islamilminfazileti
  Mürşidi Kamil İle Buluşmak
 

Mürşidi Kamil İle Buluşmak     

Mürşidi Kamil İle Buluşmak

1989 Yılında sene izinimizi kullanmak için memleketimiz olan Adapazarı’na geldik.
Çok sevdiğim yeğenim ticari dükkân işletiyordu. Onu ziyaret etmek için dükkânına uğradım. Sakal bırakmış hoş bir hali vardı.

Daha evvelki hali pekiyi değildi, namaz kılmadığı gibi iman eksikliği vardı. Ona bu değişikliğin sebebini sordum, dayıcığım bir ALLAH dostu tanıdım onun verdiği dersi yapıyorum sohbetlerine katılıyorum çok güzel bir insan, Düzce’de yaşıyor tavsiye ediyorum sende tanış dedi olur münasip bir zaman tanışırız dedim.
Bir kaç gün sonra ona yine uğradığımda ise, dayı O Efendi tanıdığım bir ağabeyin evine davet edildi ben gideceğim istersen sende gel deyince beraber o mübarek insanı ziyarete gittik bizi odaya aldılar beklemeye başladık.
Birazdan kapı açıldı mübarekler göründüler biz ayağa kalktık geldiler benim oturduğum kanepenin yanına oturdular hal hatırımı sorduktan sonra pek çok dua ettiler. İçimden, ben bu nurlu yüzü daha evvel nerede gördüm acaba diye de düşünüyordum.

Bize zikir dersi tarif ettiler. Kalplerin anahtarı sözler ve notlar eserlerinin birinci ve ikinci ciltlerini ve sohbet kasetlerinden aldık biraz sonra da izin istedik ayrıldık.

Vakit geçirmeden günlük zikir dersine başladım. Yaptıkça içime huzur doluyordu. izinimizi bitti Viyana’ya döndük ibadet yaparken musallat olan zorluk kalkmıştı.

Kalp zikrine başlar başlamaz gözlerimden yaşlar akıyordu bunun muhakkak hikmeti olmalı idi aradığım yolu bulduğuma inanmıştım.
Kısa zaman sonra bu nurlu yolu etrafa duyurmak için içime inanılmaz arzu belirdi. İlk iş bu yolu temsil eden Almanya gurubu ile tanıştım. İhlaslı kardeşler idiler çalışmalarını bölücülüğün kalkması ümmeti Muhammedi ALLAH ve Resulu (s.a.v) yolunda birleştirmek için yapıyorlardı. Zaten Efendi Hazretlerimiz yazdığı eserlerinde dinimizi menfaata ve siyasete alet edenlere karşı sert eleştiri ve gereken ikazları yapıyordu.

Bizde temin ettiğimiz bu kitapları etrafa yaymaya gayret ediyorduk tek can olarak etrafa bu hakikatleri duyurmaya gayret ediyordum. Fakat çok emindim ki, Hz. ALLAH ve Resulu bu yolu beğeniyordur çünkü yolda ki, çalışmaların gayesi açıktı. Ne madde ne menfaat ne siyaset çalışması yapılmıyor kimseden hiçbir ücret istenmiyordu.

Yasini şerifin yirmi birinci ayeti kerimesinde geçen
SİZDEN HİÇ BİR ÜCRET İSTEMİYENLERE UYUN ONLAR DOĞRU YOLDADIRLAR, ilahi emir tam manası ile tatbik ediliyor uygulanıyordu. Ve biz bu ilahi emri etrafımıza duyurmaya gayret ediyorduk. Kısa zaman sonra bu yola muhalif guruplar tarafından tepkiler gelmeye başladı.

Hatta siyasi partiye bağlı bir imam adresimizi öğrenmiş bize geldi içeri davet ettik. Muhterem, bu kitapları siz mi dağıtıyorsunuz dedi biz de evet dedik iyi ama kardeşim şimdi Cihat zamanı, bir kenara çekilip zikir çekme zamanı değil dedi.

Peygamber s.a.v. in hayatı Cihat ile geçti siz de cihat yapın, insanları zikir ile uyuşturmayın dedi ve Cihatı teşvik eden ayet ve hadis okudu ve tarikata karşı içimizde tereddüt doğmasına sebep oldu. Birazdan da yolcu ettik gitti.

Yatacağım zaman iki rekât istihare namazı kıldım ve her şeyin özünü bilene Hz. ALLAH'a, Ya Rabbi dedim muhakkak ki Sen her şeyi bilensin ne olur bana hangi yolu beğendiğini anlıyacağım şekilde malum et diye gözyaşı ile yalvardım. Yüzümü kıble yönüne dönük şekilde yattım ve aynı anda kendimi deniz üzerinde yürür halde gördüm.

Önümde eski zaman kıyafetli iki kişi gidiyorlar ben ise onları takip ediyormuşum onların bana emri varmış sakın durma devamlı yürü eğer durursan batar ölürsün ben hem yürüyorum hem bu sözü hatırlıyorum.
Bir an kendi kendime durayım bakalım ne olacak dedim ve durdum ve aynı anda suya battım önümdeki yürüyenler beni tutup çıkardılar ve bana, senin takip ettiğin tarikatı aliye ALLAH yoludur bu yolda daima yürü eğer durursan dünya denizinde boğulursun dediler ve uyandım.
Ve yine uykuya daldım ve bize gelen imamın bulunduğu caminin içindeki insanların halini gördüm hepsi başlarını masalara koymuşlar uykulu halde sarhoş gibiydiler ve ben uyandım.
Hem kendi yolumun içyüzünü hem onların yollarının iç yüzünü bana anlıyacağım şekilde gösteren sahibime şükrettim.

Bu rüya benden bütün tereddütleri kaldırmıştı.
Bu arada yolumuza katılanlar oldu bizim evde toplanıyor sohbet ve zikir yapıyorduk kısa zaman sonra da ibadetlerimizi yapacağımız mescidimizi Hz. ALLAH (c.c) bize hediye etti.  
Mescidimiz açılınca bizi hem sevinç hemde heyecan sardı nedeni ise gelenlere sohbet yapmak gereken bilgileri anlatmak lazımdı bizde ise o cesaret yoktu bilgi de yoktu.

Bir gece o endişeler ile uykuya yattım manada değişik bilmediğim bir yerdeyim, iki kişi önlerinde masa sandalyede oturuyorlar selam veriyorum yanlarına oturuyorum bize diyorlar ki, biz sana öğreteceğiz sen öğreneceksin sen durma çalışmaya devam et.
Bu rüyadan bir zaman sonra yine mana âleminde efendi hazretlerini meydanlık bir sahada beyaz bir çadırda yatıyor görüyorum yanına gidiyorum ve ondan kitap istiyorum efendi hazretlerimiz de yatağında doğrulup kendi eli ile beyaz kâğıda yazdığı notlarını bizim elimize verdi.

Bu rüyalardan sonra bize öyle bir azim ve gayret geldi ki, hazırladığım sohbetlere hayret ediyordum sohbet kasetleri dolduruyor ücretsiz dağıtıyordum. Zikirlerimiz feyiz ve bereketli geçiyordu Avusturya’nın birçok şehirlerine seferler tertip edip kitap dağıtıyorduk.

Hiç durmuyor boş vakitlerimde devamlı kitap okuyordum her okuduğumda yeni hakikatler öğreniyordum kafama takmıştım efendi hazretlerinin duyurmak istediği hakikatleri anlamaya çalışacaktım.
Bu arada günlük kalbi zikir dersimin adedini arttırdım çünkü ibadet yapmaya doyamıyordum.
Sene 1996 emekli oldum kendimi biraz daha ibadete verdim.

Artık nafile ibadetler olan namazları da kılabiliyordum. Bu rabbimin ikramı olan yapmamı nasip ettiği ibadetleri sizlere anlatmak ile kendimize bir paye çıkarmadığımızı kendimizi övmek için anlatmadığımızı bizi yaratan biliyor.

Size anlatmak istediğimiz şu ki, kul Hz. ALLAHA ne kadar yaklaşmak ister ise Hz. ALLAH (c.c) de ona o derecede yaklaşır.

Hz. ALLAH (c.c)'nün İlahi nurunun kalbe dolması. !

Bir gece mana âleminde efendi hazretleri ile Medine’de Resulullah s.a.v. efendimizi ziyaret etmek için koşarken uyandım.
O rüyadan sonra peygamber efendimize olan sevgim bir kat daha arttı salatı selamlarımı da arttırdım onun mübarek ismini duyunca gözlerim yaşarıyordu.
Aradan bir zaman sonra rabbim bize hayatın en önemli hadisesini yaşattı.

Şöyle ki, Manada seher vaktinde bir yerde bulunuyorum etrafı seyrederken gökyüzünde parlak bir ışığın gezdiğini gördüm gözümü ışıktan ayıramıyordum bir zaman sonra ışık aşağıya doğru inmeye başladı ve bize yaklaştı etrafımda dönmeye başladı iyice dikkat ettiğimde ışık topunun içinde kuran yazıları gördüm.
İşte tam o esnada ışık topu kalbimin içine öyle bir dalış daldı ki sanki kalbimin içine ateş doldu acıdan yerlerde yuvarlanırken uyandım ve kalbim acıdan yanıyordu bu hadiseyi rabbimizin ilahi bir lütfu olarak kabul ettik.

Bu hadiseden sonra içimde Hz. ALLAHA karşı tarif edilmeyecek sevgi ve muhabbet uyandı.

Ve o ilahi sevgi bu gün de artıyor eksilmiyor Rabbim arttırsın eksiltmesin bu sevgi ile Zatına kavuşmamızı nasip ve müyesser etsin.
ALLAH c.c. nün sevgisi öyle bir sevgi ki, tarif etmek mümkün değil.
Sizin anlıyacağınız şekilde şöyle bir misal ile tarif edebilirim. Bir esir düşünün zindana atılmış ona hiç ummadığı bir zamanda oranın padişahı gelse onu oradan kurtarıp sarayına alsa ne kadar huzur duyar işte Hz. ALLAH c.c. sevgisini içinde hisseden insan da aynı huzura kavuşur çünkü Hz. ALLAH (c.c) dünyayı yaratmış ki, insan aklının almıyacağı sanat eserleri ile görülüyor lezzetleri yeniliyor içiliyor.

Nefsimiz bu zevklere dalınca onları kendisine ikram edeni unutuyor o, lezzetlerin esiri oluyor gaflet uykusuna dalıyor.
İşte bu duruma düşen insanı hazreti ALLAH (c.c)uyandırıp kendine çektiği zaman nefsinin esaretinden kurtulup ALLAH sevgisine kavuşunca her yerde Hz. ALLAH'ın kudretini görmeye başlar.
Bize çeşitli gıdalar yediriyor hasta olunca şifalar ihsan ediyor varlığından haberdar etmiş emirlerini duyuruyor dua edince istediğimizi ikram ediyor.

Böyle tükenmez güç sahibi ve muhakkak kendisine gideceğimiz bizi bizden çok seven Hz. ALLAHIN sevgisi nasıl olmalı.

O ki ayeti kerimede FESTAİZ BİLLAH bana sığın FEFİRRUİLALLAH bana kaçın buyuruyor.
Bizde En emin kucak onun rahmet ve merhamet kucağı olduğunu bilmeli kendimizi onun şefkat deryasına bırakmalıyız.

Öyle bir sonsuz güç sahibinin sevgisi de sonsuz oluyor ve hiç bir zaman yok olmayan sonsuz bir yaratıcıyı sevmek ne kadar şerefli sevgi.

ALLAHÜ EKBER.
ALLAH sevgisine kavuşmamıza vesile olan böyle güzel veli kulları puta benzeten alim geçinen zalimler var sakın onlara inanmayın. Hz. ALLAH c.c. ayeti kerimesinde buyuruyor ki,

Estaizübillah,
YARATTIKLARIMIZDAN ÖYLE BİR TOPLULUK DA VARDIR Kİ, ONLAR HAKKA İLETİRLER VE HAK İLE HÜKÜM VERİRLER. (Araf 181.)  

Diğer bir ayeti kerimesinde ise,
SADIKLAR İLE BERABER OLUN tevbe 119. buyuruyor.

Sadık kullardan maksat Hz. ALLAHI sevenler olmalı değil midir? Hz. ALLAH cümlemizi sevdiği veli kulları ile beraber etsin onları bize sevdirsin sevmediği kullarını ise bizden uzak tutsun.

VELHAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ÂLEMİN. ALLAHÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA VENEBİYYİNA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ MUHAMMED.
Kalpteniman. 0

 
  Bugünkü Ziyaretçi Sayısı 297 ziyaretçi (346 klik) Hoşgeldiniz  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol