,150, 151).

3496 taharet KÖPEK VE DİĞER HAYVANLAR "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir kaba, köpek banmışsa, onun temizlenmesi, yedi kere su ile yıkanmasına bağlıdır, hatta bunların ilki toprakla olmalıdır." Buhari, Vudü 33; Müslim, taharet 97, (279); Muvatta, Taharet 35, (1, 34); Ebu Davud, Taharet 37, (71, 72, 73); Tirmizi, Taharet 68, (91); Nesai, Miyah 7, (1, 176, 177).

3497 taharet KÖPEK VE DİĞER HAYVANLAR "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Köpekler Resûlullah aleyhissalatu vesselam devrinde mescidin içinde gidip gelirlerdi. Bu sebeple mescidi yıkamak için içine su serpmezlerdi." Buhari, Vudû 33; Ebu Davud, Taharet 139, (382).

3498 taharet KÖPEK VE DİĞER HAYVANLAR "Kebşe Bintu Ka'b İbnu Malik -ki, İbnu Ebi Katade'nin nikahı altında idi- anlatıyor: "Ebu Katade radıyallahu anh yanıma girdi. Kendisine abdest suyu hazırladım. Bu sırada, sudan içmek üzere bir kedi geldi. Ebu Katade kabı uzattı, kedi içti."

Kebşe sözlerine devamla der ki: "Ebu Katade kendisine bakmakta olduğumu gördü ve:

"Ey kardeşimin kızı, buna hayret mi ediyorsun?" dedi. Ben de:

"Evet!" demiş bulundum. Bunun üzerine:

"Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Kedi necis değildir. Kedi sizin etrafınızda çokça dolaşır" buyurdular." dedi." Muvatta, Taharet 13, (1, 23); Ebu Davud, 38, (75); Tirmizi, Taharet 69, (92); Nesai, Taharet 54, (1, 55).

3499 taharet KÖPEK VE DİĞER HAYVANLAR "Davud İbnu Salih İbni Dinar et-Temmar, annesinden anlatıyor: "Efendim beni, Hz. Aişe radıyallahu anha'ya bir miktar yemekle gönderdi. Gelince Hz. Aişe'yi namaz kılıyor buldum. Bana, elimdekini koymamı işaret etti. (Ben de bıraktım). Ancak bir kedi gelerek üzerinden yedi.

Hz. Aişe radıyallahu anha, namazından çıkınca, kedinin yediği yerden yemeği (bir miktar) yedi. Sonra da şu açıklamayı yaptı: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Kedi necis değildir, o sizi çokça dolaşan birisidir" demişti. Ben ayrıca, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın kedinin artığıyla abdest aldığını gördüm.''" Ebu Davud, Taharet 38, (76).

3500 taharet KÖPEK VE DİĞER HAYVANLAR "Meymune radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a yağa düşen fareden soruldu. Aleyhissalatu vesselam:

"Onu ve etrafındaki kısmı atın, yağınızı yiyin buyurdu." Buhari, Vudü 67, Zebaih 34; Muvatta, İsti'zan 20, (2, 971, 972); Ebu Davud; Et'ime 48, (3841, 3843); Tirmizi, Et'ime 8, (1799); Nesai, Fera' ve'I-Atire 15, (7, 178).

3501 taharet KÖPEK VE DİĞER HAYVANLAR "Ebu Davud'un Ebu Hüreyre'den kaydettiği bir rivayette şöyle gelmiştir: "(Eğer yağ) donmuşsa fareyi ve etrafındaki yağı kaldırıp atın, yağ sıvı ise, artık ona yemek niyetiyle) yaklaşmayın." Ebu Davud

3502 taharet KÖPEK VE DİĞER HAYVANLAR "Yine Ebu Davud'da Ebu Sa'id radıyallahu anh'tan kaydedilen bir rivayette denir ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir koyunu beceriksizce yüzmekte olan bir köleye uğramıştı. Ona:

"Çekil de sana göstereyim!" dedi. Derhal elini deri ile et arasına soktu. Elini, bütün kolu koltuğa kadar derinin altında kalacak şekilde ilerletti. Sonra gidip abdest almadı halka namaz kıldırdı.."

Bir rivayette, "Yani suya değmedi" ziyadesi vardır." Ebu Davud, Taharet 73, (185).

3503 taharet DERİLER "Mersed İbnu Abdillah el-Yezni anlatıyor: "İbnu Ya'le es-Seba'i'nin üzerinde bir kürk gördüm ve elimle dokundum. Bana:

"Kürke niye elini değdin?'' dedi. Ben bu hususta İbnu Abbas radıyallahu anhüma'ya sordum ve dedim ki: "Biz Mağrib'te yaşıyoruz. Bizimle birlikte Berberiler ve Mecusiler de var. Onlar bize kestikleri koyunu getiriyorlar. Kestiklerini yemiyoruz. Bize, içerisine iç yağı konmuş deriden mamul dağarcık getiriyorlar (bunu kabul edelim mi)?" İbnu Abbas cevaben dedi ki:

"Bundan biz de Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a sormuştuk:

"Derinin debbağlanması onun temizliğidir'' buyurdular.''

Nesai'nin bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "Onların, içerisinde süt ve su bulunan kırbaları (deriden mamul su kapları) var...'' gerisi yukarıdaki gibi." Müslim, Hayz 106, (366); Muvatta, Sayd 17, (2, 498); Ebu Davud, Libas 41, (4123); Tirmizi, Libas 7, (1723); Nesai, Fera' ve'l-Atire 9, (7, 173).

3504 taharet DERİLER "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ölmüş (ve terdekilmiş) bir koyuna rastlamıştı.

"Bunun derisinden faydalanmıyor musunuz?'' buyurdular. Oradakiler:

"Ama bu meytedir (leşdir, istifadesi caiz değildir)'' dediler. Aleyhissalatu vesselam:

"Meytenin yenmesi haramdır!'' buyurdular.''

Bir başka rivayette: "Bunun derisini alıp, debbağlayarak istifade etmiyor musunuz?'' demiştir." Buhari, Büyü 101, Zekat 61, Zebaih 30; Müslim, Hayz 100, 103, 104, (363, 364, 365); Muvatta, Sayd 16, (2, 98); Ebu Davud, Libas 41, (4120, 4121); Tirmizi, Libas 7, (1727); Nesai, Fera' ve'l-Atire 9, (7, 171, 172).

3505 taharet DERİLER "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a meytenin zekatından (kendiliğinden ölen hayvanın derisinin nasıl temiz kılınacağından) sorulmuştu.

"Meytenin zekatı (temiz kılınması) onun debbağlanmasıdır" diye cevap verdi.''" Muvatta, Sayd 18, (2, 498); Ebu Davud, Libas 41, (4124); Nesai, Fera' ve'l-Atire 9, (7, 174).

3506 taharet DERİLER "Sevde Bintu Zeme'a radıyallahu anha anlatıyor: "Bizim bir koyunumuz öldü. Derisini debbağladık. Sonra eskiyinceye kadar içerisinde nebiz yaptık." Buhari, Eyman 21; Nesai, Fera' ve'I-Atire 9, (7, 173).

3507 taharet DERİLER "Abdullah İbnu Uşeym radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ölümünden bir ay önce Cüheyne kabilesine şöyle yazdı:

"Meytenin ne deri ne de sinirinden istifade etmeyin."

Tirmizi'nin rivayetinde: "Ölümünden iki ay önce..." şeklinde gelmiştir." Ebu Davud, Libas 42, (4127, 4128); Tirmizi, Libas 7, (1729); Nesai, Fera' ve'l-Atire 10, (7, 175).

3508 taharet DERİLER "Hz. Üsame radıyallahu anh der ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam yırtıcı hayvanların derilerini kullanmayı yasakladı.''" Ebu Davud, Libas 43, (4132); Tirmizi, Libas 37, (1771); Nesai, Fera've'l-Atire 12, (7, 176).

3509 taharet İSTİNCANIN ADABI "Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Bir gün Resûlullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte idim. Aleyhissalatu vesselam küçük abdest bozmak ihtiyacını duymuştu. Hemen bir duvarın dibine, kumlu toprak bulunan bir noktaya gelip abdest bozdular. Sonra da:

"Sizden biri, küçük abdest bozmak isteyince bevli için uygun bir yer arasın!" buyurdular." Ebu Davud, Taharet 2, (3).

3510 taharet İSTİNCANIN ADABI "Mugire İbnu şu'be radıyallahu anh anlatıyor: "Resüllullah aleyhissalatü vesselam kazayı hacet için gidince, yoldan uzak olurdu." Ebu Davud, Taharet 1, (1); Tirmizi, Taharet 16, (20); Nesai, Taharet 16, (1, 18, 19).

3511 taharet İSTİNCANIN ADABI "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "İki lanetten korkun!" buyurdular. Ashab:

"İki lanet de nedir?" diye sorunca, açıkladılar:

"İnsanların yollarına abdest bozanla, gölgelerine abdest bozanlardır!''" Müslim, Taharet 68, (269); Ebu Davud, Taharet 14, (25).

3512 taharet İSTİNCANIN ADABI "Yine Ebu Davud, Hz. Mu'az radıyallahu anh'tan şu rivayeti kaydetmiştir: "Lanete sebep olan üç yere abdest bozmaktan kaçının: Su yollarına, işlek yollara ve gölgeliklere." Ebu Davud, Taharet 14, (26).

3513 taharet İSTİNCANIN ADABI "Abdullah İbnu Sercis radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam (yer üzerindeki haşerat) deliklerine akıtmayı yasakladı."

Katade'ye: "Bu deliklere akıtmak niye mekruh kılındı?" diye sorulmuştu. Şu cevabı verdi:

"Bunların cinlere ait meskenler olduğu söyleniyordu." Ebu Davud, Taharet, 16, (29); Nesai, Taharet 30; (1, 33, 34).

3514 taharet İSTİNCANIN ADABI "Abdullah İbnu Mugaffel radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden kimse hamam yaptığı yere akıtmasın. Zira vesveselerin çoğu bu yüzden hasıl olur."

Ebu Davud'un rivayetinde şu ziyade var: "...sonra dönüp içinde yıkanacaktır." Ebu Davud, Taharet 15, (27); Tirmizi, Taharet 17, (21); Nesai, Taharet 32, (1, 34).

3515 taharet İSTİNCANIN ADABI "Ümeyme Bintu Rukiyye radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın karyolasının altında bulundurduğu hurma küttüğünden bir çanağı vardı. Geceleyin ona küçük abdest bozardı.''" Ebu Davud, Taharet 13, (24); Nesai, Taharet 28, (1, 31).

3516 taharet İSTİNCANIN ADABI "Ebu Eyyub radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Helaya gittiğiniz vakit, (abdest bozarken) kıbleye ne önünüzü ne de arkanızı dönmeyin. Fakat yüzünüzü doğuya ve batıya dönderin."

Ebu Eyyüb der ki: "Şam'a gelince helaların yönlerinin hep kıble cihetine inşa edildiğini gördük. Onları (kullanırken yönümüzü yan çeviriyor, ayrıca Allah'tan mağfiret de diliyorduk." Buhari, Vudü 11, Salat 29; Müslim, Taharet 59, (264); Ebu Davud, Taharet 4, (9) ; Tirmizi, Taharet 6, (8); Nesai, Taharet 19, 20, 21, (1, 21, 22, 23).

3517 taharet İSTİNCANIN ADABI "İmam Malik'in bir rivayeti şöyledir: "Ebu Eyyub radıyallahu anh Mısır'da iken demiştir ki: "Vallahi bu kiryas denen kenefleri nasıl kullanacağımı bilemiyorum. Zira Resûlullah aleyhissalatu vesselam:

"Biriniz büyük veya küçük abdest bozunca kıbleye yönelmesin, arka fercini de çevirmesin" demişti.''" Muvatta, Kıble 1, (1, 193).

3518 taharet İSTİNCANIN ADABI "Mervan el-Asgar anlatıyor: "İbnu Ömer radıyallahu anhüma'yı devesini kıble istikametine ıhtırmış, sonra onun duldasına çömelip deveye doğru yönelerek akıtıyorken gördüm. Kendisine:

"Ey Ebu Abdirrahman, bu tarz akıtmaktan nehyedilmedik mi?" dedim.

"Evet, ama bundan, açık arazide nehyedildik. Seninle kıble arasında sana perde olan bir şey varsa bu durumda akıtmanda bir beis yok!" dedi.''" Ebu Davud, Taharet 4, (11).

3519 taharet İSTİNCANIN ADABI "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir ihtiyacım için, (bir gün kız kardeşim Hz.) Hafsa radıyallahu anha'nın evinin damına çıkmıştım. Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı, yüzünü Şam'a, arkasını da kıbleye çevirmiş olarak kaza-yı hacet yapıyor gördüm." Buhari, Vudü 12, 14, Humus 4; Müslim, Taharet 62, (266); Muvatta, Kıble 3, (1, 193, 194); Ebu Davud, Taharet 5, (12); Tirmizi, Taharet 7, (11); Nesai, Taharet 22, (1, 23).

3520 taharet İSTİNCANIN ADABI "Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: "Abdullah anlatıyor: "Halk: "Kaza- yı hacet için çömelince ne kıbleye karşı ne de Mescid-i Aksa'ya yönelme'' demektedir. Halbuki ben, bir işim için Hafsa radıyallahu anha'nın evinin damına çıkmıştım..'' Gerisi aynen devam eder." Müslim, Taharet 61, (266).

3521 taharet İSTİNCANIN ADABI "Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam ile beraber idim. Bir kavmin küllüğüne gelince durup, ayakta küçük abdest bozdu.''"

3522 taharet İSTİNCANIN ADABI "Ebu Vail'den şelen bir rivayet şöyle: "Ebu Musa radıyallahu anh küçük abdest hususunda çok titiz davranır (üzerine sıçrantı değmemesi için azami gayreti gösterirdi. O kadar ki,) küçük abdestini bir şişe içerisine bozar ve:

"Beni İsrail'den birinin bedenine sidik değecek olsa, adam kirlenen derisini bıçakla kazırdı" derdi.

(Bunu işiten) Huzeyfe radıyallahu anh dedi ki: "Arkadaşınızın titizliği bu kadar ileri götürmemesini tercih ederim. Ben, ResülulIah aleyhissalatu vesselam'la bir beraberliğimizi hatırlıyorum. Beraber yürüyorduk. Derken bir kavmin bir duvar gerisindeki küllüğüne rastladık. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, tıpkı sizden birinin ayakta bevletmesi gibi durup ayakta bevletti. Ben bu esnada kendilerinden uzaklaşmak istedim. Bana yakın durmamı işaret buyurdu. Geri gelip, hemen arkasında dikilip abdestini bozuncaya kadar bekledim.''" Buhari, Vudü 62, 60, 61, Mezalim 27; Müslim, Taharet 73, 74, (273); Ebu Davud, Taharet 12, (23); Tirmizi, Taharet 9, (13); Nesai, Taharet 24, (3, 25).

3523 taharet İSTİNCANIN ADABI "Nafi rahimehullah anlatıyor: "İbnu Ömer radıyallahu anh'ı ayakta bevlederken gördüm." Muvatta, Taharet 112, (1, 65).

3524 taharet İSTİNCANIN ADABI "Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "Ben ayakta abdest bozarken, Resûlullah aleyhissalatu vesselam beni gördü ve:

"Ey Ömer, ayakta akıtma" buyurdu. Ondan sonra hiç ayakta akıtmadım"

3525 taharet İSTİNCANIN ADABI "Ubeydullah, Nafi'den, o da Abdullah İbnu Ömer radıyallahu anhüma'dan anlattığına göre, Hz. Ömer radıyallahu anh: "Ben müslüman olduğum zamandan beri ayakta abdest bozmadım!" demiştir."

Tirmizi: "Bu, Hz. Ömer'den daha sıhhatli olan rivayettir. Önceki rivayet zayıftır'' der. Keza ilaveten der ki: "Ayakta abdest bozma yasağı te'dib içindir, tahrim için değil.'' Yine der ki: "İbnu Mes'ud radıyallahu anh'tan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Kişinin ayakta akıtması, nefsine karşı işlediği bir kabalıktır." Tirmizi, Taharet 8, (12).

3526 taharet İSTİNCANIN ADABI "Hz. Aişe radıyallahu anh'dan rivayete göre şöyle derdi: "Size kim, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın ayakta bevlettiğini söylerse, sakın onu tasdik etmeyin. O, daima çömelerek abdest bozardı." Tirmizi, Taharet 8, (12); Nesai, Taharet 25, (1, 26).

3527 taharet İSTİNCANIN ADABI "Abdullah ibnu Ca'fer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir gün Resulullah aleyhissalatu vesselam beni, bineğinin terkisine bindirdi. Bana halktan kimseye söylemiyeceğim bir sözü sır olarak söyledi. Resûlullah aleyhissalatü vesselam'ın kaza-yı hacet için perdelendiği şeylerin O 'na en hoş geleni ya bir tümsek veya bir hurma kümesiydi." Müslim, Hayz 79, (342); Ebu Davud, Cihad 47, (2549).

3528 taharet İSTİNCANIN ADABI "Abdurrahman İbnu Hasene radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, elinde kalkan gibi bir şey olduğu halde bize doğru geldi ve onu yere bıraktı. Sonra onun gerisine çömelip ona doğru küçük abdest bozdu. Yanımızdakilerden biri: "(Resûlullah'a) bakın, tıpkı kadınlar gibi abdest bozuyor" dedi. Aleyhissalatu vesselam bu sözü işitmişti.

"Beni İsrail'in arkadaşının başına geleni işitmedin mi" dedi ve devam etti: "Onlara idrar bulaşınca, bıçakla idrarın değdiği yeri kazıyorlardı. Arkadaşları onları bu tatbikattan yasakladı. Bu adam, yasaklaması sebebiyle kabrinde azaba uğradı." Ebu Davud, Taharet 11, (22); Nesai, Taharet 26, (1, 26-28).

3529 taharet İSTİNCANIN ADABI "Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı işittim, şöyle demişti: "İki kişi beraberce helaya gidip, avretleri açık kaza-yı hacet ederken konuşmasınlar. Zira Allah Teala Hazretleri, bu hale gadab eder." Ebu Davud, Taharet 7, (15).

3530 taharet İSTİNCANIN ADABI "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam kaza-yı hacette bulunmak istediği zaman yere yaklaşıncaya kadar elbisesini kaldırmazdı." Ebu Davud, Taharet 6, (14); Tirmizi, Taharet 10, (14).

3531 taharet İSTİNCANIN ADABI "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

"Kim yüzüne sürme çekerse teklesin. Bu sözümü kim tutarsa işi en güzel şekilde yapmış olur, tutmayana bir mahzur yok. Kim abdest bozduktan sonra taş kullanarak temizlenirse teklesin. Kim böyle yaparsa güzel yapar, kim, de yapmazsa bir mahzur yok. Kim yemek yer ve dişlerinin arasından bir şey çıkarırsa onu dışarı atsın, kim de diliyle çıkarmışsa onu yesin. Kim bu söylediğimi yaparsa güzel yapar, kim de yapmazsa bir mahzur yok. Kim helaya giderse (imkan nisbetinde) tesettürde bulunsun, (kuytu bir yer) bulamazsa, hiç olmazsa kum (taş vs., den) bir tümsek yapıp ona arkasını dönsün, zira şeytan, insanoğlunun makadlarıyla (oturak kısmıyla) oynar. Kim bunu yaparsa en güzelini yapmış olur, yapamayana bir beis yok." Ebu Davud, Taharet 19, (35).

3532 taharet İSTİNCANIN ADABI "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam abdest bozmak isteyince, hiç kimsenin göremeyeceği kadar uzaklara giderdi." Ebu Davud, Taharet 1, (2).

3533 taharet İSTİNCANIN ADABI "Hz. Selman radıyallahu anh'ın anlattığına göre, müşrikler kendisine: "Sizin arkadaşınızın (Aleyhissalatu vesselam) sizlere helada abdest bozmayı bile öğrettiğini görüyoruz'' demişlerdir. O da onlara Şöyle cevap vermiştir:

"Evet, doğrudur. Resülümüz aleyhissalatu vesselam, bizi sağ elimizle istimca yapmaktan nehyetti, büyük veya küçük abdest bozarken, kıbleye yönelmekten de nehyetti. Abdest bozduktan sonra istinca ederken kurumuş hayvan mayısını veya kemiği kullanmamızı da nehyetti ve dedi ki:

"Sizden kimse, üç taştan daha azı ile istinca etmesin.''" Müslim, Taharet 57, (262); Tirmizi, Taharet 12, (16); Ebu Davud, Taharet 4, (7); Nesai, Taharet 37, 42, (1, 38, 39, 43).

3534 taharet İSTİNCANIN ADABI "Yine Müslim'de Hz. Cabir'den gelen bir rivayet şöyle:

"Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz istincada taş kullanırsa teklesin.''" Müslim, Taharet 24, (239).

3535 taharet İSTİNCANIN ADABI "Ebu Katade radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz bevlederken zekerini sağ eliyle tutmasın, sağ eliyle istinca etmesin, (su içerken) kabın içine solumasın" Buhari, Vudü 18, 19, 25; Müslim, Taharet 63, (267); Ebu Davud, Taharet 18, (31); Tirmizi, Taharet, 11, (15); Nesai, Taharet 23, 42, (1, 25, 43).

3536 taharet İSTİNCANIN ADABI "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın sağ eli, suyuna ve yiyeceği (ne değmek) içindi. Sol eli de istinca ve kirletme hasıl edecek şeyler içindi.''" Ebu Davud, Taharet 18, (33).

3537 taharet İSTİNCANIN ADABI "İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Hz. Osman radıyallahu anh'ı işittim. Diyordu ki: "Resûlullah'a biatta kullandığım sağ elle, müslüman olduğum o günden beri zekerime hiç değmedim.''

Bu söz, "O, sağ eliyle hiç istincada bulunmamıştır'' şeklinde tefsir edilmiştir." Rezin tahriç etmiştir. İbnu Mace, Taharet 15, (311).

3538 taharet İSTİNCANIN ADABI "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam helaya girince yüzüğünü çıkarırdı." Ebu Davud, Taharet 10, (19); Tirmizi, Libas 16, (1746); Nesai, Zinet 54, (8, 178).

3539 taharet İSTİNCANIN ADABI "Yine Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam helaya girince: "Allahümme inni eüzü bike mine'I-hubsi ve'l-habais. (Ya Rabbi! Pislikten ve pislenmekten sana sığınırım)" derdi." Ebu Davud, Taharet 3, (4).

3540 taharet İSTİNCANIN ADABI "Bir rivayette şöyle gelmiştir: "(Resûlullah aleyhissalatu vesselam) buyurmuştur ki: "Şu kenefler, (cin ve şeytanların) hazır bulundukları yerlerdir. Öyleyse biriniz helaya girince: "Eüzu billahi mine'l-hubsi ve'I- habais" (Pislikten ve pislenmekten Alllah'a sığınırım) desin." Ebu Davud, Taharet 3, (6).

3541 taharet İSTİNCADA KULLANILAN ŞEYLER "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam kaza-yı haceti için çıktığı zaman ben ve bizden (Ensardan bir gulam (oğlan), O'nu takip ederdik. Beraberimizde, istinca etmesi için su kabı olurdu." Buhari, Vudü 16, 15, 17, 56, Salat 93; Müslim, Taharet 70, (271); Ebu Davud, Taharet 23, (43); Nesai, Taharet 41, (1, 42).

3542 taharet İSTİNCADA KULLANILAN ŞEYLER "Cebir radıyallahu anh anlatıyor: Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte idim. Helaya gitti ve kaza-yı hacette bulundu sonra: "Ey Cabir suyu getir!" diye ferman etti. Ben de suyu götürdüm, eliyle istinca etti. Sonra elini yere sürttü." Nesai, Taharet 43, (1, 45); İbnu Mace, Taharet 29, (358).

3543 taharet İSTİNCADA KULLANILAN ŞEYLER "Süfyan İbnu 'l-Hakem veya Hakem İbnu Süfyan es-Sakafi anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bevledince abdest alır ve (istincada) su kullanırdı.''" Ebu Davud, Taharet 64, (166,167,168); Nesai, Taharet 102, ( 1, 86).

3544 taharet İSTİNCADA KULLANILAN ŞEYLER "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam anlatıyor: "Bana Cibril aleyhissalam geldi ve:

"Ey Muhammed, abdest aldınmı intidahda bulun!'' emretti'' dedi.''" Tirmizi, Taharet 38, (50).

3545 taharet İSTİNCADA KULLANILAN ŞEYLER "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bevletti. Hz. Ömer de arkasında, elinde su kabı olduğu halde durdu. Resûlullah onu görünce:

"Bu da ne, ey Ömer?'' buyurdular. Hz. Ömer: "Sudur yıkanırsın!'' dedi.

Resûlullah:

"Ben her bevledişimde abdest almakla emrolunmadım, bunu yapacak olsam bu, (ümmete vacib) bir sünnet olur" buyurdular." Ebu Davud, Taharet 22, (42); İbnu Mace, Taharet 20, (327).

3546 taharet İSTİNCADA KULLANILAN ŞEYLER "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Kuba ahalisine:

"Allah, temizIik hususunda sizi övmektedir. Bu neden ileri geliyor?" diye sordular. Onlar:

"Biz dediler, istincada taşla suyu birleştiriyoruz: (Önce taşla silip arkadan da su ile yıkıyoruz.)" Rezin tahric etmiştir. İbnu Kesir Tefsiri, 3, (456.)

3547 taharet İSTİNCADA KULLANILAN ŞEYLER "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz helaya giderken berabererinde üç tane de taş götürüp onlarla temizliğini yapsın. Bunlar ona yeterlidir." Ebu Davud, Taharet 21, (40); Nesai, Taharet 40, (1, 41, 42)

3548 taharet İSTİNCADA KULLANILAN ŞEYLER "İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam abdest bozmaya çıkmıştı. Bana üç taş bulmamı söyledi. İkisini buldum üçüncü taşı aradım fakat bulamadım. Onun yerine bir kurumuş mayıs aldım ve onu getirdim. Taşları aldı, mayısı attı ve:

"Bu necistir!" buyurdu." Buhari, Vudü 20; Tirmizi, Taharet 13, (17); Nesai, Taharet 38, (1, 39, 40).

3549 taharet İSTİNCADA KULLANILAN ŞEYLER "Yine İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Cinlerin hey'eti Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelince:

"Ey Allah'ın Resülü! Ümmetini kemikle; mayısla veya kömürle istinca yapmaktan nehyet. Zira, Allah onlarda bize bir rızk yarattı!" dediler. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalatu vesselam bizi, onları taharette kullanmaktan menetti." Tirmizi, Taharet 14, (18); Nesai, Taharet 35 (1, 37) Ebu Davud, Taharet 20, (39); Müslim, Salat 50, (450).

3550 taharet İSTİNCADA KULLANILAN ŞEYLER "Rüveyfi' radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana:

"Ey Rüveyfi' dedi, umarım benden sonra çok yaşayacaksın. İnsanlara haber ver ki, kim sakalını kıvırcık kılar, (atın boynuna) kiriş takar, bir hayvan mayısı veya kemikle istincada bulunursa bilsin ki Muhammed ondan beridir." Ebu Davud, Taharet 20, (36); Nesai, Zinet 12, (8, 135).

3551 Abdest ABDESTİN FAZİLETLERİ "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

"Allah'ın hataları silmeye ve dereceleri yükseltmeye vesile kıldığı şeyleri size söylemiyeyim mi?''

"Evet ey Allah'ın Resülü, söyleyin!'' dediler. Bunun üzerine saydı:

"Zahmetine rağmen abdesti tam almak. Mescide çok adım atmak. (Bir namazdan sonra diğer) Namazı beklemek. İşte bu ribattır, işte bu ribattır. İşte bu ribattır." Müslim, Taharet 41, (251); Muvatta, Sefer 55, (1,161); Tirmizi, Taharet 39, (52); Nesai, Taharet 106.

3552 Abdest ABDESTİN FAZİLETLERİ "Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: "Üzerimizde develeri gütme işi vardı, (bunu sırayla yapıyorduk.) (Bir gün) gütme nöbeti bana gelmişti. Günün sonunda develeri kıra ben çıkarıyordum. (Birgün, nöbetimden dönüşte) Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a geldim, ayakta halka hitabediyordu. Söylediklerinden şu sözlere yetiştim:

"Güzelce abdest alıp, sonra iki rek'at namaz kılan ve namaza bütün ruhu ve benliği ile yönelen hiç kimse yoktur ki kendisine cennet vacib olmasın!"

(Bunları işitince kendimi tutamayıp:) "Bu ne güzel!'' dedim. (Bu sözüm üzerine) önümde duran birisi:

"Az önce söylediği daha da güzeldi!'' dedi. (Bu da kim? diye) baktım. Meğer Ömer İbnu'I-Hattab'mış. O, sözüne devam etti:

"Seni gördüm, daha yeni geldin. Sen gelmezden önce şöyle demişti:

"Sizden kim abdestini alır ve bunu en güzel şekilde yapar, sonra da: "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve Resûlühü. (Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve yine şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın kulu ve Resûlüdür)" derse, kendisine cennetin sekiz kapısı da açılır; hangisinden isterse oradan cennete girer."

Ebu Davud'un rivayetinde "...abdesti güzel yaparsa..." denmiştir.

Tirmizi'nin rivayetinde "....resûlühü (Allah'ın ...Resûlü)" kelimesinden sonra "Allah'ım, beni tevbe edenlerden kıl, temizlenenlerden kıl" duası da vardır." Ebu Davud, Taharet 65, (169); Tirmizi, Taharet, 41, (55).

3553 Abdest ABDESTİN FAZİLETLERİ "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mü'min -veya müslüman- bir kul abdest aldı mı yüzünü yıkayınca, gözüyle bakarak işlediği bütün günahlar su ile -veya suyun son damlasıyla- yüzünden dökülür iner, ellerini yıkayınca elleriyle işlediği hatalar su ile birlikte -veya suyun son damlasıyla- ellerinden dökülür iner. Ayaklarını yıkayınca da ayaklarıyla giderek işlediği bütün günahları su ile -veya suyun son damlasıyla- dökülür iner. (Öyle ki abdest tamamlanınca) günahlarından arınmış olarak tertemiz çıkar." Müslim, Taharet 32, (244); Muvatta, Taharet 31, (1, 32); Tirmizi, Taharet 2, (2).

3554 Abdest ABDESTİN FAZİLETLERİ "Hz. Osman radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim abdest alır ve abdestini güzel yaparsa hataları vücudundan tırnak diplerine varıncaya kadar çıkar dökülür.''"

3555 Abdest ABDESTİN FAZİLETLERİ "Bir başka rivayette şöyle gelmiştir: "Hz. Osman radıyallahu anh abdest aldı ve dedi ki:

"Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın şu benim abdestim gibi abdest aldığını, sonra da şöyle söylediğini gördüm: "Kim bu şekilde abdest alırsa geçmiş günahları affedilir, namazı ve mescide kadar yürümesi de nafile (ibadet) olur." Buhari, Vudü 25; Müslim, Taharet 8, (229).

3556 Abdest ABDESTİN FAZİLETLERİ "Amr İbnu Abese es-Sülemi radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

"Sizden kim abdest suyunu hazırlar, mazmaza ve istinşakta bulunur (ağzına ve burnuna su çeker) ve sümkürürse, mutlaka yüzünden, ağzından, burnundan hataları dökülür. Sonra Allah'ın emrettiği şekilde yüzünü yıkarsa, sakalın(ın bittiği mahallin) etrafından su ile birlikte yüzü ile işlediği günahlar dökülür. Sonra dirseklere kadar kollarını yıkayınca, ellerinin günahları su ile birlikte parmak uçlarından dökülür gider. Sonra başını meshedince, başının günahları saçın etrafından su ile birlikte akar gider. Sonra topuklarına kadar ayaklarını yıkayınca, ayaklarının günahları, parmak uçlarından su ile birlikte akar gider. Sonra kalkıp namaz kılar, Allah'a hamd ve senada bulunur, O'na layık şekilde tazimini gösterir ve kalbinden Allah'tan başkasını(n korku ve muhabbetini) çıkarırsa, annesinden doğduğu gündeki gibi bütün günahlarından arınır." Müslim, Müsafirin 294, (832).

3557 Abdest ABDESTİN FAZİLETLERİ "Abdullah es-Sunabihi radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mü'min kul abdest aldıkça mazmaza yaptı mı (ağzını yıkadı mı) günahlar ağzından çıkar. (Burnunu sümkürdü mü) günahlar burnundan çıkar, yüzünü yıkadı mı günahlar göz kapaklarının altına varıncaya kadar yüzünden çıkar. Ellerini yıkadı mı günahlar tırnak diplerine varıncaya kadar ellerinden çıkar. Başını meshetti mi, günahlar kulaklarına varıncaya kadar başından çıkar. Ayaklarını yıkadı mı, günahlar ayak tırnaklarının altına varıncaya kadar ayaklarından çıkar. Sonra mescide kadar yürümesi ve kılacağı namaz nafile (bir ibadet) olur.''" Muvatta, Taharet 3 0, (1, 31); Nesai, Taharet 3 5, (1, 74); İbnu Maşe, Taharet 6, (283).

3558 Abdest ABDESTİN FAZİLETLERİ "Ebu Ümame el-Bahili radıyallahu anh anlatıyor: "Amr İbnu Abese radıyallahu anh'ı dinledim, diyordu ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a: "Abdest nasıl alınır?'' diye sordum. Şöyle açıkladı:

"Abdest mi? Abdest alınca şöyle yaparsın: Önce iki avucunu tertemiz yıkarsın. Sonra yüzünü ve dirseklerine kadar ellerini yıkarsın. Başını meshedersin, sonra da topuklarına kadar ayaklarını yıkarsın. (Bunları tamamladın mı) bütün günahlarından arınmış olursun. Bir de yüzünü Aziz ve Celil olan Allah için (secdeye) koyarsan, anandan doğduğun gün gibi, hatalarından çıkmış olursun.''

Ebu Ümame der ki: "Ey Amr İbnu Abese dedim, ne söylediğine dikkat et! Bu söylediklerinin hepsi bir defasında veriliyor mu?

"Vallahi dedi, bilesin ki artık yaşım ilerledi, ecelim yaklaştı, (Allah'tan ölümden çok korkar bir haldeyim), ne ihtiyacım var ki, Allah Resülü hakkında yalan söyleyeyim! Andolsun söylediklerim, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan kulaklarımın işitip, hafızamın da zabtettiklerinden başkası değildir."

Bu hadis, Nesai'nin metninden alınmadır. Amr İbnu Abese radıyallahu anh'ın müslüman oluşunu anlatan uzunca bir hadisin son kısmıdır." Müslim, Müsafırin 294, (832); Nesai, Taharet 108, (1, 91, 92).

3559 Abdest ABDESTİN FAZİLETLERİ "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim abdestli olduğu halde abdest tazelerse, AIlah bu sebeple kendisine on (misli) sevab yazar.''" Tirmizi, Taharet 44, (59).

3560 Abdest ABDESTİN FAZİLETLERİ "Ebu Said radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim abdest alıp: "Sübhaneke Allahümme ve bihamdike estağfiruke ve etübu ileyke. (Rabbim seni tenzih ederim, Allah'ım hamdim sanadır, senden bağışlanmak isterim, tevbem de sanadır)" derse, bu bir kağıda yazılır, sonra bir mühür üzerine nakşedilir, sonra da Arş'ın altına kaldırılır ve Kıyamete kadar (mühür) kırılmaz.''" Rezin tahric etmiştir.

3561 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Humran Mevla Osman anlatıyor: "Hz. Osman radıyallahu anh su istemişti. (Getirdim. Aldı ve) üç kere ellerine dökerek yıkadı. Sonra sağ elini kaba sokup mazmaza ve istinşakta bulundu (ağzına ve burnuna su alıp yıkadı). Sonra üç kere yüzünü, arkasından da dirseklerine kadar üç kere ellerini yıkadı. Sonra başına meshetti, sonra da topuklarına kadar ayaklarını üçer sefer yıkadı ve:

"Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı, şu abdestim gibi abdest alırken gördüm. Abdesti bitince de şöyle demişti:

"Kim şu abdestim gibi abdest alır, arkasından iki rek'at namaz kılar ve namazda kendi kendine (dünyevi bir şey) konuşmazsa geçmiş günahları affedilir." Buhari, Vudü 24, 28, Savm 27; Müslim, Taharet 3, 4, (226); Ebu Davud, Taharet 50, (106); Nesai, Taharet 27, 2 8, 93, (1).

3562 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Ebu Davud'un İbnu Müleyke'den kaydettiği bir başka rivayette şöyle gelmiştir: "Hz. Osman radıyallahu anh'tan abdest hakkında (nasıl alınacağı) sorulmuştu. Hemen su istedi ve derhal bir abdest kabı getirildi. Kaptan önce sağ eli üzerine su döktü (ve onu yıkadı), sonra sağ elini kaba batırdı, üç kere mazmaza, üç kere istinşakta bulundu. (önceki hadiste geçtiği üzere zikretti. Hadisdte şu ziyade var): "Sonra elini daldırıp su aldı ve başına, kulaklarına meshetti, kulakların iç ve dışlarını birer kere meshetti.''" Ebu Davud, Taharet 50, (108).

3563 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Yine Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: "Sağ eliyle sol eli üzerine su döktü, sonra her ikisini de bileklere kadar yıkadı."

Yine Ebu Davud 'un bir diğer rivayetinde "Başını üç kere meshetti '' den miştir." Ebu Davud, Taharet 50, (109). Ebu Davud, Taharet 50, (110).

3564 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Abdu Hayr anlatıyor: "Hz. AIi radıyallahu anh bize geldi ve namaz kıldı. (Namazdan sonra abdest) suyu istedi.

"Suyu ne yapacak, namazı kıldı ya! Herhalde bize öğretmek istiyor!" dedik. İçinde su olan bir kapla bir leğen getirildi. Kaptan sağ eline su döktü: Üç defa ellerini yıkadı. Sonra üç kere mazmaza ve istinşakta bulundu. Mazmaza ve istinşakı su aldığı eliyle yaptı. Sonra üç kere yüzünü yıkadı, sağ elini üç kere yıkadı, üç kere sol elini yıkadı. Sonra elini kaba batırdı, bir kere başını meshetti. Sonra üç kere sağ ayağını yıkadı, üç kere sol ayağını yıkadı. Sonra: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın abdestini bilmek kimin hoşuna giderse, işte o böyledir!" dedi." Ebu Davud, Taharet 50, (111); Tirmizi, Taharet 37, (48); Nesai, Taharet 75, (1, 68).

3565 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Nesai'nin bir diğer rivayeti şöyledir: ".. Başını meshetti.'' -Şû'be, bir defasında alnından başının gerisine kadar (eliyle) işaret etti- sonra dedi ki:

"Ellerini tekrar geri getirip getirmediğini bilmiyorum.''" Nesai, Taharet 76, (1, 68-69).

3566 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Ebu Davud'da, İbnu Abbas'tan yapılan bir diğer rivayet şöyledir: "Ali radıyallahu anh yanıma girdi. Su dökmüş (küçük abdest bozmuş) idi. Abdest suyu istedi. İçinde su olan bir kap getirdik. Bana:

"Ey İbnu Abbas! Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın nasıl abdest aldığını sana göstereyim mi?" dedi. Ben de: "Evet göster!" dedim. Bunun üzerine su kabını elleri üzerine eğdi ve ellerini yıkadı. Sonra sağ elini kaba soktu, onunla diğeri üzerine su döktü, sonra iki avucunu yıkadı. Sonra mazmaza ve istinşakta bulundu. Sonra iki elini birden kaba soktu. İkisiyle birlikte su avuçlayıp yüzüne çarptı. Sonra başparmaklarını kulaklarının ön kısmına soktu. Sonra ikinci, üçüncü sefer aynı şeyleri tekrar etti. Sonra sağ eliyle bir avuç su aldı ve bunu alnına döktü ve yüzü üzerine akmaya bıraktı. Sonra dirseklerine kadar kollarını üçer kere yıkadı. Başını ve kulaklarının arkasını meshetti. Sonra tekrar her iki elini beraberce kaba soktu. Bir avuç su alıp onu pabuç içinde olan (sağ) ayağına vurdu ve o su ile ayağını yıkadı. Sonra aynı muameleyi diğer ayağına, (sola) yaptı.''

(Abdullaş el-Havlani) der ki: "(İbnu Abbas'a) sordum: "Ayaklar ayakkabı içinde olduğu halde mi?''.

"Evet dedi, ayakkabı içinde olduğu halde.'' Ben tekrar sordum:

"Ayakkabı içinde mi?''

"Evet! dedi, ayakkabı içinde!" Ben tekrar sordum: "Ayakkabı içinde mi?''

"Evet! dedi, Ayakkabı içinde."

Nesai'nin bir diğer rivayetinde şöyle denmiştir. "...Sonra bir avuç su ile üçer defa mazmaza ve istinşakta bulundu." Ebu Davud, Taharet 50, (117). Nesai, Taharet 76, (1, 68).

3567 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Abdullah İbnu Zeyd İbni Asım İbni'l-Ensari radıyaIlahu anh'ın anlattığına göre, kendisine:

"Bizim için, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın abdestiyle bir abdest al (da görelim)!" diye talepte bulunuldu. O, hemen bir kap (su) isteyip, önceki hadiste anlatılan şekilde abdest aldı. Abdest alışını anlatan rivayette şu farklı açıklama var:

"Başını meshettikte ellerini (saçları üstünde) ileri ve geri doğru yürüttü. (şöyle ki: Mesh ameliyesine başın ön kısmından başladı ellerini enseye doğru götürdü. Sonra, başladığı yere kadar geri getirdi. Sonra ayaklarını yıkadı.''

Müslim'in bir rivayetinde şöyle denmiştir: "Başını üç kere meshetti.''" Buhari, Vudü 38; Müslim, Taharet 18, 19, (235, 236); Muvatta, Tahret 1, (1, 18); Ebu Davud, Taharet 50, (118,119,120); Tirmizi, Taharet 27, 36, (35, 47); Nesai, Taharet 80, 81, 82, (1, 71, 72).

3568 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Buhari rahimehullah'ın bir rivayetinde şöyle denmiştir:

"Resulullah aleyhissalatu vesselam (abdest uzuvlarını) ikişer kere yıkayarak abdest aldı.''

Ebu Davud'un bir rivayetinde, Mikdam İbnu Ma'dikerb'den şu kaydedilir:

"Sonra başını, içiyle ve dışıyla iki kulağını meshetti."

Yine Ebu Davud'un bir başka rivayetinde şöyle denmiştir: "Kulaklarını içleriyle dışlarıyla meshetti, parmaklarını kulaklarının deliklerine soktu.''" Buhari, Vudü 23. Ebu Davud, Taharet 50, (121,123).

3569 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Abdullah İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir bedevi gelerek, abdestten sordu. Resûlullah ona uzuvların üçer kere yıkanmasını gösterdi. Sonra da:

"Abdest işte böyle alınır! Kim buna bir ziyadede bulunursa, fena bir iş yapmış olur, haddi aşar ve zulmeder" buyurdu." Ebu Davud, Taharet 51, (135); Nesai, Taharet 105, (1, 88). Bu metin Nesai'ye aittir.

3570 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: " ..Sonra başını meshetti. Şehadet parmaklarını kulaklarına soktu. Başparmaklarıyla kulaklarının dışlarını meshetti. Şehadet parmaklarıyla kulakların içini meshetti..." Rivayetin sonunda şu ifade var:

"Abdest işte böyledir. Kim buna ziyadede bulunur veya bundan eksiltme yaparsa kötü bir iş yapmış ve zulmetmiş olur -yahut zulmetmiş ve kötü bir iş yapmış olur-."

Nesai'nin rivayetinde özetle şöyle denmiştir: ".. Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir bedevi geldi ve ondan abdest hakkında sordu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam abdestin alınışını, uzuvları üçer sefer yıkayarak gösterdi, sonra şöyle söyledi: "Abdest işte böyledir. Kim buna ziyadede bulunursa kötü bir iş yapmış, haddi aşmış ve de zulmetmiş olur. ''" Nesai, Taharet 105, (1, 88).Ebu Davud, Taharet 51, (135).

3571 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam uzuvlarını birer kere yıkayarak abdest aldı.''" Buhari, Vudü 22; Ebu Davud, Taharet 53, (1, 38); Nesai, Taharet 84, 85, (1, 73, 74).

3572 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Ebu Davud'un bir rivayetinde İbnu Abbas radıyallahu anhüma şöyle der: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın nasıl abdest aldığını size göstermemi ister misiniz?"

İçinde su olan bir kab istedi, sağ eliyle bir avuç su aIdı, mazmaza ve istinşak yaptı, sonra bir avuç daha aldı, bununla iki elini birleştirip (iki eliyle) yüzünü yıkadı. Sonra bir avuç daha aldı bununla sağ elini yıkadı. Sonra bir avuç da aldı, bununla sol elini yıkadı. Sonra bir avuç su daha aldı, sonra elini çırptı, sonra başını ve kulaklarını meshetti. Sonra bir kabza su daha aIdı sağ ayağının üzerine serpti, ayağında nalın olduğu halde, sonra onu iki eliyle meshetti, elin biri ayağın üstünde, diğeri de nalının aItında. Sonra aynı şeyi sol ayağa yaptı.''" Buhari, Vudü 7; Ebu Davud, Taharet 52, (137); Nesai, Taharet 84, 85, (1, 73, 74).

3573 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Ebu Davud veTirmizi'nin bir başka rivayetinde Rübeyyi' Bintu Muavvız İbni Afran radıyallahu anha der ki: ". .avuçlarını üç kere yıkadı, yüzünü üç kere yıkadı, bir kere mazmaza ve istinşak yaptı. Ellerini üçer üçer yıkadı. Başını iki kere meshetti. Başının gerisinden başladı, sonra önünden. İki kulağını da (meshetti) içlerini de, dışlarını da. Ayaklarını da üçer üçer yıkadı.''" Ebu Davud, Taharet 50, (126); Tirmizi, Taharet 25, (33).

3574 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Bir diğer rivayette: "Başın tamamını meshetti. Bunu, başın tepesinden başlayıp saçın döküldüğü her tarafa ulaşacak şekilde saçın şeklini bozmadan icra etti" denmiştir." Ebu Davud, Taharet, 50 (128).

3575 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "...Başını meshetti, başın öne gelen kısmını da, arkaya gelen kısmını da, şakaklarını da, kulaklarını da birer birer meshetti.''

Bir diğer rivayette: "Elinde arta kalan su ile başını meshetti '' denmiştir." Ebu Davud, Taharet 50, (129). Ebu Davud, Taharet 50, (130).

3576 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam abdest aldı ve bunu, yüzünü üç, ellerini üç sefer yıkayarak, "Kulaklar baştandır '' deyip başını da üç sefer meshederek yaptı.''

Hammad der ki: "Bu rivayette geçen "Kulaklar baştandır'' ibaresi, Ebu Ümme'nin sözü mü yoksa Resûlullah'ın sözü mü bilemiyorum."

Bu metin Tirmizi'nindir. Ebu Davud'da şu ifade de yer alır: "Gözpınarlarını da meshederdi.'' O rivayette: "Kulaklar baştandır'' da demiştir." Tirmizi, Taharet 29, (37); Ebu Davud, Taharet 50, (134).

3577 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Hz. Ömer radıyallahu anh bana şunu söyledi: "Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelmişti. Bunun abdest almış fakat ayaklarının üzerinde tırnak kadar bir yeri yıkamadan bırakmış olduğunu gördü. ResüluIlah aleyhissalatu vesselam, adama derhal müdahaIe etti:

"Git abdestini güzel kıl!" Adam gidip yeniden abdest aldı, sonra namazını kıldı." Müslim, Taharet 31, (243); Ebu Davud, Taharet 67, (171).

3578 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde Resûlullah'ın ashabından biri şöyle anlatır: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ayağının sırtında dirhem büyüklüğünde bir kısma su değmemiş olduğu halde namaz kılmakta olduğunu görmüştü, derhal abdesti ve namazı iade etmesini emretti." Ebu Davud, Tahret 173.

3579 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Beraber olduğumuz bir sefer sırasında, bir ara Resûlullah aleyhissalatu vesselam bizden geride kaldı sonra tekrar kavuştu. Bu sırada namaz vakti girmişti. Bizler de abdest alıyor, ayaklarımıza meshediyorduk. (Resûlullah aleyhissalatu vesselam) yüksek sesle nida etti:

"Ökçelerin ateşte vay haline!" Bunu iki veya üç kere tekrarladı." Buhari, İlm 3, 30, Vudü 27, 29; Müslim, Taharet 25-28, (240-242); Muvatta, Taharet 5, (1, 19); Ebu Davud, Taharet 46, (97); Nesai, Taharet 89, (1, 77, 78); Muvatta.

3580 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle denir: "Halk ikindi namazı sırasında acele etti ve bir kısmı alelacele abdest aldı. Biz onlara ulaştık. Ökçelerine su değmemiş, parlıyordu. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam:

"Öçelerin ateşte vay haline! Abdesti tam alın!'' buyurdular.''" Müslim, Taharet 26, (241).

3581 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Tirmizi der ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan şöyle rivayet edildi:

"Ökçe ve ayak çukurlarının ateşte vay haline." Tirmizi, Taharet 31, (41).

3582 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Hz. Cabir radıyallahu anh'tan anlatıldığına göre, kendisine sarık üzerine meshetmekten sorulmuştu. Şu cevabı verdi:

"Hayır, olmaz, su ile saça değilmelidir!''" Muvatta, Taharet 38, (1, 35)

3583 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Hz. Sevban radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir seriyye göndermişti. Askerler soğukla karşılaşıp üşüdüler. Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a döndükleri zaman, onlara sarıklarının ve mestlerinin üzerine meshetmelerini emretti."

3584 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı abdest alırken gördüm. Üzerinde çizgili kırmızı bir sarık vardı. Elini sarığın altına soktu, başının ön kısmını meshetti, sarığını çözmedi." Ebu Davud, Taharet 57, (147).

3585 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Sabit İbnu Ebi Safiyye anlatıyor: "Ebu Cafer'e -ki Muhammed el-Bakır'dır- dedim ki: "Hz. Cabir radıyallahu anh, sana Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın uzuvlarını birer birer, ikişer ikişer ve üçer üçer yıkayarak abdest aldığını söyledi mi?"

Bu soruma: "Evet!" diye cevap verdi."

Bir rivayette de: "Birer birer yıkayarak abdest aldı mı?" diye sordum; "evet!'' diye cevap verdi'' şeklinde gelmiştir.." Tirmizi, Taharet 35 (45, 46)

3586 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Abdullah İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam ikişer ikişer yıkayarak abdest aldı ve: "Bu, nur üzerine nurdur" buyurdu.''"

3587 Abdest ABDESTİN SIFATLARI "Hz. Osman radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu

vesselam, uzuvlarını üçer üçer yıkayarak abdest aldı ve şöyle buyurdu:

"Bu benim ve benden önceki diğer peygamberlerin ve İbrahim aleyhissalam'ın abdestidir." Rezin tahric etmiştir.

3588 Abdest MİSVAK "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Eğer ümmetim üzerine zahmet vermeyecek olsaydım, her namazda misvak kullanmalarını emrederdim."

Muvatta'nın rivayetinde: ". . her abdestte. . .'' denmiştir." Buhari, Cum'a 8, Temenni 9; Müslim, Taharet 42, (252); Muvatta, Taharet 115, (1, 66); Ebu Dvud, Taharet 115, (46); Tirmizi, Taharet 18, (22); Nesai, Taharet 7, ( 1,12). Bu metin Sahiheyn'in metnidir.

3589 Abdest MİSVAK "Ebu Davud ve Tirmizi'nin Zeyd İbnu Halil el-Cüheni radıyallahu anh'tan kaydettikleri rivayet şöyledir:

"Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın şöyle söylediğini işittim: "Ümmetime zahmet vermeyecek olsam, her namazda misvak kullanmalarını emrederdim ve yatsı namazını da gecenin üçte birine kadar te'hir ederdim." Ebu Davud, Taharet 25, (47); Tirmizi, Taharet 18, (23).

3590 Abdest MİSVAK "Tirmizi şu ziyadede bulundu: "Zeyd İbnu Halid, namaza geldiği zaman misvağı kulağının üstünde olurdu, tıpkı katibin, kulağı üstündeki kalemi gibi. Misvaklanmadan namaza durmazdı. Misvaklandıktan sonra yine yerine koyardı." Tirmizi, Taharet 18, (23).

3591 Abdest MİSVAK "Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam gece (namaza) kalktığı vakit ağzını misvakla ovalardı.''" Buhari, Cum'a 8, (2, 212), Vudü 73, Teheccüd 9; Müslim, Taharet 45, (254); Ebu Davud, Taharet 30, (55); Nesai, Taharet 2, (1, Bu metin Sahiheyn'e aittir.

3592 Abdest MİSVAK "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam 'ın abdest suyu ve misvakı (akşamdan hazırlanıp yanına) konulurdu. Gece kalkınca abdest bozar, sonra misvaklanırdı.''"

3593 Abdest MİSVAK "Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "(Resûlullah aleyhissalatu vesselam) gece veya gündüz yattığında ve kalktığında mutlaka abdest almazdan önce misvaklanırdı." Ebu Davud, Taharet 27, 30, (51, 56, 57); Müslim; Taharet 45, (253); Nesai, Taharet 8, (1, 13), Metin Ebu Davud'a ait.

3594 Abdest MİSVAK "Yine Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Misvak ağız için temizlik vasıtasıdır. Rab Teala için de rıza vesilesidir.''" Nesai, Taharet 5, (1, 10).

3595 Abdest MİSVAK "Hz. Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a uğramıştım. Elindeki bir misvakla dişlerini misvaklıyordu ve ü, ü diye bir ses çıkarıyordu, misvak ağzındaydı, sanki kusuyor gibiydi." Buhari, Vudü 73; Müslim, Taharet 46, (255); Ebu Davud, Taharet 26, (49); Nesai, Taharet 3, (1, 9).

3596 Abdest MİSVAK "İbnu Ömer radıyallahu anhüm anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Rüyamda gördüm ki, bir misvakla dişlerimi misvaklıyorum. İki kişi yanıma geldi, biri diğerinden büyüktü. Elimdeki misvakı onlardan küçük olana uzattım. Bana: "(Büyüğü) büyükle!'' dendi. Bunun üzerine misvağı büyük olana verdim.''

Hadisi, Buhari muallak (senetsiz) olarak kaydetmiştir, Müslim ise senetli olarak kaydetmiştir." Buhari, Vudü 74; Müslim, Rü'ya 19, (2271).

3597 Abdest MİSVAK "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana misvağını yıkamam için verirdi. (Teberrük için, yıkamazdan) önce kendim kullanırdım, sonra yıkayıp ona verirdim." Ebu Davud, Taharet 28, (52).

3598 Abdest ELLERİN YIKANMASI "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Uykudan uyanınca, sizden hiç kimse, üç sefer yıkamadıkça ellerini kaba banmasın. Çünkü o, ellerinin geceyi (vücudunun neresinde geçirdiğini bilemez." Buhari, Vudü 26; Müslim, Taharet 87, (278); Muvatta, Taharet 9, (1, 21); Ebu Davud, Tharet 49, (103, 104, 105); Tirmizi, Taharet 19, (24); Nesai, Taharet 1, (1, 6, 7).

3599 Abdest İNTİNSAR, İNTİNŞAK, MAZMAZA "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim abdest alırsa istinsarda bulunsun (sümkürsün), kim taşla istinca yaparsa teklesin." Buhari, Vudü 25; Müslim, Taharet 20, 22, (237); Muvatta, Taharet 2, 3, (1,19); Ebu Davud, Taharet 55, (140); Nesai, Taharet 70, 72, (1, 66, 67).

3600 Abdest İNTİNSAR, İNTİNŞAK, MAZMAZA "Müslim'in bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "Sizden biri abdest alınca burnuna su çeksin, sonra sümkürsün."

Bir diğer rivayette: "...Burun deliklerine su çeksin, sonra sümkürsün'' şeklindedir." Müslim, Taharet 20, (237). Müslim, Taharet 21, (237).

3601 Abdest İNTİNSAR, İNTİNŞAK, MAZMAZA "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz uykudan uyandığı zaman üç kere sümkürsün. Zira şeytan, burnunun içinde geceler.''" Buhari, Bed'ül-Halk 11, (6, 243); Müslim, Taharet 23, (238); Nesai, Taharet 73, (1, 67).

3602 Abdest İNTİNSAR, İNTİNŞAK, MAZMAZA "Abdullah İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı bir avuç su ile hem mazmaza hem de istinşak yaparken gördüm, bunu üç kere yapmıştı.''" Tirmizi, Taharet 22, (28).

3603 Abdest İNTİNSAR, İNTİNŞAK, MAZMAZA "Talha İbnu Musarrıf an ebihi an ceddihi radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanına girdim, abdest alıyordu. Su yüzünden ve sakalından göğsüne akıyordu. Mazmaza ve istinşakın arasını da ayırmıştı." Ebu Davud, Taharet 54, (139).

3604 Abdest İNTİNSAR, İNTİNŞAK, MAZMAZA "Hz. Ali radıyallahu anh 'tan anlatıldığına göre, su istemiş ve mazmaza ve istinşak yapmış, sol eliyle sümkürmüş sonra da:

"Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın temizliği böyleydi '' demiştir." Nesai, Taharet 74, (1, 67).

3605 Abdest SAKAL VE PARMAKLARI HİLÂLLEMEK "Osman İbnu Affan radıyallahu anh'ın anlattığına göre, Resûlullah aleyhissalatu vesselam sakalını hilalliyor idi." Tirmizi, Taharet 23, (31).

3606 Abdest SAKAL VE PARMAKLARI HİLÂLLEMEK "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam abdest alınca bir avuç su alır, onu çenesinin altına tutup onunla sakalını hilaller ve: "Aziz ve Celil olan Rabbim böyle emretti" derdi." Ebu Davud, Taharet 56, (145).

3607 Abdest SAKAL VE PARMAKLARI HİLÂLLEMEK "Müstevrid İbnu Ş'eddad radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ı gördüm. Abdest aldığı zaman ayaklarının parmaklarını serçe parmağı ile hilalliyordu." Tirmizi, Taharet 30, (40); Ebu Davud, Taharet 58, (148).

3608 Abdest SAKAL VE PARMAKLARI HİLÂLLEMEK "Lakit İbnu Sabıra radıyallahu anh anlatıyor: "Dedim ki: "Ey Allah'ın Resülü! Bana abdestten haber ver!'' Aleyhissalatu vesselam:

"Abdesti tam al, parmaklar arasını hilalle, istinşak'da mübalağa yap, oruçlu olursan mübalağa yapma'' buyurdu.''" Ebu Davud, Taharet 55, (142, 143, 144); Tirmizi, Taharet 30, (3 ; Nesai, Taharet 71, 92, (1, 66, 79).

3609 Abdest SAKAL VE PARMAKLARI HİLÂLLEMEK "Rebi' Bintu Mu'arrız radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam abdest aldı, (bu esnada) elini kulaklarının hücresine soktu." Ebu Davud, Taharet 50, (131).

3610 Abdest SAKAL VE PARMAKLARI HİLÂLLEMEK "Nafi merhum anlatıyor: "İbnu Ömer, kulakları için suyu parmağıyla alırdı." Muvatta, Taharet 37, (1, 34).

3611 Abdest ABDESTİ TAM ALMAK "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ümmetim, Kıyamet günü çağırıldıkları vakit abdestin izi olarak (nurdan) bir parlaklıkları olduğu halde gelirler. Öyleyse kimin imkanı varsa parlaklığını artırsın."

3612 Abdest ABDESTİ TAM ALMAK "Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "Ebu Hüreyre radıyallahu anh abdest aldı, yüzünü yıkadı, ellerini yıkadı, ellerini yıkarken nerdeyse omuza kadar yıkıyordu. Sonra ayaklarını yıkadı ve nerdeyse bacaklarına kadar yükseldi. Sonra dedi ki: "Ben Resulullah aleyhissalatu veselam'ın, "Ümmetim Kıyamet günü (abdest uzuvlarındaki) parlaklıkla gelir..." Gerisi yukarıdaki gibi devam ediyor."

3613 Abdest ABDESTİ TAM ALMAK "Müslim'in diğer bir rivayetinde şöyle denmiştir: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın "...Mü'minin zineti, abdestin yükseldiği yere kadar yükselir..." Buhar'i, Vudü 3; Müslim, Taharet 34, 35, 40, (246, 250); Nesai, Taharet 110, (1, 94, 95).

3614 Abdest SUYUN MİKTARI "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam (miktarca) bir sa'dan beş müdd 'e kadar olan su ile yıkanır, bir müdd su ile de abdest alırdı.''

Bir başka rivayette: "... beş mekkûk ile yıkanır, bir mekkûk iIe de abdest alırdı" denmiştir.

Bir diğer rivayette: " . . beş. . '' denmiştir.

Tirmizi'nin rivayetinde "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Abdest için iki rıtl su kafidir.''

Ebu Davud'un rivayetinde: "...Resûlullah aleyhissalatu vesselam iki rıtl ihtiva eden kapla abdest alır, bir sa' ile guslederdi '' denmiştir." Buhari, Vudü 47; Müslim, Hayz 51, (325); Ebu Davud, Taharet 44, (95); Tirmizi, Salat 425, (609); Nesai, Taharet 59, (1, 57, 58).

3615 Abdest SUYUN MİKTARI "Sefine radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı bir sa' miktarındaki su cenabetten yıkar, bir müdd su da abdestine yeterdi." Müslim, Hayz 52, (326); Tirmizi, Taharet 42, (56).

3616 Abdest SUYUN MİKTARI "Ümmü Ammare radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam abdest aldı. Bu maksadla kendisine içerisinde üçte iki müdd miktarında su bulunan bir kab getirilmişti.''

Nesai şunu ilave etmiştir: "Şu'be der ki: "Ben, Aleyhissalatu vesselam'ın kollarını yıkadığını ve onları ovduğunu, kulaklarının iç kısmını meshettiğini öğrendim. Ancak kulakların dışını da meshettiğini bilmiyorum." Ebu Davud, Taharet 44, (94); Nesai, Taharet 59, (1, 58).

3617 Abdest SUYUN MİKTARI "Abdullah İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Bize Resûlullah aleyhissalatu vesselam gelmişti. Kendisine bakır kapta su getirdik, onunla abdest aldı." Ebu Davud, Taharet 47, (100).

3618 Abdest SUYUN MİKTARI "Ubey İbnu Ka'b radıyallahu anh anlatıyor: "ResüIullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Abdest (sırasın)da vesvese veren bir şeytan vardır. Adı da el-Velehan'dır. Öyleyse suyun vesvesesinden kaçının." Tirmizi, Taharet 43, (57).

3619 Abdest MENDİL "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın abdest aldıktan sonra kurulandığı bir bezi vardı.''" Tirmizi, Taharet 40, (53).

3620 Abdest MENDİL "Hz. Mu'az radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı gördüm, abdest alınca elbisesinin bir kenarıyla yüzünü siliyordu.''" Tirmizi, Taharet 40, (54).

3621 Abdest DUA VE BESMELE "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular: "Abdesti olmayanın namazı yoktur. Üzerine Allah'ın ismini zikretmeyen kimsenin abdesti de abdest değildir." Ebu Davud, Taharet 48, (101).

3622 Abdest DUA VE BESMELE "Rabah İbnu Abdirrahman İbni Ebi Süfyan İbnu Huveytip an ceddiha an ebiha 'dan rivayete göre demiştir ki:

"Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı işittim. Diyordu ki: "Üzerine Allah'ın ismini zikretmeyen kişinin abdesti yoktur." Tirmizi, Taharet 20, (25).

3623 Abdest DUA VE BESMELE "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı işittim. Diyordu ki: "Kim abdestinin başında Allah'ı zikrederse bedeninin tamamı temizlenir. Eğer Allah'ın ismini zikretmezse bu kimsenin sadece abdest uzuvları temizlenir." Rezin tahric etmiştir. Feyzu'I-Kadir, 6, 128).

3624 Abdest DUA VE BESMELE "Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a geldim, abdest alıyordu. Şu duayı okuduğunu işittim: "Allahümma'ğfirli zenbi ve vassi'li fi dari ve barik li fi rızki (Allah'ım günahımı mağfıret et, evimi bana genişlet, rızkımı bana mubarek kıl." Rezin tahric etmiştir. İbnu's-Sünni Amelü'I-yevm ve'I-Leyl, 5, 10.

3625 Abdest YEL "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ses ve koku olmadıkça abdest alınmaz.''

Bir rivayette şöyle gelmiştir: "Biriniz mescidde iken, kabaları arasında bir yel hissetse ses işitmedikçe veya koku duymadıkca dışarı çıkmasın.''"

3626 Abdest YEL "Sizden biri, karnında bir şeyler hissetse ve fiilen çıkıp çıkmadığı hususunda tereddüd içinde kalsa, bir ses işitmedikçe veya bir koku duymadıkça mescidden çıkmasın."

3627 Abdest YEL "Ebu Davud'da şöyle gelmiştir: "Biriniz namazda iken, dübüründe bir hareket hissetse ve abdestinin bozulup bozulmadığı hususunda tereddüde düşse, bir ses işitmedikçe veya bir koku duymadıkça mescidi terketmesin." Müslim, Hayz 99, (362); Tirmizi, Taharet,56, (74, 75); Ebu Davud, Taharet 68, (177).

3628 Abdest YEL "Abdullan İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu veselam'a, namazda iken hayaline abdesti bozuldu gibi gelen bir adamdan bahsedilmişti. Şöyle ferman buyurdular:

"Sesi işitip kokuyu duymadıkça namazı sakın terketmesin.''"

3629 Abdest YEL "Ebu Davud bir rivayette şu ziyadede bulunmuştur: "Biriniz mescide girince, kabaları arasında bir şey hissedecek olsa, çıkanın sesini işitmedikçe sakın mescidden dışarı çıkmasın.''" Buhari, Vudü 4, 34, Büyü 5; Müslim, Hayz 98, (361); Ebu Davud, Taharet 68, (176); Nesai, Taharet 116, (1, 99).

3630 Abdest YEL "Ali İbnu Talk (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz namazda yellenirse derhal namazdan çıksın, abdest alsın ve namazı iade etsin." Ebu Dvud, SaIat 193, (1005).

3631 Abdest YEL "Bu hadisin Tirmizi'deki lafzı şöyle: "Bir bedevi gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! bizden bir kimse çölde bulunsa, azıcık bir yel kaçırsa, suyu da az ise ne yapmalıdır)?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam:

"Sizden biri yellenecek olursa abdest alsın. Kadınlara da arkalarından temas etmeyiniz. Bilesiniz ki Allah hakk(ın sorulması ve açıklanmasıyla ilgili hususlarda sizden) utanma talebinde bulunmaz." Tirmizi, Rada 12, (1164-1166).

3632 Abdest MEZİ "Muhammed İbnu Hanefiye anlatıyor: "Hz Ali radıyallahu anh dedi ki: "Ben mezisi akan bir kimseydim. Bunun hükmü hususunda -kızı hanımım olması sebebiyle- Resulullah aleyhissalatu vesselam'a soramamıştım. Mikdad İbnu'l-Esved radıyallahu anh'a söyledim, o sordu. Şu cevabı almıştık:

"(Mezisi gelen kimse) zekerini yıkar ve abdest alır."

3633 Abdest MEZİ "Muvatta ve Ebu Davud'un rivayetIerinde Mikdad şöyle demiştir: "Hz. Ali radıyallahu anh, bana, kendisi için Resûlullah'tan: "Kadınına yakınlaşınca mezisi akan kimseye ne gerektiği hususunda sormamı söyledi. Ali ilaveten dedi ki: "Zira yanımda Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın kızı var, bu sebeple bizzat sormaktan utanıyorum."

Mikdad der ki: Ben bu mesele hakkında Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a sordum. Şu cevabı verdi:

"Biriniz buna rastlarsa fercini su ile yıkasın. Namaz abdesti ile abdest alsın."

Ebu Davud bir başka rivayette şu ziyadeyi kaydeder: "...zekerini ve iki husyesini yıkasın." Buhari, Gusl 13, İlm 51, Vudü 34; Müslim, Hayz 17, (303); Muvatta, Taharet 53, (140); Tirmizi, Taharet 83, (114); Nesai, Taharet 112, (1, 96, 97) Gusl 28, (1, 213); Ebu Davud, Taharet 93, (206, 207, 208, 209).

3634 Abdest MEZİ "Yine Ebu Davud'un bir diğer rivayeti şöyledir: "Hz. Ali radıyallahu anh dedi ki: "Ben mezisi akan bir kimseydim, yıkanmaya başladım. (Sonunda) sırtım çatlayacak hale geldim. Durumu Resulullah aleyhissalatu vesselam'a zikrettim -veya ona zikredildi-. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam:

Öyle yapma, (her seferinde yıkanma)! Meziyi gördün mü, zekerini yıka, sonra da namaz abdestiyle abdest al. Ancak meni atacak olursan o zaman yıkan!" buyurdular." Ebu Davud, Taharet 93, (203).

3662 Abdest DEVE ETLERİ "Ebu Davud ve Tirmizi'de Bera (radıyallahu anh)'nın rivayetlerine göre Resulullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle demiştir:

"Deve ağıllarında namaz kılmayın, çünkü onlar şeytandandır."

Koyun ağıllarından soruldu:

"Oralarda kılın, çünkü onlar berekettir'' buyurdular.''" Ebu Davud, Taharet 72, (184); Tirmizi, Taharet 60, (81).

3663 Abdest MÜTEFERRİK HADİSLER "İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Biz, yollarda ayağa bulaşan pislik sebebiyle abdest tazelemezdik." Ebu Davud, Taharet 81, (204); İbnu Mace, İkamet 67, (1041).

3664 Abdest MÜTEFERRİK HADİSLER "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir adam izarını sarmış olarak namaz kılarken, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona:

"Git, abdest al!" ferman buyurdu. Adam gitti abdest aldı, sonra şelip (tekrar namaza durdu. Resulûllah (aleyhissalatu vesselam) tekrar):

"Git abdest al!" emretti. Adam gitti, abdest aldı, geri geldi. Bir adam:

"Ey Allah'ın Resulü, ona niye abdest almasını emir buyurdunuz?'' diye sordu.

"O, dedi, izarını sarkıtmış olarak namaz kılıyordu. Allah, izarını sarkıtan erkeğin namazını kabul buyurmaz!''" Ebu Davud, Libas 28, (4086).

3665 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Muğire İbnu Şu'be (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la beraberdim. Bana:

"Ey Muğire, su kabını al!'' emretti. Ben de onu aldım. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (la tenhaya gittik. O) benim gözümden kayboldu, kaza-yı hacet yaptı, (geri döndü). Üzerinde Şami bir cübbe vardı. (Abdest almak için hazırlık yaptı. Cübbesinin yenlerini çemreyip) kollarını çıkarmaya çalıştı. Ancak (yenler) dardı. Ellerini (yenlerin uç kısmından geri çıkarıp cübbeyi sırtına koyup kollarını) alttan çıkardı. Ben su döktüm, namaz için abdest aldı. Mestleri üzerine meshetti, sonra namaz kıldı."

3666 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Bir diğer rivayette: "Mestlerini çıkarmada yardımcı olmak için eğildim. Bana:

"Bırak onları, zira ben, abdestli olarak mestlerimi giyindim" buyurdu ve üzerlerine meshetti.''" Bu Sahiheyn'in lafzıdır.

3667 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Müslim merhumun bir diğer rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mestleri, başının ön kısmı (alnı) ve sarığı üzerine meshetti '' denilmiştir." Müslim

3668 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mestleri üzerine meshetmişti; ben:

"Ey Allah'ın Resulü! yoksa unuttunuz mu?'' dedim.

"Bilakis, dedi, belki sana unutturuldu. Aziz ve celil olan Rabbim, bana böyle emretti.' '" Buhari, Vudü 48, 3 5, 49, Salat 7, Cihad 90, Megazi 80; MüsIim, Taharet 77, 79, 81, 82, (274); Muvatta, Taharet 42, (1, 36); Ebu Davut, Taharet 59; (149, 150; 151); Tirmizi, Taharet 72, (97, 98, 99, 100); Nesai, Taharet 96.

3669 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Hz. Bilal (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mestleri ve örtüsü üzerine meshetti."

3670 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Ebu Davud'un rivayetinde şöyle denmiştir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihtiyacı için (araziye) çıkardı. Ben de O'na su taşırdım. (Kaza-yı hacet yapınca) abdest alırdı. Bu sırada sarığı ve "bot'' ları üzerine meshederdi." Müslim, Taharet 84, (275); Ebu Davud, Taharet 59, (153); Tirmizi, Taharet 75, (101); Nesai, Taharet 86, 96 (1, 75, 81).

3671 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Ebu Übeyde İbnu Muhammed İbni Ammar İbni Yasir anlatıyor:

"Cabir İbnu Abdillah (radıyallahu anh)'a mest üzerine meshetme hususunda sordum. "Ey kardeşimin oğlu, bu sünnettir '' buyurdu. Bunun üzerine sarık üzerine meshetme hakkında sordum:

"Saça meshet!'' diye cevap verdi.''" Tirmizi, Taharet 75, (102).

3672 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Cerir İbnu Abdillah el-Beceli (radıyallahu anh)'nin anlattığına göre, Cerir, abdest alıp mestleri üzerine meshedince, kendisine:

"Mest üzerine mesh mi yapıyorsun'' diye sormuşlardır. O da:

"Evet demiştir, ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı gördüm. Bevletti sonra abdest aldı. (Sıra ayaklarına gelince, yıkamayıp) mestlerinin üzerine meshetti '' dedi.

A'meş der ki: "İbrahim Neha'i dedi ki: "Bu hadis, Abdullah İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'un ashabını taaccübe (hayrete) sevkediyordu, çünkü Cerir (radıyallahu anh)'in müslüman oluşu Maide süresinin nüzülünden sonra idi." Buhari, Salat 25; Müslim, Taharet 73, (272); Tirmizi, Taharet 70, (93); Nesai, Taharet 96, (1, 81).

3673 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Ebu Davud'un rivayetinde Cerrr şöyle demiştir: "Meshetmekten beni ne alıkoyacak? Zira ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı meshederken gördüm!''

Bu sözü üzerine Cerir'e: "Bu, Maide suresinin nüzûlünden önceydi'' dendi de şu cevabı verdi: "Hayır! Ben kesinlikle Maide suresinin nüzûlünden sonra müslüman oldum." Ebu Davud, Taharet 59, (154).

3674 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Hz. Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Mekke'nin fethedildiği gün, beş vakit namazın hepsini tek bir abdestle kıldı ve mestlerine meshetti. Hz. Ömer (radıyallahu anh):

"Bugün, hiç yapmadığın bir şeyi yaptın!'' dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):

"Ammden (bilerek) yaptım ey Ömer" cevabını verdi.''" Müslim, Taharet 86, (277); Ebu Davud, Taharet 66, (172); Tirmizi, Taharet 45, (61); Nesai, Taharet 101, (1, 86). Tirmizi ve Nesai'nin rivayetinde mesh'in zikri geçmez).

3675 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Hz. Mugire (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) abdest aldı ve çoraplarının ve ayakkabılarının üzerine meshetti.

Ebu Davud der ki: "İbnu Mehdi, bu hadisi rivayet etmezdi. Çünkü Muğire (radıyallahu anh)'den bilinene göre Aleyhissalatu vesselam mestlerine meshediyordu."

Yine Ebu Davud der ki: "Bu hadis Ebu Musa el-Eş'ari (radıyallahu anh)

tarafından da rivayet edilmiştir: "Aleyhissalatu vesselam çorapları üzerine meshetti." Ancak bu rivayet muttasıl ve kuvvetli değildir, (zayıftır).

Ebu Davud der ki: "Çorap üzerine Ali İbnu Ebi Talib, İbnu Mes'üd, Bera İbnu Azib, Enes İbnu Malik, Ebu Ümame, Sehl İbnu Sa'd ve Amr İbnu Hureys (radıyallahu anhüm ecmain) ecmain de meshetmiştir. Bu tatbikat Ömer İbnu'I-Hattab ve İbnu Abbas (radıyallahu anhüm)'dan da rivayet edilmiştir." Ebu Davud, Taharet 61, (159); Tirmizi, Taharet 74, (99).

3676 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Evs İbnu Evs es-Sakafi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı bir kavmin kuyusuna gelmiş, abdest alırken gördüm. Abdestini aldı, ayakkabılarına ve ayaklarına meshetti." Ebu Davud, Taharet 62, (160).

3677 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Muğire (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam mestin üst ve aşağı kısımlarını meshederdi."

3678 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Ebu Davud'un rivayetinde şöyle gelmiştir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam mestlerinin sırtlarına meshederdi."

Tirmizi'nin bir başka rivayetinde de böyle denmiştir." Tirmizi 72, 73, (97, 98); Ebu Davud, Taharet 63, (161, 165); Nesai, Taharet 63, (1, 62).

3679 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Hz. AIi (radıyallahu anh) buyurdular ki: "Eğer din insanın fikrine göre olsaydı, mestin altını meshetmek, üstünü meshetmekten evla olurdu. Ancak ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın mestin üstünü meshettiğini gördüm." Ebu Davud, Taharet 62, (162).

3680 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Bir başka rivayette şöyle gelmiştir: "Hz. Ali (radıyallahu anh)'yi abdest alırken gördüm, ayağının sırtını meshetti ve dedi ki: "Eğer ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı böyle yapar görmeseydim (ayağın altını meshetmeye daha Iayık düşünürdüm) dedi."

3681 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Bir diğer rivayette de şöyle gelmiştir: "Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın ayağın üstünü meshettiğini görünceye kadar, daima, altını meshetmenin evla olduğunu düşünürdüm."'" Ebu Davud, Taharet (63, 162,163, 164).

3682 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Şüreyh İbnu Hani anlatıyor: "Hz. Aişe (radıyallahu anha)'ya mest üzerine meshetmekten sormaya geldim. Bana: "Sana Ebu Talib'in oğlu (Hz. Ali) (radıyallahu anh)'yi tavsiye ederim, git ona sor. Zira o, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte seyahatlerde bulunmuştur!" dedi. Bunnun üzerine gidip ona sordum. Şu cevabı verdi:

"Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), (mesh müddetini) yolcu için üç gün üç gece tuttu, mukim için de bir gün bir gece tuttu.''" Müslim, Taharet 85, (276); Nesai, Taharet 99, (1, 84); İbnu Mace, Taharet 86, (552).

3683 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Saffan İbnu Assal (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yolcu olduğumuz zaman, bize mestlerimizi üç gün üç gece, cenabet hali dışında küçük ve büyük abdest bozma, ve uyku sebebiyle çıkarmamamızı emrederdi." Tirmizi, Taharet 71, (96), Da'avat 102, (3529, 3530); Nesai, Taharet 98, (1, 83, 84); İbnu Mace, Taharet 86, (554).

3684 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Ubey İbnu İmare (radıyallahu anh) -ki bu Sahabi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte her iki kıbleye namaz kılan ilklerdendir- anlatıyor: "Bir gün Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek sordum:

"Ey Allah'ın Resulü! Mestlerimin üzerine meshedeyim mi? ''

"Evet!'' buyurdular. Ben tekrar:

"Bir gün mü?'' dedim.

"Bir gün!'' buyurdular. Ben tekrar:

"İki gün (olsa)?'' dedim.

"İki gün!'' buyurdular. Ben tekrar:

"Üç gün (olsa)?'' dedim.

"Evet! dilediğin kadar!'' buyurdular.''"

3685 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Bir rivayette de "..Hatta yediye kadar ulaştı. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), sonunda:

"Evet! Sana uygun geldiği kadar!" buyurdular." Ebu Davud, Taharet 10, (158).

3686 Abdest MEST ÜZERİNE MEST ETMEK "Huzeyme İbnu Sabit (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:

"Mest üzerine meshetmenin müddeti yolcu için üç gündür. Mukim için bir gün bir gecedir!" (Bir başka rivayette şu ziyade gelmiştir):

"Biz bu müddetin uzatılmasını taleb etseydik, bize mutlaka uzatırdı.''" Ebu Davud, Taharet 60, (157); Tirmizi, Taharet 71, (95); İbnu Mace, Taharet 86, (553).

3687 teyemmüm TEYEMMÜM "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la bir seferde beraber idik. Beyda nam mevkiye veya Zatu'l-Ceyş denen yere gelmiştik ki benim bir kolyem kop(up kaybol)du. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu aramak için kaldı, O'nunla birlikte herkes orada kaldı. Bir su başında da değillerdi. Üstelik beraberlerinde su da yoktu.

Halk Hz. Ebu Bekr (radıyallahu anh)'e uğrayıp:

"Aişe'nin yaptığını gördüm mü! Hem Resulullah'ı, hem de herkesi burada oyaladı. Bir su başında değiller, beraberlerinde su da yok!" demişler. Resulullah başını dizlerimin üzerine koymuş uyurken Ebu Bekr (radıyallahu anh) çıkageldi.

"Sen Resulullah aleyhissalatu vesselam'ı da halkı da, burada hapsettin. Bir su başında değiller, beraberlerinde su da yok!" diyerek, babam beni azarladı ve Allah'ın dilediğince başka şeyler de söyledi. (Öfkesini daha da yenemeyip) eliyle böğrüme böğrüme dürterek (canımı yaktı). Resulullah'ın başı dizimin üzerinde olduğu için kımıldamamaya çalıştım.

Resulullah aleyhissalatu vesselam sabaha kadar, susuz olarak uyudu. Sabah olunca Allah Teala Hazretleri, teyemmüm ayeti'ni inzal buyurdu: "...Su bulamazsanız temiz toprağa teyemmüm edin, yüzlerinizi ve ellerinizi onunla meshedin. Allah size sorluk yapmak murad etmez, bilakis sizi temizlemek, ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister, ola ki şükredersiniz" (Maide 6).

Üseyd İbnu Hüdayr -ki (Akabe biatına katılan) nakiblerden biridir- dedi ki: "Ey Ebu Bekr ailesi! Bu, sizin ilk bereketiniz değildir."

(Hz. Aişe) sözüne devam ederek) dedi ki: "Bindiğim deveyi dürtüp kaldırdım. (Kaybolan) kolye altında çıktı."

3688 teyemmüm TEYEMMÜM "Ebu Davud'un rivayetinde Hz. Aişe (radıyallahu anha) der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Üseyd İbnu Hudavr (radıyallahu anh)'la Hz. Enes'i, Hz. Aişe (radıyallahu anha)'nin kaybettiği kolyeyi aramaya gönderdi. Bu esnada namaz vakti girdi. Abdestsiz namaz kıldılar. Gelip durumu Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a haber verdiler. Bunun üzerine teyemmüm ayeti indirildi.''

Bir rivayette şu ziyade gelmiştir: "Üseyd, Hz. Aişe'ye: "Allah sana rahmetini bol kılsın, senin başına hoşlanmadığın her ne gelmiş ise onda Allah senin için de müslümanlar için de bir ferec (sıkıntıdan kurtulma) kılmıştır '' dedi.''" Buhari, Teyemmüm 2, FedailûI-Ashab 5, 30, Tefsir, Nisa 10, Maide 3, Nikah 65, 125, Libas 52, Hudud 39; Müslim, Hayz 108, (367); Muvatta, Taharet 89, (1, 53, 54); Ebu Davud, Taharet 123, (317); Nesai, Taharet 194, (1, 163, 164).

3689 teyemmüm TEYEMMÜM "Ammar İbnu Yasir radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, beraberinde Hz. Aişe'nin de bulunduğu bir seferde Ulat'ul-Ceyş nam mevkide geceleyin istirahat molası vermişti. Bu esnada Hz. Aişe (radıyallahu anha)'nın Yemen boncuğundan mamul kolyesi koptu. Bunun aranması, askerleri yolundan alıkoydu ve sabah aydınlığı girdi. insanların yanında su yoktu. Hz. Ebu Bekr (radıyallahu anh) Aişe'ye kızdı ve hatta:

"Herkesi yolundan alıkoydun, yanlarında su da yok!" diye çıkıştı. Derken Allah Teala Hazretleri, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a, temiz toprakla temizlenme ruhsatını indirdi,

Bunun üzerine müslümanlar, Resulullah aleyhissalatu vesselam'la kalkıp ellerini kaldırdılar. Topraktan hiçbir şey almadılar, yüzlerini ve omuzlarına kadar ellerini meshettiler. Ellerinin içlerinden de koltuk altlarına kadar meshettiler."

Ebu Davud şu ziyadede bulunmuştur: "Bir hadiste İbnu Şihab der ki: "Alimler bu hadise itibar etmediler." Ebu Davud der ki: "Hadisi, İbnu İshak da böyle rivayet etti ve rivayette İbnu Abbas radıyallahu anhüma'dan onun "iki vuruş zikrettiğini" kaydetti."

Nesai'nin bir rivayetinde, "Topraktan hiçbir şey çırpmadılar" denmiştir." Nesai

3690 teyemmüm TEYEMMÜM "Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şöyle denmiştir: "Ashab, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'la birlikte sabah namazı için, toprakla meshlendiler. Bu maksadla avuçlarını toprağa vurup toprakla yüzlerine bir defa meshettiler. Sonra tekrar dönüp avuçlarını toprağa bir kere daha vurup, ellerinin tamamı ile ellerinin içlerinden koltuk altlarına, omuzlarına kadar meshettiler.''

Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde, İbnu'l-Leys: "Dirseklerinin yukarısına kadar...'' demiştir." Ebu Davud, Taharet 123, (318, 319, 320); Nesai, Taharet 196, 197, 198, (1, 166-168).

3691 teyemmüm TEYEMMÜM "Şakik merhum anlatıyor: "Ben, Abdullah İbnu Mes'ud ile Ebu Müsa (radıyallahu anhüma) arasında idim. Ebu Musa, İbnu Mes'ud'a:

"Ey Ebu Abdirrahman! Bir adam cünüb olsa ve bir ay boyu su bulmasa ne yapar, namazı nasıl kılar, ne dersin?" diye sordu.

"Suyu bir ay bulamasa da teyemmüm etmez!'' dedi. Ebu Musa:

"Pekala Maide suresindeki şu ayete ne dersin: " . . Su bulamazsanız temiz bir toprakla teyemmüm edin, yüzlerinizi, ellerinizi onunla meshedin'' (Maide, 6).

Abdullah şu cevabı verdi:

"Bu ayette Ashaba ruhsat verilmiş olsaydı, çok geçmeden su soğuyunca da toprakla teyemmüm etmeye yeltenirlerdi."

Ebu Musa da ona:

"Siz teyemmümü bu sebeple mi hoş bulmuyorsunuz?'' dedi. İbnu Mes'ud

"Evet!" deyince, Ebu Musa, Abdullah'a:

Sen Ammar'ın Hz. Ömer (radıyallahu anhüma) 'e ne dediğini duymadın mı?''

Dedi ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni bir vazifeyle yola çıkarmıştı: Sefer esnasında cünüb oldum. Su da bulamadım. Bunun üzerine hayvanların bulanması gibi ben de toprağa bulandım. Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelip durumu kendisine arzettim. Bana:

"Sana şöyle yapman kafi idi!" dedi (ve gösterdi), iki avucuyla yere bir vurdu, sonra avuçlarını çırptı, sonra soluyla (sağ) avucunun sırtını veya sol avucunun sırtını (sağ) avucuyIa meshetti. Sonra da onunla yüzünü de meshetti.''" Buhari, Teyemmüm 7, 4, 5, 8; Müslim, Hayz 110 (368); Ebu Davud, Taharet 123 (321); Nesai, Taharet 202, (1, 170).

3692 teyemmüm TEYEMMÜM "Müslim'in rivayetinde (Resulullah (aleyhissalatu vesselam) şöyle demiş olmaIı): "Ellerinle şöyle yapman sana yeterdi.'' Sonra (bizzat göstererek) ellerini bir kere yere vurdu. Sonra soluyla sağını, yani avucunun içini ve dışını meshetti.''

Abdullah da: "Görmedin mi, Ömer (radıyallahu anh), Ammar (radıyallahu anh)'ın sözüne kanaat getiremedi'' dedi.''" Müslim, Taharet 110, (3 68).

3693 teyemmüm TEYEMMÜM "Bir diğer rivayette şöyle geldi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam):

"Senin şöyle yapman sana yeterdi" buyurdular ve (göstermek için) ellerini yere vurup çırptı, yüzünü ve avuçlarını meshetti.'' Bu Sahiheyn'in ibaresidir." Buhari, Teyemmüm 6; Müslim, Hayz 111, (368).

3694 teyemmüm TEYEMMÜM "Abdurrahman İbnu Ebza anlatıyor: "Bir adam Hz. Ömer (radıyallahu anh)'e gelerek:

"Ben cünüb oldum, su da bulamadım (ne yapayım)?'' diye sordu. Hz. Ömer:

"Namaz kılma!'' diye cevap verdi. (Orada bulunan Ammar radıyallahu anh söze girip):

"Ey mü'minlerin emiri! Hatırlamıyor musun? Ben ve sen bir seriyyede beraberdik. Cenabet olduk ve su bulamadık. O zaman sen namaz kılmamış, ben ise toprağa bulanarak kılmıştık. (Sonra bu durumu kendisine açınca), Aleyhissalatu vesselam bana:

"Ellerini yere vurup sonra üfleyip sonra onlarla yüzünü ve ellerini meshetmen sana kafi idi '' buyurdular" dedi. Hz. Ömer (radıyallahu anh):

"Ey Ammar Allah'tan kork!" dedi. Ammar:

"Dilersen bu hadisi kimseye söylemiyeyim!" deyince, Hz. Ömer:

"(Vallahi asla! Bu meselede) seni altına girdiğin sorumlulukla başbaşa bırakıyorum" diye cevap verdi."

3695 teyemmüm TEYEMMÜM "Ebu Davud'da rivayet şöyledir: ".. Sana şöyle yapman yeterli idi" (dedi ve göstermek için) ellerini yere vurdu, sonra anlara üfürüp elleriyle yüzünü ve kollarının yarısına kadar ellerini meshetti.''

Yine Ebu Davud'un bir başka rivayetinde: ". . .sonra ellerini yere vurdu, sonra birbirine vurarak (yapışan toprak parçalarını) çırptı, sonra yüzünü ve kol kemiğinin ortasına kadar kollarını meshetti, dirseğe ulaşmadı (bütün bu mesh ameliyesini yere) bir vuruşta (yaptı)."

Bir diğer rivayette: ".. dirseğe kadar'' denmiştir." Ebu Davud

3696 teyemmüm TEYEMMÜM "Bu hadisten Tirmizi, şu kısmı tahric etmiştir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine (Ammar'a), yüze ve ellere teyemmüm yapmasını emretti."

(Tirmizi) der ki: "Ammar'ın şöyle söylediği rivayet edildi: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la birlikte omuzlara ve koltuk altlarına kadar teyemmüm ettik." Buhari, Teyemmüm 4, 5, 7, 8; Müslim, Hayz 112 (368); Ebu Davud, Taharet 123, (318, 319, 322, 323, 324, 325, 326, 327, 328); Nesai, Taharet 196, 199, 200, (1, 165-170).

3697 teyemmüm TEYEMMÜM "İmran İbnu Husayn (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), bir kenara çekilmiş halkla birlikte namaz kılmayan bir adam gördü.

"Ey fülan! Halkla birlikte niye namaz kılmıyorsun?'' diye sordu. Adam:

"Ey Allah'ın Resulü, cenabet oldum, su da yok'' deyince:

"Toprağı kullan, o sana yeterlidir" buyurdular." Buhari, Teyemmüm 6, 8, Menakıb 25; Müslim, Mesacid 317, (682); Nesai, Taharet 203, (1,171).

3698 teyemmüm TEYEMMÜM "Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "On yıl boyu su bulamasa da, temiz toprak müslümanın abdest suyudur. Suyu bulunca, bedenini onunla meshlesin, zira bu daha hayırlıdır.''" Ebu Davud, Taharet 125, (332, 333); Tirmizi, Taharet 92, (124); Nesai, Taharet 204, (1, 171).

3699 teyemmüm TEYEMMÜM "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'a teyemmümden sorulmuştu: Dedi ki:

"Allah Teala Hazretleri, Kitab-ı Mübin'in de, abdesti zikrederken şöyle buyurmuştur:

"Yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın." Teyemmüm hakkında da şöyle buyurdu:

"Yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin.'' (Yine ayet-i kerime'de Cenab-ı Hak) şöyle buyurdular:

"Kadın veya erkek hırsızın elini kesin." Hırsızın elini kesmede sünnet (bilekten itibaren) avuç kısmı kesmektir (bilek- dirsek arası kesilmez), öyleyse, teyemmüm yapılacak kısım yüz ve (bileğe kadar) ellerdir.''" Tirmizi, Taharet 110, (145).

3700 teyemmüm TEYEMMÜM "Tarık anlatıyor: "Bir adam cünüb oldu ve namaz kılmadı. Sonra Resulullah'a gelerek, durumu O 'na arzetti. Aleyhissalatu vesselam:

"İsabetli davranmışsın! '' buyurdular. Bir diğer zat da cünüb olmuştu, teyemmüm edip namazını kıldı. Sonra o da Resulullah'a gidip durumunu arzetti. Aleyhissalatu vesselam ona da aynı şeyi söyledi, yani "isabetli davranmışsın!"dedi." Nesai, Taharet 205, (1, 172).

3701 teyemmüm TEYEMMÜM "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamanında bir adam yaralanmış, sonra da ihtilam olmuştu. Kendisine yıkanması emredildi. Adam yıkandı ve öldü. Onun haberi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ulaşmıştı. (Öfke ile) şunları söyledi:

"Onu öldürmüşler, Allah da onların canını alsın! Madem bilmiyorlardı, niye sormadılar? Bilgisizliğin şifası sualdir. Ona, teyemmüm yeterliydi. Yarasına bir bez sarılmalı ve üzerinden meshedilmeli, sonra da bedeninin geri kalan kısmı yıkanmalıydı.''" Ebu Dvud, Taharet 127, (337); İbnu Mace, Taharet 93, (572).

3702 teyemmüm TEYEMMÜM "Amr İbnu'l-As (radıyallahu anh) anlatıyor: "Zatu's-Selasil Gazvesi 'nde, soğuk bir gecede, ihtilam oldum. Yıkandığım takdirde helak olacağımdan korktum. Böylece teyemmüm yapıp, arkadaşlarıma sabah namazını kıldırdım.

Bu hadiseyi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a anlattılar. Bana:

"Ey Amr! Sen cünüb olduğun halde arkadaşlarına namaz mı kıldırdın?" diye sordu. Ben de yıkanmama mani olan durumu haber verdim ve dedim ki:

"Ben Allah'ın şöyle söylediğini işittim:

"Kendinizi öldürmeyin, Allah sizlere karşı rahimdir'' (Nisa 29).

Resulullah (aleyhissalatu vesselam) güldüler ve hiçbir şey söylemediler." Ebu Davud, Taharet 126, (334, 335).

3703 teyemmüm TEYEMMÜM "Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "İki kişi bir sefere çıktılar. Derken namaz vakti girdi. Beraberlerinde su olmadığı için temiz toprakla teyemmüm ettiler ve namazlarını kıldılar. Sonra vakti içinde su buldular. Bunlardan biri, abdesti de namazı da iade etti, diğeri iade etmedi.

Sonra Resulullah Aleyhissalatu vesselam'a gelince durumu anlattılar. Resulullah aleyhissalatu vesselam, iade etmeyene:

"Sünnete isabet ettin, namazın sana yeterlidir!" dedi. Abdesti ve namazı iade eden zata da:

"Sana iki kat ücret var!" ferman buyurdu." Ebu Davud, Taharet 128, (338, 339); Nesai, Gusl 27, (1, 213).

3704 teyemmüm TEYEMMÜM "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma)'in anlattığına göre, "Curuf nam mevkideki tarlasından dönüyordu. Mirbedu'n-Ne'am (denen deve ağılından) geçerken namaz vakti girdi. Hemen teyemmüm edip namazını kıldı. Sonra Medine'ye döndüğünde güneş henüz yüksekteydi (ve namazın vakti çıkmamıştı). Ama namazını iade etmedi."

3705 teyemmüm TEYEMMÜM "Bir başka rivayette, (bu hadiseyi) Nafi rahimehullah şöyle anlatır: "Ben ve İbnu Ömer (radıyallahu anhüm), Curufnam mevkiden beraber dönüyorduk. Mirbed'e gelince Abdullah devesinden inip, temiz toprakla teyemmüm yaptı, yüzüne, dirseklerine kadar ellerine meshetti, sonra namaz kıldı.''"

3706 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Erkek, kadının dört uzvu arasına çöker ve kadına mübaşeret ederse gusül vacib olur.''

Bir rivayette de şu ziyade var: ". . . İnzal olmasa bile. ''

Ebu Davud'un rivayetinde dört uzvu kelimesinden sonra ". . .hitana (sünnet mahalli) hitanı kavuşturursa, gusül vacib olur" denmiştir."

3707 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "İmam Malik'in Hz. Aişe'den kaydettiği bir rivayette: "Hitan, hitanı geçince gusül vacib olur, ben ve Resulullah böyle yaptık ve yıkandık '' denmiştir." Buhari, Gusl 28; Müslim, Hayz 87, (348); Muvatta, Taharet 71, (1, 45, 46); Ebu Davud, Taharet 84, (216); Nesai, Taharet 129, (1, 110, 111); İbnu Mace, Taharet 111, (610).

3708 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ensar'dan birine adam göndererek, yanına çağırttı. Ensari, başından sular damlaya damlaya geldi. Aleyhissalatu vesselam:

"Herhalde sana acele ettirdik?'' buyurdu. Ensari:

"Evet ey Allah'ın resulü!'' deyince:

"Acele ettirilir veya inzal olmazsan gusletmen gerekmez. Sadece abdest gerekir'' buyurdular.''"

3709 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Müslim'in bir diğer rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Suyu (yıkanmayı), su (meninin gelmesi) gerektirir" buyurdu '' denmiştir." Müslim

3710 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Nesai'nin Ebu Eyyub (radıyallahu anh)'den kaydettiği bir rivayette de Resulullah: "Su, sudan dolayıdır" buyurmuştur." Buhari, Vudü 34, Müslim Hayz 81-83, (343-345); Ebu Davud, Taharet 84, (217); Nesai, Taharet 132, (1, 115).

3711 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Übey İbnu Ka'b (radıyallahu anh) anlatıyor: "Su, sudan gerekir" hükmü İslam'ın bidayetinde bir ruhsattı. Sonra bundan nehyedildi.'' Übeyy ilaveten der ki: "Su, sudan gerekir" hükmü ihtilam hakkında muteberdir.''" Ebu Davud, Taharet 84, (214, 215); Tirmizi, Taharet 81, (110, 111).

3712 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah'a, "bir kimse elbisesinde ıslaklık bulsa, ancak ihtilam olduğunu hatırlamasa (yıkanması gerekir mi?)'' diye sorulmuştu.

"Evet, yıkanmalıdır!" diye cevap verdi. Sonra, ihtilam olduğunu görüp de, yaşlık göremeyen kimseden soruldu:

"Ona gusül gerekmez" dedi. Ümmü Süleym (radıyallahu anha) sordu:

"Bunu kadın görecek olursa, kadına gusül gerekir mi?'' Buna da:

"Evet! Kadınlar, erkeklerin emsalleridir!'' diye cevap verdi.''" Ebu Davud, Taharet 95, (236); Tirmizi, Taharet 82, (113).

3713 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Yine Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Ümmü Süleym (radıyallahu anha) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a "Rüyasında, erkeğin gördüğünü gören kadın hakkında sorarak, gusül gerekip gerekmiyeceğini öğrenmek istedi. Aleyhissalatu vesselam:

"Evet! suyu görürse!" cevabını verdi. Aişe (radıyallahu anha) (Ümmü Süleym''e yönelip:)

"Allah hayrını versin (neler söylüyorsun)? '' diye ayıpladı. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (Aişe'ye yönelerek):

"Ey Aişe, bırak onu, (dilediğini sorsun!) Öyle olmasa (çocuklarda anne tarafına) benzerlik olur mu? Kadının suyu erkeğin suyuna üstün gelirse, çocuk dayılarına benzer; erkeğin suyu kadınınkine üstün gelirse, çocuk amcalarına benzer '' buyurdular.''" MüsIim, Hayz 33, (314); Muvatta, Taharet 84, (1, 51); Ebu Davud, Taharet 96, (237); Nesai, Taharet, 131, (1,112, 113).

3714 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Müslim'in bir diğer rivayetinde şu ziyade var: ". . .Erkeğin suyu koyu ve beyazdır. Kadının suyu sarı ve akışkandır. Bunlardan hangisi üstün olur veya öne geçerse, benzerlik hasıl olur." Müslim, Hayz 30, (311); Buhari, Menakıbu'l-Ensar 49.

3715 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "ResuIuIIah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her bir kılın dibinde cünüblük vardır. Saçları yıkayın, deriyi paklayın.''" Ebu Davud, Taharet 98, (248); Tirmizi, Taharet 78, (106).

3716 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim, yıkamadan tek bir saç kılının dibini kuru bırakırsa, ateşte nice nice azablara düçar olacaktır."

Hz. Ali (radıyallahu anh) der ki: "Bu(nu işitmem) sebebiyle başıma düşman oldum. Bu sebeple başıma düşman oldum, Bu sebeple başıma düşman oldum.'' Nitekim Hz. Ali saçlarını keserdi.''" Ebu Davud, Taharet 98, (249).

3717 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Hz. Sevban (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a cenabetten temizlenmek hususunda sorulmuştu. Buyurdular ki: "Erkek ise, saçını açsın ve su kılların dibine varıncaya kadar yıkasın. Kadın ise, saçını(n örgüsünü) açmamasının ona bir zararı yok. Başına elleriyle üç kere su avuçlayıp döksün.''" Ebu Davud, Taharet 100, (255).

3718 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cenabetten gusledince önce ellerini yıkamaktan başlardı, sonra namaz abdesti gibi abdest alırdı. Sonra parmaklarını suya batırır, onIarla saç diplerini hilallerdi. Deriyi ıslattığı kanaati hasıl olunca tepesinden üç kere su dökerdi. Sonra da bedeninin geri kalan kısımlarını yıkardı. En sonra da ayakIarını yıkardı.''"

3719 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Bir diğer rivayette: ".Suya sokmazdan önce ellerini yıkayarak başlardı'' denmiştir."

3720 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Bir başka rivayette: "Sağ elini yıkayarak başlar, onun üzerine su döker, sonra sağ eliyle vücudundaki eza'nın üzerine su döker, sol eliyle de onu yıkardı. '' denmiştir." Bu Sahiheyn'in lafzıdır.

3721 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "Hz. Aişe (radıyallahu anha) der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), başı üzerine üç kere su dökerdi: Biz ise, örmelerimiz sebebiyle beş kere dökerdik." Ebu Davud

3722 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Sahiheyn'in bir rivayetinde şöyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), cenabetten yıkandığı zaman (süt sağılan şab gibi) bir kab(ta su) isterdi. Onu eliyle tutar, başının sağ tarafını yıkayarak başlar, sonra da sol kısmını yıkardı. Sonra iki avucuyla su alır, onlarla başına dökerdi."

3723 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Buhari'nin diğer bir rivayetinde (Hz. Aişe) şöyle demiştir: "(Resulullah'ın zevcelerinden) birimiz cenabet olduğu vakit, eliyle üç kere başının üzerine su döker, sonra eliyle üç kere sağ tarafına su döker, diğer eliyle de sol tarafın dökerdi." Buhari, Gusl 1,15,19; Müslim, Hayz 35, (316); Muvatta, Taharet 67, (1, 44), 80, (1,45); Ebu Davud, Taharet 98, (240, 241, 242, 243, 244),100, (253); Nesai, Taharet 152, 153, 155, 156, 157, (1, 132-135); Tirmizi, Taharet 76, ( 104).

3724 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Hz. Meymune (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cenabetten yıkanırken ben O'na perde oldum, (şöyle yıkanmıştı):

Önce ellerini yıkadı. Sonra sağ eliyle (kaptan) solu üzerine su dökerek fercini ve (meniden) bulaşanları yıkadı. Sonra elini duvara -veya yere- sürdü. Sonra namaz abdesti gibi abdest aldı, ancak ayaklarını yıkamayı terketti. Sonra üzerine su döktü. Sonra ayaklarını çekip yıkadı. Aleyhissalatu vesselam'ın cenabetten guslü işte böyledir." Buhari, Gusl 1, 5, 7, 8, 10, 11, 16, 18, 21; Müslim, Hayz 4, (317); Ebu Davud, Taharet 98, (245); Tirmizi, Taharet 76, (103); Nesai, Taharet 161, (1, 137), Gusl 15, (1, 204), 22, (1, 208).

3725 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "(Babam) Ömer (radıyallahu anh) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a cenabetten nasıl yıkanacağını sordu. Aleyhissalatu vesselam dedi ki:

"(Kişi) sağ eli üzerine su dökerek başlar, iki veya üç kere döker (ve ovalayıp yıkar). Sonra sağ elini kaba sokar (avuçladığı suyu) ferci üzerine boşaltır, bu sırada sol eli ferci üzerindedir. Dökülen su ile oralarındaki (meni bulaşığı)nı temizleninceye kadar yıkar. Sonra isterse elini toprağa koyar, sonra sol eli üzerine, temizleninceye kadar su döker. Sonra üç kere ellerini yıkar. İstinşakta bulunur (burnuna su çekip yıkar). Mazmaza yapar (ağzına su alıp yıkar). Yüzünü ve kollarını üçer kere yıkar. Başına sıra gelince meshetmez, suyu döker (ve bedeninin geri kalan kısmını yıkar).''" Nesai Gusl 18, (1, 205, 206).

3726 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Ümmü Seleme (radıyallahu anha) anlatıyor: "(Bir gün) ey AIlah'ın Resulü! dedim. Ben çok örgüsü olan bir kadınım. Hayız ve cenabetten yıkanırken örgüleri çözeyim mi?''

"Hayır! buyurdular, başının üzerine, ellerinle üç kere su avuçlayıp dökmen, sonra da bedenine su döküp yıkanman sana yeterlidir.''" Müslim, Hayz 58, (330); Ebu Davud, Taharet 100, (251, 252); Tirmizi, Taharet 77, (105); Nesai, Taharet 150, (1, 131).

3727 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Ubeyd İbnu Umayr el-Leysi anlatıyor: "Hz. Aişe (radıyallahu anha) ye, Abdullah İbnu Ömer'in, kadınlara yıkandıkları zaman örgülerini açmalarını emrettiği haberi ulaşmıştı, şöyle dedi:

"İbnu Ömer 'e hayret doğrusu! Kadınlara başlarını çözmelerini emrediyormuş, bir de traş olmalarını emretmiyor mu? Ben ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam) aynı kaptan (beraberce) yıkanırdık. Ben, başıma üç kere su dökmekten başka birşey yapmazdım (da Resulullah müdahale edip "örgülerini de çöz '' demezdi)." Müslim, Hayz 59, (331).

3728 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Katade rahimehullah anlatıyor: "Hz. Enes (radıyallahu anh)'in bize anlattığına göre, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın tek bir gusülle, bütün hanımlarını dolaştığı olmuştur." Buhari, Gusl 12, 24, Nikah 4, 102; Ebu Davud, Taharet 75, (218); Tirmizi, Taharet 106, (140); Nesai, Taharet 170 (1,143).

3729 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Ebu Rafi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), birgün bütün hanımlarına uğradı. Her birisinin yanında ayrı ayrı yıkandı. Kendisine:

"Ey Allah'ın Resulü dedim, en sonunda bir kere yıkansanız olmaz mı?"

"(Olmasına olur, ancak) böyle yapmak daha temiz, daha hoş ve daha paktır!" buyurdular." Ebu Davud, Taharet 86, (219).

3730 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Ebu Sa'idi'l-Hudri (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Biriniz ehline temas eder, sonra tekrar etmek dilerse ikisi arasında abdest alsın.''" Müslim, Hayz 27, (308); Ebu Davud, Taharet 86, (220); Tirmizi, Taharet 107, (141); Nesai, Taharet 107, (1,142).

3731 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yıkanır, (sabahtan önce) iki rek'at namazla sabah namazını kılardı. Gusülden sonra Aleyhissalatu vesselam'ın bir de abdest aldığını zannetmiyorum.''" Tirmizi, Taharet 79, (107); Nesai, Taharet 162, (1,137); Ebu Davud, Taharet 99, (250).

3732 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Yine Hz. Aişe anlatıyor: "Ben ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam), farak denen tek bir kaptan beraber guslederdik.'' Süfyan der ki: "Bir farak üç sa'dır.''"

3733 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Ebu Seleme'nin yaptığı diğer bir rivayette şöyle gelmiştir: "Hz. Aişe (radıyallahu anha) 'nin yanına girmiştim. Yanımda Hz. Aişe'nin süt kardeşi vardı. Kendisine, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'in cenabetten nasıl yıkandığını sorduk. Bir sa' miktarında bir kap getirtti ve onunla yıkandı. Aişe ile aramızda bir perde vardı. (Yıkanırken) üzerine üç kere su döktü ve dedi ki:

"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın zevceleri, saçları kulak memesi civarında olması işin saçlarının başlarını alırlardı.''" Buhari, Gusl 2; MüsIim, Hayz 41, 42, (319, 320); Muvatta, Taharet 68, (1, 44, 45); Ebu Davud, Taharet 97, (238); Nesai, Taharet 144, (1, 127).

3734 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Muhammed el-Bakır rahimehullah anlatıyor: "Hz. Cabir (radıyallahu anh)'in yanında idik. Yanında gusülden soran bir grup insan vardı. Şöyle cevap verdi:

"Bir sa ' su sana yeter!'' Bir adam:

"Bana kafi gelmez!'' diye itiraz etti. Hz. Cabir:

"Ama, saçı senden daha çok ve senden daha hayırlı olan zata yetiyordu!'' dedi. Onun burada kasdettiği "hayırlı zat '' Resulullah (aleyhissalatu vesselam) idi." Buhari, Gusl 3, 4; Nesai, Taharet 144, (1,128). (İbnu Hacer, bu rivayetin Müslim'de bulunmadığını söyler).

3735 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Ben ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sarıdan mamul bir kaptan su alarak yıkanırdık.''" Nesai, Taharet, 47, (9 8, 99).

3736 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Ya 'la İbnu Ümeyye (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) açıkta (izarsız) yıkanan bir adam görmüştü. Derhal minbere çıkarak, Allah'a hamd ve senada bulunduktan sonra:

"Allah diridir ve ayıpları örtücüdür, hayayı ve örtünmeyi sever. Öyleyse biriniz yıkanınca örtünsün'' buyurdu.''" Ebu Davud, Hamam 2; Nesai, Gusl 7, (1, 200).

3737 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Ebu's-Semh (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) 'a hizmet ediyordum. Yıkanmak isteyince:

"Bana enseni dön!'' derdi. Ben de ensemi dönerdim. Böylece ona perde olurdum.''" Nesai, Taharet 143, (1, 126).

3738 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Ümmü Hani Bintu Ebi Talib (radıyallahu anh) anlatıyor: "(Mekke 'nin) Fethi gününde Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yanına gittim. O'nu yıkanır buldum. Kızı Fatıma da bir giyecekle O'na perde yapıyordu." Müslim Hayz 70, (336).

3739 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) yıkanmıştı. (Kurulanması için) bir havlu getirildi. Onunla kurulanmayıp:

"Su(yun) ıslaklığı ile böyle (daha iyi)!'' buyurdular.''" Nesai, Taharet 162, (1, 138).

3740 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Namaz elli vakitti cenabetten gusül de yedi defa idi. Elbiseden sidiğin yıkanması da yedi defa idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (azaltmasını Cenab-ı Hak'tan) taleb ede ede namaz beş'e, cenabetten gusül bire, elbiseden sidiğin temizlenmesi bir kereye indirildi.''" Ebu Davud, Taharet 98, (247).

3741 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Bazen Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cenabetten yıkanır, sonra (üşümüş olarak gelip) bana sokulup benim ısıtmamı isterdi, ben de O'nu bağrıma bastırıp ısıtıyordum. Bundan dolayı ben ayrıca yıkanmıyordum."

3742 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Yine Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah cenabetten yıkanırken başını hıtmi (denen otla) yıkardı. Bununla yetinir, (hıtmili su) üzerine ayrıca su dökmezdi." Ebu Davud, Taharet 101, (256).

3743 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Yine Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın beraberinde ihramlı ve ihramsız her iki durumda da buIunduk. Bu esnada saçlarımız yapıştırılmış bulunduğu halde yıkanırdık.''" Ebu Davud, Taharet 100, (254).

3744 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), cünüb olmadıkça her halimizde bize Kur'an okutup ta'lim ederdi."

3745 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Nesai'nin bir başka rivayetinde şöyle gelmiştir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) heladan çıkınca Kur'an okutur, bizimle et yerdi. Cenabet halinden başka hiçbir şey O'nunla Kur'an arasına perde olmazdı.''" Ebu Davud, Taharet 91, (229); Tirmizi, Taharet 111, (146); Nesai, Taharet 171, (1, 144).

3746 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)'dan rivayet edildiğine göre O cünüb kimsenin Kur'an okumasında bir beis görmezdi." Rezin tahric etmiştir. Buhari bab başlığında muallak olarak kaydetmiştir. Buhari, (Hayz 7).

3747 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Hz. Aişe (radıyallahu anha) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), cünübken uyumak istediği takdirde fercini yıkar ve namaz abdestiyle abdest alırdı.''"

3748 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Müslim'in bir rivayetinde: ". .Yemek veya uyumak istediği zaman namaz abdestiyle abdest alırdı '' denmiştir." Müslim

3749 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Müslim'in, Abdullah İbnu Ebi Kays 'tan yaptığı diğer bir rivayette Abdullah der ki: "Hz. Aişe (radıyallahu anha) 'ya Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın vitir namazından sordum. '' Hadisi zikreder. Hadiste şu ibare de var:

"Hz. Aişe'ye: "Resulullah cünübken ne yapardı, uyumadan önce yıkanır mıydı? Veya yıkanmadan önce uyur muydu?'' diye sordum. Bana şu cevabı verdi: "Bunların hepsini yapardı. Bazan yıkanır ve sonra uyur, bazan abdest alır ve uyurdu." Bunu işitince:

"Bu meselede genişlik koyan Allah'a hamdolsun!" dedim..." Müslim

3750 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Ebu Davud 'un rivayetinde, Gudayf İbnu'I-Haris der ki: "Hz. Aişe (radıyallahu an ha)'ye sordum:

"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cenabetten gecenin başında mı yıkanırdı sonunda mı?"

"Bazan başında, bazan da sonunda yıkanırdı." dedi. Ben:

"Allahuekber! Bu meselede genişlik veren Allah 'a hamdolsun!'' dedim ve tekrar sordum.

"Vitir namazını gecenin evvelinde mi kılardı, ahirinde mi?''

"Bazan evvelinde bazan ahirinde kılardı '' dedi. Ben:

"Allahuekber! Bu meselede genişlik veren Allah'a hamdolsun!'' dedim ve tekrar sordum:

"Resulullah (aleyhlssalatu vesselam) Kur'an'ı açıktan mı okurdu sessiz mi okurdu?"

"Bazan açıktan okur bazan da sessiz okurdu'' dedi. Ben:

"Allahuekber! dedim. Bu meselede kolaylık koyan Allah'a hamdolsun!''" Ebu Davud

3751 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Tirmizi ve Ebu Davud 'un bir rivayetinde de şöyle gelmiştir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), cünübken uyur ve hiç suya dokunmazdı."

Tirmizi der ki: "Hz. Aişe'den, Aleyhissalatu vesselam'ın uyumazdan önce abdest aldığı da rivayet edilmiştir ve bu rivayet en sahih olanıdır." Tirmizi, Ebu Davud

3752 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Nesai'nin bir rivayetinde: "Resulullah aleyhissalatu vesselam yemek veya içmek istediği zaman ellerini yıkar sonra yer içerdi" denmiştir." Buhari, Gusl 27, 25; Müslim, Hayz 21, (305, 307); Muvatta, Taharet 77, (1, 47, 48); Ebu Davud, Taharet 88; Salat 343, (1437); Tirmizi, Taharet 87, (118, 119); Nesai, Taharet 163, 164, 165, 166 (1,138-139), Gusl 4, 5, (1, 199).

3753 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Ömer İbnu'l-Hattab (radıyallahu anh), geceleyin Cünüb olduğunu, (ne yapması gerektiğini) sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Abdest al, uzvunu yıka, sonra uyu!" buyurdular. " Buhari, Gusl 27, 25; Müslim Hayz 25, (306); Muvatta, Taharet 76 (1, 47); Ebu Davud, Taharet 87, (221); Nesai, Taharet 167, (1,140) ; Tirmizi, Taharet 88, (120). Bu metin Sahiheyn'e aittir.

3754 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Nafi rahimehullah anlatıyor: "İbnu Ömer radıyallahu anhüma, cünübken uyumak veya yemek istediği zaman, yüzünü ve dirseklerine kadar ellerini yıkar, başını mesheder, sonra yer veya uyurdu.''" Muvatta, Taharet 78, (1, 48).

3755 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh)'nin anlattığına göre: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Medine sokaklarından birinde kendisine rastlamıştır. Ebu Hüreyre bu sırada cünüp olduğu için, Aleyhissalatu vesselam'ın nazarından sıvışarak gidip yıkanır gelir. Gelince Aleyhissalatu vesselam:

"Ey Ebu Hüreyre neredeydin?'' diye sorar.

"Ben cünübtüm, pis pis sizinle oturmak istemedim'' cevabında bulunur. Aleyhissalatu vesselam:

"Sübhanallah! (bilmez misin ki) müslüman pis olmaz!" ferman eder." Buhari, Gusl 23, 24; Müslim, Hayz 115, (371); Ebu Davud, Taharet 97, (231); Tirmizi, Taharet 89, (121); Nesai, Taharet 172, (1, 145, 146).

3756 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Huzeyfe İbnu'I-Yeman (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la bir gün karşılaştığımızda cünüb idim, hemen yolumu çevirip gidip yıkandım. Bilahare gelince:

(Böyle sizi görünce alelacele sıvışmamın sebebi) cünüb olmam idi!' dedim. Aleyhissalatu vesselam:

"Müslüman (cenabetle) pis olmaz ki!'' buyurdular.''"

3757 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Nesai 'nin rivayetinde hadis şöyledir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Ashabından bir erkekle karşılaşınca onu mesheder ve ona dua ediverirdi. Bir gün erken vakitte Aleyhissalatu vesselam'ı (sokakta) gördüm. Hemen yolumu ondan çevirdim. (Eve gidip yıkandıktan sonra) güneş yükselince yanına geldim. Bana:

"(Sabahleyin) seni görmüştüm, hemen yolunu benden çevirdin!'' buyurdular. Ben de açıkladım:

"Çünkü ben cünübtüm (bu halde) bana dokunmanızdan korktum.''

"Şurası muhakkak ki dedi Aleyhissalatu vesselam, mü'min necis olmaz!''" Müslim, Hayz 116, (372); Ebu Davud, Taharet 92, (230); Nesai, Taharet 172, (1, 145).

3758 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor. "Namaza kalkılıp saflar düzlenmişti ki Resûlullah aleyhissalatu vesselam geldi, namazgahına geçti. O anda cünüb olduğunu hatırları. Bize: "Yerinizde durun!" deyip, hemen ayrılıp yıkanmaya gitti. Gusledip dönünce başından henüz su damlıyordu. Tekbir getirdi, namaza durdu, beraber namaz kıldık..."

3759 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Ebu Bekre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, sabah namazını kıldırmak üzere (mescide) girmişti. Eliyle "Yerinizde durun!" diye işaret buyurdu (ve çıktı). Sonra başından su damladığı halde geri geldi ve cemaate namazlarını kıldırdı."

3760 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Bir rivayette: "...Namazıa tamamlayınca: "Ben de bir insanım. (İlk geldiğimde) cünübtüm" buyurdu" denmiştir." Buhari, Gusl 17, Ezan 24, 25; Müslim, Mesacid 157, (605); Muvatta, Taharet 79, (1, 48); Ebu Davud, Taharet 94, (234, 235); Nesai, İmamet 14, (2, 81, 82).

3761 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Süleyman İbnu Yesar rahimehullah anlatıyor: "Hz. Ömer radıyallahu anh halka sabah namazını kıldırdı ve arkadan Curuf nam mevkideki arazisine gitti. Orada, elbisesinde meni bulaşığı gördü.

"Biz dedi, yağlı yeyince, damarlarımız gevşedi (bu yüzden ihtilam olduk)."

Derhal yıkandı ve elbisesinde gördüğü meni bulaşığını da yıkadı. Sonra, namazını iade etti."

3762 Gusül Abdesti CENABETTEN GUSÜL "Bir başka rivayette "meni" kalimesinden sonra şu ibare yer alır: "Halkın işini üzerime alalıdan beri ihtilam olmaya başladım" dedi. Derhal yıkanıp elbisesinde gördüğü bulaşığı yıkadı. Sonra kuşlukta güneş tam olarak yükselince namazını kıldı." Muvatta, Taharet 80, 81, 82, (1, 49).

3763 Gusül Abdesti HAYIZLI VE NİFASLI KADINLARIN YIKANMASI "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ensardan bir kadın, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a hayızdan nasıl yıkanacağını sordu. Bunun üzerine, Aleyhissalatu vesselam da nasıl yıkanacaksa öyle emretti ve dedi ki:

"Miske bulanmış bir (bez, pamuk vs.) parçası al. Onunla temizlen!"

"Onunla nasıl temizleneceğim?" diye kadın tekrar sordu. Resûlullah:

"Onunla temizlen!" buyurdu. Kadın tekrar etti: "Nasıl?"

Resûlullah:

"Sübhanallah! temizlen!" dedi. (Baktım ki anlamıyor;) kadını kendime çektim ve: "O parçayı, kan bulaşığına tatbik et" dedim.." Buhari, Hayz 13, 14, İ'tisam 24; Müslim, Hayz 60, 61, (332); Ebu Davud, Taharet 122, (314, 315, 316); Nesai, Taharet 159, (1, 135 - 137).

3764 Gusül Abdesti HAYIZLI VE NİFASLI KADINLARIN YIKANMASI "Diğer bir rivayette: "...misklenmiş bir parça al, üç kere yıka!" buyurdu. Sonra Aleyhissalatu vesselam utanarak yüzünü çevirdi" denmiştir." Bu Sahiheyn'in metnidir.

3765 Gusül Abdesti HAYIZLI VE NİFASLI KADINLARIN YIKANMASI "Müslim'in diğer bir rivayetinde metin şöyledir: "Esma -ki Bintu Şekel'dir- radıyallahu anha, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a, hayızdan nasıl yıkanacağını sormuştu. Şöyle cevap verdi:

"Sizden biri, suyunu ve sidresini alır, sonra temizlenir, ve temizliğini de güzel yapar. Sonra başına suyu döker, başını şiddetli şekilde eliyle ovalar, ta ki su saçın diplerine kadar ulaşsın. Sonra üzerine su döker. Sonra misklenmiş bir (bez) parçası alır, onunla temizlenir!"

Esma: "Onunla nasıl temizlenir?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Sübhanallah! Onunla temizlen!" dedi. Hz. Aişe radıyallahu anha -sanki sözünü gizlemek isteyerek (fısıldayarak)- kadına: "Onu kan bulaşığına tatbik et" dedi. Esma der ki: "Cenabetten yıkanma hususunda da sordum. Bana: "Su al, temizlen ve temizliği güzel kıl veya temizliği mübalağalı yap, sonra başına su dök ve onu ovala, ta su diplerine varıncaya kadar. Sonra üzerine su dök!" dedi. Aişe radıyallahu anha devamla der ki: "Ensar kadınları ne iyi kadınlardı, haya onların dinlerini öğrenmelerine mani olmadı." Müslim, Hayız 61, (332).

3766 Gusül Abdesti HAYIZLI VE NİFASLI KADINLARIN YIKANMASI "Ümeyye İbnu Ebi's-Salt, Beni Gıfarlı -isminde zikrettiği- bir kadından nakleder ki, kadın şöyle demiştir: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, beni devesinin döşüne serilen örtünün üzerine bindirdi." Kadın devamla der ki: "Allah'a yemin olsun, sabahleyin indi ve deveyi ıhtırdı. Ben de terkiden indim... Örtüde benden bulaşan kan vardı. Bu benim ilk hayız kanım idi. Görünce deveye doğru sıçradım ve utandım.. Resûlullah aleyhissalatu vesselam bendeki bu hali farkedip, kanı da görünce:

"Neyin var? Belki de hayız oldun?" buyurdular. Ben "Evet!" dedid. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Öyleyse (hayız görenlerin tedbirlerine başvurarak) kendine çekidüzen ver. Sonra da bir su kabı al, içerisine tuz at. Sonra örtüye değen kanı yıka, sonra bineğine dön!" ferman buyurdular.

Resûlullah aleyhissalatu vesselam Hayber'i fethettiği zaman ganimetten bize de bağışta bulundu.

(Ümeyye Bintu Ebi's-Salt) der ki: "(Gıfarlı sahabiyye), suyuna tuz katmadan hayız kanını yıkamazdı. Öldüğü zaman cenazesinin yıkanacağı suya da tuz atılmasını vasiyet etmiştir." Ebu Davud, Taharet 122, (313).

3767 Gusül Abdesti CUMA VE BAYRAM GUSLÜ "Ebu Sa'id radıyallahu ahn anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Cuma guslü her muhtelime (büluğa erene) vacibtir. Misvaklanması, bulduğu takdirde koku sürünmesi de öyle:" Buhari, Cuma 2, 3, 12, Ezan 161; Şehadat 18; Müslim, Cuma 5, (846); Muvatta, Cuma 4, (1, 102); Ebu Davud, Taharet 129, (341); Nesai, Cuma 6, 8, (3, 92 - 93).

3768 Gusül Abdesti CUMA VE BAYRAM GUSLÜ "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh derdi ki: "Cuma günü gusletmek, her muhtelim'e (büluğa ermiş kimseye) tıpkı cenabet guslü gibi vacibtir." Muvatta, Cuma 2, (1, 101).

3769 Gusül Abdesti CUMA VE BAYRAM GUSLÜ "Bera İbnu Azib radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Müslümanların cuma günü yıkanmaları, üzerlerine hak olmuştur. Her biri ailesinin kokusundan sürünsün. (Koku) bulamazsa, su onun sürünme maddesi olsun. Yani hem yıkansın hem koku sürünsün, koku yoksa, artık, su (yıkanma) ile yetinsin." Tirmizi, Salat 381, (525).

3770 Gusül Abdesti CUMA VE BAYRAM GUSLÜ "Ubeydullah İbnu's-Sebbak rahimehullah'tan gelen bir rivayette, Resûlullah aleyhissalatu vesselam cumalardan birinde şöyle buyurmuştur: "Ey müslümanlar! Bu öyle bir gündür ki, Allah Teala Hazretleri onu (sizlere) bayram kılmıştır, öyleyse yıkanın. Kimin yanında bir tiyb (sürünme maddesi) varsa ondan sürünmesinde bir zarar yoktur. Size misvakı da tavsiye ediyorum." Muvatta, Taharet 113, (1, 65 - 66); İbnu Mace, İkametu's-Salat 83, (1098). (İbnu Mace'de rivayet mevsuldur).

3771 Gusül Abdesti CUMA VE BAYRAM GUSLÜ "İbnu Ömer ve Ebu Hüreyre radıyallahu anhüm anlatıyor: "Cuma günü, Ömer İbnu'l-Hattab hutbe verirken, Osman İbnu Affan mescide girdi. Ömer radıyallahu anh minberden ona seslendi: "Vaktin farkında mısın, (niye cumaya geciktin!)"

Hz. Osman:

"Bugün meşguliyetim vardı. Eve gelir gelmez ezanı işittim. Abdest almanın dışında bir oyalanmam da olmadı!" açıklamasında bulundu.

Hz. Ömer radıyallahu anh:

"Keza abdest(le yetinmen de bir eksiklik). Biliyorsun, Resûlullah aleyhissalatu vesselam bize yıkanmayı da emretmişti."

3772 Gusül Abdesti CUMA VE BAYRAM GUSLÜ "Ebu Hüreyre'nin bir hadisinde: "(Hz. Ömer, Hz. Osman'a:) "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: "Biriniz cumaya giderken yıkansın" dediğini duymadın mı?" demiştir." Buhari, Cuma 4; Müslim, Cuma 3, (845); Muvatta, Cuma 3, (1, 101, 102); Ebu Davud, Taharet 129, (340); Tirmizi, Salat 255, (493).

3773 Gusül Abdesti CUMA VE BAYRAM GUSLÜ "İkrime rahimehullah anlatıyor: "Iraklılardan bir grup kimse İbnu Abbas radıyallahu anh'a gelerek: "Cuma günü gusletmek vacib midir ne dersin" diye sordu. İbnu Abbas şu açıklamayı yaptı: "(Farz değil), ancak temizliğe çok uygundur ve gusleden için pek hayırlıdır. Yıkanmayan üzerine de vacib değildir. Ben size guslün nasıl başladığını anlatayım: "İnsanlar meşakkatli işler yapıyorlar ve yünlü elbiseler giyiyorlardı. Çalışmaları çoğunlukla sırtlarında yük taşımak şeklinde oluyordu. Mescidleri dardı ve tavan alçaktı, yani ariş (denen üzeri hurma dallarıyla örtülmüş çardak) şeklindeydi. Sıcak bir günde Resûlullah aleyhissalatu vesselam (minbere) çıktı. Cemaat yün elbiselerin içinde terlemişti. (Terleri sebebiyle) onlardan çıkan kokular ortalığı sardı ve herkesi rahatsız etti. Koku Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a da uzanınca: "Ey insanlar, bu gün gelince yıkanın. Ayrıca herkes, bulabildiği en güzel kokuyu sürünsün!" buyurdular."

İbnu Abbas açıklamasına devam etti: "Bilahare Cenab-ı Hakk'ın lütfu yetişti (bolluk arttı), herkes yünlüden başka elbiseler giydiler, çalışmaları hafifledi, mescidleri genişletildi. Birbirlerini rahatsız eden terlerin bir kısmı ortadan kalktı."

3774 Gusül Abdesti CUMA VE BAYRAM GUSLÜ "Sahiheyn'in Tavus'tan kaydettikleri rivayette, Tavus der ki: İbnu Abbas radıyallahu anhüma'ya sordum: "Halk, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: "Cuma günü yıkanın, başlarınızı da yıkayın, cünüb olmasanız dahi!. Ayrıca koku da sürünün!" buyurduğunu söylüyorlar, (ne dersiniz, doğru mudur?)"

İbnu Abbas şu cevabı verdi: "Guslü emretmesi doğrudur. Kokuya gelince, o hususta bir şey bilmiyorum!" Ebu Davud, Taharet 130, (353); Buhari, Cuma 6; Müslim, Cuma 8, (848).

3775 Gusül Abdesti CUMA VE BAYRAM GUSLÜ "Semüre İbnu Cündeb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Cuma günü kim abdest alırsa bununla (o, sünneti yerine getirmiş, fazilete ermiş) olur ve (sünneti yapmış olma) nimetine erer. Ama cuma günü kim de guslederse (bilsin ki) gusül daha faziletlidir." Ebu Davud, Taharet 130, (354); Tirmizi, Salat 357, (497); Nesai, Cuma 9, (3, 94).

3776 Gusül Abdesti CUMA VE BAYRAM GUSLÜ "Yahya İbnu Said rahimehullah anlatıyor: "Bana ulaştığına göre, Resûlullah aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuştur: "Sizler, günlük iş takımınızdan hariç bir de cuma takımınız olsa ne kaybedersiniz?" Muvatta, Cuma 17, (1, 110); Ebu Davud, Salat 219, (1078); İbnu Mace, İkametu's-Salat 83, (1095).

3777 Gusül Abdesti CUMA VE BAYRAM GUSLÜ "Nafi' rahimehullah der ki: "İbnu Ömer radıyallahu anhüma ihramlı olmadıkça yağlanıp kokulanmadan cumaya gitmezdi." Muvatta, Cuma 17, (1, 110).

3778 Gusül Abdesti CUMA VE BAYRAM GUSLÜ İbnu Ömer radıyallahu anhüma'nın, Fıtır bayramında, musallaya gitmezden önce yıkandığı rivayet edilmiştir. Muvatta, Iydeyn 2, (1, 177).

3779 Gusül Abdesti CUMA VE BAYRAM GUSLÜ "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Her müslüman yedi günde bir kere yıkanmalıdır, bu gün de cuma günü olmalıdır." Nesai, Cuma 8, (3, 93).

3780 Gusül Abdesti ÖLÜNÜN YIKANMASI VE ÖLÜ YIKAYANIN YIKANMASI "Ümmü Atiyye el-Ensariye radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, kızı (Zeyneb radıyallahu anha) vefat ettiği zaman yanımıza girdi ve: "Onu sidreli su ile üç veya beş veya -gerek görürseniz- daha fazla yıkayın. Sonuncu yıkamaya kafûr koyun. Yıkama işini bitirdiniz mi bana haber verin!" buyurdu. İşimiz bitince Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı çağırdık. Bize kendi izarını verdi ve: "Ona, önce bunu sarın!" dedi." Buhari, Cenaiz 12, 8, 9, 10, 11, 13 - 17; Müslim, Cenaiz 36, (939); Muvatta, Cenaiz 2, (1, 222); Ebu Davud, Cenaiz 33, (3142 - 3146); Tirmizi, Cenaiz 15, (990); Nesai, Cenaiz 28, 30 - 36, (4, 28 - 32).

3781 Gusül Abdesti ÖLÜNÜN YIKANMASI VE ÖLÜ YIKAYANIN YIKANMASI "Bir diğer rivayette: "Onu üç, beş, yedi ve daha fazla olmak üzere tek olarak yıkayın. Sağ tarafından ve abdest uzuvlarından yıkamaya başlayın" buyurdu" denmiştir. aynı rivayette Ümmü Atiyye radıyallahu anha: "Yıkayan kadınlar, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın kızının başına üç örgü yaptılar. (Şöyle ki): Önce saçının örgülerini bozdular sonra yıkadılar, en sonda tekrar üç örgü yaptılar."

Süfyan der ki: "Örgünün ikisi yanda biri alnında idi." Buhari, Cenaiz 12, 8, 9, 10, 11, 13 - 17; Müslim, Cenaiz 36, (939); Muvatta, Cenaiz 2, (1, 222); Ebu Davud, Cenaiz 33, (3142 - 3146); Tirmizi, Cenaiz 15, (990); Nesai, Cenaiz 28, 30 - 36, (4, 28 - 32).

3782 Gusül Abdesti ÖLÜNÜN YIKANMASI VE ÖLÜ YIKAYANIN YIKANMASI "Bir diğer rivayette: "Biz saçına üç örgü ve örgüleri arkasına koyduk" denmiştir." Buhari, Cenaiz 12, 8, 9, 10, 11, 13 - 17; Müslim, Cenaiz 36, (939); Muvatta, Cenaiz 2, (1, 222); Ebu Davud, Cenaiz 33, (3142 - 3146); Tirmizi, Cenaiz 15, (990); Nesai, Cenaiz 28, 30 - 36, (4, 28 - 32).

3783 Gusül Abdesti ÖLÜNÜN YIKANMASI VE ÖLÜ YIKAYANIN YIKANMASI "Ümmü Kays Bintu Mihsan radıyallahu anha anlatıyor: "Oğlum ölmüştü. Bu sebeple çok üzüldüm. Onu yıkayan kimseye: "Oğlumu soğuk su ile yıkama, oğlumu öldüreceksin!" dedim. Bunun üzerine Ukkaşe İbnu Mihsan radıyallahu anh hemen Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gidip benim söylediklerimi haber verdi. Resûlullah tebessüm buyurup: "Böyle mi söylüyor! Onun ömrü uzadı." Biz, onun gibi uzun yaşayan bir başka kadın bilmiyoruz" dedi." Nesai, Cenaiz 29, (4, 29).

3784 Gusül Abdesti ÖLÜNÜN YIKANMASI VE ÖLÜ YIKAYANIN YIKANMASI "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Kim ölü yıkarsa, yıkansın" buyurdular." Ebu Davud'un rivayetinde: "Kim de cenaze taşırsa abdestlensin" ziyadesi mevcuttur." Ebu Davud, Cenaiz 39, (3161); Tirmizi, Cenaiz 17, (993).

3785 Gusül Abdesti ÖLÜNÜN YIKANMASI VE ÖLÜ YIKAYANIN YIKANMASI "Naciye İbnu Ka'b anlatıyor: "Hz. Ali radıyallahu anh dedi ki: "Ebu Talib ölünce Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelip: "Dalalette olan ihtiyar amcan öldü" dedim. Bana: "Git babanı göm! Sonra, bana gelinceye kadar hiçbir şey yapma!" buyurdular. Ben de gidip gömdüm ve Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelip haber verdim. Bunun üzerine bana yıkanmamı emir buyurdular ve yıkandım.. Sonra bana dua ediverdi (ancak duayı ezberleyemedim)" Ebu Davud, Cenaiz 70, (3214); Nesai, Taharet 128, (1, 110), Cenaiz 84, (4, 79).

3786 Gusül Abdesti ÖLÜNÜN YIKANMASI VE ÖLÜ YIKAYANIN YIKANMASI "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah, dört şeyden dolayı guslederlerdi: Cenabet, cuma, hacamat, ölü yıkamak." Ebu Davud, Cenaiz 39, (3160).

3787 Gusül Abdesti ÖLÜNÜN YIKANMASI VE ÖLÜ YIKAYANIN YIKANMASI "Nafi anlatıyor. "İbnu Ömer radıyallahu anhüma, Said İbnu Zeyd'in bir oğluna mübaşereten tahnit yaptı ve (kabre) taşıdı. Sonra mescide girip, abdest almaksızın namaz kıldı." Buhari, Cenaiz 8, Bab başlığında senetsiz olarak rivayet etmiştir. Muvatta, Taharet 18, (1, 25).

3788 Gusül Abdesti ÖLÜNÜN YIKANMASI VE ÖLÜ YIKAYANIN YIKANMASI "Abdullah İbnu Ebi Bekr İbni Muhammed İbni Amr İbni Hazm anlatıyor: "Hz. Ebu Bekr'in hhanımı Esma Bintu Umeys radıyallahu anhüma vefat ettiği zaman Hz. Ebu Bekr'i yıkadı. Sonra (dışarı) çıkıp, cenazenin yanında hazır bulunan muhacirlere: "Ben oruçluyum. Şu gün de, çok soğuk bir gün. Bana gusül gerekir mi?" diye sordu. Hepsi birden, "Hayır!" dediler." Muvatta, Cenaiz 3, (1, 223).

3789 Gusül Abdesti MÜSLÜMAN OLUNCA GUSÜL "Kays İbnu Asım radıyallahu anh anlatıyor: "Müslüman olmak arzusuyla Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelmiştim. Bana su ve sidre ile yıkanmamı emir buyurdu."

Tirmizi ve Nesai'nin bir rivayetinde: "(Kays) müslüman oldu. (Resûlullah) ona yıkanmayı emretti" denmiştir." Ebu Davud, Taharet 131, (355); Tirmizi, Salat 429, (605); Nesai, Taharet 127, (1, 109).

3790 Gusül Abdesti MÜSLÜMAN OLUNCA GUSÜL "Useym İbnu Kesir İbni Küleyb an ebihi an ceddihi'nin anlattığına göre (ceddi Küleyb), Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Müslüman oldum!" der. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Üstünden küfür saçını at!" der ve traş olmasını söyler. Useym'in babası dedi ki: "Bana bir başka (sahabi)nin bildirdiğine göre Aleyhissalatu vesselam, beraberinde olan bir diğerine de: "Üzerindeki küfür tüyünü at ve sünnet ol!" buyurmuştu." Ebu Davud, Taharet 131, (356).

3791 Gusül Abdesti HAMMAM HAKKINDA "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam kadınları da erkekleri de halmama girmekten nehyetmişti. Sonradan izarlarına sarınmış olarak erkeklerin girmesine izin verdi."

3792 Gusül Abdesti HAMMAM HAKKINDA "Bir başka rivayette şöyle denmiştir. "Hz. Aişe radıyallahu anha'nın yanına, Şamli kadınlardan bir grup girmişti. Hz. Aişe: "Sizler herhalde, hanımları hamamlara giren bölgedensiniz!" dedi. Kadınlar: "Evet!" diye cevap verdiler. Hz. Aişe: "Ama ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: "Elbisesini evinden hariç bir yerde çıkaran her kadın, mutlaka Allah'la kendi arasındaki perdeyi yırtmış olur" dediğini işittim" buyurdu." Ebu Davud, Hammam 1, (4009, 4010); Tirmizi, Edeb 43, (2803, 2804).

3793 Gusül Abdesti HAMMAM HAKKINDA "Abdullah İmnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Size Acem diyarının fethi müyesser olacak. Oralarda hammam denen evlere rastlıyacaksınız. Sakın ola erkekler onlara izarsız girmesinler. Nifas veya hastalık hali dışında kadınların oralara girmesine izin vermeyin." Ebu Davud, Hammam 1, (4011).

3794 Gusül Abdesti HAMMAM HAKKINDA "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah ve ahiret gününe inanan kimse izarsız hammama girmesin. Kim Allah'a ve ahirete inanıyorsa, bir özrü olmadan hanımını hammama sokmasın. Kim Allah'a ahirete, inanıyorsa üzerinde içki bulunan sofraya oturmasın." Tirmizi, Edeb 43, (2802); Nesai, Gusl 2, (1, 198).

3795 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Yahudilerin şöyle bir adeti vardı: İçlerinde bir kadın adet görmeye başlayınca, onunla beraber yiyip içmezler, evlerde beraber oturup kalkmazlardı. Bu durumu Ashab radıyallahu anhüm Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a sordular. bunun üzerine Cenab-ı Hak şu ayeti inzal buyurdu. (Mealen): "Ey Muhammed! Sana kadınların aybaşı halinden sorarlar. De ki: "O bir ezadır. Aybaşı halinde iken kadınlardan uzak kalın. Temizlenmelerine kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman Allah'ın size buyurduğu yoldan yaklaşın..." (Bakara 222) ayeti üzerine Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Kadınlarınızla nikah (zevciyat muamelesi) dışında her şeyi yapın!" buyurdu. bu ruhsat yahudilere ulaşınca: "Bu adam ne yapmak istiyor? Bize muhalefet etmediği bir şey bırakmadı!" dediler. (Bu sözü işiten) Üseyd İbnu Hudayr ve Abbad İbnu Bişr radıyallahu anhüma gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! yahudiler şöyle şöyle söylüyorlar" diye haber verdiler. "Biz kadınlarla beraber oturup kalkmıyacak mıyız?" dediler. Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın rengi öylesine değişti ki, biz onlara kızdığını zannettik. Onlar da hemen çıkıp gittiler. Derken onlar yolda Resûlullah'a gönderilen hediye sütle karşılaştılar. Resûlullah o sütü hemen bunların peşisıra içmeleri için gönderdi. Böylece anladılar ki, Aleyhissalatu vesselam kendilerine gücenmemiştir." Müslim, Hayız 16, (302); Ebu Davud, Nikah 47, (2165); Tirmizi, Tefsir, Bakara, (2981); Nesai, Taharet 181, (1, 152).

3796 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "kim hayızlının fercine veya bir kadının dübürüne (arka uzvuna) temas ederse veya kahine uğrarsa Muhammed'e indirilenden teberri etmiş (yüz çevirmiş) olur." Tirmizi, Taharet 102, (135); İbnu Mace, Taharet 122, (639).

3797 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Bizden biri hayızlı olur, Resûlullah aleyhissalatu vesselam da onunla mübaşeret etmek dilerse, ona hayız olur olmaz izarını bağlamasını emreder, sonra mubaşeret ederdi. Sizden hanginiz, nefsine, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın nefsine hakim olduğu kadar hakim olur?"

Ebu Davud'un bir rivayetinde, "fevr" (evvelinde -ki "hayz olur olmaz" diye karşıladık-) yerine "fevh" denilmiştir (ki bu da "çoğunda" ve "evvelinde" manasına gelir.)"

3798 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Nesai'nin Cümay' İbnü Ümayr'dan kaydettiği bir rivayette şöyle denmiştir: "Ben, annem ve teyzemle birlikte Hz. Aişe radıyallahu anha'nın yanına girdim. Onlar Hz. Aişe'ye: "Hayızlı iken, sizlerle Aleyhissalatu vesselam ne şekilde mübaşerette bulunurdu?" diye sordular. Aişe validemiz:

"Hayız olduğumuz zaman bize, geniş bir izar giymemizi emreder, sonra sine ve göğsümüze iltizamda (temasta) bulunurdu." Nesai

3799 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Muvatta'nın rivayetinde şöyledir: "Ubeydullah İbnu Abdillah İbni Ömer radıyallahu anhüma, Hz. Aişe'ye göndererek -kişi, hayızlı olan hanımıyla mubaşerette bulunabilir mi?- diye sordurdu. Hz. Aişe radıyallahu anha: "Kadının alt kısmınna izarını bağlatsın sonra onunla mubaşerette bulunsun" cevabını verdi." Muvatta

3800 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Ebu Davud ve Nesai'nin bir rivayetinde şöyle denmektedir: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam zevcelerinden bir kadınla hayızlı olduğu halde mubaşeret ederdi. Yeter ki, uyluklarının ortasına kadar izarı uzanmış olsun veya dizleri örtülü bulunsun." Buhari, Hayz 5; Müslim, Hayz 1, 4, (293, 295); Muvatta, Taharet 95, (1, 58); Ebu Davud Taharet 107, (267, 268, 273); Tirmizi, Taharet 99, (132); Nesai, Hayz 12, 13, (1, 189).

3801 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Zeyd İbnu Eslem radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a sordu: "(Ey Allah'ın Resulü!) Hanımım hayızlı iken bana helal olan nedir?" Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Üzerine izarını bağlasın, yukarısına istediğinde serbestsin." Muvatta, Taharet 93, (1, 57).

3802 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Hz. Mu'az radıyallahu anh anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü! dedim, hanımım hayızlı iken bana helal olan nedir?" "İzar'ın yukarısı, ancak bundan da sakınsan daha iyi olur!" buyurdular." Rezin tahric etti. Ebu Davud, Taharet 83, (212, 213).

3803 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "İkrime, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın zevcelerinden birinden naklen anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, hayızlı hanımlarıyla bir mübaşerette bulunmak dileyince hanımının ferci üzerine bir şey örterdi.." Ebu Davud, Taharet 107, (272).

3804 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kişi, hayızlı karısıyla cinsi münasebette bulunursa (hatasına kefaret olarak) yarım dinar tasadduk etsin."

3805 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Bir rivayette ise şöyle denmiştir: "Kişi hayızlı hanımına, hayız halinin başlangıcında, kan kırmızı renkte iken temas ederse bir dinar tasadduk etsin. Kanın kesilmeye yüz tutup akıntının sarardığı zaman temas eden, yarım dinar tasadduk etsin."

Tirmizi der ki: "Bu hadis İbnu Abbas radıyallahu anhüma'dan mevkuf (kendi sözü) olarak da rivayet edilmiştir." Tirmizi

3806 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Ebu Davud'un bir rivayetinde hayızlı karısına temas eden kimse hakkında Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: "Bir veya yarım dinar tasadduk etsin" dediği kaydedilmiştir.

Ebu Davud der ki: "Bu rivayet (yani İbnu Abbas'ın "bir veya yarım..." diyerek yaptığı rivayet) sahihtir, (diğer "...yarım dinar..." diyen rivayet bu kadar kavi değildir.)" Ebu Davud

3807 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Bir rivayette şöyle denmiştir: "Kişi hanımına kanama halinde temasta bulunmuşsa bir dinar, kanın kesilme halinde temas etmişse yarım dinar tasadduk eder." Tirmizi, Taharet 103, (136, 137); Ebu Davud, Taharet 106, (264, 265, 266); Nesai, Taharet 182, (1, 153); İbnu Mace, Taharet 123, (640).

3808 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Hz. Aişe radıyallahu anha "Ben hayızlı iken Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın başını yıkardım" demiştir." Buhari, Hayz 2, İ'tikaf 2, 3, 4, 19, Libas 76; Müslim, Hayz 10, (297); Muvatta, Taharet 102, (1, 60); Ebu Davud, Savm 79, (2467, 2468, 2469); Tirmizi, Savm 80, (804); Nesai, Hayz 20, (1, 193).

3809 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Yine Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ben hayızlı iken kucağıma yaslanır ve Kur'an okurdu." Buhari, Hayz 13, Tevhid 52; Ebu Davud, Taharet 103, (260); Nesai, Hayz 16, (1, 191).

3810 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Yine Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, (bir gün) bana (kendisi mescidde iken) "Humre'yi bana getiriver!" buyurdular.

"Hayızlıyım" diye cevap verdim.

"Senin hayızın elinde değil ki!' dediler." Müslim, Hayz 11, (298); Ebu Davud, Taharet 104, (261); Tirmizi, Taharet 101, (134); Nesai, Hayz 18, (1, 192).

3811 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Hz. Meymune radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bizden biri hayızlı olduğu halde onun kucağına başını koyar, Kur'an okurdu. Bizden birimiz hayızlı iken Resûlullah'ın humrasını mescide taşır ve yayardı." Nesai, Hayz 19, (1, 192).

3812 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "İbnu Ömer radıyallahu anhüma'dan rivayete göre, "cariyeleri hayızlı oldukları halde ayaklarını yıkarlar, humrasını kendisine verirlerdi." Muvatta, Taharet 88, (1, 52).

3813 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: "Ben, Resûlullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte kadife bir örtünün altında yatıyordum. Ay halimin başladığını farkettim. Hemen örtünün altından kayıp hayız elbisemi bulup giyindim. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Hayız mı oldun?" buyurdular. "Evet!" dedim. Beni yanına çağırdı. Örtünün altında beraber yattık." Buhari, Hayz 4, 21, 22, Savm 24; Müslim, Hayz 5, 296; Nesai, Taharet 179, (1, 149, 150)

3814 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Umare İbnu Gurab'ın anlattığına göre, bir halası kendisine Hz. Aişe radıyallahu anha'dan şöyle sorduğunu anlatmıştır: "Birimiz hayız olduğumuz zaman kocamızla ayrı yatmamız mümkün değil, tek yatağımız var."

Hz. Aişe şu cevabı vermiştir: "Ben sana Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yaptığını anlatayım: "Bir gece eve girdi. Ben o sırada ay hali görüyordum. Mescidine geçti. -Ebu Davud der ki: "Bundan maksad evindeki namazgahıdır.- (Orada namaz kıldı), fakat bir türlü ayrılmadı. Derken benim gözlerim kapanmış, soğuk da onu üşütmüş. Gelip "Bana yaklaş!" dedi. Ben de: "Hayızlıyım!" dedim. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Öyle de olsa! Uyluklarını aç!" dedi. Uyluklarımı açtım. Göğüs ve yanağını uyluklarımın üzerine koydu. Ben de üzerine eğildim. Isınıp uyuyuncaya kadar böyle durduk." Ebu Davud, Taharet 107, (270).

3815 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ben hayızlı iken su içer, sonra kabı Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a verirdim. O da ağzını, ağzımın değdiği yere koyardı."

3816 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Ebu Davud ve Nesai'de de şu rivayet gelmiştir: "Ben ay halinde iken etli kemiği dişleyerek yer, sonra da Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a uzatırdım. O da ağzını, tam ağzımı koymuş bulunduğum yere koyar(ak yer)di." Ebu Davud

3817 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Nesai'nin bir diğer rivayeti şöyle: "Şureyh İbnu Hani, Hz. Aişe radıyallahu anha'ya: "Bir kadın hayızlı iken kocası ile birlikte yemek yer mi?" diye sordu. Hz. Aişe "Evet dedi, benim kanamam varken Resûlullah aleyhissalatu vesselam beni çağırırdı, ben de onunla birlikte yerdim. (Bu sırada) etli kemiği alır, (bana uzatır, önce benim başlamam için) bana yemin verirdi. Ben de onu alır ve bir miktar dişler (sonra Resûlullah'a uzatırdım). O da ağzını, kemikte tam benim ağzımı koyduğum yere koyar(ak yemeye başlar)dı. İçecek bir şey istediği olur, getirince ondan önce benim içmem için bana yemin verirdi, bunun üzerine ben de kabı alır bir miktar içer, sonra bırakırdım. Bu sefer onu Aleyhissalatu vesselam alır, kabın tam benim ağzımı koyduğum yerine ağzını koyarak içerdi." Müslim, Hayz 14, (300); Ebu Davud, Taharet 103, (259); Nesai, Taharet 177, (1, 148).

3818 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Abdullah İbnu Sa'd el-Ensari radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a hayızlı kadınlarla beraber yemek hususunda sordum. "Onunla beraber yiyin!" buyurdular." Tirmizi, Taharet 100, (133).

3819 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Hz. Aişe radıyallahu anha'nın anlattığına göre, bir kadın kendisine: "Temizlendiğimiz zaman kıldığımız mutad namaz bize yeter mi (hayızlı iken kılamadıklarımızın kazası gerekir mi?)" diye sormuş, o da şu cevabı vermiştir:

"Sen Harûriyye (Harici)misin? Biz Resûlullah aleyhissalatu vesselam'la beraberken ay hali gördüğümüzde, tutamadığımız oruçları kaza etmemizi söylerdi, fakat namazların kazasını söylemezdi." Buhari, Hayız 20; Müslim, Hayız 67, (335); Ebu Davud, Taharet 105, (262, 263); Tirmizi, Taharet 97, (130); Savm 68, (787); Nesai, Hayz 17, (1, 191, 192), Savm 64, (4, 191).

3820 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "İsmi Müssetü'l-Ezdiyye olan Ümmü Büsse anlatıyor: "Hacc yapmıştım. Hacc sırasında Ümmü Seleme radıyallahu anha'ya uğradım. Kendisine, "Ey mü'minlerin annesi, Semüre İbnu Cündüb radıyallahu anh, kadınlara, hayız sırasında kılınmayan namazların kazasını emrediyor (ne dersiniz)?" diye sordum, şu cevabı verdi: "Hayır, kaza etmezler. Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın kadınlarından biri, nifas sebebiyle kırk gece (namaz kılmadan) dururdu da, Resûlullah aleyhissalatu vesselam nifas namazını kaza etmesini emretmezdi." Ebu Davud, Taharet 121, (312).

3821 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "Hz. Aişe radıyallahu anha, kanama gören hamile kadın hakkında şunu söylemiştir: "Böyle bir kadın namazı bırakır." Muvatta, Taharet 100, (1, 60). İmam Malik bu rivayeti belağ (senetsiz) olarak kaydetmiştir.

3822 Hayız HAYIZLI VE HAYIZLIYLA İLGİLİ HÜKÜMLER "İbnu Ömer radıyallahu anhüma: "Ne hayızlı kadın ne de cünüp kimse Kur'an'dan hiçbir şey okuyamaz" buyurdu." Tirmizi, Taharet 98, (131).

3823 Hayız İSTİHÂZE VE NİFAS HAKKINDA "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ümmü Habibe bintu Cahş radıyallahu anha tam yedi yıl boyu istihaze kanı gördü. Ne yapacağı hususunda Resûlullah'a sordu. Aleyhissalatu vesselam yıkanmasını emretti ve "Bu damar (kanıdır)" dedi. Ümmü Habibe her namazda yıkanırdı."

3824 Hayız İSTİHÂZE VE NİFAS HAKKINDA "Müslim'in bir rivayeti şöyledir: "Ümmü Habibe radıyallahu anha -ki Abdurrahman İbnu Avf'ın nikahı altında idi- Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a kanamasından şikayet etti. Ona şu tavsiyede bulundu: "Hayız (müddetin normalde ne kadar devam ediyor ve) seni bekletiyor idiyse o müddetçe bekle, sonra yıkan!" Ümmü Habibe her namazda yıkanırdı." Müslim

3825 Hayız İSTİHÂZE VE NİFAS HAKKINDA "Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: "Hz. Aişe dedi ki: "Ümmü Habibe, kız kardeşi Zeyneb Bintu Cahş'ın hücresinde bir leğenin içinde yıkanırdı. Kanın kızıllığı (bazan) suya galebe çalardı." Müslim

3826 Hayız İSTİHÂZE VE NİFAS HAKKINDA "Nesai'nin rivayeti şöyledir: "Ümmü Habibe müstehaze idi (devamlı kanaması olurdu), hiç temiz olmazdı. Durumu Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a söylenmişti. Şöyle buyurdular: "Bu, hayız değildir, rahimin bir rahatsızlığıdır. Normal zamanda hayız kanının geldiği kirlilik müddetine baksın. (Her ay) o müddet boyunca namazını terketsin. Sonra bu müddet çıkınca her namaz vaktinde yıkansın." Nesai

3827 Hayız İSTİHÂZE VE NİFAS HAKKINDA "Nesai'nin bir diğer rivayeti şöyle: "Ümmü Habibe radıyallahu anha'ya Resûlullah aleyhissalatu vesselam, (Her ayda) hayız olup kirli bulunduğu kadar namazı terketmesini, sonra yıkanıp namazını kılmasını emretti. O, her namaz vaktinde yıkanırdı." Buhari, Hayz 26; Müslim, Hayz 64, 66, (334); Ebu Davud, Taharet 111, (288 - 291); Tirmizi, Taharet 96, (129); Nesai, Hayz 2, 3, 4, (1, 181, 182).

3828 Hayız İSTİHÂZE VE NİFAS HAKKINDA "Hamne Bintu Cahş radıyallahu anha anlatıyor: "Ben, kızkardeşim Zeyneb Bintu Cahş radıyallahu anha'nın yanındaydım, istihaze kanamam vardı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a:

"Ey Allah'ın Resulü! Ben çok şiddetli şekilde istihaze kanamasına maruzum, bu hususta ne tavsiye edersiniz? Bu hal benim namaz ve orucuma mani oluyor?" dedim. Bana:

"Sana pamuğu vasfeyliyeyim: O, kanı gidericidir (fercine pamuk koy)" buyurdular. Ben:

"Ama akıntı pamuğun mani olacağı miktardan çok fazla!" dedim. Resûlullah aleyhissalatu vesselam:

"Öyleyse bez kullan!" buyurdular. Ben:

"Akıntı bezin durduracağı miktardan da fazla! Şarıl şarıl akıyor" dedim. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam dedi ki:

"Sana iki şey söyleyeceğim, hangisini yaparsan, diğerinin de yerine geçer. İkisini de yapabilecek durumdaysan birini seçmek sana ait, dilediğini seç! Bu kanama, şeytanın tekmelerinden bir tekme(si yani zarar vermesi)dir. Sen kendini Allah'ın ilminde altı yedi gün hayızlı bil (orucu ve namazı terket). Sonra yıkan ve kendini hayızdan temizlenmiş bil ve yirmiüç veya yirmidört gece ve gündüz namaz kıl, (bu esnada farz veya nafile) oruç tut. Bu, Sana yeterlidir. Kadınların her ay hayız görmeleri, hayızlı ve temizlik günlerinin olması gibi, bu şekilde senin de hayız ve temizlik günlerin olacak. (Bu, sana söyleyeceğim iki şeyden birincisidir. İkinci hususa gelince, o da şudur): Eğer öğleyi te'hir ve ikindiyi de ta'cil edip, ikisi için gusletmeye gücün yeterse öğle ile ikindiyi birleştir. Keza akşamı geciktirip yatsıyı tacil etmek, sonra da gusletmek suretiyle de bu iki namazı birleştir. Sabah için de ayrıca guslet. Bu şekle gücün yeterse orucunu da böylece tutarsın."

Resûlullah aleyhissalatu vesselam, (birini seçmede beni muhayyer bıraktığı bu iki tarzı zikrettikten sonra ilaveten dedi ki: "Bu, (ikincisi, zikrettiğim) tarzın, benim daha çok hoşuma gidenidir."

Ravilerden biri dedi ki: "Hamne radıyallahu anha dedi ki: "Bu, iki tarzdan benim daha çok hoşuma gidenidir. Ravi böylece, bu sözün Resûlullah'a ait olmayıp Hamne'ye ait olduğunu ifade etmiş oldu." Ebu Davud, Taharet 1100, (287); Tirmizi, Taharet 95, (125).

3829 Hayız İSTİHÂZE VE NİFAS HAKKINDA "Esma Bintu Umeys radıyallahu anha anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü! dedim. Fatıma Bintu Ebi Hubeyş, şu şu kadar zamandan beri kanama geçiriyor, namazı bıraktı!" (Bu sözün üzerine Aleyhissalatu vesselam):

"Sübhanallah! (hiç namaz bırakılır mı?) Bu şeytandan (biir oyun. Kapılmamalıydı. Söyleyin ona), bir leğene (su koyup içine) otursun. Eğer suyun üstünde (kanamadan hasıl olan) bir sarılık görürse, öğle ve ikindi için tek bir gusül yapsın; akşam ve yatsı için de tek bir gusül yapsın. Sabah için de ayrı bir gusül yapsın. Bu arada (kılacağı namazlar için) abdest alsın" buyurdular." İbnu Abbas radıyallahu anhüma der ki: "(Her namaz için) gusletmek, kadıncağıza zor gelmeye başlayınca iki namazın arasını birleştirmeyi emretmişti." Ebu Davud, Taharet 116, (296).

3830 Hayız İSTİHÂZE VE NİFAS HAKKINDA "Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam zamanında bir kadının kanaması vardı. Ümmü Seleme radıyallahu anha, onun adına, hükmü, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan soruverdi. Resûlullah:

"İstihaze kanı başlamazdan önce, bir ay içerisinde, kaç gün ve gece hayız kanı gelmekte olduğuna baksın, her ay o kadar müddette namazı terketsin. Bu zaman çıkınca hemen yıkansın ve (fercine pamuk koyup) bir bezle sargı yaparak namazını kılsın." Muvatta, Taharet 105, (1, 62); Ebu Davud, Taharet 108, (274-278); Nesai, Hayz (1, 182).

3831 Hayız İSTİHÂZE VE NİFAS HAKKINDA "Sümeyy Mevla İbnu Ebi Bekr İbni Abdirrahman anlatıyor: "Ka'ka ve Zeyd İbnu Eslem, beni, Sa'id İbnu Müseyyeb rahimehullah'a gönderip müstehazenin nasıl yıkanacağını sordular. Said şöyle açıkladı: "Müstehaze, öğleden öğleye yıkanır ve her namaz için abdest alır. Şayet kan galebe çalacak olursaa bir bezle sargı yapar."

(Ebu Davud) der ki: "İbnu Ömer ve Enes radıyallahu anhüm'den de bu şekilde (yani "Öğleden öğleye yıkanır" diye) rivayet edildi. Bu, aynı zamanda Salim İbnu Abdillah, Hasan Basri ve Ata rahimehumullah'ın görüşüdür."

İmam Malik dedi ki: "Zannım o ki, İbnu Müseyyeb'in hadisi "temizlik vaktinden temizlik vaktine" olacaktı; "öğle vaktinden öğle vaktine" şeklinde gelmiştir. Herhalde buna bir vehim karışmış."

Bu hadisi el-Misver İbnu Abdilmelik de rivayet etmiştir. Onun rivayetinde da " temizlik vaktinden temizlik vaktine" şeklinde gelmiştir. Şu halde raviler bunu "öğleden öğleye" diye çevirmiş olmalı. Derim ki: "Kadi İyaz'ın zikrine göre .................. noktalı rivayet sahihtir. Doğruyu Allah bilir." Ebu Davud, Taharet 114, (301).

3832 Hayız İSTİHÂZE VE NİFAS HAKKINDA "Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Müstehaze, hayız müddeti sona erince her gün yıkanır. Üzerine tereyağı veya zeytinyağı sürülmüş bir yün kullanır." Ebu Davud, Taharet 115, (302).

3833 Hayız İSTİHÂZE VE NİFAS HAKKINDA "Abdullah İbnu Süfyan rahimehullah anlatıyor: "Bir kadın, İbnu Ömer radıyallahu anhüma'ya şöyle sordu: "Kabe'yi ziyaret maksadıyla gelmiştim. tam Mescid-i Haram'ın kapısına geldiğim sırada kanamam başladı ve derhal geri dönüp, kanama duruncaya kadar bekledim. Sonra yıkandım. Tekrar tavaf için geldiğimde, kapının yanında yine kan geldi. Aynı şekilde geri döndüm, size geldim" Abdullah şu cevabı verdi: "Bu şeytandan gelen bir zarardır. Bu durumda yıkan. Pamuk tıkayarak bir bez bağla, sonra da tavafını yap!" Muvatta, Hacc 124, (1, 371).

3834 Hayız İSTİHÂZE VE NİFAS HAKKINDA "İkrime rahimehullah anlatıyor: "Ümmü Habibe radıyallahu anha müstehaze idi. Kocası ona temasta bulunurdu. Aynı hal Hamne Bintu Cahş radıyallahu anha için de mevzubahis idi." Ebu Davud, Taharet 120, (309).

3835 Hayız İSTİHÂZE VE NİFAS HAKKINDA "Ümmü Atiyye radıyallahu anha anlatıyor: "(Hayız müddetimiz dolup) temizlik dönemi başladıktan sonra görülen bulanık ve sarı akıntıyı ciddiye almazdık..." Ebu Davud, Taharet 119, (307, 308); Nesai, Hayz, 7, (1, 186, 187).

3836 Hayız İSTİHÂZE VE NİFAS HAKKINDA "Mercane Mevla Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Kadınlar Hz. Aişe radıyallahu anha'ya içerisinde pamuk bulunan bez (veya kap) gönderirlerdi. Bu pamuklar hayız kanıyla sarı lekeler taşırdı. (Bu safhada) namaz kılınıp kılınmayacağını sorarlardı.

Hz. Aişe radıyallahu anha: "Beyaz akıntıyı görünceye kadar acele etmeyin!" diye cevap verirdi. Beyaz akıntıdan temizliği kastederdi." Muvatta, Taharet 97, (1, 59). Buhari, bunu bab başlığında senetsiz olarak kaydetmiştir. (Hayz 19).

3837 Hayız İSTİHÂZE VE NİFAS HAKKINDA "Zeyd İbnu Sabit'in kızından nakledildiğine göre, kulağına, bir kısım kadınların gece yarısı, temizliklerini kontrol için, lamba getirtir oldukları haberi ulaşır. O, bu davranıştan dolayı kadınları ayıplar ve: "(Sahabe) kadınları böyle yapmazlardı!" der." Muvatta, Taharet 98, (1, 59). Bunu Buhari bab başlığı olarak (senetsiz) kaydetmiştir. (Hayz 19).

3838 Hayız İSTİHÂZE VE NİFAS HAKKINDA "Ümmü Seleme radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam devrinde, nifas olan kadınlar nifaslarından sonra kırk gün kırk gece otururlardı. Biz yüzlerimize vers -yani kelef- olarak-sürerdik..." Ebu Davud, Taharet 121, (311); Tirmizi, Taharet 105, (139).

3839 yiyecekler YİYECEK ALETLERİ "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın ne sükürrüce (denilen tahta sofra) üzerinde yemek yediğini, ne ona inceltilmiş (yufka) ekmek yapıldığını ve ne de yemek masası (hıvan) üzerinde yemek yediğini hatırlamıyorum."

Enes'in bu sözünü rivayet eden Katade'ye "Pekiyi neyin üzerinde yemek yiyorlardı?" diye sorulmuştu. "Sofralar üzerinde" diye cevap verdi." Buhari Et'ime 8, 26, Rikak 17; Tirmizi, Et'ime 1, (1789).

3840 yiyecekler YİYECEK ALETLERİ "Ebu Hazım rahimehullah anlatıyor: "Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh'a sordum: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam hiç (kepeksiz has undan yapılmış) beyaz ekmek yedi mi?" Bana şu cevabı verdi: "Hayır! Resûlullah aleyhissalatu vesselam Allah'ın O'nu peygamber olarak gönderdiği günden ölünceye kadar hiç beyaz ekmek görmedi." Ben tekrar sordum: "Elekleriniz var mıydı?"

"Hayır!, dedi, Aleyhissalatu vesselam Allah'ın kendisini peygamber olarak gönderdiği günden ölünceye kkadar hiç elek görmemiştir."

"Öyleyse, dedim, siz arpa ununu elemeden nasıl yiyebiliyordunuz?"

"Arpayı öğütüyorduk, sonra üflüyorduk, üfrüğümüzün tesiriyle uçabilen (kepek) uçuyor geri kalan kısmına su katıp (hamur yapıyor) ve yiyorduk" diye cevap verdi." Buhari, Et'ime 22, 10; Tirmizi, Zühd 38, (2365).

3841 yiyecekler BESMELE ÇEKMEK "Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Biz Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında yemeğe oturunca, Resûlullah aleyhissalatu vesselam yemeye başlamadıkça, kesinlikle elimizi yemeğe vurmazdık. Bir seferinde yine O'nunla yemeğe oturmuştuk. Derksen bir cariye (küçük kız çocuğu) geldi, sanki arkasından bir iteni var gibi hemen elini yemeğe soktu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam elinden tuttu. Arkadan bir bedevi geldi, sanki onun da arkasından iten biri vardı, alelacele o da elini yemeğe soktu. Aleyhissalatu vesselam onun da elinden tuttu. Ve şunu söyledi:

"Şeytan, üzerine Allah'ın ismi zikredilmeyen yemeği kendine helal addeder. Nitekim, sayesinde yemeğimizi kendine helal kılmak için bu cariyeyi getirdi. Ben de elinden tuttum. Bunun üzerine şu bedeviyi getirip onunla yemeği kendine helal kılmak istedi, ben onun da elinden tuttum. Nefsim elinde olan Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun şeytanın eli o ikisinin eliyle birlikte avucumdadır." "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bunları söyledikten sonra besmele çekip yemeye başladı." Müslim, Eşribe 102, (2017); Ebu Davud, Et'ime 16, (3766).

3842 yiyecekler BESMELE ÇEKMEK "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden kim bir şey yerse "Bismillah (Allah'ın adıyla)" desin. Bidayette söylemeyi unutmuşsa, sonunda şöyle söylesin: "Bismillahi fi evvelihi ve ahirihi (başında da sonunda da Bismillah)."

Yine Hz. Aişe demiştir ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ashabından altı kişi içerisinde yemek yiyordu. Derken bir bedevi geldi. (Besmele çekmeksizin) iki lokmada yutuverdi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Eğer bu adam besmele çekseydi yemek hepinize yeterdi! buyurdu." Ebu Davud, Et'ime 16, (3767); Tirmizi, Et'ime 47, (1859). Tirmizi, Et'ime 47, (1859).

3843 yiyecekler BESMELE ÇEKMEK "Vahşi İbnu Harb an ebihi an ceddihi Vahşi İbnu Harb el-Habeşi anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın Ashabı dediler ki: "Ey Allah'ın Resûlü! biz yiyoruz, ancak bir türlü doymuyoruz (ne yapalım)?" Bunun üzerine, Resûlullah: "Ayrı ayrı yemekte olmayasınız?" diye sordu. "Evet" dediler. Resûlullah da: "Öyleyse yemeğinizde toplanın (bir sofra kurarak hep beraber yiyin), yemeğe Allah'ın ismini zikrederek (Bismillahirrahmanirrahim diyerek) başlayın. Böyle yaparsanız yemeğiniz, hakkınızda mübarek kılınır." Ebu Davud, Et'ime 15, (3764); İbnu Mace, Et'ime 17, (3286).

3844 yiyecekler BESMELE ÇEKMEK "Ümmeyye İbnu Mahşiyy radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam otururken bir adam besmele çekmeden yemek yiyordu. Yemeğini yemiş, geriye tek lokması kalmıştı. Onu ağzına kaldırırken: "Bismillahi evvelehu ve ahirehu" dedi. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalatu vesselam güldü ve:

"Şeytan onunla birlikte yemeye devam etti. Ne zaman ki Allah'ın ismini zikretti, karnındakileri hep kustu!" buyurdu." Ebu Davud, Et'ime 16, (3786).

3845 yiyecekler BESMELE ÇEKMEK "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor. "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kişi evine döndüğü zaman içeri girerken ve yemek yerken Allah'ın adını zikrederse, şeytan (avanelerine): "Size burada gecelemek de yok akşam yemeği de yok!" der. Ama kişi, eve girerken Allah'ı zikreder fakat akşam yemeğini yerken zikretmezse, şeytan (avenelerine): "Akşam yemeğine kavuştunuz ama burada gecelemeniz mümkün değil!" der. Adam eve girerken ve yemeğe başlarken "Bismillah!" diyerek Allah'ı zikretmezse, şeytan (avanelerine): "Yemeğe de yetiştiniz, yatmaya da!" der." Müslim, Eşribe 103, (2018); Ebu Davud, Et'ime 16, (3765).

3846 yiyecekler YEMEK NE SURETLE YENMELİDİR? "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden kimse sakın sol eliyle yiyip içmesin. Çünkü şeytan soluyla yer içer." Müslim, Eşribe 106, (2020); Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 5, (2, 922, 923); Ebu Davud, Et'ime 20, (3776); Tirmizi, Et'ime 9, (1801).

3847 yiyecekler YEMEK NE SURETLE YENMELİDİR? "Seleme İbnu'l-Ekva' radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında bir adam sol eliyle yemek yemişti.

"Sağınla ye!" ferman buyurdu.. Adam: "Yiyemiyorum!" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam:

"Yiyemez ol! Onu böyle demeye kibri sevketti!" buyurdular. Bundan sonra elini ağzına kaldıramadı." Müslim, Eşribe 107, (2021).

3848 yiyecekler YEMEK NE SURETLE YENMELİDİR? "Ömer İbnu Ebi Seleme radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın terbiyesinde bir çocuktum. Yemekte elim, tabağın her tarafında dolaşıyordu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana ikazda bulundu:

"Evlat! Allah'ın ismini an, sağınla ye, önünden ye!" Bundan sonra hep böyle yedim." Buhari, Et'ime 2, 3, Müslim, Eşribe 108, (2022); Muvatta, Sıfatu'n-Nebiyy 32, (2, 934); Ebu Davud, Et'ime 20, (3777); Tirmizi, Et'ime 47, (1858).

3849 yiyecekler YEMEK NE SURETLE YENMELİDİR? "Abdullah İbnu İkraş İbnu Züeyb babasından naklediyor: "Kavmim Beni Mürre İbnu Abid, benimle mallarının sadakasını Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gönderdi. Medine'ye gelince O'nu aleyhissalatu vesselam Muhacir ve Ensar'ın arasında oturmuş buldum. Elimden tutup beni Ümmü Seleme radıyallahu anha'nın evine götürdü. Varınca: "Yiyecek bir şey var mı?" diye sordu. Bize, içerisinde bolca serid ve (kuşbaşı) et parçaları olan bir tepsi getirildi. Ondan yemek için yanaştık. Ben elimle kabın her tarafını yokladım. Resûlullah aleyhissalatu vesselam önünden yedi. (Bir ara) sol eliyle sağ elimden tuttu ve: "Ey İkraş! bir yerden ye. Çünkü (kabın içindeki yemek) tek bir yemektir. (Her taraf birdir)" buyurdu. Sonra bize, içerisinde taze ve kuru çeşitli hurmalar bulunan bir tabak getirildi. Bu sefer önümden yemeye balşadım. Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın eli ise, tabağın her tarafında dolaşıyordu. Bana da: "Ey İkraş! Dilediğin yerinden (alıp) ye. Çünkü (tabağın içendekilerin hepsi) aynı çeşit değil" buyurdu. Sonra bize su getirildi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam elini yıkadı elinin ıslaklığı ile yüzünü kollarını ve başını meshette ve: "Ey İkraş! Bu, ateşte pişenden (yenince alınması gereken) abdesttir" buyurdu." Tirmizi, Et'ime 41, (1849); İbnu Mace, Et'ime 11, (3274).

3850 yiyecekler YEMEK NE SURETLE YENMELİDİR? "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bereket yemeğin ortasına iner. Öyleyse kenarlardan yiyin, ortadan yemeyin." Tirmizi, Et'ime 12, (1806); Ebu Davud, Et'ime 18, (3772).

3851 yiyecekler YEMEK NE SURETLE YENMELİDİR? "Ebu Davud'daki rivayet şöyledir: "Sizden biri, bir yemek yeyince yemek kabının üstünden yemesin, aşağısından yesin. Zira, bereket üstünden iner." Ebu Davud

3852 yiyecekler YEMEK NE SURETLE YENMELİDİR? "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam kişinin arkadaşlarından izin almadan iki hurmayı birlikte yemesini yasaklamıştır." Buhari, Et'ime 44, Mezalim 14, Şirket 4; Müslim, Eşribe 151, (2045); Ebu Davud, Et'ime 44, (3834); Tirmizi, Et'ime 16, (1815).

3853 yiyecekler YEMEK NE SURETLE YENMELİDİR? "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Eti bıçakla kesmeyin. Çünkü bu, yabancıların işidir. Siz dişlerinizle kemirerek yiyin. Çünkü bu, sıhhat ve afiyet için daha iyidir." Ebu Davud, Et'ime 21, (3778).

3854 yiyecekler YEMEK NE SURETLE YENMELİDİR? "Ebu Cuhayfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ben dayanarak yemem." Buhari, Et'ime 13; Tirmizi, Et'ime 28, (1831): Ebu Davud, Et'ime 17, (3769); İbnu Mace, Et'ime 6, (3262).

3855 yiyecekler YEMEK NE SURETLE YENMELİDİR? "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı çömelir vaziyette durup hurma yerken gördüm." Müslim, Eşribe 149, (2044); Ebu Davud, Et'ime, 17, (3771).

3856 yiyecekler YEMEK NE SURETLE YENMELİDİR? "Ebu Davud'da gelen diğer bir rivayette: "Resûlullah'a bayat bir hurma getirilmişti. Kurtları çıkarmak için kontrol etmeye başladı." Ebu Davud, Et'ime 43, (3832, 3833).

3857 yiyecekler YEMEK NE SURETLE YENMELİDİR? "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz yemek yeyince, yalamadıkça veya yalatmadıkça elini (mendile) silmesin." Buhari, Et'ime 52; Müslim, Eşribe 129, (2031); Ebu Davud, Et'ime 52, (3847).

3858 yiyecekler YEMEK NE SURETLE YENMELİDİR? "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: " Resûlullah aleyhissalatu vesselam, parmakların ve kapların yalanmasını emretti ve dedi ki: "Siz, bereketin, yemeğinizin hangi (parça)sında olduğunu bilemezsiniz. Öyleyse birinizin lokması düşecek olursa, onu alıp, bulaşan ezayı temizlesin, sakın şeytana terketmesin. Parmaklarını yalamadıkça elini mendille de silmesin. Zira o, taamınnızın hangisinde bereket bulunduğunu bilemez." Müslim, Eşribe 136, (2034); Tirmizi, Et'ime 11, (1803).

3859 yiyecekler YEMEK NE SURETLE YENMELİDİR? "Rezin, Hz. Enes radıyallahu anh'tan yaptığı bir rivayette şu ziyadeyi kaydetmiştir: "Zira yemek kabı, kendisini yalayıp yıkayana istiğfarda bulunur ve: "Beni şeytandan kurtardığın gibi, Allah da seni ateşten kurtarsın" der." Rezin

3860 yiyecekler EL VE AĞZIN YIKANMASI "Hz. Selman radıyallahu anh anlatıyor: "Tevrat'ta okudum; "Yemeğin bereketi, yemekten sonra (el ve ağzı) yıkamadadır" diyordu. Bunu Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a söyledim:

"Yemeğin bereketi yemekten önce ve sonraki yıkamalardadır!" buyurdular." Ebu Davud, Et'ime 12, (3761); Tirmizi, Et'ime 39, (1847).

3861 yiyecekler EL VE AĞZIN YIKANMASI "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Şeytan muhakkak ki hassastır, cidden pek hassastır. Kendinizi ondan sakındırın. Kim elinde et kokusu olduğu halde geceler, sonra da kendisine bir fenalık ulaşırsa sakın ha nefsinden başkasını suçlamasın." Tirmizi, Et'ime 48, (1861); Ebu Davud, Et'ime 54, (3852).

3862 yiyecekler EL VE AĞZIN YIKANMASI "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir gün heladan çıkmıştı. Hemen kendisine bir yemek takdim edildi. (O da kabul buyurdu. Ashabtan bazısı:)" Size abdest suyu getirmeyelim mi?" dediler. Onlara: "Namaza kalkınca abdest almakla emrolundum!" cevabını verdi.." Müslim, Hayz 118, (374); Ebu Davud, Et'ime 11, (3760); Tirmizi, Et'ime 40, (1848); Nesai, Taharet 101, (1, 85).

3863 yiyecekler ÇOK YEMEYİ ZEMM "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam kafir bir misafir ağırlamıştı. Derhal onun için bir keçinin sağılmasını emretti. Keçi sağıldı. Kafir sütünü içti. Sonra diğer bir keçinin daha sağılmasını emretti. (Adam doymadı). Bu sûretle tam yedi keçinin sütünü içti.

Adam yatıp, sabah olunca müslüman oldu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir keçi sağılmasını emretti. Sütünü adam içti, sonra ikinci bir başka keçi daha sağıldı. Fakat bunun sütünü tamamen içemedi. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalatu vesselam: "Mü'min bir mideye içer, kafir ise yedi mideye içer" buyurdular." Buhari, Et'ime 12; Müslim, Eşribe 186, (2063); Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 10, (2, 924); Tirmizi, Et'ime 20, (1820).

3864 yiyecekler ÇOK YEMEYİ ZEMM "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: " Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İki kişinin yiyeceği üç kişiye de yeter. Üç kişinin yiyeceği de dört kişiye yeter." Buhari, Et'ime 11; Müslim, Eşribe 178, (2058); Muvatta, Sıfatu'n-Nebiyy 20, 52, 928); Tirmizi, Et'ime 21, (1821).

3865 yiyecekler ÇOK YEMEYİ ZEMM "Müslim ve Tirmizi'de gelen bir diğer rivayet Cabir'den olup şöyledir: "İki kişilik yiyecek dört kişiye de yeter, dört kişilik yemek sekiz kişiye de yeter." Müslim, Eşribe 179, (2059); Tirmizi, Et'ime 21, (1821).

3866 yiyecekler ÇOK YEMEYİ ZEMM "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "(Bir zat) Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında öğürmüştü, ona:

"Öğürtünü bizden uzak tut. Zira, dünyada insanların en çok doymuş olanları, Kıyamet günü en çok aç kalacak olanlardır" buyurdular." Tirmizi, Kıyamet 38, (2480); İbnu Mace, Et'ime 50, (3350).

3867 yiyecekler ÇOK YEMEYİ ZEMM "Mikdam İbnu Ma'dikerb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ademoğlu, mideden daha şerli bir kap doldurmaz. Ademoğluna belini doğrultacak birkaç lokmacık yeterlidir. Ancak (nefsinin galebesiyle) illa da (mideyi doldurma işini) yapacaksa bari onu üçe ayırsın: Üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de nefesine (tahsis etsin, üçte birden fazlasına yemek koymasın)." Tirmizi, Zühd 47, (2381); İbnu Mace, Et'ime 50, (3349).

3868 yiyecekler MÜTEFERRİK ÂDABLAR "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir avuç çürük hurma ile de olsa akşam yemeği yeyin. Zira akşam yemeğinin terki ihtiyarlık sebebidir." Tirmizi, Et'ime 46, (1857).

3869 yiyecekler MÜTEFERRİK ÂDABLAR "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam hiçbir vakit herhangi bir yemeğe laf etmedi, iştah duyduğu bir yemekse yerdi, hoşuna gitmeyen bir yemekse terkederdi. (yemezdi)." Buhari, Et'ime 21; Menakıb 23; Müslim, Eşribe 187, (2064); Ebu Davud, Et'ime 14, (3763); Tirmizi, Birr 84, (2032).

3870 yiyecekler MÜTEFERRİK ÂDABLAR "Yine Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden birinizin (yemek) kabına sinek düşecek olursa, onu iyice batırın. Zira onun bir kanadında hastalık, diğerinde şifa vardır. O, içerisinde hastalık olan kanadıyla korunur." Ebu Davud, Et'ime 49, (3844); Buhari, Tıbb 58, Bed'ü'l-Halk 14; İbnu Mace, Tıb 31, (3504, 3505); Nesai, Fera' 11 (7, 178).

3871 yiyecekler MÜTEFERRİK ÂDABLAR "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam cüzzamlı bir kimsenin elinden tuttu ve kendisiyle birlikte elini tabağa koydu, sonra da:

"Allah'a güvenerek ve O'na tevekkül ederek ye!" buyurdu."

Rezin şunu ilave etti: "Bunu Ebu Bekr ve Ömer radıyallahu anhüma da yaptılar ve aynı şeyleri söylediler." Ebu Davud, Tıbb 24, (3925); Tirmizi, Et'ime 19, (1818); İbnu Mace, Tıbb 44, (3542).

3872 yiyecekler MÜTEFERRİK ÂDABLAR "Şerid İbnu Süveyd radıyallahu anh anlatıyor: "Sakif hey'eti arasında bir de cüzzamlı vardı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam ona bir haber göndererek:

"Biz seninle bey'atımızı yaptık, sen hemen geri dön!" buyurdular." Müslim, Selam 126, (2231); İbnu Mace, Tıbb 44, (3544).

3873 yiyecekler MÜTEFERRİK ÂDABLAR "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam kendisine, ilk çıkan turfanda meyve getirildi de, o zaman şöyle dua ederdi: " Allah'ım Medine'mizi bizim için mübarek kıl, meyvelerimizi, müdd'ümüzü, sa'mızı mübarek kıl, bereketlerini kat kat artır."

Bu duadan sonra, getirilen meyveyi orada hazır bulunan çocukların en küçüğüne verirdi." Müslim, Hacc 474, (1373).

3874 yiyecekler MÜTEFERRİK ÂDABLAR "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ashab bir koyun kesmişti. Bu sırada bir dilenci geldi. Etten bir miktar verdiler. Derken başka gelenler oldu, onlara da verdiler. Geriye yine de et kaldı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam sordu: "Koyundan geri ne kaldı?" "Sadece omuzu kaldı!" dediler. Aleyhissalatu vesselam ise: "Omuzu hariç geri tarafı kaldı!" buyurdular." Tirmizi, Kıyamet 34, (2472).

3875 yiyecekler KELER "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Halid İbnu'l-Velid radıyallahu anh'ın bana bildirdiğine göre, Halid, Resûlullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte, Resûlullah'ın zevceleri Meymûne radıyallahu anha'nın yanına girerler. -Meymuna hem onun ve hem de İbnu Abbas'ın teyzeleri idi. Meymûne'nin yanında kızartılmış bir keler görürler. Bunu, Necid'den, kız kardeşi Hufeyde Bintu'l-Haris getirmişti. Meymûne radıyallahu anha keleri Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın önüne sürdü. Önüne bir yemek çıkarılıp da ondan bahsedilmeyip ve isminin de zikredilmediği durum nadirdi. (Resûlullah aleyhissalatu vesselam kelere elini uzatmıştı ki.) orada hazır bulunan kadınlardan biri:

"Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a takdim ettiğiniz şeyden haber verin, ne olduğunu söyleyin!" dedi. Bunun üzerine:

"O kelerdir!" dediler. Bunun üzerine Resûlullah (uzatmış olduğu) elini derhal geri çekti. Halid radıyallahu anh:

"Bu haram mıdır, ey Allah'ın Resulü?" dedi. Resûlullah:

"Hayır, ancak o benim kavmimin diyarında bulunmuyor. Bu sebeple (onu yemeye alışkın değilim), içimde tiksinme hissediyorum!" buyurdular. Halid radıyallahu anh der ki: "Ben keleri (önüme) çekip yedim. Resulullah bakıyor fakat beni yasaklamıyordu." Buhari, Et'ime 10, 14, Zebaih 33; Müslim, Sayd 43, 44, 45, (1945, 1946, 1948); Muvatta, İsti'zan 10, (2, 968); Ebu Davud, Et'ime 28, (3793, 3794), Eşribe 21, (37); Nesai, Sayd 26, (7, 198, 199).

3876 yiyecekler KELER "Ebu Sa'id radıyallahu anh anlatıyor: "Bir bedevi Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek:

"Ben keleri bol olan bir bölgede yaşıyorum. Keler ailemin yiyeceğinin ekseriyetini teşkil ediyor (bunun bir mahzuru var mı; ne buyurursunuz?" diye sordu. Ama Resûlullah cevap vermedi. Biz: "Tekrar sor!" dedik. O tekrar sordu. Resulullah cevap vermedi. Adam üçüncü sefer sordu. Üçüncüde Resulullah adama seslenip yanına çağırdı ve:

"Ey bedevi! dedi, Allah, Beni İsrail'den bir boya la'net etti veya gadab etti. (Ceza olarak) onları yeryüzünde yürüyen hayvanlar haline çevirdi. Bilemem, ola ki bu, o lanete uğrayan meshe uğrayan kimselerdendir. Bu sebeple ondan ne yerim ne de yiyenleri men ederim!" Müslim, Sayd 51, (1951).

3877 yiyecekler TAVŞAN "Halid İbnu'l-Huveyris radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam bir tavşan avladı ve Abdullah İbnu Ömer radıyallahu anhüma'ya gelip: "Ne dersiniz (bunun eti yenir mi?) diye sordu. Abdullah: "Tavşan Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a da (böyle avlanıp) getirilmişti. Ben de o sırada yanında oturuyordum. Ondan ne yedi ne de onun yenmesini yasakladı, tavşanın hayız gördüğüne inanıyordu" dedi." Ebu Davud, Et'ime 27, (3792).

3878 yiyecekler TAVŞAN "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Yürüdük ve Merri'z-Zahran'dan bir tavşan kaldırdık. Arkadaşlarımız peşinden koştular ve (sonunda yakalamaktan) aciz kaldılar. Bu sefer ben koştum, yetiştim ve yakaladım. Onu (babalığım) Ebu Talha radıyallahu anh'a getirdim. O, tavşanı keskin bir taşla kesti. Budunu benimle Resûlullah'a gönderdi. Resûlullah onu yedi."

Enes'e: "Yedi mi, (gördün mü yediğini?)" diye sorulmuştu. Yani kabul etti" dedi." Buhari, sayad 32, 10, Hibe 5; Müslim, Sayd 53, (1953); Ebu Davud, Et'ime 27, (3791); Tirmizi, Et'ime 2, (1790); Nesai, Sayd 25, (7, 196).

3879 yiyecekler SIRTLAN "Abdurrahman İbnu Ebi Ammar rahimehullah anlatıyor: "Hz. Cabir radıyallahu anh'a: "Sırtlan av mıdır?" diye sordum. "Evet!" dedi. Ben tekrar: "Etini yiyeyim mi?" dedim. "Evet!" dedi.

"Bu cevap Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan mıdır?" dedim." "Evet!" dedi.."

3880 yiyecekler SIRTLAN "Ebu Davud'un rivayetinde şöyle gelmiştir: "Hz. Cabir radıyallahu anh der ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a sırtlandan sordum. Bana:

"O, av (hayvanı)dır, ihramlı avlanacak olursa koç da aynı hükme dahil edilir." Tirmizi, Et'ime 4, (1792); Ebu Davud, Et'ime 32, (3801); Nesai, sayd 27, (7, 200).

3881 yiyecekler SIRTLAN "Huzeyme İbn Cez'i radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a sırtlan hakkında (eti helal mi?)" diye sordum.

"Sırtlanı yiyen biri de var mı?" dedi. Bunun üzerine kurdun etinin yenmesini sordum.

"Kendisinde hayır olup da kurdu yiyen biri var mı?" diye cevap verdi." Tirmizi, Et'ime 4, (1739).

3882 yiyecekler KİRPİ "Nemletü'l-Ensari anlatıyor: "İbnu Ömer radıyallahu anhüma'ya kirpiden sorulmuştu. (Cevaben) şu ayeti okudu. (Mealen):

"(Ey Muhammed) de ki: "Bana vahyolunandan leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki pistir- ve günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilen hayvandan başkasını yemenin haram olduğuna dair bir emir bulamıyorum. Fakat darda kalan, başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak üzere bunlardan da yiyebilir. Doğrusu Rabbim bağşlar ve merhamet eder" (En'am 146).

Ancak, yanında bulunan bir yaşlı dedi ki: "Ben Ebu Hüreyre radıyallahu anh'ı dinledim, demişti ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında kirpinin zikri geçmişti:

"O habislerden bir habistir (eti) yenmez" buyurdular."

Bunun üzerine İbnu Ömer radıyallahu anhüma: "Eğer bunu Resûlullah aleyhissalatu vesselam söyledi ise, bu (kirpinin hükmü), biz bilmesek de O'nun dediği gibidir" dedi." Ebu Davud, Et'ime 30, (3799).

3883 yiyecekler TOY "Sefine radıyallahu anh anlatıyor: "Ben, Resûlullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte toy (denen kuş)un etini yedim." Ebu Davud, Et'ime 29, (3797); Tirmizi, Et'ime 26, (1829).

3884 yiyecekler ÇEKİRGELER "İbnu Ebi Evfa radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam ile beraber (altı veya yedi sefer) gazveye çıkmıştık. Gazve esnasında Aleyhissalatu vesselam'la birlikte çekirge yedik." Buhari, sayd 13; Müslim, Sayd 52, (1952); Tirmizi Et'ime 22, (1822, 1823); Ebu Davud, Et'ime 35, (3812); Nesai, Sayd 37, (7, 210).

3885 yiyecekler ÇEKİRGELER "Selman radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a çekirgeden sorulmuştu:

"Onlar, Allah'ın en kalabalık ordularıdır. Onu ne yerim ne de haram kılarım" buyurdular." Ebu Davud, Et'ime 35, (3813); İbnu Mace, Sayd 9, (3219).

3886 yiyecekler ÇEKİRGELER "Rezin rahimehullah Hz. Cabir radıyallahu anh'tan naklediyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam çekirgelere beddua etti ve dedi ki:

"Allah'ım! Çekirgeleri helak et, büyüklerini öldür, küçüklerini helak et, nesillerini kes, ağızlarını geçimliğimiz ve rızkımızdan (uzak) tut. Sen duaları işitensin."

(Orada bulunan) bir adam:

"Ey Allah'ın Resûlü! Çekirgelere nasıl böyle beddua ediyorsunuz, onlar ki Allah'ın ordularından bir ordudur" dedi. Aleyhissalatu vesselam da cevaben:

"Çekirge, denizdeki bir balığın hapşırığıdır" buyurdular." Tirmizi, Et'ime 23, (1824); İbnu Mace, Sayd 9, (3221).

3887 yiyecekler AT "Esma Bintu Ebi bekr radıyallahu anhüma anlatıyor: "biz, Resûlullah aleyhissalatu vesselam zamanında bir at kestik. O zaman Medine'de idik. Hepimiz onu yedik." Buhari, Sayd 24, 27; Müslim, Sayd 36, (1942); Nesai, Dahaya 33, (7, 231).

3888 yiyecekler PİSLİK YİYENLER (CELLÂLE) "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam pislik yiyen (cellale) deveye binmekten ve sütünü içmekten men etti." Ebu Davud, Et'ime 25, (3785, 3787); Tirmizi, Et'ime 24, (1825).

3889 yiyecekler PİSLİK YİYENLER (CELLÂLE) "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam öldürülmek için hedef ittihaz edilmiş (ve mücesseme denilen) hayvanın yenilmesini, pislik yiyen (ve cellale denen) hayvanın yenilmesini, sütünün içilmesini ve su tuluğunun ağzından su içilmesini yasakladı." Ebu Davud, Et'ime 25, (3786); Tirmizi, Et'ime 24, (1826); Nesai, Dahaya 44, (7, 240).

3890 yiyecekler PİSLİK YİYENLER (CELLÂLE) "Zehdem İbnu Mudrib anlatıyor: "Ebu Musa radıyallahu anh'a bir tavuk getirilmişti. Cemaatten birisi ayrıldı. (Ebu Musa): "Neyin var?" diye sordu. Adam:

"Ben onu (pis bir şeyler yerken) gördüm ve tiksindim ve yememeye yemin ettim" cevabını verdi. Bunun üzerine Ebu Musa:

"Yanaş ve ye! Zira ben, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı (cellale'yi) yerken gördüm" dedi ve adama, yemini için kefarette bulunmasını emretti." Buhari, Zebaih 26, Humus 15, Megazi 74, 78, Eyman 1, 4, 18, Kefaret 9, 10, Tevhid 56; Müslim, Eyman 9, (1649); Nesai, Sayd 33, (7, 206).

3891 yiyecekler HAŞERELER "Hilkam İbnu Telib rahimehullah babasından naklediyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'la arkadaşlık yaptım, yeryüzündeki haşerelerden herhangi birini haram ettiğini hiç işitmedim." Ebu Davud, Et'ime 30, (3798).

3892 yiyecekler MUZDAR "Cabir İbnu Semüre radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam beraberinde ailesi ve çocukları olduğu halde Harra'ya indi. Bir adam: "Bir devem kayboldu, onu bulacak olursan yakalayıver" dedi. adam onu buldu ama sahibini bulamadı. Deve hastalandı. Adamın karısı: "Onu kes (de mundar ölmesin)" dedi. Ama erkek kabul etmedi. Deve öldü. Kadın bu sefer: "Derisini soy da etini, yağını kadid yapalım (güneşte kurutalım) ve yiyelim" dedi.

Adam: "Hele, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir soralım (da söylediklerini sonra yapalım!)" dedi. Ona gelip sordu. Aleyhissalatu vesselam:

"Seni ondan müstağni kılacak bir zenginliğin var mı?" diye sordu. Adam: "Hayır! yok" dedi. Resulullah da:

"Öyleyse onu yiyin" buyurdu. Ravi der ki: "Sonra devenin sahibi geldi. Durum kendisine anlatıldı.

"Deveyi kesmedin mi?" dedi. Adam: "Senden utandım!" cevabında bulundu." Ebu Davud, Et'ime 37, (3816).

3893 yiyecekler MUZDAR "El-Fucey' el-Amiri radıyallahu anh anlatıyor:

"Ey Allah'ın Resûlü dedim, meyteden bize helal olan (miktar) nedir?"

"Yiyeceğiniz ne (miktarda)dır" diye sordu. Biz: "Akşam ve sabah yiyoruz" diye cevap verdik."

Ebu Nuaym Mevla Ukbe der ki: "Ukbe bana bu ifadeyi açıkladı: "Bir bardak sabahleyin, bir bardak da akşam vakti demektir." Dedi ki: "Durum bu, babamın hayatına yemin olsun bu yetmez!" Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam mezhur durumda meyteyi yemelerine ruhsat tanıdı." Ebu Davud, Et'ime 37, (3817).

3894 yiyecekler CİZYE VE SADAKA DEVESİ "Eslem Mevla Ömer İbnu'l-Hattab radıyallahu anh anlatıyor: "Hz. Ömer'e: "Binekler arasında kör bir deve var!" dedim. Bana: "Onu bir aileye ver, ondan istifade etsinler" dedi. ben "O kör olduğu halde (ondan istifade mi olur)?" dedim. "Onu deve sürüsüne katsınlar (otlamaya sürsünler)" dedi. Ben: "İyi ama arazide nasıl yayılacak?" dedim. "Bu hayvan cizye devesi mi sadaka devesi mi?" diye sordu. Ben, "cizye devesi!" deyince: "Vallahi siz bunu yemek istiyorsunuz" dedi. Ben de: "Üzerinde cizye devesi mührü var?" dedim. Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh devenin kesilmesini emretti ve kesildi. Hz. Ömer'in yanında dokuz adet tabak vardı. Meyve, çerez her ne olsa ondan bu tabaklara koyup Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın zevcelerine gönderirdi. Bu gönderdiklerinin en sonuncusu, kızı Hafsa'ya gönderdiği olurdu. Eğer bunda eksiklik olursa, kendi hissesinden tamamlardı.

İşte bu devenin etinden de o tabaklara koydu ve Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın zevcelerine gönderdi. Bu devenin etinden arta kalanın yemek yapılmasını emretti. Sonra Muhacir ve Ensar'ı ondan yemeye davet etti." Muvatta, Zekat 44, (1, 279).

3895 yiyecekler ET "Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "Etten sakının. Çünkü onun hamr (içki) gibi tiryakiliği var. Ayrıca Allah, eti çok yiyen aile halkına buğzeder." Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 36, (2, 935).

3896 yiyecekler ET "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Ben çarşıdan et almış hamala vermiş eve dönüyordum. Hz. Ömer radıyallahu anh yolda bana yetişip: "Bu da ne?" diye sordu.

"Canımız et çekmişti, gidip bir dirhemlik et satın aldım" dedim. Bunun üzerine: "Canın bir şey çektikçe gidip ondan alıyor musun? Herkese, israf olarak, canının her istediğini yemesi yeter!" diye çıkıştı." Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 36, (936).

3897 yiyecekler HAYVANİ OLMAYAN MEKRUH YİYECEKLER "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim sarımsak veya soğan yerse bizden uzak dursun -veya mescidimizden uzak dursun- evinde otursun."

Bazan Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a içerisinde yeşil sebzeler bulunan tencere getirilirdi de onda koku bulur ve (ne olduğunu) sorardı. Kendisine sebze nev'inden ne olduğu haber verilince, tencereyi, beraberindeki arkadışlarından birini göstererek ona vermelerini söylerdi. Aleyhissalatu vesselam, onun yemekten çekindiğini görünce:

"Sen bana bakma, ye! Zira ben senin gibi değilim, senin konuşmadığın (meleklerle) konuşuyorum" derdi." Buhari, Et'ime 49, salat 160, İ'tisam 24; Müslim, Mesacid 73, (564); Ebu Davud, Et'ime 41, (3822); Tirmizi, Et'ime 13, (1807); Nesai, Mesacid 16, (2, 43).

3898 yiyecekler HAYVANİ OLMAYAN MEKRUH YİYECEKLER "Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Biz çiğ olarak sarımsak yemekten yasaklandık." Ebu Davud, Et'ime 41, (3828); Tirmizi, Et'ime 14, (1809).

3899 yiyecekler HAYVANİ OLMAYAN MEKRUH YİYECEKLER "Ebu Ziyad Hıyar İbnu Seleme anlatıyor: " Hz. Aişe radıyallahu anha'ya soğan hususunda sordum. Şu cevabı verdi: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın en son yediği yemekte soğan vardı." Ebu Davud, Et'ime 41, (3829).

3900 yiyecekler YABANCILARIN YEMEĞİ "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kimse kardeşinin hayvanını, iznini almadan sağmasın. Sizden kim, odasına başkalarının girip hazinelerini kırmasından, yiyeceklerini saçıp dağıtmasından hoşlanır? Tıpkı bunun gibi, hayvanlarının memeleri de onlar için yiyeceklerinin hazineleri durumundadır. Öyleyse kimse izin almadan başkasının hayvanını sağmasın." Buhari, Lukata 8; Müslim, Lukata 13, (1726); Muvatta, İsti'zan 17, (2, 971); Ebu Davud, Cihad 95, (2623).

3901 yiyecekler YABANCILARIN YEMEĞİ "Semüre İbnu Cündüb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz bir sürüye uğradığınızda, sahibi başında ise izin alsın, izin verirse süt sağıp içsin, sahibi orada yoksa, üç sefer seslensin, cevap verirse izin istesin, cevap vermezse sağsın ve içsin." Ebu Davud, Cihad 93, (2619); Tirmizi, Büyü 60, (1296).

3902 yiyecekler YABANCILARIN YEMEĞİ "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim bir bahçeye girerse (meyvesinden) yesin. Ancak beraberinde götürmesin." Tirmizi, Büyü 54, (1287).

3903 yiyecekler YABANCILARIN YEMEĞİ "Rafi İbnu Amr radıyallahu anh anlatıyor: "Ben (küçükken) Ensar'ın hurmalarını taşlıyordum. Beni yakalayıp Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a götürdüler.

"Ey Rafi' niye başkasının hurmalarını taşlıyorsun?" dedi.

"Açlık sebebiyle ey Allah'ın Resûlü!" dedim.

"Taşlama, kendiliğinden (dibine) düşeni ye!" (deyip) başımı okşadı ve:

"Allah seni (hurmaya) doyursun ve suya kandırsın!" buyurdu." Tirmizi, Büyü 54, (1288); Ebu Davud, Cihad 94, (2622); İbnu Mace, Ticarat 67, (2299).

3904 yiyecekler YABANCILARIN YEMEĞİ "Abbad İbnu Şurahbil anlatıyor: "Kıtlığa uğradım. Bunun üzerine Medine bahçelerinden birine girdim. Başak ovup hem yedim hem de torbama aldım. Derken sahibi gelip beni yakaladı, dövdü, torbamı elimden aldı ve beni Resûlullah'a getirdi. Durumu ona anlattı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam mal sahibine: "Cahilken öğretmedin, açken de doyurmadın!" dedi. Sonra emri üzerine, torbamı saldı. (Sonra Resûlullah) bana bir veya yarım sa' miktarında yiyecek verdi." Ebu Davud, Cihad 93, (2620, 2621); Nesai, Kudat 20, (8, 240); İbnu Mace, Ticarat 67, (2298).

3905 yiyecekler HARAM YİYECEKLER "Ebu Sa'lebe el-Huşeni radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam vahşi hayvanlardan kesici diş (köpek dişi) taşıyanların hepsini yasakladı."

Müslim, Ebu Davud ve Nesai, İbnu Abbas'tan gelen bir rivayette şu ziyadeyi kaydederler: "Her bir pençe sahibi kuşu da..." Buhari, Zebaih, 29; Müslim, sayd 12-16 (1932, 1933); Tirmizi, Et'ime 1, (1477, 1478, 1479); Ebu Davud, Et'ime 33, (3802, 3803, 3805); İbnu Mace, Sayd 13, (3232, 3234); Nesai, Sayd 30, 31, (7, 202, 204).

3906 yiyecekler HARAM YİYECEKLER "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Cahiliye halkı, bir çok şeyi (helal addedip) yiyor, birçoğunu da pis addederek yemiyordu. Allah Teala hazretleri Resûlünü gönderdi, kitabını indirdi, helalini helal, haramını da haram kıldı. Helal kıldığı helaldir, haram kıldığı da haramdır, sükut buyurduğu da aff (edilmiş)dir."

İbnu Abbas, sonra şu ayet-i kerimeyi okudu: "(Ey Muhammad!) De ki:

"Bana vahyolunanda, leş, akıatılmış kan, domuz eti, -ki pistir- ve günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilen hayvandan başkasını yemenin haram olduğuna dair bir emir bulamıyorum. Fakat darda kalan, -başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak üzere-bunlardan da yiyebilir. Doğrusu Rabbin bağışlar ve merhamet eder" (En'am 145)" Ebu Davud, Et'ime 31, (3800).

3907 yiyecekler HARAM YİYECEKLER "Kabisa İbnu Hülb babası radıyallahu anh'tan anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir adamın şöyle sorduğunu işittim: "Bazı yiyecekler var, onları yemekte zorluk çekiyor, (günah mıdır diye korkuyorum)?"

Resûlullah aleyhissalatu vesselam da cevaben: "İçinde hiç bir şey sıkıntı olmasın, aksi halde hristiyanlara benzersin." Ebu Davud, Et'ime 24, (3784); Tirmizi, Siyer 16, (1565).

3908 yiyecekler HARAM YİYECEKLER "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Vahşilerden, kesici dişi olan her bir hayvanın yenmesi haramdır." Müslim, Sayd 15, (1933); Muvatta, sayd 14, (2, 496); Tirmizi, Sayd 3, (1479); Nesai, sayd 28, (7, 200).

3909 yiyecekler HARAM YİYECEKLER "Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: "...vahşilerden kesici dişi olan her bir hayvanın, ve pençesi olan her bir kuşun yenmesini yasakladı." Ebu Davud, Et yeme 33, (3802); Buhari, Sayd 29, Tıbb 57; Müslim, Sayd 12, (1932); Muvatta, Sayd 13, (2, 496); Nesai, Sayd 28, (7, 201).

3910 yiyecekler HARAM YİYECEKLER "Halid İbnu'l-Velid radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, at, katır ve eşek etini yemeyi yasakladı."

3911 yiyecekler HARAM YİYECEKLER "Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şöyle denir: "Hayber fethi sırasında gazvede, Resûlullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte ben de vardım. Bir grup yahudi, Aleyhissalatu vesselam'a gelerek, askerlerin ahırlarına hücum ederek (mallarını yağmalamalarından) şikayet ettiler. Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bunun üzerine (müslümanlara yönelerek): "(Olamaz!) anlaşma yapılan kimselerin malı onların izni olmadan helal değildir. Ayrıca size ehli eşekler, onların atları, katırları, vahşi hayvanlardan herbir kesici dişi olan, kuşlardan da herbir pençeleri olan haramdır!" buyurdular." Ebu Davud, Et yeme 26, (3790), 33, Nesai, Sayd 30, (7, 202).

3912 yiyecekler RESÛLULLAH VE ASHABININ YEDİĞİ YEMEKLER VE ONLARIN MEDHİ "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam ailesine katık sormuştu. "Yanımızda sirkeden başka bir şey yok!" dediler. Aleyhissalatu vesselam onu istedi ve gelince yemeye başladı. Hem yiyor, hem de: "Sirke ne iyi katık! Sirke ne iyi katır! Sirke ne iyi katık!" diyordu." Müslim, Eşribe 166, (2052); Ebu Davud, Et yeme 40, (3820, 3821); Tirmizi, Et yeme 35, (1843); Nesai, Eyman 21, (7, 14).

3913 yiyecekler RESÛLULLAH VE ASHABININ YEDİĞİ YEMEKLER VE ONLARIN MEDHİ "Hz. Ömer ve Ebu Esid radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Zeytinyağını yeyin ve onunla yağlanın. Zira o, mübarek bir ağaçtandır." Tirmizi, Et yeme 43, (1852, 1853).

3914 yiyecekler RESÛLULLAH VE ASHABININ YEDİĞİ YEMEKLER VE ONLARIN MEDHİ "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Bir terzi, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı onun adına hazırladığı bir yemeğe davet etti. Beraberinde ben de gittim. (Ev sahibi sofraya) arpa ekmeği, içerisinde kabak bulunan bir çorba ve kadid (kurutulmuş et) getirdi. Ben, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın tabağın etrafından kabağı araştırdığını gördüm. O günden beri kabağı sevmeye devam ediyorum." Buhari, Et yeme 33, 4, 25, 35, 36, 37, 38, Büyü 30; Müslim, Eşribe 144, (2041); Muvatta, Nikah 51, (2, 546, 547); Ebu Davud, Et yeme 22, (3782); Tirmizi, Et yeme 42, (1850, 1851).

3915 yiyecekler RESÛLULLAH VE ASHABININ YEDİĞİ YEMEKLER VE ONLARIN MEDHİ "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Tebük'te Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a hrıstiyanların yaptığı peynir (kalıbı) getirilmişti. Bir bıçak istedi. Besmele çekip kesti ve yedi." Ebu Davud, Et yeme 39, (3819).

3916 yiyecekler RESÛLULLAH VE ASHABININ YEDİĞİ YEMEKLER VE ONLARIN MEDHİ "Yusuf İbnu Abdillah İbni Selam radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bir miktar arpa (ekmeği) aldı. Üzerine bir hurma koydu ve: "Bu şuna katıktır!" buyurdu." Ebu Davud, Et yeme 42, (3830).

3917 yiyecekler RESÛLULLAH VE ASHABININ YEDİĞİ YEMEKLER VE ONLARIN MEDHİ "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam kavunu taze hurma ile yer ve: "Bunun hararetini şunun serinliğiyle, şunun serinliğini de bunun hararetiyle kırıyoruz!" buyurdu." Tirmizi, Et'ime 36, (1844); Ebu Davud, Et yeme 45, (3836).

3918 yiyecekler RESÛLULLAH VE ASHABININ YEDİĞİ YEMEKLER VE ONLARIN MEDHİ "Sahiheyn ve Ebu Davud'da, Abdullah İbnu Ca'fer radıyallahu anhüma'nın şöyle dediği gelmiştir: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı salatalıkla birlikte taze hurma yerken gördüm." Buhari, Et'ime 39, 45, 47; Müslim, Eşribe 147, (2043); Ebu Davud, Et yeme 45, (3835); Tirmizi, Et yeme 37, (1845).

3919 yiyecekler RESÛLULLAH VE ASHABININ YEDİĞİ YEMEKLER VE ONLARIN MEDHİ "Ebu Davud, Hz. Aişe radıyallahu anha'dan şunu kaydeder: "Annem, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'la evleneceğim zaman beni şişmanlatmak istedi. Ancak bana hurma ile birlikte salatalık yedirinceye kadar arzu ettiği diğer şeylerden (ilaçlardan) hiçbirine icabet edemedim. O ikisinden (muntazaman yemeye devam edince) güzel bir şişmanlık kazandım." Ebu Davud, Tıbb 20, (3903); İbnu Mace, Et yeme 37, (3324).

3920 yiyecekler RESÛLULLAH VE ASHABININ YEDİĞİ YEMEKLER VE ONLARIN MEDHİ "Büsr es-Sülemi'nin iki oğlu radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam yanımıza girdi. Biz kendilerine tereyağı ve hurma ikram ettik. Aleyhissalatu vesselam yağla hurmayı severdi." Ebu Davud, Et'ime 45, (3837); İbnu Mace, Et yeme 43, (3334).

3921 yiyecekler RESÛLULLAH VE ASHABININ YEDİĞİ YEMEKLER VE ONLARIN MEDHİ "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam helva ve balı severdi." Tirmizi, Et yeme 29, (1832).

3922 yiyecekler RESÛLULLAH VE ASHABININ YEDİĞİ YEMEKLER VE ONLARIN MEDHİ "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın en çok sevdiği yiyecek ekmekten yapılan tirid ve hays'dan yapılan tirid idi." Ebu Davud, Et yeme 23, (3783).

3923 yiyecekler RESÛLULLAH VE ASHABININ YEDİĞİ YEMEKLER VE ONLARIN MEDHİ "Abdullah el-Müzeni radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz et satın alınca suyunu biraz fazla kılsın. (Yemek sırasında) yiyenlerin çokluğu sebebiyle ete rastlamayıp suya rastlasa (bu ona yeterlidir), zira su da, iki etten biri olmuştur." Tirmizi, Et yeme 30, (1833, 1834).

3924 yiyecekler RESÛLULLAH VE ASHABININ YEDİĞİ YEMEKLER VE ONLARIN MEDHİ "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: " Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir et parçası getirilmişti. Kendisine bunun bud kısmı sunuldu. Aleyhissalatu vesselam budu severdi. Bu bud gelince hemen ondan ısırarak yedi." Tirmizi, Et yeme 34, (1838); İbnu Mace, Et'ime 28, (3307); Buhari, Enbiya 3, Tefsir, İsra 5; Müslim, İman 327.

3925 yiyecekler RESÛLULLAH VE ASHABININ YEDİĞİ YEMEKLER VE ONLARIN MEDHİ "İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Koyunun ön budu Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın hoşuna giderdi. (Bir defasında) ön buda zehir konuldu. Bu zehiri yahudilerin koyduğu görüşündeydi." Ebu Davud, Et yeme 21, (3781); Buhari, Megazi 41, Hıbe 28; Müslim, Selam 45, (2190); İbnu Mace, Tıb 45, (3546).

3926 yiyecekler RESÛLULLAH VE ASHABININ YEDİĞİ YEMEKLER VE ONLARIN MEDHİ "Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: "Biz cuma günü olunca sevinirdik. Çünkü bizim yaşlı bir kadın akrabamız vardı. Pazı kökü bulur, tencereye koyar, üzerine de arpa öğütüp ilavede bulunurdu. Vallahi, bunun içinde ne kuyruk yağı ne de iç yağı olurdu. Cuma namazını kıldık mı, mescidden ayrılır, o ihtiyar kadına selam verip hanesine girerdik. O da mezkur yemeği önümüze koyardı. İşte bu sebeple biz cuma olunca sevinirdik." Buhari, Et yeme 17, Cuma 40, 41, Hars 21, İsti'zan 16, 39; Müslim, Cuma 30, 32, (859, 860).

3927 yiyecekler RESÛLULLAH VE ASHABININ YEDİĞİ YEMEKLER VE ONLARIN MEDHİ "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte Merri'z-Zahran'da erak ağacının kebas denilen meyvesinden topladığımızı hatırlıyorum. Resûlullah aleyhissalatu vesselam o zaman bize: "Siyahlarını toplayın, onlar daha iyidir!" tavsiyesinde bulunmuştu. Ben kendilerinden "Siz koyun da güttünüz mü?" diye sordum. "Hiç koyun gütmeyen peygamber var mı?" cevabında bulundu." Buhari, Et yeme 50, Enbiya 29; Müslim, Eşribe 163, (2050).

3928 Davet DAVET YEMEĞİ "İbnu Ömer radiyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Davet edildiğiniz zaman bu davete icabet edin." (Nafi der ki:) "İbnu Ömer, oruçlu bile olsa, düğün ve diğer davetlere mutlaka icabet ederdi."

3929 Davet DAVET YEMEĞİ "Ebu Davud'un diğer bir rivayetinde: "Kim davet edildiği halde icabet etmezse, Allah ve Resulune isyan etmiş olur. Kim de, davetsiz olarak bir sofraya oturursa, hırsız olarak girer. Yağmacı olarak çıkar" denilmiştir." Buhari, Nikah 71, 74; Müslim, Nikah 103, (1429); Tirmizi, Nikah 11, (1098); Ebu Davud, Et yeme 1, (3736, 3737, 3738, 3739).

3930 Davet DAVET YEMEĞİ "Humeyd İbnu Abdirrahman el-Himyeri'in ashabından bir kimseden naklettiğine göre, Resulullah aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuşlardır: "iki kişi birden davet ederse kapı itibariyle hangisi yakınsa ona icabet et. Çünkü kapısı daha yakın olan komşulukta daha yakındır. Bunlardan biri önce davet etmiş ise, önce davranana icabet et!" Ebu Davud, Et yeme 9, (3756).

3931 Davet DAVET YEMEĞİ "Ebu Mes'ud El-Ensarı radiyallahu anh anlatıyor: "Ensar'dan Ebu Su'ayb adında bir zat vardı. Bunun et satışı yapan bir kölesi vardı. (Bir Gün) Resulullah aleyhissalatu vesselam'ı gördü ve yüzünden acıkmış olduğunu anladı. Kölesine: "Bize beş kişilik yemek hazırla! Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'ı da beşin beşincisi olarak davet etti. Onları bir kişi daha takib etti. kapıya geldiklerinde Resulullah aleyhissalatu vesselam (ev sahibine): "Bize bu da uydu, istersen ona da izin ver, istersen dönsün!" buyurdular. Adam: "Ey Allah'ın Resulu, ona da izin veriyorum!" dedi." Buhari, Et yeme 57, 34, Buyu' 21, Mezalim 14; Müslim, Esribe 138, (2036); Tirmizi, Nikah 12, (1099).

3932 Davet DÜĞÜN YEMEĞİ (VELİME) "Hz. Enes radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın İranlı bir komşusu vardı, güzel et yemeği yapardı. (Bir Gün) Resulullah aleyhissalatu vesselam için yemek hazırladı. Sonra davet etmeye geldi. Resulullah aleyhissalatu vesselam Aişe'yi göstererek: "şunun için de davet var mı?" diye sordu. Adam: "hayır!" deyince, Aleyhissalatu vesselam da: "hayır, (davetinizi kabul etmiyorum)!" cevabını verdi. Adam dönüp, davetini tekrarladı. Resulullah da: "Ya şu?" diye Hz. Aişe için de izin istedi. Adam: "hayır!" dedi. Resulullah da: "hayır!" cevabını verdi. Sonra adam tekrar davet etmeye geldi. Resulullah da: "Ya şu!" diye ısrar etti. Adam bu sefer; "Evet (o da davetli)!" dedi. (Resulullah ve Hz. Aişe) ikisi birlikte kalkıp birbirleriyle şakalaşarak davet sahibinin evine geldiler." Müslim, Esribe 139, (2037); Nesai, Talak 23, (6, 158)

3933 Davet DÜĞÜN YEMEĞİ (VELİME) "Hz. Enes radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Abdurrahman İbnu Avf radiyallahu anh'ın elbisesinde bir sarılık görmüş idi. "Hayrola, bu da ne?" diye sordu. Abdurrahman: "Bir kadınla, bir nevat ağırlığında mehir ödeyerek, evlendim!" açıklamasını yaptı. Aleyhissalatu vesselam: "Allah (evliliği) sana mübarek etsin, ancak bir koyunla da olsa bir ziyafet ver!" buyurdular." Buhari, Nikah 68, 69; Müslim, Nikah 87, (1428); Ebu Davud, Et yeme 2, (3743); Tirmizi, Nikah 10, (1094); Nesai, Nikah 67; Muvatta, Nikah 47.

3934 Davet DÜĞÜN YEMEĞİ (VELİME) "Yine Hz. Enes radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Zeyneb Bintu'l-Cahs'in düğününde verdiği ziyafeti, diğer zevcelerinin hiç birinin düğününde vermemiştir. Bu düğünde bir koyun kesti."

Bir rivayette şöyle der: "(Zeyneb'in düğününe gelenlere doyarak sofrayı terketmelerine kadar ekmek ve et yedirdi." Buhari, Nikah 68, 69; Müslim, Nikah 87, (1428); Ebu Davud, Et yeme 2, (3743).

3935 Davet DÜĞÜN YEMEĞİ (VELİME) "Yine Hz. Enes demiştir ki: "Safiyye Bintu Huyeyy'in nikahında Resulullah aleyhissalatu vesselam sevik ve hurma ile ziyafet verdi." Ebu Davud, Et yeme 2, (3744); Tirmizi, Nikah 10, (1095).

3936 Davet DÜĞÜN YEMEĞİ (VELİME) "Buhari merhumun kaydettiğine göre: "Safiyye Bintu Seybe radiyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, hanımlarından birinin düğününde iki mudd miktarında arpa(dan yapılan yemek) ile ziyafet verdi." Buhari, Nikah 70).

3937 Davet DÜĞÜN YEMEĞİ (VELİME) "İbnu Mes'ud radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Düğün yemeği, düğünün birinci günü haktır, ikinci günü sünnettir, üçüncü günü desinler içindir. Kim desinler için is yaparsa Allah da ona göre muamele yapar." Tirmizi, Nikah 10, (1097).

3938 Davet DÜĞÜN YEMEĞİ (VELİME) "A'rac, Ebu Hureyre radiyallahu anh'tan naklen anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam diyordu ki: "En şerli yemek, sadece zenginlerin çagrılıp fakirlerin çağrılmadığı yemektir. Kim de davete icabet etmez, yemeğe gelmezse, Allah ve Resulune asi olmuştur." Bir diğer rivayette: "(Yemeğin kötüsü) gelene verilmeyen, ona gelmeyeceklerin davet edildiği yemektir" denilmiştir." Buhari, Nikah 72; Müslim, Nikah 107-110, (1432); Muvatta, Nikah 50, (2, 546); Ebu Davud, Et yeme 1, (3742).

3939 kurban AKİKA "Semure İbnu Cündeb radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Her çocuk, akika kurbanı ile rehinelenmiştir. Bu kurban, (doğumunun) yedinci günü, onun adına kesilir. (O gün) saçı da traş edilir ve çocuğa isim de verilir." Ebu Davud, Edahi 21, (2837, 2838); Tirmizi, Edahi 23, (1572); Nesai, Akika 5, (7, 166).

3940 kurban AKİKA "Zeyd İbnu Eslem, Beni Eslem'den bir adamdan, o da sahabi olan babası radiyallahu anh'tan naklediyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a akikadan sorulmuştu. Şu cevabı verdiler: "Ben ukuku (isyan) sevmem!" Böyle demekle, sanki akika ismini kullanmaktan hoşlanmadığını ifade etmişti. Şunu ilave ettiler: "Kimin bir evladı olur da, ona bedel kurban kesmek isterse, bunu yapsın." Muvatta, Akika 1, (2, 500).

3941 kurban AKİKA "Ümmü Kurz radiyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın şöyle söylediğini işittim: "Oğlan çocuğu için birbirine denk iki kurban, kız çocuğu için bir kurban kesmek gerekir. (Kurbanlığın) erkek veya dişi olması farketmez." Ebu Davud, Edahi 21, (2834, 2835, 2836); Tirmizi, Edahi, 17, (1516); Nesai, Akika 3, (7, 165).

3942 kurban AKİKA "Nafi rahimehullah anlatıyor: "İbnu Ömer radiyallahu anhuma'ya ehlinden her kim bir akika istemiş ise, ona mutlaka bir akika vermiştir. Kız ve erkek, her çocuğu için birer koyun kurban ederdi. Urve İbnu'z-Zubeyr merhum da böyle yapardı." İmam Malik der ki. "Bana ulaştığına göre, Ali İbnu Ebi Talib radiyallahu anh da böyle yaparmış." Muvatta, Akika 4, (2, 501).

3943 kurban AKİKA "İbnu Abbas radiyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için, akika olarak birer koyun kurban etti." Hadisin Nesai'deki vechinde: "...ikişer koyun kurban etti" denmiştir." Ebu Davud, Edahi 21, (2841); Nesai, Akika 4, (7, 166).

3944 kurban AKİKA "Hz. Ali radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz.Hasan radiyallahu anh için akika olarak bir koyun kurban etti ve: "Ey Fatıma!" dedi. "Çocuğun başını tıraş ettir ve saçının ağırlığınca gümüş tasadduk et!" Bu emir üzerine, saçı tarttık, ağırlığı bir dirhem veya buna yakın bir şeydi." Tirmizi, Edahi 20, (1519).

3945 kurban AKİKA "Ca'fer İbnu Muhammed babasından, O 'da Hz. Fatıma radiyallahu anha'dan rivayet ettiğine göre, "Hz.Fatıma, Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin 'in, Zeyneb 'in, Ümmü Gülsüm radiyallahu anhum'un saçlarını tarttı. Bunların ağırlığınca gümüş tasadduk etti." Muvatta, Akika 2, (2, 501).

3946 kurban FERE' VE ATİRE "Nübeyse el-Huzeli radiyallahu anh anlatıyor: "Bir adam sordu: "Ey Allah'ın Resulu! Biz, cahiliye devrinde, Recep ayında atire kurbanı kesiyorduk. Şimdi ne yapmamızı emir buyurursunuz?" Resulullah şu cevabı verdi: "Hangi ayda olursa olsun, Allah için kesin ve Allah için hayır hasenatta bulunun, Allah için yedirip içirin." Yine sordular: "Cahiliye devrinde Fere' kurbanı kesiyorduk, şimdi ne yapmamızı emredersiniz?" Resulullah aleyhissalatu vesselam dedi ki: "Kırda otlayan her bir sürü için bir fere' kurbanı vardır. Bu o yıl doğan ve hacılara yük taşıyacak güce gelinceye kadar diğerleriyle birlikte beslediğin bir hayvandır. O safhaya gelince kesip etini yolculara tasadduk edersin." Ebu Kılabe'ye dendi ki: "Bir fere' kurbanı gerektiren sürü ne miktar olmalıdır?" "Yüz (baş hayvan)" diye cevap verdi." Ebu Davud, Edahi 20, (2830); Nesai, Fere' 7-8, (7, 169, 171).

3947 kurban FERE' VE ATİRE "Nesai'nin Haris İbnu Amr'dan kaydettiği bir diğer rivayetinde geldiğine göre, "Haris İbnu Amr, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a atire ve fere' kurbanları hakkında sormuş, Resulullah 'da kendisine: "Dileyen atire kurbanı kessin, dileyen de kesmesin; dileyen fere' kurbanı kessin dileyen de kesmesin. Davarın bir kurban hakkı vardır!" diye cevap vermiş, parmaklarının hepsini kapayıp sadece birini yumayarak onu göstermiştir." Nesai, Fere' 1, (7, 168, 169).

3948 kurban FERE' VE ATİRE "Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "(İslam'da) fere' kurbanı da yok, atire kurbanı da yok." Buhari, Akika 4; Müslim, Edahi 32, (1976); Ebu Davud, Edahi 20, (2831, 2832); Tirmizi, Edahi 15, (1512); Nesai, Fere' 1, (7, 167).

3949 tıp TEDAVİNİN CEVAZI "Ebu'd Derda radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri hastalığı da ilacı da indirmiştir. Ve her hastalığa bir ilaç vermiştir. Öyleyse tedavi olun. Ancak haram olan şeyle tedavi olmayın." Ebu Davud, Tıbb 11, 3874.

3950 tıp TEDAVİNİN CEVAZI "Ebu Hüreyre'nin Buhari'de gelen bir rivayetinde Resûlullah aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmaktadır: "Şafi-i Kerim Allah Teala Hazretleri, her ne hastalık indirmişse onun devasını da indirmiştir." Ebu Davud ve Tirmizi'de şu ziyade var: "Tek bir hastalığın ilacı yoktur" dedi. Kendisine: "O hangi hastalıktır?" diye soruldu da: "İhtiyarlık!" cevabını verdi." Buhari, Tıbb 1, Ebu Davud, Tıbb 1, (3855); Tirmizi, Tıbb 2, (2039); İbnu Mace, Tıbb 1, (3436).

3951 tıp TEDAVİNİN CEVAZI "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Her hastalığın bir devası vardır. Hastalığın ilacına rastlanırsa Allah Teala'nın izniyle hastalıktan şifa bulur."

3952 tıp TEDAVİNİN MEKRUHLUĞU "Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hastalarınızı yeyip içmeye zorlamayın. Zira Allah Teala hazretleri onlara yedirir içirir." Tirmizi, Tıb 4, (2041); İbnu Mace, Tıbb 4, (3444).

3953 tıp TEDAVİNİN MEKRUHLUĞU "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a hastalığı sırasında ağzından ilaç içirdik. Bize içirmememizi işaret etti. Ancak biz (itirazını) hastalarda ilaca karşı görülen nefret (diye) değerlendirmiş (ve içirmiştik). Kendine gelince: "Bana ilaç vermeyin demedim mi?" diye bizi payladı. Biz, davranışınızın sebebini: "(Herhalde) hastaların ilaca gösterdikleri nefret olarak değerlendirdik" diye açıkladık. (Resûlullah, buna rağmen öfke izhar edip, herkesi cezalandırmak üzere): "İlaçtan içmedik kimse kalmayacak!" emretti ve: "Abbas hariç hepinizi göreceğim, zira o (bana zorla ilaç içirirken) yanınızda değildi" buyurdu." Buhari, Tıbb 21, Megazi 83; Müslim, Selam 83, (2213).

3954 tıp TEDAVİNİN MEKRUHLUĞU "Abdullah İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Benim tiryak içmem, temime (muska) katınmam, içimden gelen şiiri okumam aldırmazlık olur." Ebu Davud, Tıbb 10, (3869).

3955 tıp TEDAVİNİN MEKRUHLUĞU "Muğire İbnu Şu'be radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim vücudunu dağlatır veya rukye yaptırırsa tevekkülü terketmiş olur." Tirmizi, Tıbb 14, (2056); İbnu Mace, Tıbb 23, (3489).

3956 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Ebu Sa'idi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Bir adam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Kardeşim ishal oldu (ne yapayım?)" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Ona bal (şerbeti) içir!" ferman buyurdu. Adam içirdi. Bilahare aynı şahıs tekrar gelip: "Ben bal (şerbeti) içirdim. Ancak, bu onun ishalini artırmadan başka bir şeye yaramadı" dedi. (Adam bu gidip gelmeleri) üç kere tekrar etti. Sonunda Aleyhissalatu vesselam: "Allah doğru söyledi. Kardeşinin karnı yalan söyledi (hata etti)" buyurdu. Sonra bir kere daha içirdi. Bu sefer kardeşi iyileşti." Buhari, Tıbb 4, 24; Müslim, Selam 91, (2217); Tirmizi, Tıbb 31, (2083).

3957 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ölüm dışında hiçbir hastalık yoktur ki çörek otunda onun için bir deva bulunmasın." Buhari, Tıbb 7; Müslim, Selam 89, (2215); Tirmizi, Tıbb 5, (2042); 22, (2071).

3958 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Sa'd İbnu Ebi Vakkas radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim her sabah acve hurmasından yedi tane yerse o gün geceye kadar ona ne zehir ne de sihir zarar verir." Buhari, Tıbb 52, 56, Et'ime 43; Müslim, Eşribe 154, (2047); Ebu Davud, Tıbb 12, (3875, 3876).

3959 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "(Medine'nin Necd cihetinde yer alan) Aliye acvesinde şifa vardır. O sabahın ilk vaktinde (yenirse) panzehirdir." Müslim, Eşribe 156, (2048).

3960 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Said İbnu Zeyd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mantar kudret helvası cinsindendir. Suyu göze şifalıdır." Buhari, Tıbb 20, Tefsir, Bakara 3; Müslim, Eşribe 157, (2049); Tirmizi, Tıbb 22, (2068).

3961 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Tirmizi'de Ebu Hüreyre radıyallahu anh'tan gelen bir rivayete göre, Halk: "Mantar toprağın çiçek hastalığıdır" demiştir. Resûlullah aleyhissalatu vesselam şöyle söylediler: "Mantar (Allah'ın Beni İsrail'e in'am ettiği kudret helvası denen) menn'dendir. Suyu göz için şifadır. Acve (denen hurma cinsi) cennettendir ve zehire karşı şifadır." Ebu Hüreyre ilave eder: "Ben üç veya beş veya yedi mantar aldım, onları sıkıp suyunu bir şişeye koydum. Gözü hasta olan bir cariyeme tatbik ettim. İyileşti." Tirmizi, Tıbb 22, (2068, 2069, 2070).

3962 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın zevcelerinden birine hizmet eden Selma adında bir kadın anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a bir yara veya bir bere gelecek olsa, bana emrederdi, onun üzerine kına koyardım." Tirmizi, Tıbb 13, (2055).

3963 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Esma Bintu Ümeys radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana: "Ne ile (barsaklarını) yumuşatıyorsun?" diye sordu. Ben: "Şübrüm ile!" dedim.

"Hararet de hararet!" buyurdu. Bunun üzerine ben, sonra sena otunu müshil olarak kullandım. Resûlullah aleyhissalatu vesselam (bunu öğrenince):

"Eğer ölüme karşı şifa taşıyan bir şey olsaydı bu, mutlaka sena'da olurdu" buyurdu" Tirmizi, Tıbb 30, (2082).

3964 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Ümmü Kays Bintu Mihsan radıyallahu anha anlatıyor: "Ben küçük bir oğlumla birlikte Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın huzuruna girdim. (O sırada boğazındaki hastalığı sebebiyle çocuğa (i'lak denen) tedavi uygulamıştım.

"Çocuklarınızın boğaz hastalığını niye i'lak usulüyle (elle sıkarak) tedavi ediyorsunuz? Size şu ûd-u Hindi'yi (Kust-u Hindi) tavsiye ederim. Zira onda yedi türlü şifa vardır. Zatü'l-cenb'in ilacı ondadır. Boğaz hastalığına karşı burna damlatılır. Zatü'l-cenb'e karşı ağızdan verilir."

Zühri merhum der ki: "(Resulullah) bize (ilacın fayda vereceği) iki şeyi açıkladı, ama beşini açıklamadı." Buhari, Tıbb 10, 21, 26; Müslim, Selam 139, (1214); Ebu Davud, Tıbb 13, (3877).

3965 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "İbun Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İsmid'i kullanmaya devam edin. Zira o, sürmelerinizin en hayırlısıdır. Görmeyi parlatır, saçı bitirir." Resûlullah aleyhissalatu vesselam sürme çekince önce üç kere sağ gözüne çekerdi, onunla başlar, onunla bitirirdi. Sol gözüne de iki kere çekerdi."

3966 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Bir başka rivayette şöyle gelmiştir: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın bir sürmedanı vardı. Her gece şu gözüne üç, öbür gözüne de üç kere sürme çekerdi." Tirmizi, Libas 23, (1757); Tıbb 9, (2049); Nesai, Zinet 28, (8, 150); İbnu Mace, Tıbb 25, (3497); Ebu Davud, Libas 16, (4061).

3967 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Rafi İbnu Hadic radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hararet, cehennemden bir kabarmadır. Hararetinizi (soğuk) su ile soğutunuz." Buhari, Tıbb 28, Bed'ü'l-halk 10; Müslim, Selam 83, (2212); Tirmizi, Tıbb 25, (2074).

3968 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Tirmizi'nin Sevban radıyallahu anh'tan yaptığı bir rivayet şöyledir: "(Resûlullah aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Size humma isabet ederse, humma ateşten bir parça olduğu için, derhal su ile söndürsün. (Şöyle ki:) Akmakta olan bir nehrin içine girsin Akıntıyı karşısına alıp dursun ve sabah namazından sonra ve güneşin doğuşundan önce şu duayı yapsın: "Allah'ın adıyla! Ey Allah'ım, kuluna şifa ver ve Resûlün Hz. Muhammed'in sözünü doğrula!"

Nehre üç gün, üç kere bansın. Üçte şifa bulamazsa, beş, yedi, dokuz (gün)e kadar çıksın. Zira humma Allah'ın izniyle dokuz (gün)ü tecavüz etmez (şifa hasıl olur)." Tirmizi, Tıbb 33, (2085).

3969 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Cibril aleyhisselam bana, bir ilaç öğretti. Bu bütün hastalıklara devadır. Ayrıca dedi ki: "Ben bu ilacı Levh-i Mahvuz'dan istinsah edip yazdım." (İlacı şöyle tarif etti:) "Dam üzerinden akmayan yağmur suyundan temiz bir kaba alırsın. Üzerine Fatiha suresini yetmiş kere okursun. Bir o kadar da Ayetü'l-Kürsi'yi, bir o kadar kul eûzü bi-Rabbi'n-Nas'ı, La-ilahe İllallahu vahdehu la şerike leh. Lehül mülkü ve Lehül hamdü yuhyi ve yümit ve hüve hayyun la yemutu bi-yedikel hayr ve hüve ala külli şey'in kadır'i okur. Sonra yedi gün oruç tutar ve her gün bu su ile orucunu açar."

Rezin ilavesidir. Kaynağı bulunamamıştır. Cami'u'l-Usûl muhakkakki Abdulkadir el-Arnavud: "Zayıflık veya mevzuluk alameti gözükmektedir" der." Rezin

3970 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Telbine (denen sütlü çorba) hastanın kalbini dinlendirir, hüznün bir kısmını götürür." Buhari, Tıbb 8, E'ime 24; Müslim, Selam 90, (2216).

3971 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Yine Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, aile halkından birine humma (rahatsızlığı) gelince hamurdan çorba yapılmasını emrederdi ve çorba yapılırdı. Sonra hastalara emrederdi ve onlar da ondan ağır ağır içerlerdi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam der di ki:

"Çorba hüzünlü kimsenin kalbini takviye eder, hastanın kalbinden elemi çıkarır, tıpkı birinizin, su ile yüzünden kiri çıkarması gibi." Tirmizi, Tıbb 3, (2040).

3972 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Ureyne kabilesinden bir grup insan Medine'ye gelmişti. Burası sıhhatlerine iyi gelmedi, hastalandılar. Resûlullah aleyhissalatu vesselam da onları sadaka develerinin bulunduğu yere gönderdi ve:

"Sütlerinden ve bevillerinden için!" emir buyurdu. Onlar da içtiler ve iyileştiler." Tirmizi, Tıbb 6, (2043).

3973 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Şifa üç şeydedir:

- Bal şerbeti.

- Kan aldırma.

- Ateşle dağlama.

Ancak ümmetimi dağlamaktan menediyorum."

Bir rivayette: "Balda, hacamat olmada şifa vardır." denmiştir." Buhari, Tıbb 3.

3974 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Yine İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kendisiyle tedavi olduğunuz şeylerin en hayırlısı sa'ut (burun damlası), hacamat (kan aldırma), ledûd (ağızdan damlatma) ve meşiyy (müshil içmedir.)" Tirmizi, Tıbb 9, (2048, 2049).

3975 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Zeyd İbnu Erkam radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, zatülcenb hastalığının tedavisinde zeytinyağı ve vers'i methederdi."

Katade derdi ki: "Zeytinyağı ağzın, hastalık hissedilen tarafından içirilirdi." Bir rivayette: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bize, zatülcenbten kustu'l-bahri ve zeytinyağı ile tedavi olmamızı emrederdi" denmiştir." Tirmizi, Tıbb 25, (2079, 2080); İbnu Mace, Tıbb 17, (3467).

3976 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İki şeyde ne çok şifa vardır: Sabır ve süfa." Rezin tahric etmiştir.

3977 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam hacamat oldu ve hacamatı yapan doktora ücretini ödedi ve ayrıca burun damlası da kullandı." Buhari, Tıbb 9; Müslim, Selam 76, (1202); Ebu Davud, Tıbb 8, (3867); Tirmizi, Tıbb 9, (2048).

3978 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Ümmü'l-Münzir Bintu Kays radıyallahu anha anlatıyor: "Beraberinde Ali radıyallahu anh olduğu halde Resûlullah aleyhissalatu vesselam yanıma girdi. Ali bu sırada (geçirdiği bir hastalığın) nekahet devresinde idi. Evimizde busr (hurma çağlası) salkımları asılı idi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam ondan yemeye başladı. Ali de yemek üzere kalktı. Resûlullah aleyhissalatu vesselam Ali'ye yönelerek:

"Ağır ol, ağır ol! Sen daha nekahet dönemindesin!" dedi ve Ali bırakıncaya kadar tekrarladı."

Ümmü'l-Münzir, anlatmaya devam ederek: "Ben arpa ve çöğender otundan yemek pişirip getirdim. Resûlullah aleyhissalatu vesselam:

"Ey Ali, buyurdular, bundan al, bu sana daha faydalı!" Ebu Davud, Tıbb 2, (3856); Tirmizi, Tıbb 1, (2038).

3979 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Uhud savaşı sırasında yaralanınca, Hz. Fatıma radıyallahu anha, mübarek yüzlerinden kanı yıkamaya başladılar. Ali de Fatıma radıyallahu anhüma'ya su döküyordu. Fatıma radıyallahu anha suyun kanı gittikçe artırdığını görünce bir parça hasır aldı. Onu yakıp iyice kül haline gelince yaraya bastı. Böylece kan da durdu." Buhari, Cihad 80, 85, 163, Vudû 72, Megazi, 24, Nikah 123, Tıbb 27; Müslim, Cihad 101, (1790); Tirmizi, Tıbb 34 (2086); İbnu Mace, Tıbb 15 (3464).

3980 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Vail İbnu Hucr radıyallahu anh anlatıyor: "Tarık İbnu Süveyd el-Cu'fi radıyallahu anh, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a hamr (alkollüler) ile tedavi hususunda sordu. Aleyhissalatu vesselam onu bundan men etti ve:

"Hayır! O, deva değil, derttir!" buyurdu." Müslim, Eşribe 12, (1984); Ebu Davud, Tıbb 11, (3873); Tirmizi, Tıbb 8, (2047).

3981 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam zehir ve benzeri her çeşit habis ilaçtan yasakladı." Ebu Davud, Tıbb 11, (3870); Tirmizi, Tıbb 7, (2046).

3982 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Abdurrahman İbnu Osman et-Teymi radıyallahu anh anlatıyor: "Bir tabib gelerek Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a ilaç yapımında kurbağayı kullanmaktan sordu. Resûlullah adamı kurbağayı öldürmekten nehyetti." Ebu Davud, Tıbb 11, (3871); Nesai, Sayd 36, (7, 210).

3983 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Ebu Keşbe el-Enmari radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam başından ve iki omuzu arasından hacamat olur ve:

"Kim bu kandan akıtırsa, herhangi bir hastalık için, bir başka ilaçla tedavi olmasa da zarar görmez!" buyururdu." Ebu Davud, Tıbb 4, (3859); İbnu Mace, Tıbb 21, (3484).

3984 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalatu vesselam, boynunun iki tarafındaki damarları ile iki omuzun arasındaki damardan hacamat olurdu." Ebu Davud, Tıbb 4, (3860); Tirmizi, Tıbb 12, (2052); İbnu Mace, Tıbb 21, (3483).

3985 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Tirmizi şu ziyadede bulunur: "(Resûlullah aleyhissalatu vesselam) ayın onyedisinde, ondokuzunda ve yirmi birinde hacamat olurdu." Tirmizi, Tıbb 12, (2052).

3986 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Sahiheyn'de gelen bir rivayette şöyle denir: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam hacamat olur, kimseye ücretinde zulmetmezdi." Buhari, İcare 18; Müslim, Selam 77, (1577).

3987 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Haccm ne iyi kuldur; (fazla) kanı giderir, beli hafifletir, gözü parlatır."

İbnu Abbas der ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Miraç gecesinde, meleklerden mürekkeb bir cemaate her uğrayışında: "Hacamat olmaya devam et! Ümmetine de hacamat olmalarını emret!" derlerdi." Tirmizi, Tıbb 12, (2054).

3988 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Ebu Bekre radıyallahu anh'tan anlatıldığına göre, bu muhterem sahabi, ailesini salı günü hacamat olmaktan men ederdi. Derdi ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Salı günü kan günüdür. O günde bir saat vardır, kan durmaz." Ebu Davud, Tıbb 5, (3862).

3989 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Sa'd İbnu Mu'az radıyallahu anh kolundaki (can) damarından isabet aldığı zaman Resûlullah aleyhissalatu vesselam onu elindeki uzunca bir demir çubukla bizzat dağladı. Ancak yarası tekrar şişti. Resûlullah da ikinci sefer dağladı." Müslim, Selam 75, (2208); Ebu Davud, Tıbb 7, (3866).

3990 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "Tirmizi'nin Hz. Enes'ten yaptığı bir rivayette, Enes radıyallahu anh der ki: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, Sa'd İbnu Zürare'yi sivilce sebebiyle dağladı." Tirmizi, Tıbb 11, (2051).

3991 tıp RESULULLAH'IN VASFETTİĞİ İLAÇLAR "İmran İbnu Husayn radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bizi dağlama yapmaktan nehyetti. Ancak biz, (ona başvurmaya zorlayan) durumlarla karşılaştık. Birçok defalar dağlama yaptık. (Sünnete muhalefetimiz sebebiyle) rahatsızlığımızdan kurtuluş bulamadık." Tirmizi, Tıbb 10, (2050); Ebu Davud, Tıbb 7, (3865).

3992 muskalar RUKYE VE TEMİMENİN (MUSKANIN) CEVAZI "Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam Beni Amr İbni Hazm'a yılana karşı rukye yapma ruhsatı tanıdı. Biz Resûlullah aleyhissalatu vesselam ile birkilkte otururken bizden bir kimseyi akrep soktu. Bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü, buna rukye yapayım mı?" diye sordu. "Sizden kim kardeşine faydalı olabilecekse hemen olsun" buyurdular." Müslim, Selam 60-61, (2198, 2199).

3993 muskalar RUKYE VE TEMİMENİN (MUSKANIN) CEVAZI "Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bize, zehire karşı, göz değmesine karşı, nemle kurduna karşı rukye yapmamıza ruhsat tanıdı." Müslim, Selam 58, (2196); Ebu Davud, Tıbb 18, (3889); Tirmizi, Tıbb 15, (2057).

3994 muskalar RUKYE VE TEMİMENİN (MUSKANIN) CEVAZI "Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde: "Rukye sadece göz değmesine veya zehire veya kesilmeyen kana karşı yapılır" denmiştir." Ebu Davud, 18, (3889).

3995 muskalar RUKYE VE TEMİMENİN (MUSKANIN) CEVAZI "Yine Ebu Davud'un Sehl İbnu Huneyf'ten yaptığı bir diğer rivayetinde: "Rukye sadece nefse (insana değen gözden), veya zehire veya sokmaya karşı vardır." Ebu Davud, Tıbb 18, (3888).

3996 muskalar RUKYE VE TEMİMENİN (MUSKANIN) CEVAZI "İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, humma'ya ve bütün ağrılara karşı şu duayı okumamızı öğretmişti: "Bismillahi'l-Kebiri eûzü billahi'l-Azimi min külli ırkın na'arın ve min şerri harri'n nar." "Ulu Allah'ın adıyla, kanla kabaran her bir damardan ve ateş hararetinin şerrinden büyük Allah'a sığınırım." Tirmizi, Tıbb 26, (2076).

3997 muskalar RUKYE VE TEMİMENİN (MUSKANIN) CEVAZI "Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam bir hastaya geldiği veya kendisine bir hasta getirildiği zaman şu duayı okurdu: "Ey insanların Rabbi, acıyı gider, şifa ver, sen Şafisin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Senden hiçbir hastalığı hariç tutmayan şifa istiyoruz." Tirmizi, Da'avat 122, (3560). Rivayet Buhari'de Hz. Aişe'den gelmiştir. Marda 20, Tıbb 39.

3998 muskalar RUKYE VE TEMİMENİN (MUSKANIN) CEVAZI "Sabit İbnu Kays İbni Şemmas radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam, ben hasta iken yanıma gelip şu duayı okudu: "Ey insanların Rabbi! Sabit İbni Kays İbni Şemmas'tan acıyı kaldır." Sonra (Medine'nin) Buthan (nam vadi)den toprak alarak bir kadehe koydu, üzerine su döküp nefes etti, sonra (su ile karışan bu toprağı) üstüme serpti." Ebu Davud, Tıbb 18, (3885).

3999 muskalar RUKYE VE TEMİMENİN (MUSKANIN) CEVAZI "Ebu Sa'idi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor. "Resûlullah aleyhissalatu vesselam cinlerden ve insanın göz (değmes)inden (çeşitli dualar okuyarak) Allah'a sığınırdı. Muavvizeteyn (Nas ve Felak sureleri) nazil olunca bu iki sureyi esas aldı, diğerlerini terketti." Tirmizi, Tıbb 16, (2059); İbnu Mace, Tıbb 33, (3511).

4000 muskalar RUKYE VE TEMİMENİN (MUSKANIN) CEVAZI "Yine Ebu Sa'idi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Cibril aleyhisselam Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanına geldi ve: "Ey Muhammed, hasta mısın? diye sordu. "Evet!" cevabını alınca, Cibril aleyhisselam şu duayı okudu: "Bismillahi erkike, min külli dain yü'zike ve min şerri külli nefsin ev aynin hadisin. Allahu yeşfike, bismillahi erkike. (Seni Allah'ın adıyla, sana eza veren bütün hastalıklara karşı, bütün kötü nefis ve hasedci gözlere karşı sana okuyorum. Allah sana şifa versin, ben Allah'ın adıyla sana dua ediyorum)." Müslim, Selam 40, (2186); Tirmizi, Cenaiz 4, (972).


 
  Bugünkü Ziyaretçi Sayısı 135 ziyaretçi (144 klik) Hoşgeldiniz  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol