islamilminfazileti
  EVLİYÂ-İ KİRAM -Kaddesallahu Esrârehüm- HAZERÂTI'NIN "HÂTEMÜ'L-EVLİYÂ" HAKKINDAKİ BEYAN ve İFŞAATLARI (154) Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî
 
HÂTEM-I VELI

Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî -kuddise sırruh- (2)


EVLİYÂ-İ KİRAM
-Kaddesallahu Esrârehüm- HAZERÂTI'NIN
"HÂTEMÜ'L-EVLİYÂ" HAKKINDAKİ
BEYAN ve İFŞAATLARI (154)

Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî
-kuddise sırruh- (2)

 

"ANKÂ-İ MUĞRİB FÎ MA'RİFETİ HATMÜ'L-EVLİYÂ ve ŞEMSÜ'L-MAĞRİB" KİTABI

[6b-3](*)

Bismillâhir-Rahmânir-Rahîm
ve sallallahu alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim…

Hatmü'l-Evliyâ'nın, Şemsü'l-Mağrib'in ve Mustafa -sallallahu aleyhi ve sellem-in Devriyle Bitişen
Devirdeki Şifâ Sırrının Bilinmesi Hakkında

"ANKÂ-İ MUĞRİB" KİTABI

Efendimiz, imamımız, kudretlimiz; âlemin imamı, incelikleri tahkîk eden kâmil ârif, Şeyh Muhyiddîn Ebû Abdullah Muhammed İbn-i Muhammed bin Ali bin Muhammed İbnü'l-Arâbî et-Tâî el-Hâtemî el-Endülüsî -radiyallahu anh- onu arzedip, Cûd ve Kerem sahibi olan yolun nurlandırıcısına sülûk etmesiyle, onu tahakkuk ettirerek şöyle buyurdu:

Gizli bir sır üzere hatmolunmuş duâ:

İlâhî, en büyük makâm; sana karşı hamd eylerim!
Zîrâ kederde mutluluğu, sevinç ve sürûru gösterdin

Beni rahatlatıp şaşırtacak şeye, nasıl kavuşabilirdim?
Boyun eğdirip kalbe ondaki ululuğu sezdirdin

Onun varlık denizini bana bulup keşfettirdin
Acâip hakîkatlerle kalbimi şaşkına çevirdin

Öyle ki, apaçık bir Nûr artık benim önümde idi
Henüz mevcut olmayan cisimlerin cevheri üzereydi

Beni şaşkına çevirense cismî nur değildi
Kalpteki Nûr'un keyfiyeti beni şaşkın etmişti

Hem bana onun yüzünü keşfettirip gösterdi
Tecellîsinin nûru onu kâim eyledi

Sabredip işin aslını anladım ey yiğit!
Bilenin bildiğini halk hiç farkeder mi?

İlmi erişen bilir ki Zât'ın varlığı yücedir
O'nun katındaki 'Fasl" ve "Fasl-ı kadîm"dir

Rabb'im bana bir haberciyle iletti
Keremli Hatmü'l-evliyâ'nın tayînini

Dedim: "Beyt sırrı, bana onun makâmını vasfet!"
"Hakîm'in onu hakîm olarak seçmesidir!" dedi

[4] "Onun Hatm'ini göster!" dedim, hitâbı sertleşti
Hatm'ini göremeyince devamı da gelmedi

Dedim: "Onun vaktine kalan onu görecek midir?"
"Elbette! Onun hakkındaki emir çok geniştir!"

Hiçbir ârif yoktur ki, Hatm ona sır olmasın
Ona müyesser olunca da onu gizli koymasın

Tirmizî de onun Hatm'ine işâret etmişti
Görmese bile kalben onu tasdîk etmişti

Sıddîk bile kendi devrinde ona erişemedi
Batı semâsının güneşi dahî onu göremedi

Zevkini alır, lâkin müşâhede akıllarladır
Zirâ gizli olan her şey görünürlüğe böyle ulaşır

Süreyyâ'ya kavuşarak sırları aydınlatır
Yıldızların en parlak olanına dayanır

Bazen aylar ve güneşler tavrından ötede olur
Kendilerine elzem bir makam yanında bulunur

Bazen onun görüntüsü onların üzerine yansır
Kalabalık hidâyet yıldızları onlardandır

Zâtı gözden gizli olan kimse ancak Sübhân'dır
O'nun tecellîsinin nûru O'ndan yayılır

Lâkin üslûbu idrâk etmeyen de zemmedilir
Zira tertemiz bir hayatı nasıl kirli görebilir?

[7a] Bizdekilerden beş şahsın beşi de beştir
Varlığı ayakta tutmak onlarla görülen iştir

Nitekim bir kimse der ki; kırklar nihâyettir
Söylenen o doğru söz onlar için geçerlidir

Sekizden ziyâdesiz haberler verilir
Ferd (teklik) yolu, kavmi ona iletir

Onların bilmedikleri arzdaki yedilerdir
Sekizler ise yürüyen yıldızlara eşdeğerdir

Zamanın "Hâ"sının ölümü iki yönden sana özürdür
Şiddetlerin kâim oluşu fâ-i medlûldür

Yedi âlim ve insanlar gaflettedir
Hilmle işlerini tedbîr etmek üzeredir

Andıkları isim yeşil bir bahçededir
Müminlere karşı çok merhametlidir

Ondan başkası olmadığını tedbîrle tahsîs eder
Çiçekler açar o an hoş rüzgârlar eser

Görür ki câhil işini yürütür olmuş
Davâlar çoğalmış, zelîl hileye yol bulmuş

Zâhiren de kalben de ondan yüz çevirir
Ulu emre rehber olur, gayrete gelir

[5] Gününden yarım saat bile kalmayınca
Düğümleri çözer diğer saate varınca

Adâlet dalı durduktan sonra yine sallanır
Yerdeki kurumuş bitkiler yeniden canlanır

Allah adâletini, doğuda ve batıda açığa çıkarır
Zira müminlere imam bir şahıs olarak atanır

Sonra gösteren kişiyle Hakk'a namaz üzere olur
Zarar görmez hâleti yine düzgün olur.

(*) İlk rakam eserin Süleymâniye Kütüphânesi, Şehid Ali Paşa, nr.: 1287'de kayıtlı nüshasının varak numarasını, ikinci rakam ise 1954 Mısır basımındaki sayfa numaralarını göstermektedir.

 


| Hakikat'te Bu Ay | Diğer Sayılar | Ana Sayfa |

 

 


 
  Bugünkü Ziyaretçi Sayısı 75 ziyaretçi (511 klik) Hoşgeldiniz  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol