Navigasyon |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Zulüm Kelimesi Geçen Hadisler |
|
|
Tablo1altformu
Kimlik |
alan |
44 |
Amr İbnu Ebi'l-Ahvas (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le birlikte Veda haccı'nda bulundum. Orada Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) irad ettiği hutbede önce Allah Teala'ya hamd ü sena, hatırlatma ve tavsiyelerden sonra şöyle devam etti: "Hangi gün (bu günden) daha (mukaddes ve) haramdır? Bu soruyu üç kere tekrarladı. Cemaat: "el-Haccu'l-Ekber günü" diye cevap verdi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) devam etti: "Öyle ise bilin ki, kanlarınız, mallarınız, ırzlarınız, birbirinize, bu ayınızda, bu beldenizde şu gününüz nasıl haramsa öylece haramdır, mukaddestir. Bilin ki herkesin cinayetinden kendisi sorumludur. Hiçbir babanın cinayetinden oğlu sorumlu tutulmaz. Haberiniz olsun ki, Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Bu sebeple, bir Müslümana, bizzat kendisi helal kılmadıkça kardeşinin hiçbir şeyi helal değildir. Bilin ki cahiliye devrinden kalan bütün faizler mülgadır, terkedilecek ve alınmayacak. Faize verilen paranın sadece sermaye kısmını yani aslını alacaksınız, -böylece ne Zulüm ve haksızlık etmiş ne de zulme ve haksızlığa uğramış olacaksınız- Abbas İbnu Abdi'l-Muttalib'in faizi hariç. Zira onun tamamı mülgadır, terkedilmiştir. Haberiniz olsun ki, cahiliye devrinden kalan bütün kanlar da terkedilmiştir. (intikam peşine düşülmeyecek). İlga ettiğim ilk cahiliye kanı da el-Haris İbnu Abdü'l-Muttalib'in kanıdır. Haris, Benu Leys'ten tuttuğu bir süt anneye bebeğini emzirtiyordu. Çocuğu Hüzeyl adında birisi (bir kavga sırasında attığı bir taşla kazaen) öldürmüştü. Sakın ha, kadınlara da iyi muamele yapın. Çünkü onlar yanınızda esir durumundadır. Onlara iyi muamelenin dışında (terketmek dövmek gibi) bir başka şey yapmak hakkına sahip değilsiniz. Ancak açık bir çirkinlikte bulunulursa o hariç. Çirkin iş yapmaları halinde, önce yataklarını ayırın, (yine de devam edecek olurlarsa) yaralamıyacak şekilde dövün. Bundan sonra itaat ederlerse, (onların yaptığına ayırma-dövme gibi muamelelere) zulmen devam etmek için bir yol (bir bahane) aramayın. Bilin ki, sizin kadınlarınız üzerinde bazı haklarınız var. Kadınlarınızın da sizler üzerinde bazı hakları vardır. Kadınlarınız üzerindeki haklarınız istemediğiniz kimselere yatağınızı çiğnetmemeleri, evlerinize hoşlanmadıklarınızın girmesine izin vermemeleridir. (Onların sizdeki hakları ise) yiyecek ve giyeceklerinde iyi davranmanızdır. Haberiniz olsun, şeytan şu beldenizde kendisine ebediyen tapılmayacağını idrak etmiştir. Fakat, sizin önemsemediğiniz şeylerde ona itaat devam edecek, bunlar da onu memnun kılacak (menfi neticeler hasıl edecek)tır. |
552 |
Hz. Enes (radıyallahu anh) "Allah, şüphesiz zerre kadar haksızlık etmez, zerre kadar iyilik olsa onu kat kat artırır ve yapana büyük ecir verir" ayeti ile ilgili olarak Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle dediğini rivayet etti: "Allah hiçbir mü'mine, yaptığı tek hayrın bile karşılığını ihmal etmek suretiyle Zulümde bulunmaz. Yaptığı her hasenenin karşılığı hem dünyada hem de ahirette kendisine verilir. Kafir ise, yaptığı hayır sebebiyle dünyada öylesine yedirilir ki, ahirete varınca, karşılığı verilecek tek hayrı kalmaz." |
601 |
İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "İman edenler, bununla beraber imanlarına Zulüm bulaştırmayanlar var ya, işte (ancak) onlardır ki korkudan emin olmak hakkı kendilerinindir. Onlar doğru yolu bulmuş kimselerdir" (En'am, 82) ayeti indiği zaman, bu ayet Müslümanlara çok ağır geldi ve: "Hengimiz nefsine zulmetmiyor? (mahvolduk)" dediler. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Hayır, burada kastedilen o değil, şirktir. Lokman'ın oğluna olan şu sözünü işitmediniz mi?: "Oğulcuğum, Allah'a şirk koşma, zira şirk büyük Zulümdür" (Lokman, 13). |
1705 |
Ka'b İbnu Ucre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bana şunu söyledi: "Ey Ka'b İbnu Ucre, seni, benden sonra gelecek ümeraya karşı Allah'a sığındırırım. Kim onların kapılarına gider ve onları, yalanlarında tasdik eder, Zulümlerinde onlara yardımcı olursa, o benden değildir, ben de ondan değilim; ahirette havz-ı kevserin başında yanıma da gelemez. Kim onların kapısına gitmez, yalanlarında onları tasdik etmez, Zulümlerinde yardımcı olmazsa o bendendir, ben de ondanım; o kimse, havzın başında yanıma gelecektir. Ey Ka'b İbnu Ucre! Namaz bürhandır. Oruç sağlam bir kalkandır. Sadaka hataları söndürür, tıpkı suyun ateşi söndürdüğü gibi. Ey Ka'b İbnu Ucre ! Haramla biten bir ete mutlaka ateş gerekir. " |
1908 |
Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki.: "Borcunu ödeyebilecek durumda olan zengin kimsenin ödemeyi geçiktirmesi Zulümdür. Biriniz bir zengine havale olunursa (havaleyi kabül etsin.)" |
2600 |
Ebu Davud'un bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: "...bize onları öğretirdi veya şu duaları bize teşehhüdü öğrettiği gibi öğretirdi: "Allah'ım! Kalplerimizi birleştir, aramızdaki geçimsizliği düzelt. Bizi selamet yollarına sevket, Zulümattan nüra kavuştur. Bizi, çirkinliklerin açık ve gizli olanlarından uzak tut. Kulaklarımızı, gözlerimizi, kalplerimizi, zevcelerimizi ve çocuklarımızı hakkımızda mübarek ve hayırlı kıl. Tevbelerimizi kabul et, sen rahimsin, tevbeleri kabul edersin. Bizleri verdiğin nimetlere şakir, onlarla sena edici, onları kabul edici kıl, onları (ağirette de nasib ederek) hakkımızda tamamla." |
3328 |
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kardeşine zalim de olsa mazlum da olsa yardım et." "Mazlumsa yardım ederim, zalime nasıl yerdim ederim?" diye sorulmuştu. "Onu Zulümden alıkoyarsan, bu da ona yardımdır" buyurdu." |
4517 |
Müstevred el-Kureşi radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ı işittim, diyordu ki: "Rumlar insanların ekserisi olduğu bir sırada Kıyamet kopar." (Bunu işiten) Amr İbnu'l-As radıyallahu anh atılarak: "Söylediğine dikkat et!" dedi. Müstevrid: "Ben Resûlullah aleyhissalatu vesselam'dan işittiğimi söylüyorum! diye te'yid etti. Amr: "Sen bunu söylersen, (bil ki) onlarda dört haslet vardır: Fitne sırasında insanların en halimidirler. Musibete uğrayınca da onu en çabuk atlatanıdırlar. Kaçtıktan sonra geri dönmede insanların en çabuğudurlar. Miskin, yetim ve zayıflara en hayırlı olanlarıdır. Beşinci olarak hoş ve güzel bir hasletleri de kralların Zulümlerine en fazla karşı koyan kimseler olmalarıdır." |
4555 |
Ya'la İbnu Ümeyye radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Harem'de mal ihtikarı orada işlenen bir Zulümdür." |
4766 |
Vasile İbnu'l-Eska' radıyallahu anh anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü dedim, asabiyet nedir?" "Asabiyet, buyurdular, Zulümde kavmine yardım etmendir." |
4970 |
İbnu Mes'ûd radıyallahhu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Dünyanın tek günlük ömrü bile kalmış olsa Allah, o günü uzatıp, benden bir kimseyi o günde gönderecek." İbnu Mes'ûd: "Resûlullah yahut da şöyle buyurmuştu der: "...Ehl-i beytimden birini, ki bu zatın ismi benim ismime uyar, babasının ismi de babamın ismine uyar. Bu zat, yeryüzünü, -eskiden cevr ve Zulümle dolu olmasının aksine- adalet ve hakkaniyetle doldurur." |
5010 |
Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam (bir gün): "Ümmetim onbeş şeyi yapmaya başlayınca ona büyük belanın gelmesi vacip olur!" buyurmuşlardı. (Yanındakiler:) "Ey Allah'ın Resûlü! Bunlar nelerdir?" diye sordular. Aleyhissalatu vesselam saydı: -Ganimet (yani milli servet, fakir fukaraya uğramadan sadece zengin ve mevki sahibi kimseler arasında) tedavül eden bir meta haline gelirse, -Emanet (edilen şeyleri emanet alan kimseler, sorumlu ve yetkililer, memurlar) ganimet (malı yerini tutup, yağmalayıp nefislerine helal) kıldıkları zaman, -Zekat (ödemeyi ibadet bilmeyip bir angarya ve) ceza telakki ettikleri zaman. -Kişi annesinin hukukuna riayet etmeyip, kadınına itaat ettiği; -Babasından uzaklaşıp ahbabına yaklaştığı; -Mescidlerde (rıza-yı ilahi gözetmeyen husûmet, alış-veriş, eğlence ve siyasiyata vs. müteallik) sesler yükseldiği zaman. -Kavme, onların en alçağı (erzel) reis olduğu; -(Devlet otoritesinin yetersizliği sebebiyle tedhiş ve Zulümle insanları sindiren zorba) kişiye zararı dokunmasın diye hürmet ettiği; -(Çeşitli adlarla imal edilen) içkiler (serbestçe) içildiği; -İpek (haram bilinmeyip erkekler tarafından) giyildiği; -(San'at, bale, konser gibi çeşitli adlar altında; bar, gazino, dansing ve salonlarda ve hatta televizyon ve filim gibi çeşitli vasıtalarla yaygın şekilde) şarkıcı kadınlar ve çalgı aletleri edinildiği; -Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri, önceden gelip geçenlere (çeşitli ithamlar ve bahanelerle) hakaret ettiği zaman artık kızıl rüzgarı, (zelzeleyi), yere batışı (hasfı) veya suret değiştirmeyi (meshi) (veya gökten taş yağmasını, (kazfi) bekleyin." |
5038 |
İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Bir adam bana: "(Kıyamet günü Allah'ın kişiye hususi) hitabı hakkında ne işittin?" diye sordu. Şu cevabı verdim: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın: "Mü'min Rabbine yaklaştırılır. Öyle ki, (Allah onun) üzerine himayesini indirir ve günahlarını itiraf ettirir. Ona sorar: "Şu şu günahlarını biliyor musun?" Mü'min kul, iki kere: "Evet ey Rabbim, biliyorum!" der. Rab Teala da: "Dünyada iken bunları örterek seni teşhir etmemiştim. Bugün de onları senden affediyorum!" buyurur. Sonra ona hasenat defteri verilir. Amma, kafirlere ve münafıklara gelince, bunlarla ilgili olarak, bütün mahlukatın huzurunda: "Bunlar Allah namına yalan söylemişler (böylece büyük bir Zulümde bulunmuşlardır). Haberiniz olsun! Allah'ın laneti zalimleredir" diye nida olunur." |
5040 |
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam (bir gün) güldüler ve: "Neye güldüğümü biliyor musunuz?" buyurdular. Biz: "Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dedik. "Kulun Rabbine olan hitabından!" buyurdular ve şöyle devam ettiler: "Kul şöyle der: "Ey Rabbim, sen beni Zulümden korumadın mı?" Rab Teala: "Evet korudum" buyurur. Kul da: "Fakat ben bugün, kendime, kendimden başka bir kimsenin şahid olmasını asla istemiyorum" der. Rabb Teala: "Bugün sana tek şahid olarak nefsin, çok şahid olarak da kiramen katibin kafidir" buyurur." Resûlullah devamla dedi ki: "Ağzına mühür vurulur ve diğer organlarına: "Konuş!" denilir. Onlar adamın amelini haber verirler. Sonra konuşma hususunda serbest bırakılır. Adam organlarına: "Yazıklar olsun size! Buradan defolun! Ben sizin için mücadele etmiştim" der." |
5041 |
İbnu Amr İbni'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Aziz ve celil olan Allah (Kıyamet günü), ümmetimden bir adamı mahlukatın üstünden seçer ve onun için doksandokuz büyük defter açar. Her defter, gözün alabildiği kadar büyüktür. Rab Teala adama sorar: "Bu defterde yazılı olanlardan bir şey inkar ediyor musun? Muhafız katiplerim (olmadık şeyler yazarak sana) zulmetmişler mi?" Kul: "Ey Rabbim! hayır! (Hepsi doğrudur!)" der. Rabb Teala sorar: "(Bunları yapmada beyan edeceğin) bir özrrün var mı?" Kul der: "Hayır! Ey Rabbim!" Aziz ve celil olan Allah: "Evet! Senin bizim yanımızda (makbul, büyük) bir de hasenen var. Bugün sana Zulüm yapmayacağız!" buyurur. Hemen bir etiket çıkarılır. Üzerinde "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden resulallah (şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve şehadet ederim ki Muhammed Allah'ın elçisidir)" yazılıdır." Sonra, Rabb Teala der: "Ağırlığını (yani amellerinin ağırlığını) hazırla!" Kul sorar: "Ey Rabbim! Bu defterlerin yanındaki bu etiket de ne?" Rabb Teala der: "Sana zulmedilmeyecek! Hemen defterler Mizan'ın bir kefesine konur, etiket de diğer kefesine. Tartılırlar. Sonunda defterler hafif kalır, etiket ağır basar. Esasen Allah'ın ismi yanında hiçbir şey ağır olamaz." |
5330 |
Ebu Kebşe el-Enmari radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Üç şey vardır, (bunların doğruluğu hususunda size) yemin ederim. Ayrıca bir de hadis söyleyeceğim, bunları iyi belleyin: Kişinin malı sadaka sebebiyle eksilmez. Bir kula haksız Zulüm yapılır o da sabrederse, Allah onun izzetini (dünya ve ahirette) mutlaka artırır. Bir kul dilenme kapısını açtı mı, onunla birlikte Allah da o zavallıya fakirlik kapısını açar." |
5848 |
Cabir İbnu Abdillah el-Ensari radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Zulümden kaçının. Zira Zulüm, Kıyamet günü karanlıklar olacaktır. Cimrilikten de kaçının, zira cimrilik, sizden öncekileri helak etmiş, onları birbirlerinin kanlarını dökmeye, haramlarını helal addetmeye sevketmiştir." |
5853 |
Ebu Bekre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İşleyene daha dünyada cezası çarçabuk gelmeye en layık günah Zulüm ve sıla-ı rahmin koparılmasıdır, bu cezanın dünyada gelmesi, ahiretteki cezaya kefaret değildir." |
6757 |
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kimin malı Zulüm yoluyla elinden alınmak istenir ve bu yolda öldürülürse, o kimse şehittir." |
6788 |
Rıfa'a İbnu Şeddad el-Fityani demiştir ki: "Şayet Amr İbnu'I-Hamık el-Huza'i'den işittiğim bir kelam (hadis) olmasaydı ben Muhtar'ın başı ile cesedini (ayırıp) arasında yürürdüm. Ondan, Aleyhissalatu vesselam'ın: "Kim bir kimsenin kanına eman verir ve sonra da öldürürse o kimse Kıyamet günü Zulüm bayrağını taşır" buyurmuş olduğunu işittim." |
7147 |
Füseyle'nin babası (Vasile İbnu'l-Eska) radıyallahu anh anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü dedim, kişinin kavmini sevmesi, (merdud olan) asabiye midir?" "Hayır buyurdular, asabiye, kişinin Zulümde kavmine yardımcı olmasıdır." |
7195 |
İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Biz, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında iken Beni Haşim'den bir grub genç geldi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam onları görünce, gözleri yaşla doldu ve rengi değişti. Ben: "(Ey Allah'ın Resülü!) Şimdiye kadar, mübarek yüzünüzde hoşumuza gitmeyen bir manzara hiç görmemiştik, (şimdi ne oldu da bizi üzen bir ifade ile karşılaşıyoruz?)" dedim. Şu cevabı verdiler: "Biz öyle bir Ehl-i Beytiz ki, Allah bizim için dünyaya mukabil ahireti tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beytim benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne maruz kalacak. Nihayet, meşrık (doğu) tarafından beraberlerinde siyah bayraklar olan bir kavim gelecek. Bunlar hayır (saltanat) isteyecekler, fakat istekleri yerine getirilmeyecek. Bunun üzerine onlar savaşacak. Allah onlara yardım edecek. Bundan sonra istedikleri (hükümdarlık) kendilerine verilecek. Ne var ki, onlar bunu kabul etmeyip emirliği Ehl-i Beytim'den bir adama tevdi edecekler. Bu (Emir) de, insanlar yeryüzünü daha önce Zulüm ile doldurdukları gibi, yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Artık sizden kim o güne yetişirse kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa onlara varsın (katılsın)" buyurdu." |
7238 |
Ebu Bekre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Haya imandandır. İman (sahibi) ise cennettedir. Hayasızlık (ve bundan kaynaklanan kabalıklar, çirkin ve kırıcı sözler) cefa (eziyet, Zulüm, haksızlık)dan bir parçadır. Cefa (eden de) cehennemdedir." |
7254 |
Hz.Aişe radiyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "sevabı en çabuk gelen hayırlı amel mahlukata iyilik ve sıla-i rahimdir. Cezası en çabuk gelen kötü amel de bağy (mahlukata kötü muamele, Zulüm) ve sıla-i rahm'i kesmektir." |
7256 |
Abdullah İbnu Amr radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a: "En efdal insan kimdir?" diye sorulmuştu. "Kalbi mahmüm (pak), dili doğru sözlü olan herkes" buyurdular. Ashab: "Doğru sözlülüğün ne demek olduğunu biliyoruz. Mahmümu'l-kalb ne demektir?" diye sordu. "(Mahmüm kalb), Allah'tan korkan tertemiz kalptir, içinde günah yoktur, Zulüm yoktur, kin yoktur, hased yoktur" buyurdular." |
|
|
|
|
|
|
|
Bugünkü Ziyaretçi Sayısı 154 ziyaretçi (204 klik) Hoşgeldiniz |
|
|
|
|
|
|
|